Türk ve Macar İş Dünyasının Değerli Temsilcileri,
Önce hepinize sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Macaristan’a yaptığım resmi ziyaret çerçevesinde bugün sizlerle İş Forumu’nda beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Önce şunu ifade edeyim: Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri Budapeşte. Burayı ilk gördüğümde 1992- 1993 yıllarıydı. O hatıra zihnimden hiç gitmemiştir. Avrupa’nın bu güzel şehrinde büyük bir heyetle birlikte tekrar buradayız. Ve bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ve Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, bütün herkes bize büyük bir misafirperverlik gösteriyorlar. Bundan dolayı çok teşekkür ederim.
Bugün Sayın Başbakan’la da öğle yemeğinde geniş bir şekilde konuştuk. Biraz önce söyledikleri gibi Parlamento binasını gezdirdi ki, yine Avrupa’nın en güzel parlamento binalarından birisi, çok görkemli. Adeta Macaristan’ın simgesi bu bina. Bütün kartpostallarda biz Macaristan’ı bu bina ile tanıyoruz. İçini de, ofislerini de gezdirme nezaketinde bulundu, benim ilgimi görünce. Ve demin burada anlattıkları gibi tavanlardaki resimler hep dikkatimi çekti. Ama tabii ki tarihi biliyorum. Macar tarihini de biliyorum, kendi tarihimizi de biliyorum, tarihten gelen ilişkilerimizi de biliyorum.
Sayın Başbakan’a anlattım, size de anlatayım; buraya gelmeden önce bir Macar gazetesine mülakat verdim. Belki o gazeteci aranızda da olabilir. Mülakatta konuşurken ismini sorduğumda, Levent olduğunu söyledi bana. Ben de biraz hayret ettim. Bizde de Levent ismi çok vardır. Benim hayretimi görünce “Sayın Cumhurbaşkanım hayret etmeyin benim bir kardeşim daha var, onun da ismi Atilla” dedi. Bizde de çok Atilla ismi var. Dolayısıyla tarihin derinliklerinden gelen böyle bir ortak yanımız vardır. Bunlar iki halkın birbirine sempati duyması için, yakınlık duyması için çok güçlü gerekçelerdir. Ama sadece tarihin eski dönemlerinde değil, bugün de Türkiye ve Macaristan NATO’da müttefik iki ülkedir. Mükemmel siyasi ilişkilerimiz vardır. Bu ilişkilerimizi daha da ileri taşımak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Belki de bu ilişkilerin daha güçlü bir şekilde ileri taşınmasında Sayın Başbakan Orban’ın geçen sene Türkiye’ye yaptığı ziyaret çok önemli olmuştur. O ziyarette ilişkilerimiz, bizim Başbakanımızla birlikte ve hükümetler arası ilişkiler neticesinde stratejik ortaklık seviyesine taşındı. Ortak komiteler kuruldu. Ve inanıyorum ki, bunun neticelerini hep beraber alacağız.
Şimdi biz niçin bu İş Forumu’nu yapıyoruz? Şunun farkındayız ki: Bu mükemmel siyasi ilişkilerimizin yanında ekonomik ilişkiler potansiyelini yakalamış değil. Ticaretimiz sadece 2 milyar Dolar civarında. Halbuki Macaristan’ın çok güçlü bir ekonomisi var. Sayın Başbakan çok tecrübeli bir siyasetçi. Başbakan olarak Macar ekonomisinin bu şekilde güçlü hale gelmesine çok katkısı olan kişilerden birisi. Macar ekonomisini diğer Avrupa ülkeleriyle mukayese ettiğimizde göstergelerinin hepsinin nasıl daha iyi olduğunu biliyorum. Türk ekonomisi de çok güçlü. Ayrıca 80 milyona yaklaşan bir nüfusumuz var, büyük bir ülkemiz var. Çok dinamik bir nüfusumuz var. Nüfusun büyüklüğü önemli değil, nüfusun nitelikli olması çok önemli. Nitelikli bir nüfusumuz var, tahsilli, genç, dinamik bir nüfusumuz var ve makro ekonomik göstergelerimizin de hepsi gayet düzgün. Özellikle 2001 yılında yaşadığımız büyük ekonomik krizden sonra ülkeyi çok reforma tabi tuttuk, çok köklü değişiklikler yaptık, bankacılıkta, hukukta ve her alanda. Bu reformlar 10 yıl içerisinde Türk ekonomisini çok güçlü bir hale getirdi. Onun için bugün Avrupa’nın 6., dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz. Gayri Safi Milli Hasılamız 850 milyar doların üzerinde, hatta Gayri Safi Yurtiçi Hasıla harcama paritesine göre 1 trilyon 350 milyar dolar. Bunları, potansiyelimizi, siz değerli Macar iş adamlarına göstermek için söylüyorum.
Büyümeyi gerçekleştiren bir ülkeyiz, son 10 yıllık ortalama büyümemiz yüzde 6,5 civarında. Şimdi bütün bu potansiyeli, Macar ve Türk potansiyelini yan yana koyduğumuzda yatırımların da, ticaretin de çok çok düşük olduğunu görüyoruz. Şimdi şöyle bir benzerliğimiz de var: Ekonomilerimiz birbirine benziyor, Macar ekonomisi de imalat merkezli; otomobil imalatında iyisiniz, beyaz eşya bunlarda çok iyisiniz, elektronikte iyisiniz. Türkiye de otomotiv imalatında çok iyi, en büyük ihraç kalemlerimizden biri otomotivdir. Beyaz eşya da aynı şekilde, işte buzdolabı, çamaşır makinası, ev eşyaları… Baktığınızda ihracatımız çok büyük. Her iki ülke de, ara malı ithal ediyor ama, ürün ihraç ediyoruz. Buradan denebilir ki “Birbirimize çok benziyoruz biz. Birbirimize rakibiz. Biz nasıl iş yapacağız?” İşte bu büyük bir yanılgı. Tam tersine birbirimize çok benzememizin, birbirimizle çok daha fazla iş yapmamızın yolunu açacağına inanıyorum. Şimdi buna örnek derseniz, Almaya ile Fransa’yı karşılaştırdığınızda ekonomileri aynı değil mi? Ama en çok ticareti birbirleriyle yapıyorlar. ABD ile Kanada’yı mukayese ettiğinizde, ikisinin de teknolojisi aynı ama, en çok ticareti birbirleri ile yapıyorlar. Dolayısıyla biz de Macaristan ve Türkiye olarak ticareti 2 milyar Doların çok üstüne çıkartabiliriz. En kısa süre içerisinde bunu 5 milyar Dolar yapabiliriz. Unutmayın ki, Türkiye de, Macaristan da Gümrük Birliği’nin içerisinde. Aramızda hiçbir gümrük duvarı yok. Her ne kadar biz AB’nin tam üyesi değiliz, müzakere yapan bir ülkeyiz ama, 1996 yılından bu yana da Gümrük Birliği’nin tam üyesiyiz.
Yatırımlar söz konusu olduğunda da, büyük bir potansiyelin olduğunu çok iyi biliyorum. Türkiye devamlı büyüyen bir ülke ve makro ekonomimiz de sağlam olduğu için, finansman sorunu olmayan bir ülke. Son 10 sene içerisinde 150 milyar Dolarlık direkt sermaye yatırımı yapılmıştır Türkiye’ye. Yani birçok ülke bunun farkındadır ve Türkiye’ye yatırım yapmaktadır. Ama Macar yatırımlarına baktığımızda 30 milyon Doları geçmemektedir. Türk yatırımlarının da Macaristan’daki rakamına baktığımızda, bu da 60-70 milyon Dolar civarındadır. Halbuki Türklerin de yurt dışında çok büyük yatırımları vardır, çok büyük yatırımlar yapmaktadır. Bu şundandır: Birbirimizin potansiyelinin hala farkında değiliz. Bunu önce bir tanımak gerekir, sonra tabii bunu harekete geçirmek gerekir. Ben biliyorum Macaristan’ın çok sağlam bir teknoloji geleneği vardır. Mühendisleriniz gerçekten çok meşhurdur. Takım tezgahları falan, bunları çok iyi üretir. Ben hatırlarım babamın atölyesinde Macar takım tezgahları vardı, kalıp makinaları, kalıp yaparken, frezeler falan. Ayrıca ta 1940’lı yıllarda Türkiye’de enerji sektörüne yatırım yapmış bir ülkesiniz siz. Bizim Sivas Kangal’daki termik santrallerimizi Macar endüstrisiyle Macarlar yapmıştı o zaman.
Sayın Başbakan doğru bir şey söyledi. Hangi alanda, bir pilot, güçlü bir şey yapmak lazım karşılıklı. Bu enerji olabilir mesela. Bu mühendislikte birçok alanlar olabilir. Enerjide alternatif enerji kaynaklarına çok önem veriyoruz, kömür, rüzgar, bütün bunlara. Ayrıca doğal gaz, petrol boru hatları, Avrupa’ya güvenli başka yollar temin etmektedir. Kafkas ve Orta Doğu petrollerini, gazını Türkiye üzerinden buralara bağlıyoruz. Macaristan’ın da enerji dağıtımında, çok kilit bir hale geldiğini, onu da biliyorum. Bütün bu konularda büyük işbirliği yapılabilir, çok güçlü şirketleriniz olduğunu biliyoruz.
Yine başka bir alan Sayın Başbakan, üçüncü ülkelerdir. Sadece Türkiye ve Macaristan’ı konuşmamamız lazım. Üçüncü ülkelerde de Türk ve Macar şirketleri beraber çalışabilirler. Türkiye’nin Orta Asya’da, Kafkaslarda, Orta Doğu’da çok güçlü bilgi birikimi vardır. Bu ülkeleri dolaşırsanız iş adamları olarak, oralarda göreceksiniz. Sadece 2012 yılında Türk müteahhitlerinin, iş adamlarının bu bölgelerde yaptıkları projelerin toplam değeri 26 Milyar Dolardır. Sadece bir yıl, 2012 yılında, 26 milyar Dolardır. Şimdi dünyanın 225 büyük müteahhitlik şirketi içerisinde 33 tanesi Türk şirketi bulunmaktadır ve bütün bu bölgelerde çok büyük avantajlar vardır. Dolayısıyla “Biz birbirimize rakibiz, aynı malı üretiyoruz, aynı işleri yapıyoruz, dolayısıyla burada iş yok” dersek, bu çok büyük kârlardan uzak tutar bizi. Hem sizi hem bizi açık söylüyorum. Onun için birbirinizi tanıyın. Beraber iş yapma imkanı çoktur, gerek Türkiye’de gerek Macaristan’da gerekse üçüncü ülkelerde, bütün çevremizde. Büyük şirketlerin iş yapabilmesi için de açılması gerekir. Bilmiyorum Macaristan’da yeni yollar, yeni havaalanları yapacak mısınız?
Geçenlerde Fransız, İtalyan Cumhurbaşkanları ile resmi ziyaretlerimiz oldu, bunu onlara dedim. “Roma’da yeni havaalanı mı yapacaksınız, yeni yol mu yapacaksınız, metro mu yapacaksınız, şirketleriniz ne yapacak?” dedim; nasıl iş bulacak, ne yapacak? Fransız Cumhurbaşkanı Sayın Hollande’la konuşurken, “Sizin şirketleriniz nerede büyüyecek; Paris’te yeni metrolara yahut da Paris’te yeni havaalanlarına mı ihtiyacınız var?” dedim.
Telekomünikasyon ve bazı hightech’i ayrı tutarsak, bazı şirketlerin büyümesi açıkçası sınırlıdır. Onun için potansiyeli olan ülkeye gideceksiniz. Avrupa Gümrük Birliği içinde olan, güçlü bir ekonomisi olan bir Türkiye'den daha çok cazip bir başka ülke bulmak da kolay değil doğrusu. Onun için, Sayın Başbakan'la beraber biz niye buradayız? Sizi daha çok teşvik etmek için buradayız. Yani daha çok birbirinizi bilin.
Önce güzel bir çalışma yapmak lazım. Tabii ki, gözü kapalı bir şekilde bir iş adamı bir yere giremez, gözü kapalı bir şekilde bir iş adamı ticaret yapamaz. Önce yapacağı iş fizibıl mı, buna bakacak. Kar var mı? Ondan sonra risklere bakacak. Bu anlamda da şunu söylemek isterim size: Türkiye getiri açısından en yüksek getiriyi sunan ama, riskleri de minimum olan bir ülkedir. Belki
başka ülkeler daha çok karlı olabilir ama, risklerine baktığınızda; hukuku, ekonomik dengeleri, siyasi sistemleri bütün bunlara baktığınızda birçok belirsizlikler, çok büyük riskler içerir. Türkiye Gümrük Birliği içerisinde olduğu gibi, Avrupa Birliği ile de müzakere sürecinde olduğu için ve müzakerelere de başladığı için Avrupa Birliği’nin birçok standartlarını zaten karşılamıştır.
Müzakereye başlamak için hepiniz Türkiye’yi desteklediniz. Bu vesileyle bütün Macar halkına ve hükümetlerine teşekkür etmek istiyorum. Bizim AB sürecimize her zaman destek verdiniz, müzakereye başlamamıza güçlü destek verdiniz ama, başlayabilmemiz için iki kriteri de yerine getirmemiz gerekirdi. Biri siyasi kriterler, biri de bir ülkenin serbest piyasa ekonomisinin işleyen fonksiyonlarını yerine getirip getirmediği idi. Biz onları yerine getirdiğimiz için Avrupa Birliği bizimle müzakereye başlama kararı aldı. Ama o günden bugüne biz o kadar çok köklü reformlar yaptık ki, ticarette, ekonomide; neredeyse Avrupa Birliği müktesebatını, hukukunu, bunların hepsini ülkemizde uygular hale geldik. Bunun için bizim borç yükümüz, yani borçlarımız, Gayri Safi Milli Hasılamızın yüzde 36’sıdır. Avrupa Birliği’nde Maastricht Kriterlerine göre yüzde 40’ın altında olması gerekir. Ama çok az, belki birkaç tane Avrupa Birliği üyesi var ki, bu kriterleri yerine getirsin. Bizim bütçe açığımız yüzde 1.5’tir. Yine bildiğim kadarıyla Maastricht Kriterlerine göre yüzde 3 olması gerekir. Yine çok nadir, çok az ülke vardır ki, bu bütçe açığı yüzde 1.5 gibi düşük olsun.
Güçlü bir mali disiplin uyguluyoruz. Hiç taviz vermiyoruz ama, diğer taraftan da ekonominin büyümesini temin ediyoruz.
Bunları şunun için söylüyorum: Risk açısından da, riskleri minimum olmuş bir ülke ama, hâlâ karlı bir ülke. O açıdan sizleri Türkiye ile Türk iş adamlarıyla çalışmaya davet ediyorum. Bu kadar mükemmel dostluk ilişkilerimiz varken, siyasi ilişkilerimiz varken; en üst seviyede Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Değerli Bakanlar seviyesinde bu kadar anlayış varken, halklar arasında da bu kadar birbirine sempati varken, niçin bu kadar az ticaret olsun, niçin bu kadar az yatırım olsun, bunu sorguluyorum ve bunun büyük bir haksızlık olduğunu görüyorum. Ve onun için sizler birbirinizi daha çok tanıyın, daha çok bir araya gelin.
Bizler, hükümetler, sizin önünüzü açmak için varız, burada. Nerede takılırsanız, onun için de her zaman gelin müracaat edin, gerek Macar hükümeti, gerek Türk hükümeti bunların önünü açacaktır ve gerekli her türlü kolaylığı da gösterecektir.
Ben bir kez daha bu toplantıyı düzenleyen Macaristan Ticaret ve Yatırım Ajansı ile MÜSİAD'a teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum. Bunun her iki ülkenin vatandaşlarının lehine gelişmelere yol açacağını şimdiden görüyorum, potansiyel olduğu için. Ümit ederim ki, bu ziyaretimizin çok verimli yanlarından, çok somut, çok müşahhas kazançlarından birisi de bu olur.
Tekrar hepinize başarılar diliyorum. Sayın Başbakan’a da misafirperverliği için teşekkür ediyorum.