Dost ve Kardeş Ülkelerin Kıymetli Cumhurbaşkanları,
Aziz Kardeşlerim,
Muhterem Misafirler,
Değerli Basın Mensupları,
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin 4. Zirve Toplantısı’nı açıyorum. Hepinize “hoş geldiniz” diyor, şahsım ve Türk milleti adına sizleri en kalbi hislerimle selamlıyorum.
Bugün aramızda Konsey’e üye olmamasına karşın Türkmenistan’ın Devlet Başkanı, Kadirli Doğanım Sayın Berdimuhammedov da misafirimiz olarak yer alıyor, kendisine de “hoş geldiniz” diyorum.
Siz Kıymetli Kardeşlerimizle buluşmalarımız, bizim için her zaman özel bir önem taşımaktadır. Şahsen ortak dil, kültür, inanç, tarih ve değerleri paylaştığımız kardeş Türk devletleriyle bağlarımızın pekiştirilmesine büyük önem veriyorum. Bu anlayışla, Cumhurbaşkanı sıfatıyla her birinizi resmi ziyaret için Türkiye’de ağırladım. Birçok kez misafiriniz olmaktan da büyük mutluluk duydum.
Aramızdaki bağlar böylesine köklü, dostluğumuz bu kadar güçlü ve ilişkilerimiz bu denli yoğun olunca, işbirliğimizi sadece ikili düzeyde sınırlı tutamazdık.
Nitekim, 2009 Nahçıvan Zirvesi’nde, kardeş Türk Cumhuriyetleri arasında karşılıklı ekonomik bağımlılığı ve sosyal, kültürel etkileşimi arttırmaya yönelik çabalarımıza ivme kazandırmak üzere Türk Konseyi’ni kurmaya işte bu anlayışla karar verdik.
Türk Konseyi’ni, “birlikten kuvvet doğar” şiarından hareketle, çok taraflı işbirliğimize kurumsal bir çerçeve kazandırmak için kurduk. Önemli el sanatlarımızdan halı dokumacılığındaki “Türk Düğümü”nden ilham aldık. Bildiğiniz üzere, dokumacılıkta birbirine eklenen düğümler, diğerlerinden güç alarak daha dayanıklı ve kıymetli bir eser ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu aynı zamanda, Türk kavimleri arasındaki birlik, beraberlik ve dayanışmanın da sembolüdür.
İşte, biz de Türk Konseyi’yle, birbirimizden alacağımız kuvvetle işbirliğimizi bir kat daha perçinlemeyi hedefledik. Maksadımız, diğer bölgesel işbirliği mekanizmalarını destekleyecek şekilde, bölgesel ortaklık ruhunu perçinlemek ve yeni sinerjiler oluşturmaktı.
Paylaştığımız ortak coğrafyadaki imkanlardan layıkıyla istifade etmek ve karşı karşıya olduğumuz risklerle mücadele etmek için buna ihtiyacımız vardı.
Böylece, halklarımızın refahına ve bölgemizin istikrarına daha fazla katkı yapabileceğimize; dayanışma ve ortaklığımızı pekiştireceğimize inanıyorduk.
Bunda önemli ölçüde başarılı olduğumuzu memnuniyetle müşahede ediyorum. Nitekim, 2009’dan bu yana her yıl kesintisiz olarak Konsey çatısı altında Zirve toplantılarında biraraya geliyoruz. Ayrıca çalışmalarımızın düzenli takibi için İstanbul’da yerleşik Sekretarya’yı her geçen gün güçlendiriyoruz.
Çok taraflı işbirliğimizi pekiştirecek mekanizmalar da tesis ediyoruz. Örneğin Astana’da Türk Akademisi kuruldu. Türk Kültür ve Miras Vakfı da yakında Bakü’de faaliyete geçecektir.
Bu iki kurumu çok önemsiyorum. Zira, bunlar, geleceğimizin teminatı gençlerimizin geçmişle ve ortak değerlerimizle bağları ile aramızdaki etkileşimi daha da güçlendirecektir. Milli şuurumuzun pekiştirilmesine vesile olacaktır.
Değerleri Dostlarım,
Sayın Basın Mensupları,
Bu yılki Zirve’nin temasını “turizm” olarak belirledik. Turizm, tarihi İpek Yolu üzerindeki ülkelerimiz arasında hem iktisadi, hem insani boyutu olan bir alandır. Turizm, ticari yönünün ötesinde, insanlarımızın birbirlerini daha yakından tanımalarını ve müşterek noktalarını bir kez daha keşfetmelerini sağlamaktadır. Bu sayede ülkelerimiz arasında kurulacak beşeri köprüler, bir yandan gönül bağlarımızı pekiştirmekte, diğer yandan verimli ortaklıkların önünü açmaktadır.
Bugünkü görüşmelerimizde, halklarımızın yararına olacak tüm bu konuları ele alacağız. Ayrıca, ülkelerimizi ilgilendiren güncel bölgesel gelişmeler hakkında görüş alış verişinde bulunacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, Aziz Kardeşlerim, Değerli Cumhurbaşkanlarına tekrar hoş geldiniz diyor, bugünkü görüşmelerimizin verimli geçmesini temenni ediyorum.
Teşekkür ederim.