Fransa Cumhurbaşkanı Sayın François Hollande Onuruna Verdikleri Akşam Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

27.01.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Cumhurbaşkanı,

Değerli Bakanlar,

Kıymetli Misafirler,

Zat-ı Devletlerini ve heyetinizin kıymetli üyelerini Türkiye’de ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Seleflerinizden Mitterrand’ın 1992’deki ziyaretinden 22 yıl sonra Fransa’dan ülkemize bir Devlet Başkanının ziyareti gerçekten tarihi derecede önemlidir.

Ziyaretinizin, köklü bir mazisi bulunan ilişkilerimizin, tarihi derinliğine yakışır seviyelere taşınması bakımından mihenk taşı teşkil edeceğine inanıyorum.

Heyetinizde çok sayıda değerli bakanlar, iş adamları var. Bu, bu ziyarete verdiğiniz önemin de en güzel nişanesidir.

Bu tarihi vesileyle ülkemize gelen tüm misafirlerimize bir kez daha hoş geldiniz diyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Kıymetli Misafirler,

Avrupa kıtasının güneyinde, medeniyetlerin beşiği Akdeniz Havzası’nda yer alan ülkelerimiz, tarih boyunca çok yakın ilişkilere sahip olmuştur.

Akdeniz ve Merkezi Avrupa ekseninde paylaştığımız ortak kader, Fransa ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkilerin temellerinin 16. yüzyılda atılmasını sağlamıştır. Böylelikle, Avrupa tarihinde farklı dinlere mensup iki ülke arasında ilk ittifak anlaşması 1536 da imzalanmıştır.

Siyasi, diplomatik ve ticari alanda başlayan ilişkilerimize, zamanla çok zengin beşeri boyutlar da eklenmiştir.

Bugün Fransız kahvaltı kültürünün vazgeçilmez unsuru olan “kahve”,17’nci yüzyılda bu topraklardan size gelmiştir.

Batı Dünyası da, bu toprakları ve kültürü, İstanbul’dan “dünyanın başkenti” olarak bahsedecek kadar şehrin büyüsüne kapılan ve Türkiye’ye yerleşmeye karar veren Fransız Lamartin’in gözünden, Piyer Loti’den, Fılober’den ve Dö Nerval’den tanımıştır.

Avrupa kıtasında ortak mazimizin bu kadar köklü, aynı zamanda siyasetten sanata, kültürden hukuka birçok alanda ilişkilerimizin bu denli yoğun olduğu çok az ülke vardır.

Günümüzde de köklü bir maziyi ve müşterek değerleri paylaştığımız Fransa ile ilişkilerimizi her alanda derinleştirme irademiz tam ve güçlüdür. Fransa’nın da aynı iradeyi göstermesi halinde, iki ülke halklarının birbirleriyle ilgili toplumsal algılamalarının süratle olumlu yönde değişeceğinden hiç şüphe duymuyorum.

Esasen ikili ilişkilerimizi ekonomik ve ticari alanda desteklemek için imkânlar da çok geniştir. Son on yılı aşkın sürede köklü reformlara imza atan Türkiye, bu anlamda sayısız fırsatlar sunmaktadır.

En başta Türkiye’de siyasi istikrar sağlanmıştır. Ayrıca, Maastricht kriterleri büyük ölçüde karşılanmıştır. Makroekonomik göstergeler güçlüdür. Finans ve bankacılık sektörü, ekonomik şoklar karşısında rüştünü ispatlamıştır. Küresel kriz ortamında Türkiye, yabancı yatırımcılar için güvenli bir liman olmuştur.

Fransız müteşebbisler de ülkemizin sunduğu imkânlardan istifade etmektedir.

Nitekim, ticaret hacmimiz yaklaşık 11 milyar Dolar’dır. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı ile 20 milyar Euro böyle bir hedef koyduk. Son on yılda ülkemizdeki Fransız yatırımlarının 7,5 milyar Dolara ulaştığını görüyoruz. Fransa’daki Türk yatırımları da Bir milyar Dolar’ı geçmiştir.

Önde gelen Fransız işadamlarıyla birlikte gerçekleştirdiğiniz bu ziyaretin, ticaretten enerjiye, otomotivden telekomünikasyona kadar uzanan geniş bir yelpazede güçlü bir sinerji oluşturarak, ikili ilişkilerimize ilave dinamik kazandıracağına inanıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Kıymetli Misafirler,

Bu yoğun ilişkiler manzumesi içinde, Türkiye ve Fransa’nın, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Avrupa’nın özgürlüğü için aynı çatı altında mücadele veren iki müttefik olduğu hatırdan çıkartılmamalıdır.

Yıllarca NATO, Avrupa Konseyi, AGİT, OECD gibi çok taraflı mahfillerde demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlük, insan hakları ve serbest piyasa gibi ortak değerler ve ilkelerimiz için birlikte mücadele ettik.

Yaklaşık 40 yıl süren bu mücadelenin başarıyla sonuçlanmasında güçlü ittifak ilişkilerimiz çok önemli rol oynamıştır.

Bugün Avrupa’da barış, huzur, özgürlük ve refahın sağlanmış olmasında; Soğuk Savaş’ın ardından birçok Avrupalı devletin NATO’ya üye olmasında ve hatta bunların çoğunun AB ile bütünleşmelerinde tarihi ortaklığımızın rolü büyüktür.

Ortak ilke ve değerlerimiz temelinde her alana teşmil edilen Türkiye-Fransa ortaklığı bugün de önemini korumaktadır.

Nitekim, Türkiye ile Fransa, karşı karşıya olduğumuz birçok küresel ve bölgesel konuda bakış açıları ve politikaları büyük ölçüde örtüşen iki ülkedir. Pozitif bir gündemle sürdürülecek Türkiye-Fransa ilişkilerinin, tüm bu meselelerin hallinde müspet bir sinerji oluşturacağı da aşikardır.

Bu itibarla, bölgesel ve küresel meselelerle ilgili yakınlığımızın, ikili ilişkilerimize ve AB üyelik sürecimize mutlaka pozitif biçimde yansıtılması gerektiğine inanıyorum.

Modern Türkiye, Avrupa ile ilişkileri hiçbir zaman sadece güvenlik eksenli bir bakış açısıyla ele almamıştır. Bizim için Avrupa, ortak bir maziyi, ortak ilke ve değerleri, bölgesel ve küresel meseleler karşısında müşterek çıkarları paylaştığımız bir ortaklık projesidir.

Geçmişinde özgürlük ve güvenliği için büyük fedakârlıklar üstlendiğimiz ve parçası olduğumuz Avrupa’nın, geleceğinde de ortak ilke ve değerlerimiz temelinde yer almak istiyoruz.

Bu yıl AB ile ilişkilerimizin 50’nci yıldönümünü idrak ediyoruz. AB üyelik müzakerelerini, ahde vefa ilkesi temelinde sonuna kadar götürmek istiyoruz. Müzakere sürecini tamamlamış ve her alanda Avrupa standartlarını yakalamış bir Türkiye, şüphesiz herkesin yararına olacaktır.

Dostumuz Fransa’dan geçmişte AB katılım sürecimizde güçlü destek gördük. Ancak zamanla maalesef Paris’te belli tereddütlerin ortaya çıktığına da şahit olduk. Bugün Fransa’nın, Türkiye’nin AB üyelik süreci konusunda yeniden müspet bir yaklaşıma yönelmesini memnuniyetle karşılıyoruz.

“Avrupa için en büyük tehlike yılgınlıktır.” Bu tespiti, zamanında Cumhurbaşkanı Mitterrand da yapmıştı. Avrupa projesi, her zamankinden daha fazla vizyon, stratejik bakış ve pragmatizm gerektirmektedir. Gelecek kuşaklara ancak bu şekilde heyecan ve umut aşılayabiliriz. Türkiye ve Fransa, hiç şüphesiz Avrupa projesinin geleceğine yeni bir soluk getirebilecek basiret, sağduyu ve liderlik anlayışına sahiptir.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Değerli Misafirler,

Ziyaretinizin, köklü ve çok boyutlu ilişkilerimize her alanda dinamizm kazandıracağı inancıyla, kadehimi Zat-ı Devletlerinin sağlık ve mutlulukları ile dost ve müttefik ülkelerimiz arasında birlikte inşa edeceğimiz ilişkilerin parlak yarınlarına kaldırıyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı