Kıymetli Misafirler,
Bu binanın açılması vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Emin Bey beni ziyaret edip bu daveti yaptığında memnuniyetle kabul ettim. Şundan dolayı kabul ettim: Çok büyük maliyetli bir proje olarak, büyük bir bina değil burası. Siz ne büyük binalar yaptınız, ne büyük projeler yaptınız hepiniz, özel ya da kamuda. Ama burayı anlamlı buluyorum. Emin Bey bana geldi ofisimde bilgi verdi, biraz önce de yukarıda anlattılar. Bu binanın örnek bir bina olması açısından, Türk müteahhitlik sektörünün sadece kaba işler yapan değil, aynı zamanda yüksek teknolojiyi kullanılabilir hale getirerek, maliyetler açısından herkesin kaldırabileceği şekilde inşaatlar yapılabileceğini gösteren bir bina olması açısından ve bunun örnek olduğunu düşünerek geldim.
Şöyle ki, nerede güzel bir örnek varsa o taklit edilir, başkaları da onu yaparlar. Eğer standartları yüksek tutarsanız, uygulanabilir güzel örnekleri oraya koyarsanız hemen onu herkes örnek alır ve onun aynısını, benzerlerini yapmaya başlar ve kendisini o standartlara çıkartır. Ama standartlar düşük olursa, herkes öyle gider ve bugünkü en büyük hastalığımız olan vasat olmayı iyi zannederiz. Hâlbuki hepimizin bir yarış içerisinde her şeyi daha mükemmel, daha güzel yapmak zorunluluğumuzun olduğunun da farkına varmayız.
İnşaatlar işte şehirleri, alt yapıyı, üst yapıyı oluşturan faaliyetlerdir. Hepimiz yakınırız şehirlerin nasıl kötü olduğundan, binalarımızın nasıl iyi olmadığından; hele hele devlet, kamu binaları söz konusu olduğunda, bunların kalitesinin, standardının çok düşük olduğundan çok şikâyet ederiz. Yukarıda söyledim, tarihten bize kalan binalar aslında hepsi devlet, kamu binalarıdır. Cami, köprü, medrese, han, hamam bunlar şahıs değil, kamu binaları genelde. Şöyle baktığımızda bizden acaba ne kadar kamu binası 100 yıl sonraya kalabilir? Doğrusu çok az örnek gösterebiliriz. O bakımdan bu binanızı çok özenle yaptınız, bunu çok takdir ettim ve bunun herkese örnek olmasını arzu ettim. Herkes gelsin, görsün ve herkese anlatın. Yapılabilir bir bina, kaliteli, maliyetleri katlanılabilir ve uzun ömürlü, sürdürebilir. Zaten aranan da budur.
Türk müteahhitlik sektörüyle övünüyoruz tabii. Türk ekonomisinin büyüklüğünü dışarıda gösteren sektörlerden birisisiniz. Aslında 70’li yıllarda büyümüş gibi bilinir ama, bu biraz yanlıştır. Cumhuriyet’in hemen başlangıcından sonra aslında taahhüt işleri çok önemli seviyedeydi. Osmanlı döneminden kalan demiryollarının bitirilmesi, yolların yapılması, devlet binalarının yapılması, alt ve üst yapı, bu konulardaki çok büyük projelerin gerçekleştirilmesi. 50’li yıllara geldiğimizde tarımda önemli yatırımların yapılmaya başlanılması. Barajlar, 60’lı ,70’li yıllarda sulama kanalları. Bütün bunlar aslında hep sizin işiniz olarak geldi. Ama 1972 yılında Libya’da önce dışarı açıldınız ve başka bir sıçrama oldu ve artık o günden bugüne hepimizin gururu haline geldiniz. Aldığınız projeler artık milyonlar değil, milyar dolarlarla ifade edilmeye başlandı. Bundan doğrusu hepimiz tabii büyük bir gurur duyuyoruz. 260 milyar doların üzerinde dışarıda iş bitirmiş bir Türk müteahhitlik sektörü muhakkak ki gurur duyulacak bir sektördür. Vergi ödüyorsunuz, istihdam yaratıyorsunuz, döviz getiriyorsunuz ve bunların ötesinde Türkiye’nin itibarını dünyaya taşıyorsunuz. Bizler de gittiğimiz zaman, dışarıda ve içeride yaptığınız eserleri gördüğümüzde şüphesiz ki bunlarla hep iftihar ediyoruz. Bunların tabii ki devam etmesi için de sizler de yakından biliyorsunuz, başta Hükümetimiz olmak üzere, ben Cumhurbaşkanı olmak üzere sizlerin dışarıda önemli ihaleleri kazanmanız ve yapmanız için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Şunun için: Sizin kapasitenize, kabiliyetinize inandığımız ve aldığınız işlerde hiç mahcup etmediğiniz için. Tam tersine hep gurur duyduruyorsunuz. Bundan dolayı gerçekten övünüyoruz sizlerle.
Biraz önce Emin Bey söyledi, istikrar önemli. İstikrarın olmadığı yerde bu tip övünç kaynakları ortaya çıkmaz. Türkiye’de özellikle son on yıl içerisinde yapılan köklü reformlar; siyasi, demokratik, hukuk reformları ve ekonomik reformlar, hep elele gitmiştir. Bunların getirdiği çok köklü bir siyasi istikrar olduğu gibi, ekonomik göstergelerde de çok güven verici bir ortam vardır. Önce bunun kıymetini herkesin bilmesi lazım ve bunun kıymetini en çok bilenler de sizlersiniz. Çünkü olumsuzluklar en çabuk, en erken sizde hissedilir. Birdenbire satışlar durur, birdenbire işler durur. O bakımdan bütün Türkiye olarak bunun kıymetini bilmemiz gerekir. Hele hele dünyadaki kırılganlıklar devam ederken, dünyada büyük ekonomik problemler yaşanırken, hâlâ dünya ekonomisinin, Avrupa’nın özellikle toparlanamadığı bir dönem içerisinde, dışarıdan gelen bu olumsuz dalgalara içeriden herhangi bir olumsuz dalga eklemememiz gerekir. Bizden kaynaklanan yeni bir ekonomik sıkıntı çıkmaması gerekir. Aslında hiçbir sebep yok. Ama bazen birdenbire sanki ihtiyaç varmış gibi, sanki rahatsızlık ediyormuş gibi bu tip davranışlar maalesef oluyor. Bugünlerde karşılaştığımız şeyler bunlar aslında.
Düşünebiliyor musunuz, Türkiye’nin borçları %35’e düşmüş. Türkiye’nin bütçe açığı %1,2’ye düşmüş. İstihdam, %9, işte işsizlik rakamları dün açıklandı. İspanya’da %25 iken, komşularda %10’lar, %15’ler iken Türkiye böyle bir duruma gelmiş. Çok büyük projeler Türkiye’de ihale edilirken ve bunlara kaynak varken, Türkiye’deki istikrarın ve güvenin kıymetini bilmemiz gerekir.
Eskiden sizler, büyük devlet ihalelerini, büyük projeleri aldığınızda, bir barajı bitirmek 10 yıl, 15 yıl sürerdi. Sizin yetersizliğinizden değil, kaynak olmadığı için, para olmadığı için. Ama takip edilen ekonomi politikaları sayesinde faizden o kadar büyük tasarruf elde edildi k,i faizler %4’e düşmüştü bir ara, biliyorsunuz. Faizler o kadar düştü ki, bunlardan elde edilen tasarruflar işte yatırıma sevkedilmeye başladı. Bu da nihayetinde size geliyor. Onun için size de kaynak gelince, para gelince siz de bütün kabiliyetinizi gösteriyorsunuz, iki sene içerisinde bitiyor. On yılda, on beş yılda eskiden biten barajlar, su kanalları, yollar, köprüler, sadece Türkiye çapında değil, dünya çapında büyük projeler artık hayata geçiriliyor. Dünya gazeteleri, televizyonları artık Türkiye’deki projeleri gösteriyor. Dünyanın en büyük firmaları geliyor, sizlerle yarışıyorlar. Onun için bunun kıymetini hep beraber bilmemiz gerekir. Hepimiz tabii ki olağanüstü dikkat göstermemiz gerekir. Bundan en çok zarar gören iş dünyası olduğu için, dün de söyledim, iş dünyasını hiç demoralize etmemek gerekir. Çünkü iş dünyasının moralli olması ve iş dünyasının alınabilecek riskleri alarak, yoluna devam etmesi istihdam yaratmaktır, vergi ödemektir, dışarıda da döviz getirmektir. O bakımdan bunları bu vesileyle sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü olumsuzluklar en önce sizi vuruyor, inşaat sektörünü vuruyor. Tabii ki müteahhitlerimiz dediğimde sadece inşaatla ilgilenmiyorsunuz, büyük endüstri projeleri, bütün bunları da gerçekleştiriyorsunuz, içeride ve dışarıda. Bu gücümüzü devam ettirmemiz gerekir. Ve bu güç Türkiye’yi daima rahatlatır.
Ben bir kez daha bu binanın hayırlı olmasını temenni ediyorum. Ayrıca bu binanın örnek bir şekilde yapılmış olmasının yanı sıra, sizler hazır bir bütçeden değil, kendi evinizi yapmışsınız, bu da güzel, örnek bir davranış. Bundan dolayı da emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Hepinize başarılar diliyorum. Hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Sağ olun.