Sayın Vali,
Sayın Büyükşehir Belediye Başkan Vekili,
Kıymetli Rektörlerimiz, kurucu Rektörümüz İhsan Bey ve mevcut Rektörümüz Cengiz Bey,
Değerli öğretim üyelerimiz, öğrencilerimiz ve onların kıymetli aileleri,
Bugün AGÜ’nün 5. yıl mezuniyet törenine, mütevelli heyetimizin bazı üyeleriyle beraber katılmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum ve hepinizi sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Maalesef hastalıklarla dolu bir dönem geçirdik. Öyle oldu ki maskelerle burada törenler gerçekleştirdik. Ancak sevineceğimiz husus şu ki, Rektör Beyin de konuşmasında ifade ettiği üzere, AGÜ, pandemiye rağmen eğitim-öğretimini sürdürmeye hazırlıklı idi. Nitekim çok başarılı bir şekilde o dönemi atlattı. Tarihte bu tür salgın hastalıkların olduğu dönemler vardır. Veba hastalığı bunların en başında gelir. Öyle olmuştur ki milyonlarca can kaybı yaşanmıştır. Bazı ülkelerin nüfusunu azaltacak, dünya nüfusunu etkileyecek şekilde ölümler, büyük kayıplar gerçekleşmiştir. Çok şükür Covid-19’u atlatmış olduk. Ancak dönüp baktığımızda, dünyada hala çok fazla problemle karşı kaşıya olduğumuz bir gerçek. Gördüğünüz gibi bir tarafta kuzeyimizde komşularımız arasında bir savaş yaşanıyor. Diğer tarafta, iklim değişikliği, gıda sıkıntıları ve açlık etkisini giderek arttırıyor. Bütün bunlara ilaveten, silahlanmaya inanılmaz büyük meblağlar harcadığını görüyoruz. Hâlbuki silahlanmaya ayrılan milyarlarca dolarlık bütçeler, sürdürülebilir kalkınmaya, eğitime, sağlığa, insanlığın iyiliğine harcanmış olsa dünya tabii çok farklı bir hal alır. Ama ne yazık ki böyle bir gerçek ile karşı karşıyayız. İşte böyle karamsar bir ortam içerisinde hiçbir zaman, hiçbir ülkenin ihmal edemeyeceği bir konu vardır ki, o da eğitimdir.
Hemen hemen her konuşmamda değinmişimdir: Eğitim, en iyi yatırımdır. Bir ülkenin geleceğine yatırım yapmak istiyorsanız öncelik ne yoldur ne başka herhangi bir sektördür, çünkü her şeyden önce eğitim gelir. Eğitime yapılan yatırım, eğitime verilen öncelik bir ülkenin geleceğine verilen öncelik demektir. Nitelikli ve vasıflı insan yetiştirmek için anaokulundan üniversiteye kadar verilen eğitim geleceğe yönelik yapılan en önemli yatırımdır. Öyle ülkeler vardır ki doğal zenginliklere sahiptir ancak nitelikli nüfusu olmadığı için bu husus çok fazla bir şey ifade etmez. Öte yandan, nitelikli, vasıflı, eğitimli nüfusa sahip öyle daha küçük ölçekli ülkeler var ki o ülkelerin ağırlığı, etkisi, hem insanlığa hem de dünyaya faydası oldukça yüksektir.
Türkiye, beşeri sermayesinin zenginliğiyle birlikte eğitime yapılan yatırım yolunda şüphesiz ki hızlı bir şekilde ilerliyor. İnanıyorum ki herkes bu zenginliğin farkına giderek daha fazla varıyor. Ancak bazı alarm zilleri de çalıyor. Malumunuz, üniversiteye giriş imtihanının neticeleri dün açıklandı. Eğitimciler sonuçları analiz ediyor. Baktığımızda maalesef hiç iç açıcı bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Tabii bu arada Kayseri olarak bir mutluluğumuzu da söylemek durumundayım: İki öğrencimizin, çocuğumuzun bu sınavda birinci olması, birisinin ikinci olması, bu çocukların sınava giren 3 milyona yakın kişi içerisinde kendi alanlarında derece yapmaları büyük bir başarı. Bu vesileyle, onları yetiştiren ailelerini ve hocalarını tebrik ediyorum. Fakat ortalamaya baktığımızda durumun çok da iyi olmadığını eğitimciler ciddi ciddi yazmaya başladı.
Bunun başka bir göstergesi de mevcut. Malumunuz OECD ülkeleri içerisinde eğitimin başarısı, PISA (uluslararası öğrenci değerlendirme programı) testleriyle ölçülüyor. PISA sonuçlarına göre, OECD ülkelerinin ortalamalarının gerisinde olduğumuzu, hatta 37 ülkenin içerisinde çok gerilerde bulunduğumuzu görünce açıkçası kaygılanıyorum. Böyle bir tablo karşısında siyasetçilerin, devlet adamlarının, planlamacıların, eğitimcilerin kısacası hepimizin kaygılanması gerekir. Dolayısıyla ne yapıp edip tekrar önceliği eğitime vermemiz ve odaklanmamız lazım. Bu ihtiyaç aile düzeyinde de geçerli. Bizler, çocuklarımızın eğitimi için her şeyi yaparız. Benim de 3 çocuğum var, onların en iyi şekilde okuması için elimizden gelen her imkânı sunduk. Torunlarım var. Bir tanesi de bugün burada aranızda. Bakalım ileride onun eğitim hayatı nasıl şekillenecek?
Dolayısıyla en öncelikli konu kesinlikle eğitim ve insan yetiştirme. Şirketler için de, bir ülke için de bu durum geçerli. Biz buna beşeri sermaye diyoruz. Beşeri sermeyesi güçlü olan bir ülke problemlerini kolay aşar, yolunu kolay bulur. İnsanlarını mutlu eder, demokrasisi de, hukuku da ona göre daha güçlü gelişir. Dolayısıyla ekonomisi de onu takip eder ve güçlü hala gelir. Ülke içinde ve dışında itibarı olur. Onun için bu konu, hiç ihmal etmememiz gereken bir konu.
Biz, bütün bu hususları dikkate alarak, AGÜ’nün kuruluş amacını belirledik. Bildiğiniz gibi burası bir devlet üniversitesi. Her ne kadar Mütevelli Heyeti Başkanımız Mustafa Çıkrıkçıoğlu, izah etse de bazen bu durumun karıştırıldığını görüyorum. Burası bir devlet üniversitesi. Kayseri’de bulunan Erciyes Üniversitesi ve AGÜ devlet üniversitesi, Nuh Naci Yazgan Üniversitesi ise vakıf üniversitesi statüsündedir. Üniversitemiz için devlet tarafından sunulan imkânlara ilaveten, Kayserili hemşehriler, hayırseverler ve özel sektör de katkı sağlayabilsin ve AGÜ iyi bir üniversite olsun diye bir Vakıf kurduk. Bu Vakfın neleri desteklediğini de yine Mütevelli Heyeti Başkanımız açıkladı. Bu çerçevede, Vakfımız hem öğrencilerimizi hem de öğretim üyelerimizi desteklemeye sürdürecektir.
Burada şu hususun tekrar altını çiziyorum: İyi eğitim için iyi öğretmen gerekir. Anaokulunda da, ilkokulda da, lisede de, üniversitede de bu geçerlidir. İyi öğretmen yetiştirmek için yine her türlü fedakarlığı yapmak lazım. Onlara çocuklarımızı teslim ediyoruz. Onlar geleceğe şekil veriyorlar. Dolayısıyla her şeyin başı öğretenlerdir. Her zaman söylediğim bir sözü tekrar edeceğim: Bir barakada iyi öğretmenlerle eğitim yaparsınız çok iyi başarılar elde edersiniz. Ancak bir sarayda iyi öğretmen yoksa iyi öğretim üyeleri yoksa çocuklar sadece yıllarını tüketirler. Tabii ki eğitimin verildiği binalarımız ve yerleşkelerimiz var, hükümetlerimiz bu konuda çok büyük yatırım yaptı. Bir de bu yapıların içi var. Aramızda bilgisayar mezunlarımız bulunuyor, onlar daha iyi bilir. Demir parçalarından ibaret bir “hardware” var, bir de onların içindeki esas programları teşkil eden bir “software” mevcut. “Software”in yazılımı için binlerce dolar ödeniyor. Dolayısıyla eğitim içinde binalardan sonra öncelikli olarak içeriğin geliştirilmesine ve zenginleştirilmesine önem vermek gerekiyor.
Bu konuya YÖK’ün de dikkatini çekmek istiyorum, eminim ki üzerinde çalışıyorlar çünkü bu onların alanı, üniversitelerimizi onlara emanet ettik. Maalesef, üniversitelerde bir vasatlaşma görüyorum. Çok şükür bütün illerimize üniversite götürdük, hükümetlerimiz bunu başardı. Şimdi neredeyse her ilde bir üniversite var. Ancak iyi üniversitelerin sayısını çoğaltmak gerekiyor. Amerika’da ve Avrupa’da da her yerde üniversite var, ancak bunların arasında az önce isimleri de sayıldığı üzere çok iyi üniversiteler bulunuyor, sayıları da belli. Türkiye'de de bunu teşvik etmek gerekir. Bundan hiç çekinmemek gerekir.
Malumunuz serbest piyasa ekonomisinde şirketler, firmalar, üreticiler düzgün bir şekilde, kurallar çerçevesinde rekabet eder ve bu sayede kalite ortaya çıkar, yarış, motivasyon ortaya çıkar ve bu yarış alır o hedefleri yüceltir. Benzer bir anlayışla, akademide de bunu yapmak gerekiyor. Kapasitesi olan üniversitelerin önünü açmak lazım ve iyi üniversite sayısını çoğaltmak lazım. Bu çok önemli. Siyasetçiler, devlet adamları olarak dünyanın ilk 500, 300, 200 üniversitesi içerisinde hala bir Türk üniversitesi olmadığını söyleriz ve üzülürüz. Onun için bunu süratli bir şekilde değiştirmemiz gerekir. Altını çizdiğim üniversitelerdeki vasatlaşma tehlikesini, eminim ki YÖK inceliyordur, ancak bunun üstünde ağırlık olarak durmaları, Türk üniversitelerinin geleceği ile ilgili yapacakları en iyi iş olacaktır. Ümit ediyorum ki onlar da bu konu üzerine eğiliyorlardır.
AGÜ’nün kuruluşundan bu yana, bu bilinç ve düşünceler doğrultusunda iyi bir üniversite olması için emek harcandı, onun için bir Vakıf da kuruldu. Biraz önce Rektörümüz Cengiz Beyi dinlerken hepimiz gururlandık, başarılarınızla ilgili detaylı bilgi aldık. Ancak bu başarının sürdürülebilir ve devamlı olması çok önemli. Gelinen aşamada artık AGÜ’nün kurumsallaşması gerçekleşmiş durumdadır. Kurucu Rektörümüz İhsan Bey de aramızda, kendisinin kuruluş aşamasında AGÜ’ye çok büyük hizmetleri oldu. Yeni Rektörümüz Cengiz Bey, bu temeller üzerine kurulu bir şekilde arkadaşlarıyla el birliği içerisinde, en hızlı ve güzel şekilde üniversitemizi daha yukarıya taşıyor. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bu başarı çok daha görünür hale gelecek.
Altını öncelikli olarak çizmem gerekiyor ki AGÜ’de çok güzel bir İngilizce eğitimi veriliyor. Ben bu hususu İstanbul’daki Ankara’daki Rektörlerden, üniversite hocalarından, iş dünyasından duyuyorum. En iyi lisan öğreten üniversitelerden birisi olarak AGÜ’yü gösteriyorlar. Zaten öyle olmasa AGÜ, Amerikan üniversitelerine giriş sınavı olan SAT’ın (Scholastic Aptitude Test) Türkiye’de yapıldığı merkezlerden biri olamazdı. Bu demektir ki bütün Amerikan üniversiteleri AGÜ’ye güveniyor, siz bizim üniversitelere giriş imtihanlarımızı yapabilirsiniz diyor. Bununla birlikte bir bireyin bütün dünyada İngilizce bildiğini ispatlayan belgenin elde edildiği TOEFL sınavı da yine AGÜ’de yapılabiliyor ve söz konu belge buradan verilebiliyor. Dolayısıyla üniversitemiz böyle bir noktaya gelmiş durumdadır.
Değerli 2021-2022 Dönemi Mezunları,
Öncelikle tabi hepinizi tebrik ediyorum. Kolay değil, yarışarak girdiğiniz bu üniversitede güzel bir eğitim aldınız, sabad ettiniz ve buradan mezun oluyorsunuz. İnanıyorum ki burada güzel günleriniz geçti. Çünkü üniversite sadece bilgi edindiğiniz, depoladığınız bir yer değildir, üniversite kampüsü akademik bir iklim sunar. Burada bu iklimi teneffüs ederek farkına varmadan aslında kapsamlı bir eğitim aldınız. Çoğulculuğun olduğu bir yerde, farklı fikirler ve düşüncelerle harmanlandınız. Hocalarınızdan ve arkadaşlarınız bu kapsamda çok şey öğrendiniz. Mevcut laboratuvar ortamları ve araştırma imkânları ile oldukça donanımlı hale geldiniz.
Tabii ki eğitim burada bitmiyor. Atalarımız çok güzel söylemiş, “beşikten mezara kadar” diye. Esasen, beşikten mezara kadar kendinizi eğitmenin yollarını burada öğrendiniz. Sadece bilgi edinmediniz, nasıl öğrenilir, dünyanın eğitim merkezlerine, kütüphanelerine, bilgi merkezlerine nasıl ulaşılır, nasıl faydalanılır, bütün bunları da bu çatı altında öğrendiniz, deneyimlediniz. Dolayısıyla sizlere birinci tavsiyem eğitiminizin bitmediğinin farkında olmanız. İster yüksek lisans, doktora yapın veya yapmayın, sonuna kadar eğitiminize devam edin, içerideki ve dışarıdaki bütün yayınları takip edin. Kendinizi daima güncel ve yenilikçi tutun.
Sonra tabii şunu söyleyeceğim. Her şeyin başı, iyi insan olmaktan geçiyor. Rektör Cengiz Bey konuşmasında güzel tavsiyelerde bulundu, aynen tekrar etmeyeyim. Ancak dürüst insan olmak, güvenilir insan olmak, iyi insan olmak, ailenize, çevrenize, ülkenize, memleketinize, bütün insanlığa, herkese karşı, bunun bilincinde olmanız lazım. Bu çizgiden çıkarsanız allame-i cihan olsanız bir işe yaramaz açıkçası. Onun için iyi insan olmak lazım. İyi bir insanın bilgili, donanımlı olması gerekir, esas kıymetli olan budur. Bu yönde söylenecek çok husus bulunuyor. Fakat işin özeti bu olduğu için ekleme yapmayacağım. Tekrar hepinizi tebrik ediyorum.
Aileleriniz tabi sizin bu mutlu gününüzü görmekten büyük bir kıvanç duyuyor. Onların da mutluluğunu gönülden paylaşıyorum. Üniversite hocalarımızın da aynı şekilde mutluluk duyduğuna eminim. Sizleri mezun etmişler, 5. mezunlarını veriyorlar. Bir hoca, yetiştirdiği lisans ve yüksek lisans öğrencisiyle her zaman gurur duyar, bu onun en doğal hakkıdır.
Önünüz açık çocuklar, iyi bir üniversiteden mezun oluyorsunuz. Biliyorum, takip ediyorum, mezunlar derneğinizin yönetim kadrosuyla da zaman zaman bir araya geliyorum. Mezun olanlarınız, hemen iş buluyorlar. Hem de gelişigüzel işler değil. Yabancı firmalarda, yurtdışında, Türkiye’nin çok iyi şirketlerinde güzel işler buluyorlar. Şu anda iş ararken, sizden kaynaklanmayan, dünya ve ülke şartlarından dolayı herhangi bir engelle karşılaşırsanız bu durum asla moralinizi bozmasın. İnanıyorum ki önünüz açık ve kısa süre içerisinde hepiniz iş sahibi olacaksınız. Oralarda kendinizi ispatlayın ki daha yüksek mevkilere ulaşın. Sizin başarınız aileniniz, memleketin, hepimizin başarısı olacaktır.
Bir kez daha hepinizi tebrik ediyorum. Öğretim görevlilerini, mezunlarımıza çok büyük hakları geçtiği için yürekten tebrik ediyorum. AGÜV Mütevelli Heyetinin değerli üyelerine, hayırseverlere, işadamlarımıza değerli katkıları için teşekkürlerimi sunuyorum. Çoğuyla İstanbul’da bir araya gelerek AGÜ için neler yapabiliriz, nasıl kaynaklarımızı geliştirebiliriz konularında fikir alışverişinde bulunuyoruz. Açıkçası her şey kaynağa bağlı olduğu için bu husus birinci gündem maddemiz oluyor. Bütün önceliğimiz AGÜ’nün başarısının devam etmesi ve öğrencilerimizin en iyi şekilde eğitimlerinin sürdürülmesi suretiyle AGÜ olarak Türk eğitim sistemine iyi bir katkı sunmaktır. Öte yandan, Kayseri’mizin tüm kamu yöneticilerinin, Vali Beyin, Belediye Başkanlarımızın, Sanayi ve Ticaret Odaları Başkanlarının kıymetli desteği olmasa AGÜ kendisini eksik hisseder. Bu bakımdan mevcut katkıları için onların hepsine teşekkür ediyorum.
Kıymetli mezunlar, bundan sonraki hayatınızda tekrar hepinize başarılar diliyorum.