Kıymetli misafirler;
Hanımefendiler;
Beyefendiler;
Bugün Ankara Sanayi Odası’nın 50. kuruluş yıl dönümünde sizlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Hepinize bu vesile ile sevgiler, muhabbetler sunuyorum ve iyi akşamlar diliyorum.
Bugün bir sanayi odasının 50. yıl dönümü, yani yarım asır geçmiş. 1963yılında kurulduğunda o zaman sadece Ankara Ticaret Odası vardı ama Ankara Ticaret Odası Cumhuriyet’ten daha eskiydi.
Ankara Sanayi Odasının 50 yıl içerisinde katettiği mesafe Türkiye’nin sanayileşme tarihinin de bir nevi özeti. Bu vesile ile Ankara Sanayi Odası’nın bütün yöneticilerine, şimdiye kadar gelmiş geçmiş ve rahmetli olmuş hepsine Allah’tan rahmet diliyorum, ayrıca şimdiki yöneticilerine de başarılar diliyorum. Biraz önce çok değerli sanayicilerimize ödüller verdik. Onlar sadece Ankara sanayicisi değil Türkiye’nin çok değerli sanayicileridir. Doğrusu ödül almak her zaman ödül vermekten çok daha kıymetlidir ve inanıyorum ki aranızda aynı şekilde çok değerli sanayiciler var, onlar da birçok ödüllere layıktır.
1923 yılında Cumhuriyet kurulduğunda Ankara hepimizin bildiği gibi 30 bine yakın nüfusu olan küçük bir yerdi. Ama bugün 6 milyonu geçmiş nüfusu ile sadece Türkiye Cumhuriyeti’ne Başkentlik yapan, sadece hükümetin, bakanlıkların, bürokrasinin olduğu bir şehir değil, aynı zamanda çok güçlü bir sanayisi olan bir şehrimiz. Bunun en iyi göstergesi Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu içerisinde 34 tanesinin Ankara Sanayi Odası’ndan çıkmış olması, üç büyük organize sanayi bölgesi ile ki bunun yanında diğerleri de var ve 6 binin üzerinde siz değerli üyelerinin olmasıdır.
Şunu hatırlamanızı isterim. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, Cumhuriyet’i kuranlar başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türkiye’nin temellerinin sağlam olması için İzmir İktisat Kongresi’ni yaptılar ve Türkiye’nin nasıl sanayileşmesi gerektiğini, Türk ekonomisinin nasıl güçlü hale gelmesi gerektiğini daha ilk günden konuştular. Türkiye’nin temel meseleleri halledilmeden, uluslararası birçok anlaşma ki; Lozan Antlaşması bile yapılmadan Türkiye’nin sanayileşmesini ve ekonomik olarak büyümesini düşündüler. İşte o günler içerisinde Ankara sadece ticaret yapılan, tarımla uğraşılan küçük bir yerdi. Ama bugün geldiğimiz noktada çok şükür Ankara’yı sadece başkent, üniversiteler şehri ve bürokrasinin yer aldığı bir şehir olarak değil aynı zamanda sanayisi de güçlü bir şehir olarak görüyoruz. Bununla ne kadar övünsek azdır. Bu süre içerisinde Türkiye çok şükür büyüdü. Bugün 800 milyar Dolar gayri safi milli hasılası olan, harcama paritesine göre 1 trilyon Doları geçmiş gayri safi milli hasılası olan bir ülke haline geldik.
Birçok şeyleri başardık ama bir muhasebe yaparken başarılarımızın yanında şüphesiz ki noksanları da görmemiz gerekmekte. Sarraflar çarşısında bir sarraf sadece kazandığını söylerse pek bir şey ifade etmez; komşuları ne kazanmış, onlar ne kadar büyümüş, onlara bakarsanız o zaman ancak bir değer ifade eder. Ülkelerin de başarılarını kendilerine benzeyen ülkeler ile mukayese ettiğinizde, eğer onlardan daha ileri gittiyseniz başarılı ama sizden daha başarılı olanlar, daha ileride olanlar varsa o zaman başarınız tartışmaya açık demektir. Bu anlamda maalesef Türkiye’nin kayıp yıllarının da çok olduğunu en iyi siz sanayiciler biliyorsunuz.
Ankara Sanayi Odası’nın 50 yıllık tarihine baktığınızda, altmışlı yıllarının ikinci döneminin gerçek anlamda bir kalkınma hamlesi olduğunu görürüz. Sonra yetmişli yıllarda sendika grevlerinin, ideolojik çalkantıların, savaşların, mücadelelerin enerjimizi nasıl tükettiğini hatırlarsınız. 83’ten sonra Türkiye’nin tekrar bir kalkınma hamlesi içerisine girdiğini, dünya ekonomisi ile birleştiğini hatırlarız ama doksanlı yılları yaşayacağımızı hiç düşünmezdik. Doksanlı yıllarda ise tekrar siyasi istikrarsızlıklar içerisinde enerjimizin nasıl kaybolduğunu, nasıl enflasyon ve faiz sarmalına yakalandığımızı, bu uzun yıllar Türk sanayicisinin, işadamının çabalarının neredeyse boşa gittiğini hatırlarsınız.
Türkiye’de önemli şeylerin olduğunu, sağlanan siyasi istikrar sayesinde köklü, hukuki, ekonomik reformların yapıldığını ve bunların Türk ekonomisinin en büyük hastalıklarını nasıl tedavi ettiğine en çok sizler şahitsiniz. Bugün artık faiz ve enflasyonu unutan ve hatırlamayan nesiller yetişmeye başladı. Bugünün kıymetini bilebilmemiz için 38 sene yüksek enflasyon ile yaşayan ülke olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Şüphesiz ki bugünün de hala noksanlıkları vardır. İnanıyorum ki Türkiye’nin ekonomi yönetiminden sorumlu olan bütün değerli bakanlar, başta Sayın Babacan olmak üzere herkes bugünkü noksanlıklarımız da gidermek için ciddi çalışmalar içerisinde. Bunları da muhakkak yapmamız gerekmektedir.
Bugün Türk ekonomisi ile övünüyoruz ama bunu ileriye daha güçlü taşıyabilmemiz için bugünkü noksanlıklarımızın farkında olmamız ve Türkiye’yi geleceğe hazırlamamız gerekir. Burada siz sanayiciler, işadamları, üretenler Türkiye’nin en büyük değeridir.
Türkiye gibi nüfusu 76 milyona yaklaşmış, büyük coğrafyası olan bir ülkenin sanayisinin şüphesiz ki güçlü olması gerekir. Eğer Türkiye küçük bir ülke olmuş olsaydı hizmet sektörü ile idare edebilirdi. Ama Türkiye gibi büyük nüfusu olan, bölgesinde siyasi tarihi anlamlı olan, geçmişi çok köklü olan bir ülkenin sağlam bir üretim yapısı olmazsa, sağlam bir sanayisi olmazsa bu çok büyük noksanlık olur. O bakımdan sanayimizi güçlü tutmak zorundayız. Biliyorum bazı şartlar sizi sanayiden ticarete, hatta ticaret dışı başka sahalara kaymaya mecbur ediyor olabilir ama sanayinin tatmini ayrı bir şeydir ki bunu en iyi sizler bilirsiniz. O açıdan sizin kıymetinizi şüphesiz ki hükümetimizin de en iyi şekilde bilmesi ve sizin ihtiyaçlarınıza, taleplerinize muhakkak kulak vermesi gerekir. Bunun böyle olduğunu da görüyorum. Odalarla ilgili kurumların, bakanlıkların çok yakın çalıştığına da şahit olan bir kişiyim.
Sizler üretiyorsunuz, vergiler veriyorsunuz, büyük istihdam oluşturuyorsunuz, Türkiye’nin ihracatını gerçekleştiriyorsunuz. O bakımdan bugün eğer güçlü bir Türkiye varsa, bugün Türkiye ekonomisi güçlüyse bunun en temel direklerinden birisi Türk sanayicileridir. Bunun değerini, kıymetini her zaman biliyoruz. Bunun muhakkak farkında olmanızı istiyorum.
Böyle bir akşamda sözlerimi uzatmak istemiyorum. Bir kez daha Türk sanayisine, Ankara sanayisine emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Sizlere başarılar diliyorum. Sizlerin başarılarınız muhakkak ki Türkiye’nin başarısıdır ve sizlerin başarıları ile en çok övünenler, gururlananlar da Türkiye’yi temsil edenlerdir. Bunu en iyi sizlerde biliyorsunuz
Tekrar hepinize iyi akşamlar diliyorum, hepinize başarılar diliyorum.
Sağolun