TÜRKİYE MUHTEMELEN AVRUPA'DAKİ EN GÜÇLÜ EKONOMİ OLACAK
Tarihî Ziyaret
Türkiye ve İsveç'in 1600'lü yıllardan bu yana ikili ilişkileri bulunmaktadır. Buna rağmen yarın Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yapacağı Stokholm ziyareti, ilk kez bir Türk Devlet Başkanı'nın İsveç'i ziyareti olacak. Svenska Dagbladet gazetesi, kendisi ile Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda görüştü.
HAMMARGREN: İsveç ziyareti kapsamında Cumhurbaşkanı'nın ne tür beklentileri bulunuyor?
SAYIN CUMHURBAŞKANI : Ülkelerimiz arasındaki dostluk bağlarının uzun bir geçmişi bulunmaktadır. İsveç Kraliyet çiftinin, 2006 yılında Türkiye'yi ziyaret etmesi nedeniyle bu bir karşı ziyaret olacak. Amaç, özellikle siyasi ve ekonomik alanlar olmak üzere bağlarımızı güçlendirmek. Stratejik iş birliği konusunda bir anlaşma imzalanacak. Heyette Türk sanayi dünyasından 100'den fazla kişi bulunuyor. İki ülke arasındaki ticaret ve yatırımları güçlendirmek amacıyla bir iş birliği forumu düzenlenecek.
HAMMARGREN: Türkiye'de büyük değişiklikler yapılmış olmasına rağmen AB üyeliği kapsamında diğer aday ülkeler, sizi arkada bıraktı. Türkiye'nin AB'ye üye olacağını düşünüyor musunuz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI : Türkiye'nin bir Avrupa ülkesi olduğunun altını çizmek isterim. İsveç ile 1600'lü yıllardan bu yana ilişkilerimizin olması bunun bir kanıtıdır. Ayrıca Türkiye, OSSE, Avrupa Konseyi, kültürel ve spor örgütlerinin kurulmasında yer almış ya da örgütlerin üyesi olmuştur. Tek farkımız Avrupa ülkelerinin Hristiyan çoğunluğu varken bizim çoğunlukla Müslüman nüfusumuzun olmasıdır. Bunun dışında ortak değerlerimiz, demokrasi, serbest piyasa ekonomisi ve insan haklarına saygı gibi aynı amaçlar doğrultusunda çaba sarf etmekteyiz. Avrupa Birliği bizim stratejik amacımızdır. AB ile tam üyeliğe yönelik müzakerelerimiz, ne yazık ki yavaş ilerlemektedir. Bazı üye ülkeler, siyasi bahaneler ileri sürerek süreci frenlemek istemektedir. Ancak yakında bunların üstesinden geleceğimize inanıyorum.
HAMMARGREN: Türkiye'nin AB'ye üye olabilmesi için fazla büyük ya da fazla fakir olduğunu düşünenlere neler söylemek istersiniz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI : AB'nin 20, 40 veya 60 yıl sonra nasıl olacağını göz önünde bulundurarak geleceğe yönelik düşünmemiz gerekmektedir. Türkiye, AB'nin küresel aktör olarak güçlenmesi ile değişken dünyadaki yükünü paylaşması konusunda, kuvvetli bir yardım unsuru olabilir. Türk ekonomisi, AB için bir kaynaktır. AB'nin en büyük altıncı ekonomisiyiz. Merrill Lynch gibi finansal kurumlara göre Türkiye, 2050 yılında Avrupa'nın en büyük ekonomisi hâline gelecek. Ekonomik büyümede Avrupa'nın en önde gelen ekonomisine sahibiz. Türkiye, geçmişte olduğu gibi değil, bugünden veya yarından yola çıkarak değerlendirilmelidir.
HAMMARGREN: Terörle Mücadele Yasası kapsamında, Türkiye'de binlerce kişi, şiddet olaylarından dolayı suçlanmamalarına rağmen birkaç yıldır hapishanelerde tutuklu bulunuyor. Gazeteciler gibi birçok kişi, Türklüğü aşağılamayı yasaklayan 301. maddeden dolayı tutuklu bulunmaktadır. Bu yasalar ile yargı sisteminin bu tür süreçleri ele alış şekli hakkında neler düşünüyorsunuz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI : Hükûmet reformlara odaklanmıştır. İktidara geldiğimizden bu yana, siyasi ve ekonomik birçok reformlar yaptık. Bunları yapmaya devam edeceğiz. Cumhuriyetimiz, silahlı terör gruplarıyla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu nedenle antiterör yasamız bulunmaktadır. Ancak bana göre bazı kriterlerin yasal anlamda gözden geçirilmesi gerekli. Demokratik gelişmemize gölge düşüren bazı adli uygulamalar mevcut. Hükûmet, 3. Reform Paketi'ni başlattı ve 4. Reform Paketi üzerinde çalışmalar yapılıyor.
HAMMARGREN: Türkiye, üç askerî darbe ve bir "post modern darbe" yaşadı. 2007 yılında ordunun generalleri, sizin Cumhurbaşkanı olmanızı engellemeye çalıştı. O zaman eşinizin başörtü takması, Cumhuriyetin laik sistemine bir tehdit olarak nitelendirildi. Bu dramatik gelişme kapsamında, siz ve eşiniz ne tür sonuçlar elde ettiniz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI : Herkes geçmişte neler olduğunu biliyor. Olgunluk ve kararlılıkla bunların üstesinden geldik. Ben de eşim de üstümüze düşen görevleri yerine getirmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Türkiye'nin demokratik standardı güçlenmiştir. Başörtü takmak, kişisel bir karardır. Bunun arkasında ne bir ideoloji, ne de örgütlenmiş bir hareket vardır. Daha önceleri bu, bir tehdit olarak algılanıyordu ancak artık bu, böyle değil.
HAMMARGREN: Türk istihbarat servisi, yılbaşından bu yana ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Kürt PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelerde bulunuyor. 30 yıldır süren ve neredeyse 40 bin insanın ölümüyle sonuçlanan bu sorunu, barışçıl yollarla çözmek mümkün mü?
SAYIN CUMHURBAŞKANI : Hak elde etmek için şiddet ve terör saldırılarına başvurma dönemi sona erdi. Herkes bunun sonuç vermeyeceğinin bilincinde. O nedenle yeni bir süreç başladı. Bu ülkede herkesin barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için bunun en iyi şekilde sona ermesi gerektiği herkes tarafından bilinmektedir. Bu sürece yönelik taahhütlerimizde samimiyiz. Ancak sadece zaman içerisinde sonuçları görmek mümkün olacak.
HAMMARGREN: Geçtiğimiz günlerde Paris'te üç PKK'lı kadın öldürüldü. Barış sürecini sabote etme girişimlerine karşı durabilir misiniz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI : Birincisi, Türk Devleti'nin bu cinayetlerle hiçbir bağlantısı yok. İkincisi, toplumumuzun geniş bir çoğunluğu, bu sürecin başarılı bir şekilde sona ermesini istiyor. Bunu destekliyorlar. Öncelikle onların (PKK) silahı bırakmak için ne tür girişimlerde bulunduklarını görmemiz gerekiyor. Silahlı grup ve bireylerin Türk topraklarını terk etmesi ve yasa dışı bütün faaliyetlerin sona ermesi gereklidir.
HAMMARGREN: Devlet, bu çerçevede neler yapabilir?
SAYIN CUMHURBAŞKANI : Devlet, demokratik standardını yükseltmiştir ve bu devam edecektir. Avrupa'nın çoğu demokratik ülkesinde olduğu gibi burada da aynı gelişme meydana gelecektir. Anayasaya uygun, yasal ve kültürel değişiklikler oluşacaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğünü tehlikeye atmadan, demokratik seviyemizi yükseltmek için adımlar atacağız.
HAMMARGREN: Bir milyon Suriyeli, komşu ülkelere kaçtı. Türkiye'nin, "insani koridor" oluşturmak veya NATO'nun harekete geçmesini istemek gibi Suriye'deki gelişmelere müdahale etmek zorunda kalma durumu olabilir mi?
SAYIN CUMHURBAŞKANI : Türkiye, Suriye ile savaş içinde değil. Sorun, Suriye iktidarı ile kendi halkı arasında. Suriye iktidarı, kendi halkını harap ediyor. Bu, Türkiye'nin değil, dünya kamuoyunun sorunudur. Ne yapılacaksa bunun birlikte yapılması gereklidir.
HAMMARGREN: Suudi Arabistan, dış dünyanın Suriye muhalefetini silahlandırmasını istiyor. Bu konuda Türkiye ne düşünüyor?
SAYIN CUMHURBAŞKANI : Türkiye'de mülteci kamplarında 180 bin Suriyeli bulunuyor, şehirlerimizde ise 100 bin Suriyeli yaşıyor. Suriye'de akrabaları bulunan ve geldikleri şehirlerde çok ciddi insani sorunlar yaşayan kişiler mevcut. Başka bir deyişle biz, insani sorunlara odaklanıyoruz.
-- Ek Bilgiler --
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı sonrası çökmesiyle, 1923 yılında kurulmuştur.
Nüfusu 79,7 milyondur. Nüfusun dörtte biri, 15 yaşın altındadır.
Halk grupları: Türkler yüzde 75; Kürtler yüzde 18-20; Arap, Rum, Ermeni ve diğerleri yüzde 5-10.
Yüzölçümü: 779 452 kilometrekare. İsveç ve Norveç'in birlikte oluşturduğu yüzölçümünden biraz daha büyük.
Dini: İslam (yüzde 99,8)
Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri ve G20 ülkeleri arasında yer alıyor. Kişi başına düşen GSYİH 2011 yılında 11.054 dolar. (İsveç 58.228). Ciddi gelir farklılıkları bulunuyor. Savunma giderlerinin GSYİH'da oranı yüzde 2,4 (İsveç 1,2).
Kaynak: Landsguiden (Ülke Rehber Kitapçığı), Dış Politika Enstitüsü, CIA Factbook
-- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Fotoğrafı Altındaki Yazı --
Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yarın Stokholm'e gelecek. Kendisi diplomatik girişimlerle ülkenin AB'ye tam üye olması için ciddi çaba sarf eden bir siyasetçi. "Ortak değerlerimiz, demokrasi, serbest piyasa ekonomisi ve insan haklarına saygı gibi aynı amaçlar doğrultusunda çaba sarf etmekteyiz."
-- Abdullah Gül Hakkında 5 Kısa Bilgi --
1. 62 yaşında. 2007 yılından bu yana Türkiye Cumhurbaşkanı. Daha önce AK Parti hükûmetinin 2002-2003 yıllarında Başbakanı, 2003-2007 yıllarında Dışişleri Bakanı görevini üstlenmiştir.
2. Sanayi dünyasında olumlu bir imaja sahip. İstanbul ve İngiltere'de ekonomi eğitimi almış. İsveç'e Türk sanayi dünyasından yaklaşık 100 temsilciyle birlikte geliyor.
3. Devlet ziyaretini, Süryani Ortodoks Başpiskoposu ile birlikte yapan ilk Türk Cumhurbaşkanı. Diplomat ve zor provoke edilen kişiliğe sahip. Müslüman.
4. İsveç'e resmî ziyaretini 2012 yılının Eylül ayında yapacaktı ancak kulak rahatsızlığından dolayı ziyaret iptal edildi.
5. Ordu yönetimi ve Anayasa Mahkemesi, Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül başörtü taktığı için 2007 yılında Cumhurbaşkanı olmasını engellemeye çalıştı. Ancak AKP hükûmeti seçim ilan ederek, seçimleri yüksek bir oranla kazandı ve daha sonra Gül çifti, Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı olan Çankaya Köşkü'ne yerleşti. Eşinin başörtüsüne yönelik ayaklanmalar artık yatışmış durumda.