Değerli misafirler,
Sevgili çocuklar,
Hepinize hoş geldiniz diyorum. Sizi Çankaya Köşkü'nde burada görmekten eşim ve ben, hepimiz, gerçekten çok mutlu olduk.
Hepiniz hoş geldiniz, hepinizin gözlerinden ayrı ayrı öpüyorum. Televizyonlardan izliyorum, Türkçe olimpiyatlarının nasıl bütün Türkiye’yi dolaştığını ve gittiğiniz şehirlerden nasıl Türk halkının sizlere kucak açtığını ve nasıl bağırlarına bastığını ve onlara sunduğunuz bu güzel gösteriler, şarkılar, türküler, şiirlerle, onları nasıl mest ettiğinizi de görüyorum. Biz de zaman zaman ekran başında sizleri izlerken aynı zevki tadıyoruz.
Biliyorum ki iki bine yakın, dünyanın dört bir yanından öğrenci var, sizler geldiniz. Bu büyük bir organizasyon tabi. Dünyanın neredeyse bütün ülkelerinden ve iki bine yakın, sizin yaşınızda öğrenciyi Türkiye’ye getirmek, Türkiye’de misafir etmek ve Türkiye’de şehir şehir gezdirip Türk halkıyla buluşturmak büyük bir organizasyon. Önce emeği geçen herkesi canı gönülden tebrik etmek istiyorum. Bu, büyük bir iş. Ayrıca bu işin herhangi bir devlet imkanıyla, devlet bütçesiyle, kamu kaynaklarıyla yapılmadığını ve bunun tamamen sivil toplumun ve vatandaşlarımızın gönüllü katkılarıyla finanse edildiğini düşününce, bu organizasyonların değerinin ne kadar daha büyük olduğunu bir kez daha teslim etmek istiyorum. Bir kez daha emeği geçen herkesi gerçekten çok tebrik ediyorum. Türkiye’ye, Türkçeye, kültürümüze yapılan en büyük hizmettir bu. Şimdi burada ilk gördüklerim sizler, o büyük topluluğun içerisinde seçilmiş gelen bir demetsiniz.
Burada çok güzel örnekler sundunuz, hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Şen Olasın Ürgüp türküsünün de benim için seçildiğini fark ettim. Ve onun için söylediğini de. Hepsi de birbirinden güzel gerçekten.
Bu güzel faaliyetleri, Türkiye’de burada görüyoruz ama ben gezilerimde, yerinde de görüyorum. Asya’dan ta Afrika’ya, Amerika’dan ta Japonya’ya kadar gittiğim ülkelerde, çoğunda oradaki Türk okullarını ziyaret ediyorum. Oradaki okullardaki sizin başarılarınızı görüyorum. Hem bilimde hem kültürde, sanatta, kendi ülkenizin kültürüyle birlikte, Türk kültürünü de nasıl öğrendiğinizi, bunun yanında evrensel, diğer ülkelerin kültürlerine de ne kadar aşina olduğunuzu görüyorum. Gerçekten çok büyük bir memnuniyet duyuyorum. Türkiye ile bu ülkeler arasındaki dostluk köprülerinin en sağlamlarını sizler oluşturuyorsunuz. Çünkü bu okullarda okuyan siz öğrenciler büyüyeceksiniz, kendi ülkenizde çok önemli görevler yapacaksınız, kendi ülkenizde çok önemli sorumluluklar alacaksınız, önemli makamlara geleceksiniz. Türkiye ile her alandaki ilişkimizin, işbirliğimizin gelişmesine de muhakkak ki çok büyük katkınız olacaktır.
Türkçe ve Türk kültürü, dünyanın önemli kültürlerinden birisi. Dünya insanlık tarihinde, kültür tarihinde bizim de yerimiz var. Hem de çok önemli yerimiz var. Bundan dolayı Türkçe yazılan çok eser var. Bugün de yazılan çok eser var. Türkçe çok yaygın şekilde, yüz milyonlarca insan tarafından konuşuluyor, sadece Türkiye’de değil. Ata vatanımız olan Orta Asya’daki cumhuriyetlerde, Balkanlar başta olmak üzere Avrupa’nın birçok kısmında. Mağrip’de Ortadoğu’da, bütün buralarda tarihi olarak Türkçe var. Ayrıca özellikle son elli yıl, gerçekleşen göç vasıtasıyla Avrupa’nın büyük ülkelerine gidip oraya yerleşen ve orada artık yaşayan milyonlarca -ki Avrupa’da sayıları dört binleri bulmakta bu şekilde gidenlerin- onlar da Türkçeyi en güzel şekilde bulundukları ülkelere hep tanıtmakta.
Siz ise üçüncü bir Türkçeyi öğreten akımsınız. Sizinki çok daha farklı. Siz, hiç kimsenin gitmediği yerlerden Afrika’da veya Asya’nın en uzak ülkelerine, Moğolistan’dan Kore’ye kadar her yerde, Rusya’nın birçok bölümlerinde Batı ülkelerinde Türkçeyi öğretiyorsunuz. En kalıcı olan ve en bilinçli olarak öğrenilen Türkçe sizin öğrettiğiniz Türkçedir. Bundan dolayı çok büyük memnuniyet duyuyorum. Gerçekten Türk kültürüne, Türkçeye ve Türkiye’nin tanıtılmasına ve bundan sonra da Türkiye ile ilişkilerin en iyi şekilde gelişmesine büyük katkınız oluyor.
Bu faaliyetlerin başka bir önemi de bütün gençler, çocuklar arasında, barışın kardeşliğin, dostluğun oluşmasıdır. Bugünkü dünyada hiç kimse doğduğu şehirde veya doğduğu ülkede yaşamıyor. Yaşıyor bile olsa başka ülkelerde ne olup bittiğini artık görüyor ve çok büyük ilişkiler oluyor. İnsanlar istedikleri yerlere gidip geliyorlar. Böyle bir dünyada barışın olması için, dünyadaki farklı dillerin, farklı ırkların, farklı dinlerin, farklı inanışların, farklı kültürlerin, hepsinin birbirine saygı duyması, birbirini tanıması ve birbiriyle huzur içerisinde, barış içerisinde yaşaması elzemdir. Bu olmazsa o zaman zorlamalar, o zaman birini baskı altına alma gayretleri, dünyadaki en büyük çatışmaların ve çok büyük acıların kaynağı olmuştur. Bundan sonra da böyle tehlikeler vardır. İşte çocuklar ve öğrenciler seviyesinde kurulan dostluklar, arkadaşlıklar, barışa en büyük hizmettir. Bunun da muhakkak ki değerini herkesin bilmesi gerekir.
Sizler, sadece Türkiye’de bir süre kalıp, bu güzel faaliyetleri yapıp herhalde dağılmıyorsunuzdur. Herkes birbiriyle çok büyük bir irtibata geçiyordur. Bugünkü çağda, elektronik haberleşmenin olduğu çağda, eminim ki herkes birbirinin adreslerini alıyor ve devamlı birbirinizle mesajlaşıyorsunuz, haberleşiyorsunuz. Bu dostluk bağlarını bu anlamda güçlü tutuyorsunuz.
Bütün bu faaliyetlerin merkezinin Türkiye olması ve Türkiye’den kaynaklanması, Türkiye’de önderlerinin, bu işi organize edenlerin, bu büyük faaliyetleri destekleyenlerin hepsinin Türkiye’de olması ve gönüllü olarak bunların yapılıyor olması, bizim Türkiye olarak ülke olarak ve devletimiz olarak çok gurur duyacağımız büyük bir zenginliktir. Bununla her zaman iftihar ediyorum. Ve bir kez daha sizlere hepinize Türkiye’ye hoş geldiniz diyorum.
Sizlere yol gösteren ve sizlere bu mihmandarlığı yapıp, bu organizasyonları yapan herkesi de canı gönülden tebrik etmek istiyorum. Türkiye’yi uzaktan öğrendiniz, bu şarkıları türküleri uzakta öğrendiniz ama şimdi kaynağına gelip kaynağını da görüyorsunuz. Gittiğiniz şehirlerde, Karadeniz’e gidiyorsunuz, işte Karadeniz’de bu folklorun nasıl olduğunu görüyorsunuz. Ben de sizleri ziyaret ettiğimde, okullarınıza uğradığımda, oralarda bize Türkiye’yi hep siz hatırlatıyorsunuz. Gittiğim birçok yerde sadece Şen Olasın Ürgüp değil, Gesi Bağları türküsünü her yerde söylüyorlar. Geçenlerde televizyonda gördüm, Başbakanımız Tayyip Bey Cezayir’deyken, orada da herhalde yine sizin yetiştirdiğiniz öğrencilerden birisi, Karadeniz türküsünü ne güzel okudu, güzel bir kızcağız.
Bütün bunlar bizim, hep gurur duyduğumuz, iftihar ettiğimiz faaliyetlerdir. Sizlere tekrar başarılar diliyorum. Ve bütün bu değerli, güzel çocuklara da ülkelerine döndüklerinde, arkadaşlarına, annelerine, babalarına, öğretmenlerine hep selam ve sevgilerimi götürmelerini çok arzu ediyorum. Hepinize tekrar başarılar.