Sayın Cumhurbaşkanı,
Değerli Bakanlar,
Değerli Milletvekilleri,
Türk ve Litvanya iş dünyasının çok değerli temsilcileri;
Bugün, Sayın Cumhurbaşkanı Grybauskaite’nin nazik davetine icabetle gerçekleştirdiğim bu ziyaret vesilesiyle, Sayın Cumhurbaşkanıyla birlikte sizlere hitap etme fırsatını bulmuş bulunuyoruz. Her iki cumhurbaşkanı olarak bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Çünkü dün yaptığımız hem baş başa, hem heyetler arasındaki toplantılarda, hem bugün sabah Sayın Başbakanla yaptığımız toplantılarda, ilişkilerimizin ekonomik ayağına çok büyük önem verdiğimizi ifade ettik ve iki ülke arasındaki ekonomik faaliyetlerin daha da gelişmesi için, ticaretin daha da artması için, yatırımların karşılıklı daha da gelişmesi için ne gerekiyorsa bunları yapmak gerektiğine inandığımızı tekrarladık. Bu ekonomik faaliyetleri yapacak olanlar da sizlersiniz; Türk ve Litvanyalı değerli iş adamları, iş hanımları, sizler gerçekleştireceksiniz. Bu bakımdan, sizleri teşvik etmek ve sizlerin yolunuzu açtığımızı göstermek için bugün aranızdayız.
Değerli katılımcılar;
Bildiğiniz gibi Türkiyeyle Litvanya arasındaki dostluk çok eskidir.1930 yılında imzaladığımız Dostluk Anlaşması vardır ve Türkiye daima buna sadakatle bağlı kalmıştır. Bugün de NATO içinde müttefik iki ülkeyiz. Avrupa Birliği içinde Litvanya tam üye, biz de müzakere eden bir ülkeyiz. 3 ay sonra Litvanya, Avrupa Birliği’nin dönem başkanlığını alacak. Sayın Cumhurbaşkanının aslında Avrupa Birliği içerisinde çok büyük tecrübeleri vardır. Dolayısıyla oradaki tecrübelerini, şimdi Litvanya Cumhurbaşkanı olarak başkanlıklarını tecrübe ederken de çok faydalı olacaklarına kesinlikle inanıyorum. Her şeyden önce Litvanya’ya bu dönem başkanlığı için çok başarılar diliyorum.
Şüphesiz ki, Türkiye gibi büyük nüfus ve ekonomisi büyük olan ülkelerin Avrupa Birliği’ne tam üyelik süreçleri ve müzakere süreçleri hep sancılı olmuştur, bunun farkındayız. Daha önce İngiltere, İspanya gibi büyük ekonomilerin ve büyük nüfusların tam üyeliklerinde de birçok zorluklar olmuştu. Tabii ki biz, gerçekçi ve realist olarak bu sürece yaklaşıyoruz, ama şunun kesinlikle unutulmamasını istiyoruz: Avrupa Birliği’nin temel prensiplerinden birisi ahde vefadır. 2005 yılında Avrupa Birliği’nin bütün üyelerinin cumhurbaşkanlarının, başbakanlarının Türkiye'nin tam üyelik sürecini başlatma iradeleri daha tazeliğini korurken, bütün üye ülkelerin bu imzalarına sadakat göstermelerini beklemek de şüphesiz ki bizim hakkımızdır.
İkincisi şu: Türkiye, 1996 yılından beri Avrupa Birliği’nin Gümrük Birliği’ne tam üye olan bir ülke. Hatta öyle ki, birçok üye Avrupa Birliği’ne üye olmadan önce, Türkiye onlarla Gümrük Birliği içindeydi. Hatta bu anlamda, Avrupa Birliği’ne üye olup da Gümrük Birliği üyeliği daha sonra başlayanlar bile var. O açıdan, Türkiye'nin bu ayrıcalıklı özelliğinin ve öneminin de bütün üye ülkeler tarafından da takdir edilmesini istiyoruz.
Burada çok önemli bir konuyu, siz değerli iş dünyasının temsilcileri daima bizim dikkatimize getirirler. Bu da vize meselesi. Sizler ürettiğiniz malları Gümrük Birliği içerisinde rahatlıkla dolaştırırken, bu malları üretenler ve bu malların sahipleri olarak Gümrük Birliği üyesi ülkeler, yani AB üyesi ülkeler içerisinde rahatlıkla dolaşamıyorsunuz. Öyle oluyor ki, fuarlara gidip fuarlarda mallarınızın başında duramıyorsunuz. Vize işlemleri maalesef çok uzun sürüyor ve burada büyük bir haksızlık oluyor. O bakımdan, Litvanya’nın dönem başkanlığı sırasında, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün yetkililerden ricamız, bu konuyla ilgili bizim olmadığımız toplantılarda bunun adil olmadığının tartışılması ve bu konuda beklediğimiz adımların atılmasıdır. Avrupa Birliği, Latin Amerika’daki Brezilya ile bile, daha üyelik müzakerelerine başlamamış ülkelerle
bile vize muafiyeti anlaşmaları imzalarken, Türkiye gibi büyük bir ekonomiyle bunu yapmaması büyük bir noksanlıktır.
Değerli katılımcılar;
Sizin daha fazla iş yapabilmeniz için bizler altyapıları hazırlarız. Bu altyapı hukuki altyapıdır önce, sonra da fiziki altyapılardır. Fiziki altyapı deyince ulaştırma gelir hemen akla. Onun için, biraz sonra ulaştırma bakanlarımız burada Viking Tren Projesi’ni imzalayacaklar ve buralardan çıkan vagonlar Karadeniz üzerinden Türkiye'ye, Türkiye'den de daha başka bölgelere, Ortadoğu bölgesi başta olmak üzere birçok coğrafyaya çok rahat bir şekilde ulaşacak. Aynı şekilde, Türkiye'den gelen vagonların da buralara direkt gelebilmeleri mümkün olacak. Bunun çok büyük bir avantaj olduğuna inanıyorum. Ayrıca, Haziran ayında, Litvanya Havayolları’na ilaveten Türk Hava Yolları da İstanbul ile Vilnius arasında seferlere başlayacaktır.
Bütün bunlar tabii ki güzel, ama daha önemlisi şu: Her iki ülkenin de ekonomik performansları iyidir. Bugün Avrupa Birliği’nin birçok ülkesine baktığımızda, maalesef büyük ekonomik krizler, finans krizleri yaşanırken, gerek Litvanya, gerek Türkiye bu krizleri yaşamamış ülkelerdir. Litvanya ekonomisinin iyi olduğuna en önemli örneklerden veya burada en iyi iş yapma imkânının, ortamının olduğuna en iyi örneklerden yine birisini Dünya Bankası vermektedir. Dünya Bankası’nın Doing Business in 2013 Raporunda Litvanya 27. ülke olarak gösterilmekte. Sizin önünüze herhangi bir bürokratik engel, herhangi öngöremediğimiz problemler bu ülkede çıkmamakta. Bunu en tarafsız kurum bir olarak Dünya Bankası söylemekte. Dolayısıyla cesaretle bu ülkede yatırım yapabilirsiniz. Türk iş adamlarına sesleniyorum, cesaretle bu ülkeyle ticaret yapabilirsiniz. Ve bu ülkenin hukukuna ve kurallarına güvenebilirsiniz.
Litvanyalı iş dünyasını temsilcilerine de Türkiye'yle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Siz de Türkiye’ye yatırım yapabilirsiniz, Türk iş adamlarına güvenebilirsiniz, Türkiye’yle ticaret yapabilirsiniz. Her şeyden önce Türkiye’nin, harcama paritesine göre 1 trilyon doların üzerinde gayri safi milli hâsılası vardır. Türkiye, son 10 yıl içerisinde, Avrupa Birliği ortalamasının 5 katı daha fazla büyümüştür. Dolayısıyla büyüyen bir ülkedir. Nüfusumuz 76 milyondur, coğrafyamız oldukça geniştir. Türkiye'nin hinterlandı da çok geniştir. Ortadoğu ülkeleri, Afrika ülkeleri, Mağrip ülkeleri, Orta Asya. Bütün bu ülkelere de Türkiye üzerinden çok rahat açılabilirsiniz. Mallarınızı satabilirsiniz, Türk iş adamlarıyla bu bölgelerde çok iyi yatırım yapabilirsiniz. Türkiye'nin bankacılık sistemine de güvenebilirsiniz. Bankalarımızın sermaye yeterlilik oranı yüzde 17 seviyesindedir. Türkiye'nin bütçe açığı da 1,8’dir. Borçlarımız da gayrisafi milli hasılanın yüzde 36sıdır. Bütün bunlar Maastricht Kriterleri’nin çok önemli bir kısmını karşıladığımızı da göstermektedir. Dolayısıyla potansiyel büyüktür. Bu potansiyeli değerlendirmek sizin elinizdedir. Ne kadar çok iş yaparsanız, ne kadar çok karşılıklı bir araya gelirseniz, iş yapma fırsatlarını bulursunuz. Eminim ki, bugünkü toplantılarınız bu anlamda faydalı geçmiştir. Yeni işler yaparsanız, bizler de bundan çok mutlu oluruz.
Tekrar hepinize başarılar diliyorum ve Sayın Cumhurbaşkanına şimdiye kadar bakanlarımızı, milletvekillerimizi ve iş dünyasının çok küçük bir temsilcisini tanıştırmıştım. Gördüğünüz gibi, bu salona benimle birlikte 100ün üzerinde Türk iş adamı ve yatırımcı geldi. Şimdi onları da gördünüz. Ülkenize ilgileri çok büyüktür. Ümit ediyorum ki, sizden de aynı ilgi Türkiye'ye söz konusu olacaktır.
Tekrar hepinize başarılar diliyorum.