Bingöl'de Onurlarına Verilen Öğle Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

19.04.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Önce hepinize sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum.

Bugün sizlerle beraber Bingöl’de bulunmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum.

Bugün gün boyunca, sabahtan beri buradayız. Biliyorsunuz dün Muş’a gelmiştik. Uzun seneler Cumhurbaşkanları Muş’a uğramamışlar, dolayısıyla orada geceyi geçirdik ve bugün sabah da buraya geldik.

Sabahtan bu yana Vilayeti ziyaret ettim, Vali Bey’den, Belediye Başkanı’ndan bilgi aldım. Öğleden sonra Tugay Komutanlığımıza gideceğim ve üniversiteye uğrayacağım. Bütün gördüklerim şu açıkçası: Bingöl gerçekten çok değişiyor. Siz de bilirsiniz, daha önce ben buraya milletvekili olarak, bakan olarak, hükümet üyesi olarak defalarca gelmiştim. O günkü Bingöl ile bugünkü Bingöl arasında büyük fark görüyorum. En son 2007’de gelmiştim. Çok sevindirici gelişmeler görüyorum gerçekten. Bundan çok büyük memnuniyet duyuyorum. Çünkü Türkiye’nin en ihmal edilen bölgeleri doğu bölgelerimizdir. Bu açıktır. Bu bölgeler arasındaki dengesizliği gidermemiz için bu taraflarda çok daha fazla yatırımlar yapmamız, çok daha fazla özen göstermemiz gerektiğini de biliyorum. Ve memnuniyetle gördüm ki, bu süre içerisinde, “su akarken testini doldur” derler ya, Bingöl’ün de testisi doluyor. İnşallah daha çok dolacak ve taşacak.

Tabii ki sabahtan beri, burada bulunduğum süre içerisinde, bütün vatandaşlarımın gösterdiği sevgi ve muhabbet olağanüstüydü. Bundan dolayı herkese ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Bu salonda bulunan sizler, tüm Bingöl halkının temsilcilerisiniz. Dernekler, siyasi partiler, bütün sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve tabii ki Bingöl’ü yönetenler. Gördüğüm kadarıyla burada bir dayanışma var. Zaten Bingöl’de daima bir huzur vardı doğrusu. Sizler gece yarılarına kadar Ramazan’da sahura kadar sokağa çıkan, dışarıda olan insanlardınız. Bazı kırsal bölgelerimizde tabii ki bazı problemler var.

Ama bu ziyaretim öyle bir zamana rastladı ki, Türkiye’de çok güçlü kardeşlik, barış rüzgârlarının estiği bir iklime rastladı. Aslında programımız daha önce yapılmıştı, ama bugünlere rastladı. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Gün boyunca Bingöl halkıyla beraber oldum. Sadece vilayette, belediyede değil. Halkla beraber olduk, oturdum, konuştuk. Cumadan sonra dışarıda bir çay içtik hep beraber, sohbet ettik, dinledim. Herkesin de bu ortamdan memnun olduğunu gördüm ve geleceğe çok büyük bir güvenle baktığını gördüm.

Değerli Bingöllüler,

Şunu bilin ki, bu ülke hepimizin, bu devlet hepimizin. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sadece bir şehrin, bir bölgenin değil; hepimizindir. Hepimiz istediğimiz yere gidebiliriz, hepimiz istediğimiz yere yerleşebiliriz. İsterseniz batıya gidin, isterseniz kuzeye gidin, isterseniz Trabzon’a, Kayseri’ye, Mersin’e, Adana'ya, İstanbul'a, Ankara'ya, Bursa'ya, nereye giderseniz hepsi bizimdir. Oralardan da gelip vatandaşlarımız buralara yerleşebilir, yatırım yapabilir, çalışabilirler. Böyle bir ülkeye sahibiz. Ülkemizin kıymetini, değerini hepimizin bilmesi gerekir. Aslında vatandaşlarımız hepsini biliyor bunun. Çanakkale’de herkes, Türkiye'nin dört bir yanında -o zamanlar Türkiye daha büyüktü- Türkiye'nin her tarafından koştu geldi, vatana savundu. Kıbrıs Harekâtı olduğunda, buralardaki askerlik şubelerinin önünde kuyruklar uzadı gitti. Türk, Kürt, Zaza ayırımı olmadı, herkes askerlik şubelerine koştu. Dolayısıyla bu millet devletine bağlıdır. Tabii ki noksanlıklarımız var. Eğer “Noksanlığımız yok” dersek, fert olarak da, kurumlar olarak da, devletler olarak da dersek, o zaman yanlış yoldayız demektir. Herkes noksanlığını bilecek. Mükemmel kimse yok, mükemmel devletler de yok. En gelişmiş ülkelere gidin, Amerika'ya, İngiltere’ye, Avrupa'ya. Onların da halklarının şikâyeti var. Tabii ki, bizlerin daha çok mesafe alması gerekir. Bugün gündüz de söyledim; ekonomi alanında memleketimizi daha çok geliştirmek, kalkındırmak, halkımızın daha müreffeh bir hayat yaşamalarını temin etmek nasıl görevimizse, halkın özgürlükleri, demokratik hakları, hukukları, standartları, hukukun üstünlüğü, insan hakları, inanç özgürlüğü, bütün bu konularda farklı kültürlerin rahatlıkla ifade edilebilmesi, yaşatılabilmesi, bunların herkese öğretilebilmesi, bunlarda da muhakkak ki mesafe almamız gerekir, buralarda da muhakkak ki yapmamız gerekenler var. Dolayısıyla noksanlıklarımızı saklayarak, kapıların arkasına koyarak, halıların altına süpürerek bir yere varılmaz. O zaman sıkıntılar oluyor. Bütün bunları görüp, bunları sabırla, kararlılıkla, büyük bir özgüven içerisinde halletmek bizim görevimiz, devlet adamlarının görevidir, siyasetçilerin görevidir, sizin temsilcilerinizin vazifesidir.

Bugün bu konularda, özellikle son 10 yıl içerisinde çok büyük mesafelerin alındığını, elini vicdanına koyan, vicdanını dinleyen herkes görecektir. Gerçekten çok güzel şeyler oluyor, çok güzel işler yapılıyor. Ben, daha önceleri Muş Havaalanından inip Bingöl’e geldiğimde yollar böyle değildi. Hepimiz üzülürdük. Siz Bingöllüler buradan başka şehirlere giderken, gittiğiniz yollarla bugünkü yolları karşılaştırın. Bundan 4-5 sene önce birçok konularda tabular vardı. Televizyonlara baktığınızda, -madem benim bu yöremde farklı diller konuşuluyor,- bu dillerde yayın yapan televizyonlar var. Herkes rahatlıkla meselelerini konuşabiliyor. Muhakkak ki daha da gitmemiz lazım, daha da yapılacak şeyler var; ama bütün bunları sabırla, kardeşlik ruhu içerisinde ileriye bakarak yapmamız gerekir.

Bugünlerde, hepinizin beklediği daha da güzel kardeşlik, barış, huzuru sürekli temin edecek çalışmalar yapılıyor. İnşallah bu çalışmaların hepsi netice verecektir. Şu bir gerçektir ki: Tabii ki memlekette kanunlar, nizamlara herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Bunlar değişecekse, bunları siyaset yoluyla, bunları konuşarak, tartışarak değiştireceğiz. Gördüğünüz gibi, bunlar hep gerçekleşiyor.

Bir ülkede, bir şehirde, bir bölgede eğer güvenli ortam, huzur olmazsa, orada ekonomik kalkınma da olmuyor. Biliyorum, Bingöl her zaman huzurluydu, sakindi. Demin söylediğim gibi, gece yarılarına kadar herkes dışarılardaydı. Ama uzaklardaki imaj farklı oluyor. Zannediliyordu ki, buralarda büyük sıkıntılar var. Onun için, insanlar gelip yatırım yapmaya da çekiniyorlardı. Hatta Bingöllüler bile birazcık sermayesi çoğalınca başka yere gidip başka yerlere yatırımlar yapıyorlardı. Bu bir gerçek. Bütün bunlar değişecek inşallah. Yollar yapılıyor, altyapı hizmetlerini devlet yapıyor, hastaneler yapılıyor, okullar yapılıyor, Bingöl’de üniversite var. Doğalgaz geliyor. Yolda gelirken çalışmaları gördüm. Gelirken, Cevdet Bey’e, Sayın Bakana dedim ki, “Harıl harıl bir çalışma var.” O kadar çok iş makinesi var ki her yerde… Siz içinde olduğunuz için belki fark etmiyorsunuz; ama şimdi buradan çıkıp şöyle giderken bakın, kaç tane sayacaksınız? Bunların hepsi pahalı makineler, bunlar süs için durmaz. Bunların 2 saati bile değerlidir. Ama bütün bunlar iş yapıyorlar. Bütün bu altyapı hizmetleri yapılırken, muhakkak ki özel sektörün de gelip yatırım yapması gerekir. Bakın, şunu açıklıkla söyleyeyim: Gaziantep’te de, Kayseri’de de, Konya’da da, Denizli’de de devlet fabrika yapmıyor. Kim yapıyor; özel sektör yapıyor, yatırımcılar gidip yapıyor. Eğer yeteri kadar sermaye yoksa küçük sermaye birleşiyor, geliyor, yapıyor, işler yapıyorlar. Buraya da artık onlar gelecek. Hele hele buralarda el değmemiş topraklar var. Buraların hayvancılığı anam babam usulü olmayacak artık. Buralardaki tarım, ziraat öyle olmayacak. Bütün bu altyapı yatırımları, büyük projeler bittiğinde her şey çok daha farklı olacaktır. Bunun için hep ümitli olmamız lazım.

Ben, Türkiye'nin geleceğine hep güvenmişimdir. Milletime daima güvenmişimdir. En zor dönemlerde, Hakkari’ye gittiğimde, Şırnak’a, Diyarbakır'a gittiğimde, Van’a gittiğimde orada gördüğüm coşku, orada gördüğüm ilgi, benim şahsımda hep devletine olan bağlılığı göstermiştir. Aynı şey Edirne için, aynı şey Sinop için, aynı şey başka yerlerimiz için de geçerlidir. Birbirimizin değerini, kıymetini bileceğiz. Koskoca bir ülkeyiz, 75 milyonun üzerindeyiz biz. Bugün gündüz söyledim,  tekrar ediyorum; biz bir şehir devleti değiliz. Dünyada öyle devletler var ki, öyle cumhurbaşkanları, başbakanları var ki, onların nüfusu 600 bin, 500 bin, 1 milyon, 2 milyon. Tabii ki, o zaman herkes tek tip olacaktır. Türkiye 75 milyon. Doğuya gelirsen ayrı bir renk, kuzeye gidersen ayrı bir renk. Orta Anadolu ayrı bir renk. Bütün bu renkleri toplayıp buket yapmasını bilmemiz lazım ki böyledir. Onun için, birliğimizden, beraberliğimizden hiç şüphem yoktur. Ama hepimizin görevi, bunu daha da pekiştirmek ve görünen arızi sıkıntıları gidermektir. İnşallah, bunların hepsi de gerçekleşecektir. Ben bir kez daha bugün gün boyu Bingöllü vatandaşlarımın gösterdiği sevgi ve muhabbete teşekkür ediyorum. Hepinize başarılar diliyorum. İnşallah, en güzel günler, en aydınlık günler Türkiye için olacak, hepimizin için olacaktır.

Hepinize tekrar başarılar diliyorum. Sağ olun, var olun.

Yazdır Paylaş Yukarı