Değerli Misafirler,
Değerli Konuklar,
Önce hepinize sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Bugün güzel ilimiz Çankırı’da bulunmaktan gerçekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Hepinize ayrı ayrı sevgilerimi sunuyorum, özellikle şehit ailelerimize. Girdiğimde hepinizin adına onları ayrı ayrı selamladım. Gazilerimize hoş geldiniz diyorum. Onlar daima bizim bu topluluklarımıza, buluşmalarımıza hep şeref katmaktadırlar. Çünkü en değerli varlıklarını bu ülke için vermişlerdir.
Değerli Konuklar,
Çankırı’ya daha önce defalarca geldim. Siyasi hayatımda, milletvekili olarak, Dışişleri Bakanı olduğum dönemlerde geldim. Bugün Cumhurbaşkanınız olarak aranızdayım. Öğrendim ki uzun süredir buraya gelen ilk Cumhurbaşkanıyım. Bu da beni ayrıca çok memnun etmiştir. Ankara’ya yakın olmanın avantajı ve dezavantajı vardır biliyorsunuz.
Ankara’ya çok yakın olununca her zaman zaten gidilir gelinir denilir, günlük gidilip gelinir. Bazan de nasıl olsa her zaman gidilir diye önce daha uzak yerler ziyaret edilir. Benim de doğrusu Çankırı’ya gelişim biraz öyle oldu. Ama şunu açıkça sizinle paylaşmak isterim, bu sefer Çankırı’yı çok daha farklı gördüm. Ankara’dan buraya gelene kadar yolun gayet güzel olması, yol etrafındaki yeni oluşumlar, şehrin girişi, şehrin içindeki çayın etrafının yapılmış olması ki hep dikkatimi çekerdi daha önceki gelişlerimde “Nasıl olur da bu ihmal edilir?” diye. Bütün bunları çok müspet, güzel gelişmeler olarak gördüm. Bugün önce Vali Beyden sonra değerli Belediye Başkanından, değerli Garnizon Komutanından aldığım bilgiler de Çankırı’nın ne kadar büyük bir dinamizm taşıdığını ve geleceğinin ne kadar çok daha parlak olduğunu göstermekte. Bugün görüşmelerimde söyledim, şimdiye kadar Çankırı, Ankara’ya göç verdi. İnanıyorum ki buradaki bu güzel gelişmeler, şehrin alt yapısının gelişmesi, çok güzel sanayi tesislerinin gelmesi, çok güzel okulların açılması, buraya tekrar nüfus getirecektir ve önümüzdeki yıllarda buralar çok daha güzel olacaktır. Ankara ile Çankırı’nın birleşmesi çok uzun sürmez yani bunu size açıklıkla söyleyeyim. İnşallah bu yol daha da güzelleşecektir. Alt yapısı, her şeyi güzel önümüzdeki yıllarda sıcak asfaltı falan, onlar da hep biter ve o zaman her şeyi daha güzel olacak.
Bu ülke hepimizin ülkesi. Türkiye’nin neresine giderseniz doğrusu ayrı bir güzellikle karşılaşırsınız. Cumhurbaşkanı olarak bütün illerimizi ziyaret ediyorum. Hakkâri’ye giderseniz oranın dağları, oranın görünümü, gerçekten, “Burası ne kadar güzel diyar” dersiniz. Bazı sıkıntılar bitmiş olsun inanın insanların koşarak gideceği yerlerdir. Karadeniz ayrı, Akdeniz ayrı. Trakya, orası çok daha farklı. Anadolu’nun içi, buralar çok daha farklı. Büyük bir ülke, büyük bir nüfusumuz var ve çok değişik kültürlerimiz var. Bu söylediğim bölgelerin hangisine giderseniz kendisine has gelenekleri, özellikleri, yer yer şiveleri, dilleri, bütün bunlar var. Bütün bunları Türkiye’nin zenginliği olarak görmemiz gerekir. Bunlar Türkiye’yi güçlü yapan unsurlardır. Biz küçük bir ülke değiliz ki hepimiz birbirimizin tıpkısı olalım. Ancak çok küçük ülkelerde buna rastlarsınız. Herkes birbirinin aynısıdır. Aynı gelenek vardır, aynı görgü vardır. Türkiye öyle bir ülke değil ki. Türkiye çok büyük bir ülke. Türkiye ayrıca çok büyük bir imparatorluğun devamı olan bir ülke. Biz bütün imparatorluğun mirasını aldık dolayısıyla nüfusunu aldık, bütün geleneklerini aldık. Onun bütün renklerini, zenginliklerini bugün Türkiye Cumhuriyeti olarak taşıyoruz bünyemizde. Bütün bunlar bizi büyük ülke yapıyor, güçlü ülke yapıyor. Onun için bizim dayanışmamızı çok daha güçlendirmemiz gerekir.
Cumhuriyetin 89. yılını yaşıyoruz ve demokrasimiz, hukuk nizamımız giderek çok daha derinleşiyor, gelişiyor. Böyle bir ülkenin özgüveninin çok büyük olması lazım.
Sıkıntılarımızı aşacağımızdan eminin, bunlardan hiç şüphem yok. Ayrıca bugün bütün çevremize baktığımızda Türkiye büyük bir istikrar yaşıyor. Bu istikrar içerisinde çok büyük ekonomik kalkınma içerisindeyiz. Bazan biz bunun farkında değiliz. Hepimizin sıkıntıları var. Ben hiçbir zaman her şeyi toz pembe göstermek istemiyorum, gerçekçiyim. Tek tek konuşsak ne kadar sıkıntı var. Vali beyden, sayın Belediye Başkanından dinlediğim istekler var. Bunların hepsi ayrı. Ama başkalarıyla mukayese ettiğinizde, eskiden kendimizi doğu komşularımızla mukayese ederdik, şimdi batı komşularımızla, Avrupa ile mukayese ettiğimizde, oranın halklarının çektiği sıkıntıları televizyonlarda, gazetelerde görüyorsunuz, okuyorsunuz, o zaman içinde bulunduğumuz durumu daha çok takdir etmemiz gerekir ve Türkiye’nin ekonomik performansını, ekonomik başarılarını daha çok görmemiz gerekir. Çankırı’da artık Çankırı’nın merkezi değil ilçeleri sanayileşiyor. Kaç tane organize sanayi bölgesi var. Türkiye’nin en büyük fabrikalarından bazıları burada. Bugün ziyaret de edeceğim. Yeni yeni talepler var. Yeni yeni gelip buraya kurulacak fabrikalar var. İstanbul’un etrafı nasılsa Ankara’nın etrafı da böyle oluyor. Etrafı dediğimde de nasıl Sakarya, Kocaeli İstanbul’un hinterlandıysa Ankara’nın hinterlandı da işte Çankırı’dan başlıyor. Kırıkkale oluyor ama en yakını burası. Dolayısıyla problemlerimizin hep aşılacağına inanıyorum. Yeter ki biz birbirimize - saygı gösterelim, sevgi gösterelim. Birbirimizi anlayışla karşılayalım.
Çankırı geleneği olan bir şehir, tarihi olan bir şehir. Çok köklü tarihimiz var. Anadolu’nun ilk fethinden hemen sonra fethedilmiş. Bu vesileyle de üniversitenin adını verirken çok büyük bir hatıraya saygı gösterilmiş, Karatekin Üniversitesi denilmiş. Bunu düşünenleri tebrik ederim. Bütün bunlar muhakkak ki Çankırı’nın içinden gelmiştir. Buradan çok önemli simalar yetişmiştir, devlet adamları yetişmiştir, büyük işadamları yetişmiştir hepsini görüyorum, tanıyorum. Bütün bunlar bu şehrin ne kadar -nüfusu bugün küçük olabilir ama- ne kadar köklü ve derin bir kültürü, tarihi olduğunu çok açık göstermektedir. Bugün de zaten bazı yerlerin, bildiğim yerlerin yeni halini görmek için gezeceğim.
Ayrıca şunu da söylemeden geçemiyorum. Sayın Vali de konuştu, buranın değerli iş adamlarının hayırseverliliği. Bunları yakinen biliyorum doğrusu. Hepinizi bu bakımdan ayrı ayrı tebrik etmek istiyorum. İşadamlarımız, hayırseverler. Bu kolay bir şey değildir. Size hiç kimse baskı yapmadan, sizi hiç kimse zorlamadan. Bu bir vergi değil ki. Mecburen yurttaşlık hakkı diye, ödevi diye verginizi ödemek zorundasınız. Ödemezseniz vergi mecburen alınır ama hayır işi böyle değil. Hayır işi tamamen gönülden gelen bir şey. Sadece sizin değil ailenizin de bunu desteklemesi gerekir. Başka yerde harcayacağınız imkânlarınızı kendi ülkeniz, kendi şehriniz, kendi insanlarınıza ayırabilmek. Bu gerçekten çok şereflidir. Aranızda bunun çok sayıda örnekleri var. Bazılarınızı çok yakinen tanıyorum. Doğrusu bundan dolayı da ayrı ayrı tebrik ediyorum. Tekrar bugün sizlerle beraber -eşimle beraber geldik- burada bulunmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum. Hepinize başarılar diliyorum ve inşallah tekrar ileride, güzel günlerde görüşmek dileğiyle çok sevgiler sunuyorum, sağolun.