Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Joachim Gauck Onuruna Verilen Resmi Akşam Yemeği'nde Yaptıkları Konuşma

28.04.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Federal Cumhurbaşkanı Sayın Gauck,

Muhterem Hanımefendi,

Değerli Misafirler,

Zat-ı Devletlerini, Muhterem Hanımefendi’yi ve heyetinizin kıymetli üyelerini Türkiye’de eşimle birlikte ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bütün Alman misafirlemize, dostlarımıza, hepinize Türkiye’ye bir kez daha hoşgeldiniz demek istiyorum.

Değerli Misafirler,

Türkiye-Almanya ilişkilerinin mazisi çok eskidir. Ülkelerimiz Birinci Dünya Savaşı’nda ve Soğuk Harp döneminde “kader birliği” etmiş iki ülkedir. Günümüzde de demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlükler ve hür teşebbüs gibi ortak değerler bizi birleştirmektedir. Bu itibarla, ülkelerimiz bir müşterek değerler ve ilkeler ailesi olan Avrupa’nın parçasıdır.

İşte bu sebeple Türkiye, özgürlük ve güvenliği için zamanında büyük fedakârlıklarda bulunduğu Avrupa’nın geleceği bakımından da vazgeçilmez bir aktör olmaya devam edecektir. Parçası olduğumuz ve ortak değerleri paylaştığımız AB projesi, bu bakımdan Türkiye için stratejik bir hedeftir.

Şunu hepimizin hatırda tutmak zorunluluğu olduğuna inanıyorum; Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanırken AB içinde oybirliğiyle karar alınmıştır. Bu bakımdan, teknik bir süreç olan bu sürecin, “ahde vefa” ilkesi çerçevesinde sonuna kadar götürülmesi ve desteklenmesinin yine şart olduğuna inanıyorum.

Bu konuda tereddütlü davranılmamalı ve tüm fasıllar müzakereye açılmalıdır. Zira müzakerelerin tamamlanması, otomatik olarak Türkiye’ye üyelik getirmemektedir. Bilindiği gibi bazı ülkeler referanduma gitme kararı almıştır. Belki o gün Türkiye’de de Türk halkının farklı kanaati söz konusu olacaktır, Norveçliler’in yaptığı gibi. O bakımdan otomatik bir üyelik söz konusu değildir. Müzakereleri tamamlamak Türkiye’yi Avrupa Birliği standartları ile buluşturacaktır.

Bu konuda bazı çelişkileri de görmekten çok üzüntü duyuyoruz. Bir taraftan özellikle de son dönemde ülkemizde bazı geçici olduğuna inandığım olumsuzlukları tenkit eden dostlarımızın Türkiye ile yargı, temel haklar, özgürlükler fasıllarının açılmasına müsaade etmemelerini büyük bir çelişki olarak görüyorum.

Değerli Misafirler,

Almanya ile ilişkilerimizin çok önemli başka bir boyutu, 53 sene önce Almanya’ya göç eden Türkler’dir. Nüfusları yaklaşık 3 milyon olan bu insanlar, bugüne kadar alın terleriyle Alman mucizesine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Ülkelerimiz arasında dostluk köprüleri inşa eden bu insanların vatanları, artık Almanya olmuştur.

Türkler, son dönemde siyasi partilerde, eyalet yönetimlerinde, federal parlamentoda ve hükümette -Aydan Hanım Şansölyelerinin hükümetinde bakan olarak kendisi ile gurur duyuyoruz-, Almanya’yı temsil eden konumlara gelmişlerdir.

Sayın Cumhurbaşkanı, Türkler sizin siyasi duruşunuzu tanımlarken kullandığınız “liberal, demokratik ve özgürlükçü” bir düzende geleceklerini aramaktadırlar. Ünlü Alman düşünür Göthe’nin ifadesiyle, “farklılıkları ayrıştırma aracı değil, zenginlik olarak gören” bir gelecek tahayyül etmektedirler.

Son dönemde Avrupa genelinde maalesef nüksettiği görülen zenofobi, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi tarihsel hastalıklar, son dönemlerde İslamofobinin de eklenmesiyle Türkleri ve herkesi rahatsız etmektedir.

Demokrasi, özgürlükler ve çok sesliliğin beşiği olan Avrupa’nın kalbinde, bu tip olumsuzluklara yer olmadığı aşikardır.

Bu itibarla, son yıllarda aşır sağcıların saldırısına uğrayarak hayatını kaybeden Türklerin ailelerini sizin kabul etmenizi büyük bir takdirle karşılıyoruz ve onların muhakkak ki, katillerinin ortaya çıkarılacağına da inanıyoruz.

Bu bakımdan, yüksek görevinize seçildikten sonra verdiğiniz ilk mülakatlardan birinde, “Müslümanların Almanya’ya ait olduğunu” vurgulamanızı da yine çok büyük bir takdirle karşıladığımızı burada ifade etmek isterim.

Bu doğrultuda, Almanya’nın son dönemde çifte vatandaşlık yolunda attığı adımlar da yine orada yaşayan bütün Türklerin Almanya’ya olan bağlılığını, sadakatini daha da artırmıştır. Bundan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Değerli Misafirler,

Kanaatimce müşterek değerlerimiz olan eşitlik, çok seslilik, farklılıklara saygı ve hoşgörü temelli gerçek bir çoğulculuk anlayışını, ancak bu şekilde tesis edebiliriz ve Avrupa’nın parlak geleceği de bu şekilde ancak inşa edilebilir.

Bu düşüncelerle kadehimi, Zat-ı Devletleri ve Muhterem Hanımefendi’nin sağlık ve mutluluğuna, dost ve müttefik Alman halkının esenlik ve refahı ile Türk-Alman dostluğuna kaldırıyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı