Sayın Cumhurbaşkanı, Aziz Kardeşim,
Muhterem Hanımefendi,
Saygıdeğer Misafirler,
Zat-ı Devletlerini, Muhterem Mehriban Hanım’ı ve heyetinizin mümtaz üyelerini bir kez daha Türkiye’de ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
2007 yılında Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ben de o zaman, hatırlayacaksınız ilk ziyaretimi Azerbaycan’a yapmıştım. O günden bu yana büyük bir misafirperverlik her gidişimizde görürüz.
Siz de, tıpkı bundan tam beş yıl önce olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonraki ilk resmi ziyaretinizi Türkiye’ye gerçekleştiriyorsunuz. Türkiye’yi tercih etmeniz, hiç şüphesiz tesadüf değildir. Nezaketin ötesinde, çok daha derin bir anlama sahiptir. Bu tercihi, ebedi ve ezeli kardeşliğimizin nişanesi, stratejik ortaklığımızın müşahhas tezahürü olarak görüyoruz.
Bu anlamlı vesileyle ülkemize gelen siz değerli kardeşlerimizi en samimi hislerimle selamlıyorum.
Azerbaycan hepimizin vatanıdır. Tarih boyunca milletimizin gönlünde çok müstesna bir yere sahip olmuştur. Kalplerimiz, Azerbaycanlı kardeşlerimizle her zaman birlikte atar. Sevinciniz sevincimiz, kederiniz kederimizdir. Aynı türkülerle duygulanır, aynı şairlerin şiirleriyle heyecanlanırız. Fuzuli’yi okurken siz nasıl derin bir anlam verirseniz, biz de aynı şekilde anlarız.
Gönülde, işte ve fikirdeki bu ortaklığımızın nakış nakış dokunduğu Can Azerbaycan’ın güzel havasını ve kokusunu, ikinci vatanınız Türkiye’ye getiren siz kıymetli misafirlerimize, en kalbi duygularımla “hoşgeldiniz” diyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Kıymetli Misafirler,
Bundan tam 20 yıl önce Azerbaycan’ı ziyaret eden rahmetli Cumhurbaşkanı Özal, Bakü Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, “acı ve hasret dolu yılları geride bıraktık. Bu yeni dönem, birlik ve beraberlik içinde ileriye doğru büyük adımlar atmak için tarihi bir fırsat teşkil etmektedir” demişti.
Geriye dönüp baktığımızda memnuniyetle görüyoruz ki, Türkiye ve Azerbaycan, bu tarihi fırsatı çok iyi değerlendirmiştir. Bunda hiç şüphesiz, Zat-ı Devletlerinin son on yılda gösterdiği güçlü liderliğin de çok büyük etkisi vardır.
Kardeş ülkelerimiz, kısa süre içinde büyük gelişme kaydetmiştir. Siyasi ve toplumsal istikrarlarını, ekonomik ve beşeri zenginliğe dönüştürmüşlerdir. Umum Milli Lider, merhum Haydar Aliyev’in “tek millet, iki devlet” şiarıyla güçlerini, halklarımızın ve bölgemizin yararına olacak şekilde birleştirmişlerdir.
İşte gerçekleştirildiği dönemde “Asrın Projeleri” olarak gösterilen Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum projeleri, bu zihniyet ve dinamizmin ürünüdür. Bu hatlar, “barış” anlamına gelen “Hazar”dan dünyaya sadece petrol ve gaz değil, barış, refah ve istikrar da taşımaktadır.
Bu müşterek vizyonumuzun kapsamını, daha da genişletmek kararlılığındayız.
“Modern İpek Yolu” olarak adlandırılan Orta Hat’tın en kritik parçalarından olan “Bakü-Tiflis-Kars” demiryolu önümüzdeki yıl inşallah tamamlanacaktır. Hattın bir başka önemli unsuru olan Marmaray’ın açılışını ise 29 Ekim’de gerçekleştirdik.
Çok yakında bu projeyle, Londra ile Pekin Hazar üzerinden demiryollarıyla birbirlerine bağlamış olacaktır.
Aynı şekilde Güney Gaz Koridoru’nun çok önemli bir parçası olan Trans Anadolu Boru Hattı’nı (TANAP) da süratle hayata geçirmeliyiz.
Hiç şüphesiz bunlar, Hazar’ın dünya ile bütünleşmesini pekiştirecek, 21’inci yüzyıla damgasını vurmaya aday projelerdir.
Bundan sonra yapmamız gereken, kederde olduğu kadar sevinçte de ortak olan kardeş ülkelerimiz arasındaki stratejik ortaklığı, Zat-ı Devletlerinin liderliği altında, yeni projelerle daha da ilerletmektir.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Değerli Kardeşim,
Kıymetli Misafirler,
Azerbaycan, ikili münasebetlerimiz kadar, kardeş Türk Cumhuriyetleri arasındaki işbirliğinin kurumsal bir çerçevede geliştirilmesine yönelik gayretlerimiz bakımından da öncü bir ülkedir.
Bu kapsamda, Sekretaryası İstanbul’da bulunan Türk Konseyi’nin Kurucu Anlaşması, 2009’da Nahçıvan’da düzenlenen Zirve’de gerçekleşmişti.
Azerbaycan, bu yıl Ağustos ayında “ulaştırma” temasıyla Gebele’de evsahipliği yaptığı Üçüncü Türk Konseyi Zirvesi’nde Dönem Başkanlığını devralmıştır.
Önümüzdeki bir yıl boyunca, büyük bir nüfus ve coğrafya ile zengin tabii ve beşeri kaynaklara evsahipliği yapan Türk Dünyasının, küresel ölçekte bir sıklet merkezine dönüştürülmesine yönelik müşterek çabalarımıza önderlik edecektir.
Esasen, Türk Cumhuriyetleri arasında kökleri tarihi geçmişimize dayanan dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin temelinde ortak dil, inanç, tarih, kültür ve değerlerimiz bulunmaktadır.
Bununla birlikte, bu dostluk ve kardeşliğin müşahhas projelere tahvil edilerek, müşterek çıkarlarımıza cevap verecek bir ortaklığa dönüşebilmesi için vizyoner ve dirayetli liderlere her zaman ihtiyaç vardır. Bu bakımdan Zat-ı Devletlerinin oynadığı rol her türlü takdire şayandır.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Değerli Kardeşim,
Aziz Misafirler,
Ne mutlu bize ki, Kafkas İslâm Ordusunun, Ermeni ve Bolşevik işgali altındaki Bakü'yü kurtarmasının 95. ve Azerbaycan’ın bağımsızlığa yeniden kavuşmasının 22. yıldönümünde, dostluk, kardeşlik ve işbirliğimizin “altın yılları”nı yaşıyoruz.
Büyük şair Bahtiyar Vahapzade, seneler önce yazdığı şu veciz dörtlükle adeta ilişkilerimizin bugününü ve yarınını anlatıyor.
“Bir ananın iki oğlu,
Bir ağacın iki kolu,
O da ulu, bu da ulu,
Azerbaycan, Türkiye..."
Bu vesileyle, Zat-ı Devletleri’ni, Muhterem Refikaları’nı ve heyetinizin kıymetli mensuplarını Türkiye’de ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti yineliyor, Türk-Azeri ilişkilerinin parlak geleceğine olan sarsılmaz inancımla, tüm Azeri kardeşlerimize en kalbi selamlarımı, muhabbetlerimi ve en iyi dileklerimi iletiyorum. Döndüğünüzde bütün Türk milletinin selam ve sevgilerini bütün Azeri Kardeşlerinize iletmenizi sizden rica ediyoruz.
Tekrar hoş geldiniz.