Değerli Misafirler, Çok Sevgili Ağrılılar,
Önce sizlere sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Bugün, eşimle birlikte Ağrı’yı ziyaret etmekten de çok büyük bir gurur duyuyorum. Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.
Ağrı, 1927’ten beri il, yani Türkiye’nin en eski illerinden birisi. Dolayısıyla çok köklü bir şehrimiz. Tarihiyle çok köklü bir şehrimiz, önemiyle çok köklü bir şehrimiz. Böyle bir şehrimizi uzun yıllardan sonra ilk defa Cumhurbaşkanı olarak ziyaret ediyor olmak, benim için gerçekten büyük bir kıvanç kaynağı oluyor. Biliyorsunuz daha önce çeşitli vesilelerle Ağrı’ya hep gelmiştim. Ama Cumhurbaşkanı olarak ilk defa geliyorum. Dolayısıyla bunun bende bıraktığı heyecan, tabii ki farklı.
Bugün sabahtan itibaren hep Ağrı’dayım. Bütün halkımızdan gördüğüm, sevgi, ilgi ve muhabbet, beni ziyadesiyle mutlu ediyor.
Türkiye’nin dört bir köşesi gerçekten ayrı ayrı güzelliklere sahiptir. Ağrı’nın da kendine has güzellikleri vardır. Etraf yemyeşil, büyük ova. Bu şehrimizin insanları gayet muhabbetli ve gayet sıcak vatandaşlarımız. Bugün Patnos’a da gittim. Patnos’da da Ağrı’da yaptığım gibi Cumhuriyet Caddesi’nde Patnoslularla beraber oldum. Yani Ağrılılarla beraber oldum. Orada şöyle bir gezinti yaptım. Orada da inanılmaz bir muhabbet gördüm. Bugün burada da, merkezde yaptığımız yürüyüşte, bütün Ağrılı vatandaşlarımın gösterdiği sevgi, ilgi ve muhabbet bizi ziyadesiyle hislendirdi ve mutlu etti. Hepinizin şahsında, bütün Ağrılı vatandaşlarıma hep teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum. Ve hepsi bu ülkenin en değerli en aziz vatandaşlarıdır.
Şunu özellikle herkesin bilmesini isterim: Memleketimiz çok büyüktür, Türkiye çok büyüktür. 81 vilayetimiz var. Her vilayetimizin kendine has özellikleri var. Her bölgemizin kendisine has özellikleri var. İstanbul’un ayrı, Doğu’nun ayrı, Karadeniz’in ayrı, Akdeniz’in ayrı, Orta Anadolu’nun ayrı ayrı özellikleri var. Ayrı ayrı kültürleri var, ayrı ayrı gelenekleri var. Ama tüm bu farklılıklar, bizler için bir zenginliktir. Bütün bu farklılıklar, eğer zenginlik olarak görülmezse, o zaman sıkıntıya düşeriz doğrusu.
Allah beni Kayseri’de yarattı, sizi Ağrı’da yarattı, bu bizim elimizde olan bir şey değil. Başkasını İstanbul’da, Balıkesir’de, Çanakkale’de, Erzurum’da yarattı. Ama hepimiz bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin asil vatandaşlarıyız, hepimiz birbirimize eşitiz. Birbirimizin arasında hiçbir farklılık yoktur. Ve hepimizin birbirimize çok saygı göstermesi ve birbirimize de çok sevgi göstermesi gerekir. Birbirimizi de anlamamız gerekir. Benim kendimi Ağrılıların yerine koymam lazım ve öyle düşünmem lazım. Sizin de kendinizi Kayserililerin yerine koyup öyle düşünmeniz lazım. O zaman bu memleketin vatandaşları olduğumuzu ve bu memleketin iyiliği için, güçlülüğü için ve bu memleketin zenginliği için, ne kadar el birliği içerisinde çalışmamız gerektiğini çok daha iyi anlayacağız.
Maalesef ülkemizin her tarafı aynı zenginlikte değil. Bazı bölgelerimiz daha çok zengin, bazı bölgelerimizin daha da zenginleşmeye ihtiyacı var. Onun için hükümetlerimiz, devletimiz, bütün kurumlarımız, olağanüstü bir çaba içerisinde. Bakın bu son teşvik tedbirleri Ağrı’ya ve bu çevreye çok büyük ayrıcalıklar getirdi. Artık İstanbul’da, Kayseri’de, Konya’da iş yapmakla, Ağrı’da fabrika kurma arasında çok fark var. Buraya kim gelirse, çok daha fazla destek veriliyor, çok daha fazla teşvik ediliyor. Kısa süre içerisinde buradaki sanayi bölgelerinin dolduğunu göreceksiniz ve inşallah birkaç sene içerisinde burada artık işsiz olanlara yeni işlerin açıldığını göreceksiniz.
Havaalanına indim, Türkiye’nin en uzun pistlerine sahip bir havaalanı, çok güzel büyük bir terminal yapılıyor. İnanın ki bu terminal bittiğinde, Türkiye’nin bir çok şehrinde, Konya’da, Kayseri’de böyle bir terminal yok, size açıkça söyleyeyim. Daha çok yatırımlar yapılıyor. 2014’ün sonuna kadar, bütün yolların hepsi bitecek. Hepsi asfalt, hepsi çift yol olacak. Şehrin birazcık geriden yapılmaya ihtiyacı var. Burada büyük bir ihmal gördüm doğrusu. Belediye Başkanımız geniş bir şekilde bana bilgi verdi, Vali bey geniş bir şekilde bilgi verdi. Çok kısa süre içerisinde yeni binalar yapılacak, yeni yollar açılacak, bunları hep beraber yaşayacaksınız. Devlet, bazı yerleri nasıl istimlak ediyor, bunları siz biliyorsunuz. İçinde yaşıyorsunuz. Ben, bana anlatılanları anlatıyorum ama, siz şehrin içinde yaşıyorsunuz, ne kadar büyük bir değişikliğin olduğunu görüyorsunuz.
Bugün içinde bulunduğumuz Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birisi olma yolunda. Görüyorsunuz bütün binaları. Ankara’da İstanbul’da nasıl binalar varsa, işte ona benzer binalar burada var. Şimdi biraz önce laboratuarını gezdim, Türkiye’nin birçok üniversitesinde olmayan laboratuarlar, buraya kurulmuş. Hastaneler yapılıyor, yeni yeni hastaneler yapılıyor. Yine memnuniyetle gördüm ki Ağrı’da 300’ün üzerinde, 350 tane doktor var. Birçok ilde yok inanın ki. Bunları söylerken her şey çok güzel demiyorum, yapılacak da çok şey var. Hâlâ çok büyük noksanlıklar var. İşte bugün, bütün bunlarla ilgili bilgiler aldım ve bunları inşallah hep yakın takip edeceğiz, talimatları vereceğiz ve bütün bunlar kısa süre içerisinde giderilecek.
Ağrı, Türkiye’nin doğusunda ama, Ağrı 4 tane ülkeye de komşu. Gürcistan, Azerbaycan, Nahçivan, Ermenistan, İran -en büyük ülke- bütün bunlar sizin komşunuz. Ve bu ülkelerden Türkiye’ye giriş yapanlar buralardan geçiyorlar. Önümüzdeki kısa dönem içerisinde Ağrı’nın çok büyük bir cazibe merkezi olacağına inanıyorum.
Ağrı, zaten ismini, Türkiye’nin en büyük dağı, dünyaca meşhur dağından almış. Ağrı Dağını görmek için gelenler, karşımızdaki İshak Paşa Sarayı’nı görmek için gelenler, buradaki diğer tarihi eserleri görmek için gelenlerin sayısı çok daha fazla artacaktır.
İnanın ki bütün bunların çok daha süratli olması için, bir şeyi de halletmemiz gerekir. Terör dediğimiz meselenin, Türkiye’nin gündeminden çıkması gerekir. Bakın, “Bütün vatandaşlarımız birbirine eşit” dedim. “Bütün vatandaşlarımız, bu ülkenin asil vatandaşlarıdır” dedim. “Her bölgemizin farklı farklı kültürleri, gelenekleri vardır. Bunların hepsi bizim zenginliklerimizdir” dedim. Yarın gideceğimiz İshak Paşa Sarayı’nın biraz ilerisinde Ahmedi Hani’nin türbesini ziyaret edeceğim. O da bizim, Türkiye’nin zenginliğidir. Zaten Anayasamız diyor ki, Türkiye’nin bütün kültür zenginliklerini sahiplenmek gerekir. Bunun içinde saraylar olduğu gibi, bunun içerisinde yazılı kültürler vardır, bunun içerisinde mimari kültürler vardır, sanat eserleri vardır. Bütün bunlar hepimizin değeridir. Dolayısıyla Türkiye’nin eski sıkıntıları, demokratik standartlarımızın düşüklüğünden olabilir. Ama görüyorsunuz, Türkiye’nin demokratik standartlarını da çok yükseltiyoruz. Dolayısıyla memleketimize sahip olmamız gerekir. Memleketimize sahip olmanın bir yolu da bu terörü bitirmektir, terörü gündemden çıkartmaktır. Düşünün ki, bir yol yapmak için uğraşan greyderi yakarsak, o zaman bundan kimin faydası olur? Hizmet gidecek. Eğer doktorları, öğretmenleri korkutursak, çocuklarımızı kim tedavi edecek, onları kim eğitecek? Düşüncelerimiz neyse bunları konuşabiliriz, ifade edebiliriz bunları. Bunlarla ilgili şikâyetlerimizi çözmek hepimizin görevidir. Bunları çözmek için de hep beraber çalışıyoruz. Ama işin içerisinde terör olursa, işin içerisinde kan olursa, şiddet olursa, o zaman yapılacak şeyler de yapılamaz hale geliyor.
O bakımdan değerli vatandaşlarım, sevgili Ağrılılar, aman ha teröre hiç müsaade etmeyelim. Bu işin içerisine bir şekilde karışmışlar olabilir. Onlarla da oturup konuşmak, anlatmak lazım, bunun kimseye faydası yok, demek lazım. Bakın ne kadar çok can kaybı oluyor, bunların hepsi bu toprakların çocuklarıdır. Nasıl olursa olsun, hepsi bu toprakların çocuklarıdır.
Şehit ailelerimizi burada görüyorum, biraz önce hepsinin tek tek ellerini sıktım. Ne kadar acı. Bu acılara hep son vermemiz gerekir, onlara da hep sahip çıkmamız gerekir. İnanın ki bu ülkede hepimizin mutlu olması için, hepimizin bu ülkenin zenginliğinden pay alabilmemiz için, çok güzel günler bizi bekliyor, yeter ki bu işe son verelim.
Şimdi Türkiye’de herkes, her tarafa gidebilir. Herkes her tarafta her türlü işi yapabilir. Ağrılı İstanbul’da çalışabilir, İstanbullu da gelip Ağrı’da çalışabilir. Bunun en güzel örneği, Türkiye’nin en başarılı iş adamlarından yani Türkiye’nin en zenginlerinden, Türkiye’nin değil, dünyada yaptığı projelerle gurur duyduğumuz bir hemşeriniz, bir kardeşimiz işte İbrahim Çeçen Bey. Sizin aranızdan çıktı. Burada zor şartlar içerisinde ilkokula, liseye gitti, öyle değil mi İbrahim bey? Hep siz örnek olarak herkese anlatıyorsunuz. Ama önünde bütün imkânlar vardır, bir Kayserili’nin, bir İstanbullu’nun, bir Bursalı’nın şansı neyse, bir Ağrılı’nın da şansı budur. Kayseri’ye giderseniz, orada da bir sürü şikâyetler dinlerim ben, Bursa’ya giderseniz orada da çok şikâyetler dinlerim ben. Şikâyetler var, bu şikâyetleri çözmek de bizim görevimizdir tabii. Ama şu bir gerçek ki: Bütün vatandaşlarımız birbirine eşittir ve bütün vatandaşlarımızın önü açıktır. “Hiç kimseye sen Ağrılısın, sen Diyarbakırlısın, sen veyahut da efendim şuralısın diye aman sana şurası kapalı” diyemez kimse. Ben, Türkiye’nin en büyük zenginleri arasında ne kadar Ağrı’lı var, onları biliyorum doğrusu. Sizler de hemşerilerinizi çok iyi biliyorsunuz. Hatta şimdi onlara şunu söylüyorum: İbrahim Bey gibi siz de geleceksiniz ve şehrinize borçlarınızı ödeyeceksiniz. Buraya okullar yaptıracaksınız, yaptıranlar var tabii biliyorum ama daha çok yaptıracaklar. Buraya geleceksiniz, sağlık ocakları, hastaneler yaptıracaksınız. Buraya geleceksiniz, Ağrılı çocukların ihtiyaçları neyse, bir taraftan devlet, bir taraftan da siz bunları karşılayacaksınız diye onlara da çağrılar yapıyorum ve buradan da sesleniyorum.
Değerli kardeşlerim, birbirimizi seversek, birbirimizi sayarsak, o zaman önümüz çok açıktır. Çok şükür, bu ülkenin manevi değerleri bizi birbirimize bağlamaktadır. Bu ülkenin demokratik değerleri de hep önümüzü açmaktadır. Hukuk hepimize eşit uygulanmaktadır. Sıkıntılarımızı çözmek için de iyi niyetli olarak, el birliği içerisinde çalışmaktayız.
Ben, bu duygularla, bu düşüncelerle, bugün Ağrı’da olmaktan duyduğum memnuniyeti bir kez daha sizlerle paylaşıyorum. Bu geceyi burada geçireceğiz. Yarın inşallah bazı yine ziyaretlerimiz olacak ve buradan da Iğdır’a gideceğiz. Orada da aynı sizler gibi, oradaki sevgili vatandaşlarımızla bir araya geleceğiz ve orayı da gezip, oranın da dertlerini dinleyeceğiz. Ve oranın da dertlerine çare bulmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
Bir kez daha hepinize sevgiler sunuyorum, hepinize muhabbetlerimi sunuyorum. Hepinize hoş geldiniz diyorum, hepinizi Allaha emanet ediyorum. Sağolun, varolun.