Değerli Misafirler,
Bilim, Kültür, Sanat Camiasının Seçkin Temsilcileri;
Sizi ve şahsınızda ülkemizin bütün kültür ve sanat camiasını en samimi duygularımla selamlıyorum ve bütün misafirlere, değerli bakanlara, Çankaya’ya hoş geldiniz diyorum. Aslında birbirinden çok farklı alanlarda, çok değerli ödüller verildi ve bu vesileyle de çok güzel konuşmalar yapıldı. Ben kısaca şunu söylemek istiyorum; sanat, kültür, bilim çok farklı alanlardır; bunların kıymetini, bu alanlarda çalışanların, sanatçıların, kültür insanlarının, bilim adamlarının değerlini bilirsek bu bir ülkeye çok büyük katkı sağlar.
Türkiye son 10-15 sene içerisinde çok önemli gelişmeler sağladı. Teknik ve ekonomik anlamda önemli atılımlar oldu. Büyük altyapı sorunlarını yavaş yavaş çözmeye başladı ve başka ülkelerle kıyasladığımızda önemli ilerlemeler oldu. İstatistikleri ortaya koyduğumuz yollardan, havaalanlarından, şehirlere kadar çok güzel şeyler söyleyebiliriz. Ama esas kalıcı olan, bilim, kültür ve sanat alanlarında yapılanlardır. Tarihe de baktığımızda medeniyetlerin oluşması bu şekilde olmaktadır. Diğerlerini, başkalarından da alabilirsiniz, ithal de edebilirsiniz birçok teknik konuyu ve ihtiyaçlarınızı. Kültür ve sanatı başkalarından takip edersiniz ama kendiniz üretirseniz, kendi insanınıza ve medeniyete katkısı olur.
Türkiye, güçlü ekonomisi, varlığı, dünyada bilinen ve saygı duyulan bir ülke haline geldikten sonra, ağırlığını kültür, sanat ve bilimsel faaliyetlere hazletmesi gerekir, kaynaklarımızı bunlara ayırmamız gerekir. Bu alanlardaki her kişiyi sonuna kadar desteklememiz gerekir. Şüphesiz ki bunların olması için de o ülkede o ikilimi oluşturmanız gerekir. Bu da demokratik standartların geliştiği ülkelerde söz konusu olur.
Sanat ve kültür sınır tanımaz. Geçmişe doğru da sınır tanımaz. İnsanlığın ilk yıllarına, ilk ayak izlerine kadar araştırılan faaliyetler, sanat ve kültür faaliyetleridir. Gelecekle ilgili düşünülen, tahayyüller, hayaller, romanlar, şiirler bunların hepsi yine kültürle ilgilidir. Dolayısıyla sınırı yoktur. Bunun için düşünce ve fikir özgürlüğünün olduğu, siyasi düşüncelerin gayet serbestçe konuşulabildiği, arkasında şiddetin olmadığı; her türlü fikrin rahatlıkla konuşulabildiği, tartışılabildiği, anlatılabildiği bir ortamda sanat ve kültür muhakkak ki gelişebilir. Türkiye şimdi bu noktalara geldi ve inanıyorum ki bunların hepsi gerçekleşecektir.
Birçok farklı medeniyetin kavşak noktası olan bir yurdumuz var. Vatanımız, Türkiye toprakları çok miras almış. Bu kadar miras aldığımıza göre bunları korumanın sorumluluğu var ama başka bir sorumluluk daha var; geleceğe de bizim miras bırakacağımız aynı şekilde çok değerli eserlerin olması gerekir. Bu mimariden, şehirlerimizden tutun da diğer kültür ve sanat alanlarına kadar bu bilincin çok güçlü olarak Türkiye’de canlandığını, geliştiğini biliyorum. Cumhurbaşkanlığı Ödülleri de bu alandaki takdir duygusunu ortaya koymak içindir. Aslında sizin bu başarılarınıza, şükran duygularımızla bu ödülleri veriyoruz. Siz milletimizi ödüllendirdiniz, insanlığa ve medeniyete katkı yapan kişiler oldunuz, biz de sizlerin bu büyük başarılarınızı takdir etmenin karşılığı olarak bu ödülleri veriyoruz.
Bu alana baktığımızda biraz önce uzun uzun tanıtıldı. Fuat Sezgin Bey’in çalışmaları gerçekten çok ilginç ve enteresan. Bu alanla ilgilenenler bilir, ne kadar olağanüstü çalışmalarının olduğunu. Vaktiyle ben de Frankfurt’taki sergisini gezmiştim. Gerçekten olağanüstü çalışmaları olan birisi.
Sayın Daron Acemoğlu herkes tarafından çok iyi takip edilen, bilinen bir kişi. Özellikle son kitabı “Why Nations Fail” burada anlatıldı. Ben de büyük bir zevkle okudum. Bütün siyasetçilerin, devlet adamlarının ekonomi - siyaset ilişkisinin ve gelişmenin özünü öğrenmek için bu kitabı, herkesin okumasını tavsiye ederim. Buradaki konuşmasında kitabının kısa bir özetini de sundu kendisi. Arkadaşıyla beraber yazdı o kitabı ama başka çalışmaları da dünyanın en iyi iktisatçıları, politikacıları tarafından dikkatle takip ediliyor. Bundan dolayı da tabi çok gurur duyuyoruz.
Sayın İskender Pala, çok renkli kişiliğiyle divan edebiyatından gelen, bütün bilgisini ve hünerini romana aktaran bir kişi. Ben de bazı kitaplarınızı biliyorum, büyük bir zevkle okudum ama tarihi doğru bir şekilde roman vasıtasıyla bugünkü nesillere anlatabilen usta yazarlarımızdan biri. Bundan dolayı kendisini tebrik ediyorum.
Sayın Bekir Karlığa, gerçekten çok titiz ve objektif çalışması var. Medeniyetlerle ilgili hazırladığı, ilk insanlığın bıraktığı bilinen eselerden bugüne kadar yaptığı çalışmaları gayet objektif bir şekilde dokümanter içinde toplaması olağanüstü bir çalışma. Bu tip çalışmalarda genellikle sübjektif kanaatler ön plana çıkar. Herkes, ait olduğu medeniyeti, toplumu öne çıkarır. Bekir Bey'in burada yaptığı şey, objektiflik. O bakımdan herkesin de çok dikkatini çekmiştir.
Tarihi Kentler Birliği’nin çalışması olağanüstü. Çünkü Anadolu’da şehirlerimiz büyük bir dinamizm yaşıyorlar. Şehirler, doğrusu geleceğe bakarak ve hoyratça büyüyordu. Onun için birçok şehrimiz çok karmaşık hale geldi. Metin Bey’in de önderliğinde Tarihi Kentler Birliği tekrar tarih bilincinin, miraslarının farkına vardı ve bu konuda çok önemli çalışmalar yaptı. Birkaç toplantılarına katıldım, Türkiye’nin her tarafında, Diyarbakır’dan Edirne’ye, Antep’ten Kayseri'ye kadar çok güzel çalışmaları var. Bundan dolayı kendileri her türlü takdiri hak ediyorlar.
Ahmet Kaya deyince şunları söylemek istiyorum; bu ülke hepimizin ülkesi, bu vatan hepimizin vatanı, bu devlet hepimizin devleti. Siyasi tarihimize baktığımızda hepimizin çektiği acılar, yanlışlar ve üzüntüler var. Ama ne yapalım ki kendi evimiz. Önemli olan kendi evimizdeki yanlışlıkları, noksanları fark edip bunları düzeltme azmini ortaya koymak, yanlışların farkına varmak, ülkeyi gerçekten özgür, vatandaşı olan herkesin düşüncesini rahatlıkla konuşabileceği, ifade edebileceği ve söyleyebileceği bir ülke haline getirmek. Onun için kültür ve sanattan bahsederken esas önemli olan, o ülkedeki siyasi anlayışın -çok geniş anlamda bunu söylüyorum- en gelişmiş demokratik hukuk devletlerindeki standartlara ulaşmış olması. Bu yönde geçmişle mukayese ettiğimizde ne kadar mesafe aldığımızın, hala almamız gereken mesafenin olduğunun da hepimiz farkındayız. Onun için de zaten bu reform süreçlerinin devam etmesi gerekir ülkemizde diyoruz. Bu şekilde kendisine yapılan haksızlıkların da en azından değerli eşi ve ailesi tarafından, kendisi görmediyse bile, hakkının verildiğini görüyorsunuz. Sözleriyle, türküleriyle, sazıyla aslında hangi fikirden, ideolojiden olursa olsun herkesi yakalayan bir insandı. Bütün Anadolu’nun sesini dillendiren bir insandı. O bakımdan kendisine de bu ödül verildi ve ailesi olarak sizler almış oldunuz. Bütün bunlar aslında yeni hataların, yanlışların yapılmaması için atılan adımlardır. Dediğim gibi geçmişimize baktığımızda da maalesef yanlışlarımız var. Önemli olan yürüdüğümüz yolda yeni yanlışları yapmamaktır. Herkesin farklılıkları olabilir, bu ülke gerçekten çok zengin bir ülke. Her bakımdan çok zengin bir ülke. Önemli olan bütün bu farklılıkları bir birlik içerisinde toplayarak enerjiye çevirebilmektir, karşılıklı saygı ve sevgi içerisinde. Bu kültürle yapılmazsa başka ne ile yapılacaktır? O açıdan bu faaliyetlerin çok değerli olduğuna inanıyorum.
Kültür ve bilim faaliyetlerine Cumhurbaşkanı olarak olağanüstü değer veriyorum. Bu, yedinci toplantımız burada sizlerle. Ümit ediyorum ki bu tip çabaların kıymeti hep bilinecektir. Her zaman bilim adamlarıyla bir araya geldiğimde de söylediğim bir söz vardır; ‘Marifet iltifata tabidir’, diye. Devletin de bu alandaki faaliyetleri ne kadar takdir ettiğini ve teşvik ettiğini gösterme açısından buna önem veriyorum. Tekrar hepinize çok teşekkür ediyorum. Bu ödülleri kazananları tekrar tebrik ediyorum ve buraya katılan kültür dünyasının bütün değerli şahsiyetlerine de ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Sağ olun.