Kadirli Doğanım, Sayın Devlet Başkanı,
Değerli Misafirler,
Atavatanımız Türkmenistan’a son beş yılda çeşitli vesilelerle gerçekleştirdiğim beşinci ziyaret münasebetiyle, aranızda bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
Bu kardeş topraklara ayak bastığımız andan itibaren bana ve beraberimdeki heyete gösterilen sıcak misafirperverlik ve hüsn-ü kabul sayesinde, her zaman olduğu gibi, kendimizi evimizde hissediyoruz.
Ziyaretim, şimdiye kadar Türkmenistan’da hiç uygulanmamış bir protokolle, “Devlet Ziyareti” statüsünde düzenlenmektedir. İkili ilişkilerimizin ulaştığı yüksek mertebenin ispatı olan bu nazik jestiniz için Zat-ı Devletleri’ne gönülden teşekkür ederim.
Asya’nın parlayan yıldızı Aşkabat’a gerçekleştirdiğim bu seyahatin, benim için özel bir kıymeti bulunmaktadır. 2007 yılında Cumhurbaşkanı sıfatıyla resmi ziyarette bulunduğum ilk Orta Asya başkenti olan Aşkabat’ın, aradan geçen yıllar boyunca çarpıcı bir değişim geçirerek daha da güzelleştiğini ve bölgesinin en güzide şehirlerinden biri haline geldiğini gördüm.
Türkmenistan’ın geneline yansıyan bu değişim, siz Kadirli Doğanımın dirayetli liderliğinde hayata geçirilmekte olan örnek kalkınma vizyonunun şüphesiz en müşahhas göstergesini teşkil etmektedir.
Siyasi ve ekonomik istikrarı, kararlılıkla yürüttüğü “aktif tarafsızlık” politikası, bölgesel barış ve refaha yaptığı katkılarla Türkmenistan, uluslararası camiadaki muteber konumunu her geçen gün pekiştirmektedir. Türkmen doğanlarımızın pek çok sahaya yayılan başarılarıyla, Türk halkı olarak her zaman iftihar ediyoruz.
Sayın Devlet Başkanı, Kadirli Doğanım,
Türkiye ile Türkmenistan, keder ve sevinçte ortak olan aynı milletin ayrı devletleridir. Köklü ilişkilerimizin geçmişi, asırlar öncesine, dost ve kardeş iki halkın tarihinin birlikte yazıldığı dönemlere uzanmaktadır.
Bu çerçevede, bu sabah Zat-ı Devletleri’nin tarafıma tevcih ettiği Türkmenistan Devlet Nişanı için bir kez daha teşekkür ediyorum. Türk milletini temsilen taşımaktan şeref duyduğum bu nişan, vaktiyle benim de size tevcih ettiğim Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı ile birlikte, iki halk arasındaki ezeli ve ebedi “kemik kardeşliğinin” en güçlü sembolüdür.
Çok sayıda karşılıklı ziyaretin gerçekleştirildiği 2012 yılı, ilişkilerimizin “altın yılı” olmuştur. Bugün yaptığımız faydalı görüşmelerde de mutabık kaldığımız üzere, amacımız bu ivmeyi muhafaza ederek, işbirliğimizde yeni perspektifler geliştirmektir.
Son yıllarda, bu yolda önemli mesafe katettiğimizi büyük memnuniyetle müşahede ediyorum. 2007’de 1 milyar Dolar olan ticaret hacmimiz, bugün 3,5 milyar Dolar’a yükselmiştir. Turizmden tarıma, eğitimden sağlığa, enerjiden güvenliğe kadar pek çok alanda verimli bir işbirliği tesis edilmiştir.
Türkmenistan, ayrıca, Türk özel sektörünün dünyada en fazla proje üstlendiği ülkelerin başında gelmektedir. Türkiye-Türkmenistan ilişkilerinin gelişmesinde anahtar rol oynamış olan şirketlerimize duyduğunuz güvenden dolayı siz Kadirli Doğanıma müteşekkiriz.
Diğer taraftan, eğitim ve kültür alanındaki çalışmalarımız, kadim Türk-Türkmen kardeşliğinin günümüzde en güzel haliyle tezahür etmesine vesile olmaktadır. Bu kapsamda, Uluslararası Türkmen-Türk Üniversitesi’nin yeni kampüsünün temelini Zat-ı Devletleri ile birlikte atmaktan ve İktisat ve Kamu Yönetimi Devlet Enstitüsü’nden Fahri Doktora almaktan onur duydum. Her iki ülkede tahsil gören toplam 8 bine yakın gencimiz, ortak istikbalimizin teminatı olarak, halklarımız arasında bir diğer müstesna bağ oluşturmaktadır.
Geleneksel hale gelen Türkiye-Türkmenistan Kültür Günleri faaliyetine, önümüzdeki Temmuz ayında İstanbul’un yanısıra 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Eskişehir’de evsahipliği yapacak olmamız da bizim için ayrı bir mutluluk kaynağıdır.
Kadirli Doğanım,
Muhterem Misafirler,
Halklarımızı birleştiren köklü bağlar ve karşılıklı muhabbet hisleri ışığında, atavatanımız Türkmenistan ile sahip olduğumuz emsalsiz ilişkileri her alanda geliştirme irademiz tamdır. Ziyaretim, ülkelerimiz arasındaki kardeşliği taçlandıran yeni ve güçlü bir adım teşkil etmiştir. Bilvesile, Zat-ı Devletleri’ni ikinci eviniz olan Türkiye’de en kısa sürede bir kez daha ağırlamak istediğimizi tekrarlıyorum.
Sözlerimi, ortak şairlerimiz Dadaloğlu ve Mahtumkulu’nun mısraları ile bitirmek istiyorum.
Büyük halk ozanı Dadaloğlu, Türklerin soyunu tanımlarken, şunları söylemektedir:
Avşaroğlu’dur dadalım,
Türkmen soyuna gidelim,
Hamurumuz hep bir yerden,
Gel burayı yurt edelim.
Oğuz geleneğinin büyük üstadı, hepimizin çok takdir ettiği Türkmen şairi Mahtumkulu ise, Türkmenlerin Osmanlı İmparatorluğu’nun şahsında Türk milletine bakışını şu şekilde tanımlamaktadır:
Sülalesi çoktur, hep büyük illi,
Ordusu meşhurdur, âleme belli,
Meydanda kılıçlı, divanda dilli,
Çoğa denktir azı, Devlet-i Âli’nin.
Bu düşüncelerle, şahsım ve beraberimdeki heyet üyeleri adına, Atavatanımızda bize gösterilen sıcak hüsn-ü kabul için bir kez daha teşekkür ediyor, ebedi Türk-Türkmen kardeşliğinin parlak geleceğine olan inancımı yineliyor, Zat-ı Devletleri Kadirli Doğanıma sağlık ve mutluluk, tüm Türkmen doğanlarımıza esenlik ve refah temenni ediyorum.
Teşekkür ederim.