Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, New York’ta, Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) adlı düşünce kuruluşunda Türkiye’nin ABD ve AB ilişkileri başta olmak üzere çeşitli dış politik görüşlerini içeren kapsamlı bir konuşma yaptı.
Konuşmasında Türkiye-ABD ilişkilerinin artık stratejik ilişkilerin ötesine geçerek ABD Başkanı Barack Obama'nın da geçen yılki Türkiye ziyaretinde söylediği gibi ‘Model Ortaklık’ haline dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi kapsamında yeni bir mekanizmanın yaratıldığını belirtti.
Soru-Cevap | Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations)
“TÜRKİYE BÖLGESİNDE ESİN KAYNAĞI BİR ÜLKE”
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye-ABD ilişkilerinin gündeminin birbirine son derece benzer olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin ABD'nin güvenilir bir ortağı olduğunu belirtti ve Türkiye ile ABD'nin Irak, Afganistan, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, NATO, terörizmle mücadele konularında ortak gündemi bulunduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin bölgede istikrar ve barış için çalıştığını ve bölgesinde bir ''esin kaynağı'' olduğunu kaydetti.
ABD MEDYASI VE KONGRE’DE TÜRKİYE’YE KARŞI ÖNYARGILI DEĞERLENDİRMELER
ABD medyası ve Kongre'de son dönemde Türkiye ile ilgili yanlış bilgiler ve önyargılı değerlendirmelere dayanan olumsuz haberlerin ortaya çıktığını, Türkiye ile ilgili ''algılamalarla, gerçekler arasında farklılıklar'' bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, bu tür olumsuz konuların doğrudan Türkiye-ABD ilişkilerini ilgilendirmese de bu ilişkiler üzerinde olumsuz etkiler doğurduğunu, örneğin “ABD Kongresine sunulan 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını savunan karar tasarısı, İran'ın nükleer programı ve Gazze'ye yardım taşıyan filoya yapılan saldırı” konularında bu tür yanlış değerlendirmelerin yapıldığını vurguladı.
İKİ GÜÇLÜ ORTAK: TÜRKİYE VE ABD
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile ABD arasında güçlü bir ortaklık olduğunu dile getirerek, “Bu yüzden toplumlarımıza Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin gerçek niteliğini anlatmak için beraber çalışmalıyız, iş birliğimizin hem ikili ilişkilerimiz hem de bölgesel ve küresel barış için ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyız” diye konuştu ve Türkiye'nin her zaman ABD'nin güvenilir müttefiki olacağını söyledi.
EKSEN KAYMASI SÖYLEMİ
Türkiye'de eksen kayması olduğu yönünde bir söylem olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, içinde bulunduğu çok boyutlu coğrafyası ve karmaşık güvenlik sıkıntıları nedeniyle Türkiye'nin aktif bir dış politika izlemesi gerektiğini, bölgedeki yerel sorunların bölgesel krizlere dönüşme ihtimalinin bulunduğunu, bu yüzden de 'dışlama ve izolasyon' seçeneklerinin yaşanabilir olmadığını, diyalog ve iş birliğinin gerekli olduğunu vurguladı.
“ABD GİBİ TÜRKİYE DE BÖLGESİNDEKİ GELİŞMELERE KAYITSIZ KALAMAZ”
“ABD gibi Türkiye de bölgesindeki gelişmelere kayıtsız kalamaz” diyen Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye'yi, örneğin Orta Doğu'daki sonuca yönelik ve yapıcı girişimleri nedeniyle Batı ekseninden kaymakla suçlamak, Pasifik'teki sıkıntıları çözmek için çaba sarf eden ABD'yi transatlantik ilişkilerini terketmekle suçlamaya benzemektedir” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Orta Doğu, Irak ve Afganistan'daki sorunların çözümünde Türkiye ile ABD'nin iş birliğinin önemli olduğunu, Orta Doğu'da kalıcı barışın sağlanamamasının dünyanın başka bölgelerinde olumsuz sonuçlar doğurduğunu belirterek, Türkiye'nin bölgede kalıcı barışın sağlanmasını istediğini, bu kapsamda ABD Başkanı Barack Obama'nın çabalarını ve Filistin ile İsrail arasında başlayan doğrudan görüşmeleri memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.
“İSRAİL SALDIRISI KABUL EDİLEMEZ”
İsrail'in Gazze'ye yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda yaptığı ve 9 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili olarak, Türkiye'nin istenmeyen bir hareketin olmasını önlemek için uğraştığını ve o dönemde İsrail ile temasta olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, uluslararası hukukun açıkça ihlali olan İsrail saldırısının kabul edilemez olduğunu vurguladı. “Türkiye olarak biz BM İnsan Hakları Konseyi'nin ve BM Soruşturma Komisyonu'nun çalışmasına büyük önem veriyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Gül, yeni yayımlanan BM İnsan Hakları Konseyi raporunun, olayla ilgili, ‘sağlam ve yasal bir çerçeve oluşturduğunu’ belirterek, bu kapsamda BM Soruşturma Komisyonu'nun da çalışmalarını başarıyla tamamlamalarını beklediklerini söyledi.
“İSRAİL'İN GEREKLİ ADIMLARI ATMASINI BEKLİYORUZ”
Türkiye ve İsrail'in dost olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, iki toplumun arasında eskiye dayanan dostluğun bulunduğunu dile getirerek, “Ancak geçen Mayıs ayında hiçbir şey olmamış gibi davranamayız, İsrail'in gerekli adımları atmasını bekliyoruz” dedi.
“İRAN MESELESİ DİPLOMATİK YOLLARLA ÇÖZÜLMELİ”
İran konusunun da küresel gündemi yıllardır meşgul ettiğini ve İran'la ilgili gelişmelerin Türkiye'yi bir komşu ülke ve uluslararası toplumun sorumlu bir üyesi olarak doğrudan ilgilendirdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin üyesi olmasından dolayı da İran konusuyla ilgilendiğini söyledi. Türkiye'nin İran'la olan ilişkisinin, ona İran lideriyle konuşma imkânı verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, sorunun diplomatik çözümünden yana olduklarını bildirdi.
“KESİNLİKLE BÖLGEMİZDE NÜKLEER SİLAH İSTEMİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi'nde 9 Haziran’da İran'a sert yaptırımlara karşı "hayır" oyu kullanmasının da diplomatik çözümden yana olmasından kaynaklandığını kaydederek, Türkiye'nin pozisyonunun İran'ın nükleer programına kesinlikle destek verme anlamına gelmediğini, Türkiye'nin, İran tarafına bölgesinde kesinlikle nükleer silah istemediğini söylediğini vurguladı.
“DİPLOMATİK ÇÖZÜM FIRSATI KAÇIRILMASIN”
Türkiye'nin amacının diplomasiye şans ve zaman vermek, diplomatik yolu açık tutmak olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, diplomasi ve müzakerelerin, sorunun kalıcı çözümüne, sert yaptırımlardan çok daha fazla yol açabileceğini söyledi. Sert yaptırımların ise halka zarar verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, sorunun diplomatik çözüm fırsatının kaçırılmaması gerektiğini dile getirerek, bu kapsamda Türkiye'nin her zaman diplomatik çözüm için devrede olacağını belirtti.
“TÜRKİYE'NİN AFGANİSTAN'A YARDIMLARININ KARARLILIKLA SÜRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında Türkiye'nin Afganistan'daki faaliyetlerine ve Afganistan ve Pakistan arasında başlattığı üçlü görüşme mekanizmasına da yer verdi.
Türkiye'nin Afganistan'a yardımlarının kararlılıkla sürdüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, ISAF'ın komutasını ikinci defadır Türkiye'nin yürüttüğünü kaydederek, terörizmle mücadele konusunda da Türkiye ve ABD'nin hem El Kaide hem de PKK terör örgütlerine karşı ortak mücadelesini ve iş birliğini daha da artırması gerektiğini belirtti.
“IRAK'TA TÜM KESİMLERİ KAPSAYAN BİR HÜKÜMET KURULMALI”
Cumhurbaşkanı Gül Irak konusunda da, Türkiye'nin Irak'ta tüm kesimleri kapsayan bir hükümetin kurulmasını istediğini, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin son dönemde giderek arttığını, pek çok anlaşma imzalandığını, Irak'ın siyasi birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini bildirdi.
“NÜKLEER SİLAHA KESİNLİKLE KARŞIYIZ”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül daha sonra, Dış İlişkiler Konseyi'nin Eşbaşkanı Robert Rubin'in İran'ın nükleer programına ilişkin yönelttiği soruları da cevaplarken, şunları söyledi: “Nükleer meseleyi biz hafife alan bir ülke değiliz ve kesinlikle bölgemizde nükleer silaha tahammülümüz yoktur, buna kesinlikle karşıyız, bunun bilinmesini isterim.”
İran'ın, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na üye ve NPT'ye taraf olduğunu ve karşılığında da şeffaf olması gerektiğini, şeffaf olmadığı için ortada bir problemin bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Bu problem ya savaşla ya da diplomasiyle çözülür. Bizim bütün gayretimiz bu meselenin diplomasiyle çözülmesi. Bunu herkes ister ama biz bunu daha çok isteriz, çünkü bir savaş olursa bu bizim bölgemizde olacak, neticeleri bize olacak. Irak savaşı 1990'dan bu yana Türkiye'ye güvenlik, siyaset, ekonomik o kadar büyük problemler açtı ki, biz bu diplomasiyle hallolsun diye daha çok gayret sarf etmek zorundayız. Bizim tek amacımız bu” diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN AÇTIĞI DİYALOG KAPISI
Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi: “Diplomatik gayretler konusunda Türkiye'nin kapasitesi var mı yok mu, herkes düşünsün şöyle, müttefikler içerisinde İran liderleriyle, İran dini lideri de dahil oturup konuşabilen, onlarla samimi bir şekilde her şeyi konuşabilen, mesajları verebilen kim var? Türkiye Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Dışişleri Bakanından başka kim var, İran'ı bu diplomatik yola angaje edebilecek kapasitesi olan kim var? Yok başka. Biz bunu yapıyoruz, biz bunu değerlendiriyoruz, bunun yanlış anlaşılmaması lazım.”
“İNATLAŞMADAN BU MESELEYİ ÇÖZMEK LAZIM”
Cumhurbaşkanı Gül, ABD Başkanı Obama'nın BM'de yaptığı konuşmada diplomasi penceresinin açık olduğunu söylediğini hatırlatarak, “Bu pencere açıksa Türkiye bu fırsatı verdiği için bu diplomatik pencere açık, aksi takdirde İran, tarihi, kültürü büyük bir ülke, bir inatlaşmaya gidildiğinde her şeyi göze alıp, o da sonuna kadar gider. Ama bunun böyle olmaması lazım. Bizim yaptığımız şey bu yolu açmak, bu oylamadan bu güne işin içinde olanlar biliyor ki, iyi şeyler oldu, yakın gelecekte de iyi şeyler olacak, bunu biliyorum” dedi.
“Diplomatik çözüm işe yaramazsa ne olur” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin nükleer silaha kesinlikle karşı olduğunu yineleyerek, “Bölgede nükleer silah söz konusu olursa, İran ya da başka bir ülke tarafından, bunun Amerika'dan çok Türkiye için tehlikeli olacağını” söyledi.
2012’DE YILINDA YAPILACAK NPT TOPLANTISI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, BM Güvenlik Konseyi'nin 1991 yılında kabul ettiği 687 sayılı karara göre Ortadoğu'nun nükleer silahlardan arındırılmasının öngörüldüğüne dikkat çekerek, bunun son derece kapsamlı olduğunu, İsrail'in güvenliğinin ve İran'ın kendi güvenlik algılamalarının da bunun içinde bulunduğunu, ancak nükleer silahlardan arınma konusunun 2012 yılında Obama'nın düzenlemek istediği NPT toplantısında ele alınması durumunda, bu konuya enerji sarf edilirse bu konuda netice alınabileceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, daha sonra izleyicilerin sorularını da cevapladı.
“TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNE AVRUPA’NIN STRATEJİK BAKIŞI ÇOK NOKSAN”
“Türkiye'nin AB üyeliği”ile ilgili bir soruya karşılık olarak Cumhurbaşkanı Gül, AB ile tam üyelik konusunun stratejik bir konu olduğunu, AB ile ilişkilerin 1960'larda, resmi müzakerelerin ise 2005 yılında başladığını söyledi. Türkiye'nin Gümrük Birliğine ise 15 yıl önce katıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, “Biz müzakere sürecini başarıyla bitirme azmindeyiz, bununla ilgili reformlar kararlılıkla devam ediyor. AB zaman zaman bu süreci yavaşlatıcı politik bir tavır alıyor. AB üyesi ülkeler o kadar çok iç politikayla meşguller ki, stratejik bakışları noksan, bunu açıkça söylüyorum, Avrupa'nın stratejik bakışı çok noksan. 50-60 sene sonrasını hiç düşünmeyen bir Avrupa var karşımızda, bunun böyle olmayacağı kanaatindeyim, bu değişecektir. Bu stratejik bakış geldiği anda bizim sürecimizi hızlandıracaklardır.” dedi.
“AB STANDARTLARI VE HUKUKUNU ADAPTE ETMEMİZ ADETA ENGELLENİYOR”
Türkiye’nin AB standartlarını yakalama konusunda azami gayret sarf ettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül şöyle konuştu: “Biz otomatik şekilde girelim demiyoruz, biz 'şartları yerine getirdikten sonra girelim' diyoruz, ama bu şartları yerine getirme konusunda bizi engellememeleri lazım, şimdi engelliyorlar. Biz AB standartlarını, hukukunu adapte ediyoruz, bunu adapte etmemizi adeta engelliyorlar açıkçası, böyle şey olmaz.”
“AVRUPA'YA EN GÜVENLİ ENERJİYİ TAŞIYAN ÜLKE TÜRKİYE”
Türkiye'nin hâlâ AB ile enerji faslını konuşamadığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Hâlbuki Avrupa'ya en güvenli enerjiyi taşıyan ülke Türkiye” dedi. AB'nin enerji konusunda en önemli konusunun enerji güvenliği ve çeşitliliği olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, bunun ikisini de Türkiye'nin yaptığını, Kafkaslar'dan, Orta Asya'dan Kazak petrolünün Türkiye'ye geldiğini, Arap gazının da Türkiye'ye geldiğini söyledi. Türkiye’nin İran'dan da doğal gaz aldığını söyleyen Gül, “Yarın İran ile ilişkiler normalleşirse İran da bütün kaynaklarını Türkiye üzerinden gönderecek” diye konuştu.
TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDAKİ BORU HATTI
Türkiye ile Yunanistan arasındaki boru hattının geçen yılki enerji krizine rağmen hiç kesilmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin enerji sıkıntısı çekmesine rağmen enerjiyi Yunanistan'a kesmediğini, ama bütün bunlara rağmen AB'nin bu önemli konuyu Türkiye ile konuşmadığını, politik nedenlerle çeşitli engeller çıkardığını, kendisinin de bunun karşısında, “'(Ben de siz biliyorsunuz) diyorum” dedi.
AVRUPA ve ABD’DE YAYILAN İSLAMİYET KARŞITI AKIMLAR
Cumhurbaşkanı Gül, “Avrupa ve son dönemde ABD'de İslamiyet'e karşı olumsuz duygular” ile ilgili bir soru üzerine ise artık herkesin her yerde yaşayabildiğini, “küresel bir köyden” söz edildiğini kaydetti.
İslamiyet’in Avrupa'ya yabancı olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 400-500 yıl boyunca Avrupa'da Müslümanlığın bulunduğunu, Avrupa'nın her yerinde camilerin olduğunu, bugün İslamiyet'e karşı tolerans olmamasının politik nedenlerden kaynaklandığını ve bunun tehlikeli olduğunu söyledi.
“AŞIRI DURUMLARA SESSİZ KALINMAMALI”
ABD'nin değişik dinlere ve inançlara karşı her zaman daha toleranslı olduğunu, ABD'nin böyle bilindiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, ancak son dönemde ABD'de görülen olayların yine politik olduğuna inandığını, ama bu tür aşırıcı durumlara karşı da sessiz kalınmaması gerektiğini sözlerine ekledi.