Anadolu Ajansı (Arapça)

06.02.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Anadolu Ajansı (Arapça)

 

Soru-Mısır ziyaretinize ilişkin genel bir çerçeve çizer misiniz; neleri amaçlıyorsunuz, nasıl bir program yürüteceksiniz? Bu konularda detaylar verir misiniz?

Öncelikle aralarında Arapçanın da bulunduğu 5 dilde yayın yapmaya başlayan Anadolu Ajansı’nı tebrik ediyorum. Kahire’yi Arapça yayınların merkez üssü olarak seçmenizi de ayrıca takdirle karşılıyorum.

Zira, Arap dünyasının amiral gemisi olan Mısır’ın başkenti Kahire, aynı zamanda bölgenin entellektüel ve kültürel merkezi konumundadır. Bu itibarla, Türkiye’nin sesinin bölgede daha gür duyulması bakımından çok isabetli bir adım atıldığını düşünüyorum.

Malumunuz olduğu üzere, kadim tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğumuz Mısır’ı, Ortadoğu ve Akdeniz coğrafyasında stratejik bir ortak olarak görüyoruz.

Tarih boyu mükemmel bir seyir izlemiş olan Türkiye-Mısır ilişkileri, kardeş Mısır halkının iki yıl önce başlattığı hürriyet ve demokrasi mücadelesi sonrasında yeni bir dinamizm kazanmıştır.

Bizlere düşen, bu yeni ve ümit dolu dönemde, mevcut potansiyelimizi hayatın her alanında layıkıyla kullanmak ve müstesna işbirliğimizi pekiştirerek en üst seviyelere çıkarmaktır.

Bu anlayışla, 2011 yılı Mart ayında, Tahrir Devrimi’nden sadece 1,5 ay sonra Mısır’a başarılı bir ziyaret gerçekleştirdim. Bu kardeş ülkeyi devrimden sonra ziyaret eden ilk Devlet Başkanı olmanın onurunu hâlâ taşıyorum.

Ziyaretim sırasında son derece verimli temaslarda bulundum ve yeni Mısır ile işbirliğimizin her alanda geliştirilmesine yönelik neler yapılabileceğini yetkililerle ele aldım.

Ayrıca, Kahire’de toplumun tüm kesimlerinden kanaat önderlerini ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerini Büyükelçiliğimizin ikametgahında biraraya getirdim. Bu tutumumuz, Mısır halkının tüm kesimlerinin haklı mücadelesine verdiğimiz önemin de yeni bir göstergesini teşkil etmiştir.

Geçen yıl Ağustos ayında Mekke’de gerçekleştirdiğimiz görüşmenin yaklaşık bir ay sonra Aziz Kardeşim Sayın Cumhurbaşkanı Mursi, Türkiye’yi ilk kez ziyaret etmiştir. Bu ziyarette de gerek ikili ilişkilerimizi, gerek bölgesel konuları ayrıntılarıyla ele aldık ve önümüzdeki dönemin vizyonunu beraberce oluşturduk.

1,5 yıl arayla gerçekleşen bu iki ziyaret, Mısır’daki yeni dönemde kadim ilişkilerimizi pekiştirmiş, halklarımız arasındaki köklü bağları daha da güçlendirmiştir.

Bu hafta Sayın Cumhurbaşkanı Mursi’nin nazik davetine icabetle, Mısır’a hem İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirvesi, hem de resmi ziyaret münasebetiyle seyahat edeceğim.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın saygın ve önemli üye ülkesi, dost ve kardeş Mısır’ın 12. İslam Zirvesi’ne evsahipliği yapacak olmasından memnuniyet duyuyoruz.

Bu Zirveyle Mısır’ın İİT Dönem Başkanlığı’nı devralacak olmasının, İslam alemi ve bölgesinde öne çıkan rolünü pekiştireceğine inanıyoruz. Zirvenin “İslam Dünyası: Yeni Sınamalar ve Genişleyen Fırsatlar” temasıyla toplanacak olmasını ayrıca önemli buluyorum.

Türkiye, İslam’a ve Müslümanlara yönelik küresel ve yerel ölçekte gelişen yanlış algı ve önyargıların giderilmesinde, İslam’ın içerdiği barış ve kardeşlik mesajının doğru ve etkili biçimde aktarılmasında İİT’nın oynadığı merkezi rolün daha da güçlendirilmesi gerektiği kanaatindedir. Mısır’ın evshipliğinde Kahire’de yapılacak 12. İslam Zirvesi, İİT’in üzerine düşen sorumluluğun ve görevlerin yeniden tanımlanmasına, küresel bir strateji ve yaklaşımla inisiyatif almasına yardımcı olacaktır.

Malumunuz olduğu üzere Türkiye, İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK)’ın ev sahipliğini yürütmektedir. Ben de Türkiye Cumhurbaşkanı olarak aynı zamanda İSEDAK Başkanı sıfatını taşımaktayım.

Kalkınma Bakanlığımız bünyesinde yer alan İSEDAK Koordinasyon Ofisi, benim nezaretimde İSEDAK’ın faaliyetlerine ve kurumsal yapısına ciddi reformlar getiren İSEDAK Strateji Belgesi’ni hazırlamış ve geçen Ağustos ayında Mekke’de yapılan Olağanüstü İİT Zirvesi’nde üye ülkelerin onayına sunmuştu.

Kahire’deki Zirve’de başta İSEDAK Strateji Belgesi olmak üzere İSEDAK’ın son dönemdeki faaliyetleri hakkında Başkan sıfatıyla üye ülkelere İlerleme Raporu’nu sunacağım.

Ayrıca, Suriye, Filistin, Myanmar, Mali ve diğer bölgelerde yaşanan sorunlar da Zirve gündeminde ele alınacak, Filistin topraklarının İsrailli yerleşimciler tarafından gaspedilmesine dair özel bir oturum yapılacaktır. Bu oturumda ben de bir konuşma yapacağım.

Kahire’de yapılacak 12. İslam Zirvesi marjında pek çok İslam ülkesinin lideriyle görüşme yapma fırsatı da bulacağım.

Nihayet, Türkiye, 13. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’ne ev sahipliği yapmaya adaydır. Kahire’deki Zirve’de adaylığımızın onaylanmasını bekliyoruz.

Bu ziyaretimin de öncekiler gibi son derece verimli geçeceğine ve ilişkilerimizi en üst seviyeye çıkarılması hedefine hizmet edeceğine inancım tamdır.

Mısır, bölgemizin barış ve güvenliği için anahtar role sahiptir. Arap dünyasının amiral gemisi olan Mısır’ın, tüm İslam âlemi ve dünya barışı bakımından da özel bir konumu vardır.

Tarihi bir dönüşümden geçen bölgemizde, Aziz Kardeşim Sayın Cumhurbaşkanı Mursi’nin dirayetli liderliğinde Mısır etkili bir rol oynamaktadır.

Bölgemizde barış ve istikrara, Türkiye ile Mısır’ın ortak çabalarıyla katkıda bulunabileceklerine gönülden inanıyorum. Birkaç ay önce Gazze’de ateşkesin sağlanması, bu durumun müşahhas göstergesini teşkil etmiştir.

Türkiye, içinden geçmekte olduğu bu hassas süreçte Mısır’a siyasi, mali ve teknik destek sağlamaktadır ve kendisinden talep edildiği sürece, her alanda Mısır’a destek olmayı sürdürecektir.

Ülkemizin Mısır’a sağlamakta olduğu 2 milyar Dolarlık finansman paketi, bu konudaki kararlılığımızı ortaya koymaktadır. Sözkonusu paketin 1 milyar Dolarlık bölümü hâlihazırda Mısır’a aktarılmıştır. Kalan 1 milyar Dolar ise ihracat kredisi şeklinde kullanılacaktır.

Türkiye-Mısır siyasi ilişkileri mükemmel düzeydedir. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi çerçevesinde, son iki yılda imzalanan 39 hukuki belge, ilişkilerimizin ahdi zemininin güçlü temeller üzerinde bulunduğunu göstermektedir.

Türkiye olarak Mısır ile ekonomik, ticari ve kültürel alanlardaki ilişkilerimi mümkün olan en yüksek seviyeye çıkarmak yönünde son derece kararlıyız.

Türkiye-Mısır ikili ticaret hacminin 2012 yılı itibarıyla 5 milyar Dolar seviyesine yükselmesinden memnuniyet duyuyoruz. Ancak bu yeterli değildir, en kısa sürede 10 milyar Dolar hedefine ulaşmayı ümit ediyoruz.

Siyasi açıdan en kritik dönemlerde bile Mısır’ı terk etmeyen Türk yatırımcıları, ikili ekonomik ilişkilerimizi daha yüksek seviyelere çıkarma hususunda bize umut vermektedir.

Mısırlı yatırımcıların da ülkemizde faaliyetlerini çeşitlendirmelerini ve arttırmalarını bekliyoruz, kapımız onlara her zaman açıktır.

Yalnızca iki ülke resmi makamları arasındaki işbirliği değil, halklar arasındaki ilişkiler de derinleşip zenginleşmektedir. Bu durumda medya araçlarının yanısıra, turizm de önemli rol oynamaktadır. Türk turistler Mısır’ın içinden geçmekte olduğu hassas dönemde bile, bu ülkenin zengin kültürüne ve tabiat güzelliklerine olan ilgilerini kaybetmemişlerdir.

Türk Hava Yolları’nın 2012 yılında Sharm el-Sheikh ve Hurghada’ya başlattığı seferlerin turizmimiz ve ekonomik bağlantılarımıza ivme kazandıracağına inanıyorum. Türk ve Mısır havayolu şirketlerinin destinasyonlarını çeşitlendirmeleri, halklarımızın birbirlerini daha iyi tanımalarına, etkileşim içinde bulunmalarına vesile olacaktır.

Türkiye, Mısır’a her alanda desteğini sürdürecektir. Bu desteğin Mısır’daki siyasi gelişmelerden bağımsız olarak kardeş Mısır halkına yönelik olduğunu ve Mısır’ın birlik, beraberlik içinde yürüteceği demokrasi, özgürlük ve kalkınma çabalarına katkı sağlamayı hedeflediğini belirtmek isterim.

Soru- Mısır’da zaman zaman artış gösteren olayları ve bu olayların arka planına ilişkin talepleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mısır’ın demokratik dönüşüm sürecinde katettiği mesafeyi takdirle karşılıyoruz. Ülkenin ilk defa seçimle işbaşına gelmiş bir Cumhurbaşkanı liderliğinde idare edilmesi tarihi önemdedir. Anayasanın kabulü ve geçen yıl gerçekleştirilen Parlamento seçimleri, geçiş sürecinin önemli aşamalarıdır.

Demokrasi mücadelesi, uzun vadeli çaba ve sabır gerektiren bir mücadeledir. Tarih, demokrasinin ne büyük fedakarlıklarla kök salabildiğinin sayısız örnekleriyle doludur.

Mısır halkının iktidarıyla, muhalefetiyle bunun bilincinde olması elzemdir. Devrimin getirdiği tarihi fırsatın kadir ve kıymetini bilerek, sorumluluk içinde hareket etmesi bu sürecin başarısında temel anahtar olacaktır.

Demokrasi bir uzlaşı rejimidir. Çoğunluğun iradesini icraata yansıtırken, azınlığın haklarını koruyan, endişelerine cevap veren bir sistemdir.

Bu nedenle, gerek iktidarın, gerek muhalefetin demokrasiye sahip çıkarak ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde hareket ederek, ülkenin geleceğini birlikte inşa etmeleri en samimi arzumuzdur.

Mısır zamanla kendi demokrasi tecrübesini oluşturacaktır. Bunun en iyi yöntemini de Mısır halkı ve siyasetçileri bulacaktır.

Son dönemde yaşanan gerginliğin can kayıpları ve yaralanmalara yol açması bizde derin üzüntüye neden olmuştur. Bu vesileyle, hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar ve kardeş Mısır Halkına başsağlığı diliyorum.

Temennimiz, Mısır’da demokrasi mücadelesinin kesintiye uğramadan devam etmesi ve başarıya ulaşmasıdır. Türkiye, Mısır halkının hür iradesine daima saygı duymaktadır.

Öte yandan, günümüzde demokrasinin pekişmesi için iktisadi kalkınmanın şart olduğu artık bilinen bir gerçektir.

Mısır’da yaşanan tarihi demokratik dönüşümün başarısının iktisadi alanda kaydedilecek olumlu gelişmelere bağlı olduğunu pek çok vesileyle tekrarladım.

Bu doğrultuda, gerek Mısırlı dostlarımıza, gerek uluslararası finans kuruluşları ve ekonomik bakımdan gelişmiş ülkelere bu dönüşüme katkıda bulunmaları çağrısı yaptığım da herkesin malumudur.

Türkiye olarak Mısır’a sağlamakta olduğu 2 milyar Dolarlık finansman paketi bu anlayışımızın bir tezahürüdür.

Tüm bunlara ilave olarak, esas ağırlık verdiğimiz husus ortak yatırımlardır. Türk girişimciler tarafından kurulan organize sanayi bölgelerinde yaklaşık 50 bin kişiye doğrudan istihdam sağlanmaktadır.

Netice itibariyle, Mısır halkının bu tarihi demokrasi ve kalkınma mücadelesinden çok daha güçlenerek çıkacağına inancım tamdır. Bu kritik süreçte, tüm Mısırlı kardeşlerimizin sabır, sağduyu ve teenniyle hareket etmeleri, önlerindeki bu tarihi fırsatı kaçırmamaları bakımından son derece önemlidir. Türkiye olarak, kadim dostumuz ve kardeşimiz Mısır halkıyla her alanda mümkün olan azami dayanışmayı sergilemeyi ise adeta tarihi bir borç biliyoruz.

Yazdır Paylaş Yukarı