Sevgili Çocuklar,
Hepinizin gözlerinden öpüyorum, hepinize hoş geldiniz diyorum. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, burada gerçekten doya doya kutluyoruz. Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne büyük bir neşe getirdiniz. Sizlere, öğretmenlerinize, hepinize hoş geldiniz diyorum, hepinizin gözlerinden öpüyorum. Özellikle Ankara dışından gelen çok sayıda arkadaşınız var, onlara da ayrıca Ankara’ya da hoş geldiniz diyorum.
Bugün bildiğiniz gibi 23 Nisan. Öğretmenleriniz zaten size 23 Nisan’ın ne olduğunu en iyi şekilde öğretmişlerdir. 92 yıl önce 1920 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin nasıl kurulduğunu ve bu büyük günü Atatürk’ün sizlere armağan ettiğini, bunların hepsini biliyorsunuz. Bugün işte bu yıldönümü bir kez daha kutluyoruz. Bütün yurt sathında, Türkiye’nin her yerinde, bütün şehirlerdeki okullarda bu Bayram’ı kutlarken, bugünün özellikle çocuklara, sizlere armağan edilmesinden de bir kez daha ayrıca büyük bir mutluluk duyuyoruz. Ve büyük Atatürk’e de teşekkür ediyoruz ki, sizleri bu şekilde onurlandırdığı için.
Sizlerle konuşurken, ister istemez sizin yaşınıza da inmek istiyorum. Yoksa büyük adamların konuştuğu gibi konuşursam, onun da bir anlamı olmuyor. O konuşmaları zaten çok yapıyoruz. Doğrusu biraz da size hitap etme ihtiyacı doğuyor. Ve güzel de oluyor.
Önce şunu söylemek isterim: Sizler Türkiye’nin, hepimizin geleceğisiniz. Onun için bir gün günler gelecek, bu salonlarda ben nasıl konuşuyorsam, inşallah aranızdan birileri çıkacak, bizim yerimizde onlar olacak. Sizler, Bakan olacak, Başbakan olacak, Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı olacak ve o günleri inşallah göreceksiniz. Her şey sizler için yapılıyor. Herkes, hepimiz sizler için uğraşıyoruz. Sizlere daha güzel bir Türkiye, daha güzel bir memleket, daha güzel bir ülke bırakmak için uğraşıyoruz. Ve ayrıca bugün sizler büyürken, daha güzel imkanlarla, daha güzel okullarda, daha güzel şehirlerde, daha güzel ilçelerde, büyüyün istiyoruz. Gezdiğiniz yollar, caddeler, sokaklar, hepsi daha güzel olsun; bahçeler daha güzel olsun, hep bunlar için uğraşıyoruz. Hepinizin evleri güzel olsun. Hep bunlar için uğraşıyoruz. Dolayısıyla ne varsa, ne yoksa, hep sizin için. Bunu bilin, bunun kıymetini bilin.
Sizden de bizim arzumuz şu: Sizden ileride bu ülkeyi devralırken, çok iyi hazırlıklı olun. Sizler çok iyi yetişin. Onun için burada öğretmenlerinize sesleniyorum: Bu çocukların hepsini güzel yetiştirin. Hepsi bilgili olsun, hepsi yetenekli olsun, hepsi kabiliyetli olsun, hepsinin kabiliyetlerini hep geliştirin. Onlar görevlerini devralıp da başladıklarında, bizlerden daha iyi hazırlıklı olsunlar. Bu görev hangi görev olursa olsun. Mesela öğretmen olabilirler, doktor olabilirler, mühendis olabilirler, sanatkâr, sporcu, aklınıza ne geliyorsa: herkesin gönlünden nasıl bir meslek geçiyorsa, ona çok güzel hazırlansınlar ki, onların yönetimindeki ülkemiz de gayet güzel olsun.
Tabii sizlere hep söyleyeceğim şey şudur: Sizler ne kadar neşeli olursanız, ne kadar çok mutlu olursanız, biz de o kadar mutlu oluruz. Maalesef bugün başka bazı ülkeler var ki, oralarda çocuklar sizler kadar mutlu değil. Bazı ülkeler var ki, çocuklar sokağa bile çıkamıyorlar. Bazıları var ki, çok fakir. Dolayısıyla onların da bir an önce mutlu olmasını, bir an önce bu sıkıntılardan kurtulmalarını hep isteriz.
Şimdi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları aslında bir gün değil, biliyorsunuz. 23 Nisan bir hafta boyunca kutlanıyor. Ve bu vesileyle TRT, dünyanın birçok ülkesinden de çocukları getiriyor buraya. Birkaç gün önce sizin oturduğunuz yerlerde onlar oturuyorlardı. Japonya’dan ta Brezilya’ya kadar, Rusya’dan Mısır’a kadar her yerden çocuklar gelmişti buraya. Onlara şunu söylemiştim: “Siz dünyanın her bir tarafının rengini getirdiniz, bir çiçek buketi gibisiniz” demiştim. Siz de şimdi Türkiye’nin çiçeklerisiniz, çiçek buketi gibisiniz. Onlara yine şunu söylemiştim: Herkes farklı farklı ülkeden olduğu için, iyi arkadaş olun, iyi dost olun ki, ileride dünyayı idare ederken, bu dostluğun neticelerini görelim. Size de şimdi aynı şeyi söylüyorum; sizler de iyi yetişin, birbirinizle güzel arkadaş olun ki, Türkiye içerisinde de, ileride huzurlu, mutlu bir hava daima yaşanabilsin.
Sizler de döndüklerinizde hep önce arkadaşlarınıza, sonra öğretmenlerinize -çünkü başka öğretmenleriniz de var tabii- annenize, babanıza, kardeşlerinize, benim selamlarımı, en iyi dileklerimi götürün. Ve hepsine de büyük mutluluklar dilediğimi hep söyleyin.
Bu arada size bir tavsiyemi de yine unutmadan ekleyerek sözlerime bitireyim. Sizler, iyi yetişirken, tabii ki annenizin, babanızın, büyüklerinizin, muhakkak ki sözünü dinleyeceksiniz. Onlara itaat edeceksiniz, tavsiyelerini hep dinleyeceksiniz. Bazen size zor gelebilir ama, onlar muhakkak ki daha doğruyu bilirler. Öğretmenlerinizi çok dikkatli bir şekilde dinleyeceksiniz. Onların yine size yaptıkları tavsiyeleri, uyarıları, hiç unutmayacaksınız. Onların hepsi sizin iyiliğiniz için söylenen sözlerdir. Sizin iyiliğiniz için yapılan uyarılardır, tavsiyelerdir. Bütün bunları bildiğinizde inanıyorum ki, sağlık, sıhhat, afiyet içinde büyüyeceksiniz. Ondan sonra hem ailenize hem de memleketinize en güzel evlatlar olacaksınız.
Tekrar hepinizin gözlerinden öpüyorum. Hepinize tekrar hoş geldiniz diyorum. Ve hepinize sağlıklı, mutlu gelecekler diliyorum. Sağolun.