Marmara Grubu Vakfı 21. Avrasya Ekonomi Zirvesi “Cumhurbaşkanları Oturumu” Toplantısı

13.04.2018
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Konu: Teknoloji Versus Politika

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Konuşmaları

21. Avrasya Ekonomi Zirve vesilesiyle İstanbul’da olan değerli cumhurbaşkanı dostlarım arkadaşlarıma hoşgeldiniz diyerek başlamak istiyorum. Bazılarınızla birlikte de çalıştık. Gerek ülkelerimiz arasında ikili olarak gerekse de birçok toplantılarda karşılıklı dayanışmalar gösterdik. Ayrıca Marmara Vakfını da tebrik ediyorum 21. kez bu oturumları tertip etmeniz gerçekten büyük başarı. Tebriklerimi sunuyorum.

Bütün değerli cumhurbaşkanlar çok güzel söylediler, mevzuda bugünlerde çok konuşulan bir mevzu. Buna tabi uzmanlar çok ayrı boyutlardan bakacaktır ama biz devlet siyaset adamlarının bakışı şüphesiz ki daha genel olacaktır. Ben de daha öz bir şekilde konuşmak istiyorum. Herşeyin çok hızlı geliştiği bir çağda yaşıyoruz. O kadar süratli ki bu kadar sürat içerisinde çelişki yaşamak, tezatları yaşamak, şokları yaşamak kaçınılmaz. Hayallerimiz rüyalar birden bire gerçekleşiyor. Belkide bugün hiç düşünemediğimiz şeylerde bugün gerçekleşecek. Bütün bunlar kısa b,r süre içerisinde olunca tabi artılarıyla birlikte bir sürü negatifleri de ortaya çıkıyor. Dijital teknoloji dediğimiz çağ içerisindeyiz, sınır tanımaz bir gelişme içindeyiz. Düne kadar smart cihazlardan bahsediyoruz, bugün IT dediğimiz yapay zekadan bahsetmekte başlanıyor. Sensörler ve diğer araçlar hayatın gerçek bir parçası haline gelirken inanılmaz problemler de ortaya çıkıyor. Bugün yine hepimiz biliyoruzki Quentin bilgisayarları üzerinde önemli laboratuvarlarda büyük çalışma var. Onlar hayatın içerisine girdiğinde onların süratini tahayyül bile edemiyoruz. Dolayısıyla bütün bunlar çok büyük başarı gibi gözüküyor ve gerçektende büyük başarı muhakkak ki ama diğer taraftanda büyük etik problemleri korkuları endişeleri de ortaya çıkıyor. Onun için birçok filozof, din adamları, önemli politikacılar hep insanlığında dikkatini çekiyorlar. Bazı şeyler şimdiden yasaklanmalı bazı şeyler şimdiden olmamalı diyorlar. Bütün bunlar olurken bir taraftan teknolojik gelişmeler ama bunlar hukuku ilgilendiriyor, politikayı ilgilendiriyor ve neticede toplumların sorumluluğunu üstlenen siyasetçiler, devletlerin yönetiminden sorumlu olan kişiler de gelecek nesillerini böyle bir dünyaya hazırlamaktan da sorumlu oluyorlar. Eğer böyle bir geleceği şimdiden öngörüp yeni nesilleri hazırlayacak politikalar geliştirip tedbirlerimizi almazsak gelecekte büyük şoklarla karşı karşıla kalırız. Bunlarla ilgili bilim dergilerinde çok yazılar yazılıyordu ama artık bunlar popüler dergilerde de manşetler oluyor. Önemli yazarlar, televizyonlarda gazetelerde de konuk olup hepimizin daha çok dikkatini çeken mevzular haline geliyor.

Bütün bunlar olurken ben iki şeyi öne çıkartmak istiyorum. Birincisi bu teknoloji... Öyle bir ortam oluştu ki özellikle enformasyon teknolojisi IT dediğimiz şey her şeyi şeffaf yaptı. Hiç kimse artık kafasını kuma gömmüş olamaz. Herkes her şeyi takip edebilir hale geldi. Dolayısıyla dünyanın her köşesinden başka köşesini takip ediyorlar. Böyle olunca fakirler zenginliği, zenginler fakirliği görüyor, acı çekenler mutluluk içerisinde yaşanları görüyor, mutluluk içerisinde yaşayanlar hergün acı çekenleri görüyor ve bunun neticesinde ortaya güzel şeyler, örnekler, güzellikleri örnek alan davranışlar çıkarken, bir taraftan da öfke, hınç, radikal akımlar da ortaya çıkıyor. İkinci bir şey, teknoloji ilk ortaya çıkıp da makinaların uygulanmaya başlaması, emek yoğundan makine yoğuna geçince zaten büyük işsizlikler o zaman oldu ama onlar kaçınılmazdı. Makinadan robota, robottan bilgisayarlara oradan şimdi yapay zekanın yönettiği fabrikalara geçilmeye başlanırsa o zaman ortaya iki şey çıkacak; biri işsizlik. Bu istihdam meselesi müthiş bir şey. Devletleri yönetenler, geleceği, problemleri görerek tedbir alması gerekir. Büyük istihdam problemleri ortaya çıkacak, büyük işsizlik çıkacak. Tabi gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkelerin problemleri de birbiriyle ayrı ama işsizlik kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkıyor. Gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan işsizlik karşısında başka tedbirleri düşünüyorlar, çalışşada çalışmasa da herkese bir maaş ödeme gibi.. Ama gelişmekte olan ülkelerde ise daha büyük sorunlar ortaya çıkıyor. Okumuş, tahsilli insanlarda, üniversite mezunlarında çok büyük işsizlik oranları ortaya çıkıyor. Bunlar gelecekte hepimizin, ülkeleri yönetenlerin ilgileneceği en büyük sorunlar olacak. İkinci bir mesele tabi şu olmuş oluyor, bir taraftan bu teknolojiler kullanılırken, verimlilik artıyor, maliyetler düşüyor, inanılmaz üretim hacimlerine ulaşılıyor ve bu istihdam problemleri ortaya çıkarılırken başka bir şey de gelir dağılımında ortaya çıkıyor. Çok büyük bir gelir dağılımı adaletsizlikleri bunlar da önümüzdeki dönemlerin yine en büyük meselesi olacaktır.

Bugünden hepimiz istatistikler verebilir, rakamlar koyabiliriz. Önemli araştırma merkezlerinin, BM’nin, OECD’nin araştırmalarını görüyoruz ki inanılmaz bir gelir dağılımı eşitsizliği büyük ver mesele olarak ortaya çıkıyor. Teknolojinin reel ekonomiden ziyade para piyasasına kazandırdığı hız gerek ülkeler arasındaki bu gelir dağılımındaki eşitsizliği bozarken gerek ülkelerin kendi içinde de gelir dağılımında büyük adaletsizliğe sebep oluyor. Tüm bunlar büyük sıkıntı büyük bir çıkmaz ve bunların neticesinde ortaya çıkan popülizm, büyük radikal akımlar, ileri boyutlara varan ırkçı, sağcı, aşırı dinci siyasi oluşumlar tüm bunlar tehdit olarak ortaya çıkıyor. Ama hepsinin sebebine baktığımızda bunları hazırlayan bu mikropların birdenbire gelişmesine neden olup iklimi oluşturan şey ise işsizlik, adaletsizlik ve neticede bunlarada katkısı olan teknoloji olarak görüyoruz o yüzden görüyoruzki teknoloji, versus politika diyorsunuz.

Bütün bunlar şunu da hatırlatıyor aslında; iktisat tarihi bilenler hatırlatacak, 19. yy’da bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler diyen kapitalist anlayışın ortaya çıkarttığı büyük buhranlara, adaletsizliklere dönük onu andıran adaletsizlik ortamı bugün neoliberal politikaları ortaya çıkartıyor. Bunları öngürüım, bunlara önlem almak kaçınılmaz oluyor. Benim gibi uzmanlar, bilim adamları bu konularda o kadar çok konuşurlar ki, hele teknolojinin geldiği yer hakkında çocuklarım benden daha çok konuşurlar. Ama biz bir siyasetçi gözüyle ne tavsiye etmeliyiz.

Gelecek kaçınılmaz şekilde böyle olacak. O yüzden gerekli önlemler almak nasıl olacak? Gelecekte nüfusu, yeni nesilleri mutlu yapmak ve refah içinde tutmak için sorumluluk taşıyanlar devletleri yönetenlerdir. Geleceği yönlendirmek, gelecekle ilgili konuşmak, realist, gerçekçi; retorikten, hamasetten uzak, gerçekleri görüp buna karşı enerjiyi yoğun bir şekilde buraya fokus etmek ve bu konuda bilinci uyandırmak gerekiyor. Yoksa biz bunlarla karşı karşıya kaldığımızda ne yapacağımızı bilemeyiz. Bu açıdan ülkelerin iyi yönetilmesi gerekiyor. İyi yönetişim olarak tarif ettiğimiz şekilde yönetilirse ülkeler, bütün bu tedbirler aracılığıyla problemlerle iyi başa çıkılabilir. Katılımcı ve temsili özelliklerinin en iyi şekilde yansıyacağı güçlü demokrasiler, hukukun üstünlüğüne dayalı rejimler, kuvvetler ayrılığının ülkelerde gerçekleştirilmesi, bütün temel insan haklarının, inanç, fikir, özgürlüklerinin en yüksek standartlarda geçerli olması, yönetimlerin açık, şeffaf, hesap verebilir özelliklerinin gayet yüksek standartlarda olması ve liyakata dayalı görevlendirmelerin yapılması muhakkak ki o ülkeleri bütün bu problemlerle başa çıkmakta çok daha güçlü yapacaktır. Tabii ki diğer problemlerde de böyle olacaktır. Bunları yapmayan ülkeler veya bunlarda gerileyen ülkeler enerjilerini boşa harcarlar, zamanları boşa geçer, ülkeler arasında duvarlar örülmeye başlar. Bu duvarlar örülmeye başlayınca da retorik, hamaset, ülkeler ve bölgeler arasında huzursuzluklar, kavgalar alır başını gider. Nasıl a cımasız kapitalizmin bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler düşüncesini hatırlatan manzaralar ortaya çıkıyorsa bu bölgesel gerginlikler ve hamasi politikalar 1930ları hatırlatması gerekir. Dünya bunları denedi özellikle Avrupa yaşadı ve neticede maliyetler ödendi. O yüzden ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, otokratik, şovenist söylemlerin bütün dünya siyasetine hakim olduğunu görmek, gerçekten çok tedirgin edici ve çok üzücü. Twitter üzerinden en hassas meselelerin paylaşılması, tehditlerin yapılması, dünyanın ileri ülkelerinin bu hassasiyeti göstermeyecek bir duyarsızlıkta olmaları... Bunlar doğrusu akılalmaz gelişmeler, hiç olmaması gereken şeyler.

Barış ortamının bozulması, ülkeler arasındaki güvenin tamamen gitmesi, dayanışma ve iş birliğinden uzaklaşmanın çatışma ortamlarını getirecek. Çatışma ortamları eski dünyada olduğu gibi netice de vermeyecek. Nükleeri enerji olarak kullanırsanız her tarafı aydınlatırsınız ama nükleeri silah olarak kullandığınızda bütün yaptıklarınızı yok edeceğinizi düşündüğünüzde o zaman çok korkunç manzara ortaya çıkıyor. Dolayısıyla teknolojinin nasıl kullanılacağı, nasıl yönlendirileceği yine politikalarla ilgili bir konu.

Soğuk savaş döneminde casusların karşılıklı olarak birbirini takip ederken, bugünkü soğuk savaş döneminde teknolojinin psikolojik savaş yöntemiyle yıkıcı olabildiğine günümüzde şahit oluyoruz. Trol merkezlerinin kurulduğunu, binlerce insanın buralarda nasıl çalıştığını ve nasıl mesajlarla bütün dünyayı boğduğunu, seçimlere nasıl müdahale edildiğini, radikal akımların nasıl desteklenip, ülkelerin nasıl zayıflatıldığını yaşıyoruz. 3-4 gündür Amerikan kongresinde Facebook’un sahibini sorguluyorlar, çok ilginç şeyler ortaya çıkıyor. Mesele pozitif gündemde mi negatif gündemde mi ülkeler ilerleyecek? Teknoloji pozitif istikamette giderse, bütün bunlar insanlığın hayrına olacaktır. Negatif istikamette giderse bütün bunlar insanlığı yıkan, acı çektiren, dehşete düşüren, fakirliği daha da artıran neticeler getirecektir.

Teknoloji – politika ilişkileri çok önemli. Teknolojiyi dar anlamda alırsak seçim kampanyalarında nasıl kullanılıyor diye ele alabiliriz, geniş anlamda ele aldığımızda dünyada mutluluk refah mı getirecek yoksa tam tersine acılar mı çektirecek. Kıyamet tellallığı yapılıyor. Kıyamet silahlarından bahsediliyor, tüm bunlar teknoloji yoğun araçlar ve cihazlar. Böyle tezatlarla dolu dünyada yaşıyoruz. Hepimizin gayretleri, çabaları, duaları bunların hepsi hayırlı yollarda kullanmakla olmalı yoksa ilkel bir bıçak bile en kötü işi yapabilir önemli olan niyet, önemli olan düşünceler hangi kafalarla gelişiyor hep buna bağlı. Ümit ederim bu toplantı da herkese faydalı olmuştur.

Yazdır Paylaş Yukarı