Financial Times

07.11.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Financial Times

ANKARA BÖLGEDEKİ ETKİNLİĞİNİN KEYFİNİ SÜRÜYOR

--Türk Lider, Ülkenin Dünya Sahnesindeki Artan Rolünü Vurguladı—

Daniel Dombey / İstanbul

İstanbul’da, Çırağan Sarayı’nın ihtişamlı Sultan suitinde, Cumhurbaşkanı Gül ülkesinin dünya sahnesinde geldiği konuma ilişkin vizyonunu anlatıyor.

Suriye’yi, Kürtleri Türkiye’ye karşı kullanmaması konusunda uyaran Cumhurbaşkanı Gül, Financial Times’a ABD ile ilişkilerin hiç olmadığı kadar iyi olduğunu söylüyor ve İran tarafından dile getirilen ‘Türkiye’nin, ABD’nin talimatlarını yerine getirdiği’ iddialarını ise reddediyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı’yla yaptığımız röportaj, Türkiye’nin Orta Doğu ve ötesinde sergilediği aktif diplomasiyi anlatan bir ufuk turu olmanın ötesinde, Washington ile Ankara arasındaki yeni bir yakınlığı da öne çıkardı. Bu yakınlık, tansiyonun yüksek olduğu geçen yılla tam tezat halinde, iki ülkenin Arap isyanlarına verdiği tepkide kendini gösterdi.

Cumhurbaşkanı Gül’ün ölçülü tavrı zaman zaman Başbakan Erdoğan’ın daha zorlu yaklaşımlarıyla tezat teşkil ediyor. Ancak iki lider de, Türkiye’nin kaynayan bir bölgede giderek büyüyen rolüne vurgu yapıyorlar.

 “Türkiye’nin, özellikle son on yılda göstermiş olduğu başarı, Arap dünyasını etkiledi” diyen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin laik, demokratik ve serbest piyasaya sahip, nüfusunun çoğunluğu Müslüman bir ülke olduğunu hatırlattıktan sonra devam ediyor : “İşte bu yüzden, bu ülkeler bizi yakından takip etmekteler ve işte bu yüzden onları etkiliyoruz.”

Bununla birlikte, Türkiye, ABD tarafından memnuniyetle karşılanan bir karar ile Suriye hükümetiyle ilişkisini kesti ve bu da Şam’la arasındaki gerilimin tırmanmasına yol açtı – ki Gül bunu saklama ihtiyacı hissetmiyor.

Sadece Türkiye değil, ABD ve AB tarafından da terörist bir örgüt olarak ilan edilmiş olan PKK üyelerini Suriye’nin geçmişte barındırdığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, Suriye’yi aynı hataları tekrarlamaması konusunda uyarıyor.

“Böylesine tehlikeli bir oyuna dahil olmamalarını kuvvetle tavsiye eder ve kendilerinden beklerim” diyen Cumhurbaşkanı Gül şöyle devam ediyor: “Böyle bir şeye cesaret edemeyeceklerini düşünsem de, konuyu halen yakından takip etmekteyiz.”

Son aylarda tırmanma eğilimine giren PKK saldırıları ve bunu takip eden Kuzey Irak’taki PKK hedeflerine yönelik Türk ordusu bombardımanı ve kara harekatının ardından Gül’ün bu yorumları ayrı bir önem arz ediyor.

Eski bir Dışişleri Bakanı olan Cumhurbaşkanı Gül’ün şu anda icra gücü yok. Ancak buna rağmen, kendisi ile görüşmek için dışarıdaki bekleme odasında toplanan yabancı üst düzey devlet ricalinin de gösterdiği gibi, güçlü etkisi halen devam ediyor. Bu devlet ricali arasında her ikisi de İstanbul’a Afganistan Konferansı için gelen Hillary Clinton’ın yardımcısından İran Dışişleri Bakanına kadar pek çok önemli sima mevcut.

İçerde ise, büyük bir diplomatik delegasyonu ağırlayacak uzunluktaki masanın başında oturan Cumhurbaşkanı Gül, bazı AB üyesi ülkelerin kamuoylarını kendi “olumsuz tavırlarıyla” yabancılaştırmalarına rağmen, Türkiye’nin, AB üyeliği için çabalarına devam edeceğini ısrarla vurguluyor. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin düşük bütçe açığı ve düşük kamu borcuna işaret ederken, sözlerine şöyle devam ediyor: “Şu anda, Maastricht kriterlerini karşılama noktasında Türkiye çoğu AB ülkesinden daha iyi durumdadır.”

Konu Brüksel’den Vaşington’a geldiğinde ise, Gül’ün sözleri yumuşuyor.

“Şu anki Türkiye-ABD ilişkileri hiç olmadığı kadar sağlıklı,” diyen Cumhurbaşkanı Gül, bu açıklamasını, ABD’nin 2009’dan beri Türkiye’ye yapacağı ilk önemli silah satışı planlarını ilan ettiği bir haftada yaptı. İlan edilen bu satış, 111 milyon dolarlık saldırı helikopterlerini kapsıyor.

Bazı Amerikalılar Türkiye’nin Soğuk Savaş yıllarında takındığı itaatkar tavrı özlüyor olsalar da, Amerikalı yetkililer, kendilerinin İran nükleer programıyla ilgili Türkiye destekli bir uzlaşma çabasına engel oldukları ve bunu müteakip Ankara’nın Amerika’nın öncülük ettiği İran’a yönelik yaptırımlara karşı oy kullandığı geçtiğimiz yıla kıyasla ilişkilerde önemli bir değişim olduğunun altını çiziyorlar.

Türkiye’nin bu yıl, pek çok NATO üyesi ülkenin İran’dan gelebilecek bir tehdide karşı kurulduğunda hemfikir olduğu bir füze savunma sistemin radarının kendi topraklarında konuşlanmasına müsaade etmesi Vaşington tarafından memnuniyetle karşılandı. Bununla birlikte, Cumhurbaşkanı Gül, bu sistemin özellikle Tahran’a karşı oluşturulmadığını söylüyor. “Hiçbir ülke tek başına düşman olarak hedef gösterilmemeli,” diyen Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam ediyor: “kurulacak olan sistem, tüm füzelere karşı.”

Diğer yandan, Türkiye’nin İsrail ile olan ilişkileri gittikçe kötüleşirken, bazı üst düzey Amerikan yetkilileri bu durumun sorumlusu olarak Türkiye hükümetinden ziyade İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu görme eğilimindeler.

Bu arada, Türk yetkililer Amerika’dan, PKK’nın hareketlerini takip etmelerine yardımcı olacak insansız hava araçlarını Kuzey Irak’tan İncirlik hava üssüne yönlendirmesini beklemekteler.

Cumhurbaşkanı Gül, İran’ın Türkiye’nin Suriye konusundaki tutumunu bir tür Vaşington’a yaranma çabası olarak göstermesini reddediyor. Esasen Ankara, Şam’ı reform yapması konusunda defaatle ikna etmeye çalıştı ve tüm bu çabalarının sonucunda Suriye’nin kendi vatandaşlarına yönelik giderek artan saldırılarından başka bir şey göremedi.

Gül, bu konudaki sözlerini şöyle sonlandırıyor: “İran’la konuştuğumuzda, onlara her zaman şunu söylüyoruz: Biz Suriye rejimine, herhangi bir ülkeden gelen bir baskı sebebiyle değil, bizatihi Suriye halkı sebebiyle ve Suriye halkı için karşıyız.”

Yazdır Paylaş Yukarı