Kıymetli Misafirler,
Çeşitli Ülkelerden Gelen Sevgili Öğrenciler,
Hepiniz hoş geldiniz.
Sizi Çankaya’da, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Ayrıca burada bize çok güzel şarkıları söyleyen, güzel folklor gösterileri yapan, Türkiye’nin değil dünyanın dört bir yanından gelen sizlere de hepinize hem çok çok teşekkür ediyorum hem tebrik ediyorum. Aslında ben burada çocukları 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda hep kabul ediyorum. O zaman Türkiye’nin her bir şehrinden geliyorlar. Ama şimdi bu merasimde dünyanın her bir köşesinden geldiniz, buraya büyük bir neşe getirdiniz, buraya büyük bir renk getirdiniz, zenginlik getirdiniz. Hepinizi burada görmekten bir kez daha duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum. Sizleri buraya getiren, organize eden bütün büyüklerinize, değerli öğretmenlere, hepinize de yine teşekkür ediyorum ve tebrik ediyorum.
Karamanoğlu Mehmet Bey Türk Dili Ödülü’nün şahsıma verilmesi dolayısı ile düzenlenen bu merasim vesilesiyle ekranlarda seyrettiğim Türkçe Olimpiyatları’nın güzel gösterilerinden bir kısmını burada hep beraber de görmüş olduk. Bu da ayrıca büyük bir zevk verdi. Şunu gördüm ki: Türkçe’yi aksansız, İstanbul şivesiyle konuşuyorsunuz. Yanımdaki iki güzel gençle de konuştum. Kayseri’den, Yozgat’tan, İstanbul’dan, Trabzon’dan gelmiş öğrencilerimizle nasıl güzel konuştuysam aynı şekilde onlarla da konuştum.
Yine aldığım bilgilere göre Karamanoğlu Mehmet Bey Türk Dili Ödülü, Uluslararası Türkçe Öğretimi Derneği tarafından Türkçe Olimpiyatları’nın organize edildiği her dönem bir kişiye veriliyor. Bu sefer de bana tevdi ettiniz. Bundan dolayı özellikle tertip komitesine, hepinize çok teşekkür ediyorum. Benim için gerçekten çok değerli bir hediye olmuştur.
Hepinizin bildiği gibi ta 1277 yılında Karamanoğlu Mehmet Bey, o zaman çıkmıştır ve “Artık her yerde, divanda da, dergahta da, meydanda da her yerde yani devlet içerisinde de, sokakta da, caddede de, pazarda da, her yerde artık güzel Türkçemizi konuşacağız” demiştir ve bunu ünlü fermanıyla da bütün dünyaya ve bütün Türk dünyasına duyurmuştur. O günden bugüne de Türkçe çok daha zenginleşmiştir. O günden bugüne Türkçe çok daha konuşulur olmuştur. Büyük şairler, edebiyatçılar, tarihçiler, çok büyük kültür adamları yetişmiştir. Belki o gün bu ferman verilmeseydi, Türkçe o günden bugüne körelmiş, daralmış olacaktı. Dolayısıyla Karamanoğlu Mehmet Bey, gerçekten Türkçe’nin bugünkü hale gelmesinde en büyük hizmeti olan bir Türk devlet adamıdır. Kendisini, -neredeyse bin yıl kadar öne gidiyor- tabii rahmetle anıyoruz.
Dil, Türkçe, kültürün ana unsurudur, her şeyin başıdır. Güzel Türkçemizi, güzel dilimizi ancak yayarsak, konuşursak onu zenginleştirebiliriz. Sizin organize ettiğiniz bu güzel Türkçe Olimpiyatları belki de Türkçe’ye en büyük hizmeti yapan bir etkinlik oluyor. Türkçe’ye kimileri romanlar yazarak, kimileri şiirler yazarak, kimileri çok güzel edebi eseler vererek hizmet ediyorlar ama, siz de bu şekilde Türkçe’ye en güzel hizmeti veriyorsunuz. Bundan dolayı bir kez daha organizatörleri, teşvik edenleri, emeği geçen herkesi, hepinizi bir kez daha çok tebrik ediyorum.
Gerçekten Türkiye’nin Türkiye dışındaki en büyük faaliyetlerinden birisidir bu. Biraz önce sinevizyonda da gösterdiniz, yurt dışında gittiğim her yerde Türk okullarını hep ziyaret ederim. Çok takdir ettiğim bir projedir. Türk devletinin belki de devlet eliyle olmayan en büyük projesidir bu diyebilirim.
Bugün 135 ülkeden burada temsilciler var. 140 ülke içerisinde yarışmalar yapılmış ve binlerce öğrencinin içerisinden 1500 öğrenci de Türkiye’ye getirilmiş. Bunlar Türkiye’nin şehirlerinden değil. Dünya üzerindeki 135 devletten, ülkeden getirilmiş. O bakımdan gerçekten Türkiye’ye, Türkçemize, Türk milletine en büyük hizmetlerden birisini yapıyorsunuz. Bundan dolayı bir kez daha takdirlerimi ve şükranlarımı burada sizinle paylaşmak isterim.
Güyükelçiliğimizin olmadığı yerlere gittiğimizde, buraya büyükelçilik açalım dediğimizde, aslında Türk okulu vasıtasıyla oraya Türk Bayrağı daha önce götürülmüş. Türkiye, Türk Bayrağı ve Türkçe tanıtılmış. Bazı yerlere okullardan sonra gidip büyükelçilik açtık. Birçok Afrika ülkesinde böyle oldu. Ama gördüğüm şey şu ki: Orada en güzel şekilde Türkiye’yi de temsil ediyorsunuz. Türkçeyi de en güzel şekilde anlatıyorsunuz, öğretiyorsunuz.
Size değerli, kıymetli çocuklar diyeceğim artık. Birleşmiş Milletler’in iyi niyet elçileri vardır. Hatırladığım kadarıyla geçen sene de bunu söylemiştim, buraya gelen topluluğa. Birleşmiş Milletler, insanlığa en güzel hizmeti yapanlara elçilik unvanı verir. Bildiğiniz gibi bazı çok iyi bilinen bilim adamları, artistler, işte edebiyatçılar bu unvanı alırlar ve insanlığa hizmet ederler. Sizi de ülkenizin iyi niyet elçileri olarak görüyorum ve büyüdüğünüzde bugünkü öğrendikleriniz, ülkelerinizle Türkiye arasında çok büyük, sağlam köprülerin kurulmasına hep vesile olacaktır. O bakımdan yurt dışındaki Türk okullarının değerinin ileride çok daha büyük olacağını görüyorum. Türkiye ile bütün bu ülkeler arasında, bütün bu ülkelerin halkları arasındaki ilişkileri temele, halka yayan bir faaliyet, fonksiyon görüyorsunuz. Bu bakımdan da gittiğim her yerde vaktim olduğunda muhakkak hep ziyaret ediyorum.
Türkçe sadece Anadolu’da konuşulmuyor. Türkçe sadece Türk coğrafyasında da konuşulmuyor. Orta Asya’dan Balkanlara, Mağrip ülkelerinden Rusya’nın içlerine kadar zaten konuşulan bir hinterlandı var. Milyonlarca kişinin konuştuğu, dünyanın en çok konuşulan dillerinden birisidir Türkçe. Ama bu okulların, Türk okullarının faaliyetleri sayesinde bizim tarihte ulaşamadığımız ülkelere ve coğrafyalara da Türkçe bu şekilde ulaşıyor ve oralarda da öğretiliyor.
Geçenlerde Tunus’u ziyaret etmiştim. Tunus’ta lise öğrencileriyle, onların Sadıka Koleji isimli o kolejde bir araya gelmiştim. Konuşurken yanımda da Tunus Milli Eğitim Bakanı vardı. Lise öğrencisi çocuklardan bir kız çocuğu dedi ki, “Türkçe okullarımızda tercihli lisan olsa, dil olsa.” Ben de “Keşke olsa, çok iyi olur. Ben bir şey yapamam ama, bak sizin burada Milli Eğitim Bakanınız var, hükümetine götürsün, belki hükümetiniz kabul edebilir” dedim. Bundan birkaç gün önce Tunus’tan gelen bir kripto okudum -yani büyükelçiliğimizin gönderdiği mesajdı- Türkçe Tunus’taki liselerde seçmeli bir dil olmuş. Bununla şunu söylemek istiyorum: Türkçe giderek yayınlaşıyor, Türkçe giderek öğreniliyor, Türkçe giderek öğretiliyor. Yurt dışında açtığımız Yunus Emre Kültür Vakıfları her yerde Türkçe’yi öğretiyor. Gittiğimde onlara da uğrarım ve sorarım. Türkçe öğrenmek isteyenlere yetişemiyorlar. Ama siz Türkçe’yi en iyi şekilde öğretiyorsunuz. Çünkü onlar daha geç yaşlardaki iş adamlarına, üniversite mezunlarına öğretiyorlar. Siz ise Türkçe’yi ilkokulda, ortaokulda öğretiyorsunuz, lisede öğretiyorsunuz. Onun için gördüğüm gibi aksansız bir şiveyle konuşan; buradaki şarkıları, şiirleri okuduklarında sanki Anadolu’da, İstanbul’da, Üsküdar’da yetişmiş gibi çok güzel bir Türkçe’yle konuşan çocuklar hep sizin eseriniz.
Bundan dolayı bir kez daha tebrik ediyorum, başarılarınızın hep devamını diliyorum. Bu değerli misafirleri bildiğim kadarıyla Türkiye’nin neredeyse yarısı, 40’a yakın şehre götürüyorsunuz. Oralardaki faaliyetleriniz de çok değerli. Çünkü orada da vatandaşlarımız bu faaliyetleri gördükçe, bunların değerini daha çok anlayacakları gibi; konuştukları Türkçeyi, söyledikleri şarkıları, ezberlerinde olan şiirleri farklı ırktan, farklı renkten, farklı dilden genç çocuklardan duyunca ayrı bir sevinç, ayrı bir gurur duyuyorlardır ve çok daha fazla misafirlerini bağırlarına basıyorlardır.
Tekrar hepinizi tebrik ediyorum. Bu ödül için de başta Komitenin Başkanı Sayın Mehmet Sağlam Bey olmak üzere, bütün değerli üyelerinize, değerli öğretmenlere, hepinize de çok çok teşekkür ediyorum. Sağ olun.