Hepinize iyi akşamlar.
Stockholm’de değerli vatandaşlarımla beraber olmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Eşim, Değerli Bakanlar, değerli eşleri, milletvekillerimiz ve büyük bir heyetle birlikte buraya geldik.
Biliyorsunuz ki, Türkiye Cumhuriyeti’nden bu ülkeye yapılan ilk Cumhurbaşkanı ziyareti oluyor. Yani ilk Devlet Ziyareti oluyor. Tabii ki, bunun mutluluğunu yaşıyoruz.
Daha önceki yıllarda buraya çok geldim, Dışişleri Bakanı olduğum dönemlerde. Neredeyse çoğunuzu tanıyorum, başta değerli hemşerilerim olmak üzere, sizler ki -biraz önce Büyükelçimizin de söylediği gibi en kadim, en eski gelenlerisiniz-. Ama bugün biliyoruz ki, artık yüz binin üzerinde bir nüfusumuz var burada. Sizlerin büyük bir kısmı buranın vatandaşısınız, dolayısıyla iki tane vatanınız olmuş oldu. Çifte vatandaşsınız. Burada yaşıyorsunuz ama aklınız fikriniz de tabii ki doğdunuz yerlerde. Ve yahut da daha gençler için yani burada doğanlar için babalarının, annelerinin doğduğu yer olan ülkemiz, Türkiye’mizdir. Bugünkü çağda artık iletişim, televizyonlar, gazeteler, internet o kadar çok gelişti ki, sanki orada yaşıyor gibi de takip ediyorsunuz. Bundan eminim.
Zergün Hanım’ın dediği gibi bütün herkesle buluşmak isterdik. Ama bu yoğun program içerisinde buradaki bütün vatandaşlarımızın temsilcileri olarak sizler buradasınız. Dolayısıyla onların hepsine ayrı ayrı hep selamlarımızı, muhabbetlerimizi muhakkak ki hep ileteceksinizdir.
Şunu da söylemek isterim, Türkiye artık Türkiye dışındaki vatandaşlarıyla çok daha yakın ilgileniyor. Bir taraftan Büyükelçiliğimiz, bir taraftan konsolosluklarımız, bir taraftan da Dış Türkler Başkanlığımız var şimdi biliyorsunuz. Onlar da bizimle heyetimizde beraberler. Buradaki sorunlar, burada takip edilecek işler çok daha yakın, çok daha bire bir şekilde takip ediliyor ve onların halli, çözümü için de muhakkak ki, elimizden gelen her türlü siyasi, diplomatik çalışmaları yapıyoruz.
Bugün başta Kral, Kraliçe ve çocukları olmak üzere onlar da bizi çok güzel misafir ettiler. Beraber iş toplantısı yaptık. İsveçli ve Türk iş adamlarının toplantılarına katıldık, onları teşvik ettik. Buranın parlamentosunu ziyaret ettim. Parlamento Başkanı ve oradaki Türk Dostluk Grubu ile görüştük.
Yine büyük bir memnuniyetle gördüm ki, Türkiye’den gelip, Türk vatandaşı olup burada büyüyen ve burada çok başarılı olup siyasete katılan ve İsveç Parlamentosuna seçilen değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı aynı zamanda olarak buraya gelmiş olan değerli milletvekilleriyle de tanışmış oldum.
Bütün bunlar iki ülke arasındaki ilişkilerin ne kadar güçlü cereyan ettiğini de gösteriyor. Hepimiz biliyoruz, tarihte Osmanlı İmparatorluğu ile İsveç Krallığı arasında çok dostane ilişkiler olmuş. Bugünkü serbest ticaret anlaşmalarını 1700’lü yıllarda yapmışız. 1600’lü yıllarda karşılıklı büyükelçiler göndermişiz. Burada şimdi çok görkemli büyükelçilik binamız o zaman daha büyükmüş değil mi Zergün Hanım? Evet. Ama bugün de ilişkilerimiz çok iyi. Bu ülke bizi her zaman hep destekliyor. Biz de destekliyoruz. Burada sizler ne kadar başarılı olursanız bizim için o kadar çok gurur kaynağı olmaktadır.
Buradaki vatandaşlarımız Türkiye’nin dört bir köşesinden gelmişlerdir. Herkesin burada dayanışma içerisinde olmasını, yeri geldiğinde Türkiye meselelerine sahip çıkmaları gerektiğini çok arzu ederiz.
Türkiye’nin ne kadar çok değiştiğini gidip gelenleriniz biliyor, görüyorsunuz. Özellikle son 10 yıl içerisinde olağanüstü değişiklikler oldu Türkiye’de. Türkiye’nin demokratik standartları çok yükseldi. Türkiye’nin bütün vatandaşları içerisindeki -büyük bir ülkeyiz biz, büyük bir ülkenin tabii ki vatandaşları da çok çeşitli oluyor- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının önemli bir kısmı bizim Süryani vatandaşlarımız. Onların dini liderleri Sayın Patrik Vekili de bizim heyetimizle beraber geldiler.
Yine biliyoruz ki, burada birçok şehrimizden çok Kulu’yu biliyorlar. Hatta Konya milletvekilimiz burada şimdi aramızda. ‘Şimdi burada sen Konyalı değil Kulu’lu olarak daha çok isim yaparsın’ dedim. Belediye başkanımız burada. Büyük bir heyetle birlikte geldik. Sizden arzumuz şudur bizim bir taraftan burada hepiniz mutlu olun, hepinizin hayatı güzel olsun.
Burada çoğunuz hep ekonomik faaliyetler içerisinde oluyorsunuz. Bu ülkenin refah toplumu olduğunu biliyoruz, zengin bir ülke. Bundan hepiniz payınızı alın ama ülkenizle ilgili de hepiniz birer büyükelçi gibi olun, gönüllü büyükelçi olun. Ülkenizi, Türkiye’yi burada en güzel şekilde eminim ki temsil ediyorsunuzdur. Türkiye’nin meselelerine sahip çıkın. Bazı, çeşitli propagandalardan dolayı imajlar bozulabilir zaman zaman ama gerçeklerle imajlar arasında çok büyük farklar vardır. Bugün şundan emin olmalısınız ki, Türkiye’nin gerçeği çok çok daha iyidir. Bugün Türkiye her bakımdan çok daha güçlüdür. Türk siyaseti, Türk demokrasisi, Türkiye’nin ekonomisi her bakımdan… Onun için çok ilgi görmekte. Daha tabii, Türkiye’de yapacağımız çok daha güzel işler vardır. İnşallah bunlar da hep huzur içerisinde, anlayış içerisinde, büyük bir barış ortamı içerisinde bütün bunlar gerçekleşecektir ve ülkemiz ayak bağlarından da kurtulacaktır ve ondan sonra da Türkiye’nin çok daha güçlü, müreffeh bütün halkının da çok daha mutlu olduğunu herkes görecektir.
Sizlerin Türkiye’ye sık sık gelmenizi isteriz. Eskiden olduğu gibi haftada bir değil uçak seferleri. Herhalde günde birkaç sefer vardır buraya değil mi, İstanbul’dan? Sadece THY değil diğer Türk özel şirketler de uçuyorlar buraya. Buranın hava yolları da uçuyor. Artık ulaşım ve gidiş-gelişler çok kolaylaştı. Onun için hiç kimse vatan hasreti çekmesin sık sık gitsin gelsin. Yazları özellikle gençleri muhakkak getirin Türkiye’ye. Çocukları muhakkak getirin Türkiye’ye. Herkes getirsin. Doğduğu şehirleri, köyleri herkes görsün ve herkes kendi toprağının kokusunu sakın unutmasın. Bu çok önemli, sizler için en önemli olan, özellikle daha büyükler için, ilk nesiller için çocuklarınıza bu Türkiye sevgisini iyi aktarabilmek. Bu sizin için de çok önemlidir, bunu biliyorum. Ama onları ne kadar çok Türkiye’ye gönderirseniz, tatillerini Türkiye’de geçirirlerse o kadar çok bağlılıkları da artar.
Burada bulunduğunuz süre içerisinde Türkçeyi de yeni nesillere muhakkak öğretmek gerekiyor. Bununla ilgili resmi temaslarımız tabii var, okullarda bunu gerçekleştirmek için. Ama olmasa bile veya yeterli olmasa bile bunu sizler çocuklarınıza muhakkak aktarmanız gerekir ki, ülkeye, anavatana bağlılık ancak böyle sürekli olabilir. Eğer dil, Türkçe konuşma gerçekte unutulursa, o zaman o bağ belki gönüllerde kalır. Gönülde olan da zamanla unutulabilir.
Ben tekrar sizlerle burada Cumhurbaşkanınız olarak, beraber olmaktan çok büyük gurur duyuyorum.
Hepinizi sevgiyle, muhabbetle hep kucaklıyorum ve burada olmayanlara da herkese de bu aynı sıcak duygularımızı iletmenizi sizden özellikle hep rica ediyorum. Sağ olun, var olun.