Değerli Şanlıurfalılar,
Değerli Vatandaşlarım,
Kıymetli Misafirler,
Hepinize iyi akşamlar diyerek sözlerime başlamak istiyorum. Hepinizi sevgi ve muhabbetle de selamlıyorum.
Şu anda Urfa’nın dışından gelen misafirler var, onlara da aynı şekilde hoş geldiniz diyorum.
Burada olmaktan dolayı büyük bir memnuniyet duyuyorum. Her ne kadar yarınızın ancak elini sıkabildiysem de, hepinize ayrı ayrı tekrar sevgi ve muhabbetler sunuyorum ve hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Bugün, sabahtan itibaren Şanlıurfa’dayız. Aslında Şanlıurfa’ya daha önceki vazifelerimde, gerek milletvekili olarak gerek bakan olarak defalarca geldim. Şanlıurfa’ya bilmiyorum bu kaçıncı gelişim. Ama Cumhurbaşkanı olarak ilk defa Şanlıurfa’ya geliyorum, ilk defa buradaki vatandaşlarımla kucaklaşıyorum ve bundan gerçekten büyük bir haz duyuyorum. Bugün sabahtan itibaren, her gittiğim yerde gösterilen sevgiye ve ayrıca çok çok teşekkür ediyorum.
Değerli Konuklar,
Şanlıurfa deyince aklımıza, “Peygamberler Şehri” geliyor. Türkiye’nin her tarafında, gören de, görmeyen de burayı öyle bilir. Ve gerçekten de birçok peygamberin tarih süreçiçerisinde gelip geçtiği, iz bıraktığı, insanlara güzel şeyleri öğrettiği bir ilimiz burası. Ama Şanlıurfa’nın tarihine baktığımızda her geçen gün yeni şeyler öğreniyoruz. İnsanlığın en eski ayak izlerinin burada olduğunu öğreniyoruz. 12 bin yıl önce insanların burada yaşadığını ve onların eserlerinin işte ortaya çıktığını öğreniyoruz. Burada “Göbeklitepe” dediğimiz yerde çıkıyor ki, bu kadar eski insanlığın izi dünyanın herhangi bir yerinde daha bulunmuş değil. Dolayısıyla Şanlıurfa her bakımdan çok zengin bir yer. Birçok medeniyetler gelmiş geçmiş. Birçok imparatorlukların izi olmuş. Hz. Ömer burayı İslam toprağı yapmış, büyük Halife. Ve bugün de aynı şekilde ülkemizin en değerli illerinden birisidir.
Bugün gezerken Şanlıurfa’da inanılmaz değişiklikler gördüm, açıkça itiraf edeyim. Daha önceki Şanlıurfa, bildiğim, gördüğüm Şanlıurfa ile bugün gördüğüm Şanlıurfa’yı karşılaştırdığımda, bugünkü Şanlıurfa’yı çok çok farklı buldum. Her şeyden önce indiğimiz havaalanı çok farklıydı. Türkiye’nin en uzun pistine sahip olan ve Türkiye’nin en büyük havaalanlarından birisi olarak yapıldı GAP Havaalanı. İnşallah ileride çok büyük uçakların, kargo uçaklarının inip kalktığı bir, büyük bir havaalanı faaliyetini burada göreceksiniz.
Şehrin ne kadar değiştiğini, ne kadar dinamizm içinde olduğunu görmekten, büyük bir mutluluk duydum. Emeği geçen bütün siyasetçileri, Urfalı devlet adamlarını, milletvekillerini, belediye başkanlarını, hepsini doğrusu tebrik ederim. Tabii ki kültür olarak büyük bir hazine burası, tarih olarak da büyük bir hazine burası. Bugün buraya gelirken on tane yabancı insan gördüm kapıda, durdurdular, “Neredensiniz” dedim, “Californiya’danız” dediler. Komşu ülkelerden filan değil, dünyanın ta öbür ucundan, Amerika’nın da ta batısından, öbür tarafından, ona yakın insan vardı. Demek ki ta oralardan insanlar gelmeye başladıysa, inanıyorum ki, çok kısa süre sonra, birkaç sene sonra, Şanlıurfa gerek İslami kültürüyle, gerekse İslam öncesi insanlığın ilk ayak izlerini ortaya çıkaran arkeolojik bütün kazılarıyla çok daha fazla ilgi görecek ve buraya çok çok insan gelecek. O bakımdan bütün bu değişim içerisinde, burada güzel otellerin de yapıldığını gördüm. Başta içinde bulunduğunuz Hilton Oteli, bunu yapanları, hepsini de doğrusu tebrik etmek istiyorum. Şimdi sizleri selamlarken gördüm ki, aranızda buraya yeni yeni otel yapanlar var, çok güzel oteller. Dolayısıyla bütün bunlar dolup taşacaktır.
Kültürün ötesinde, bereketli topraklar deyince tabii ki Mezopotamya akla gelir. Türkiye’de ise Çukurova akla gelirdi. Ama şimdi görüyoruz ki, Çukurova’nın yanında çok daha büyük, başka bir bereketli bir toprak çıkıyor burada. İşte orası da yine Şanlıurfa’nın büyük arazileri. Bugün helikopterle şöyle bir tur yaptık. Birçok yerlere gittik ve tabii ki Atatürk Barajı’na geçtik. Gezerken yanımda bana bilgi verilirken, gerçekten heyecan duymamak için insan kendisini zor tutar. O büyük kanallar, 200-250 km. uzunluğunda yapılan büyük kanallar, daha yapılacak olan kanallar, 30 km’ye yakın açılmış olan tüneller, bütün bunlar; gözünüzün alabildiğine bu toprakların nasıl yeşillendiğini ve daha da yeşilleneceğini gösteriyor. Bu, şunu getiriyor: Büyük bir ekonomi, Şanlıurfa topraklarında ortaya çıkmak üzere. Bugün zaten bunun herkes farkına varmıştır. Bu kadar yatırımlar neticesini vermek üzeredir ama, önümüzdeki yıllarda inanıyorum ki bu çok daha farklı olacaktır. Onun için sadece artık Şanlıurfalılar değil, Türkiye’nin her tarafından buraya yatırımcılar gelmekte. Türkiye’nin dışından yabancı yatırımcılar gelip sizlerle ortak olmakta. Burası bütün bu bölgenin, Ortadoğu bölgesinin, en önemli ticaret, tarım ve tabi ki turizm, sanayi merkezi olma yolunda gayet hızlı bir şekilde ilerlemektedir.
Hükümetimizin son çıkarttığı teşviklerle ilgili düzenlemesini, eminim ki hepiniz takip ettiniz. Ben Ankara’da da, İstanbul’da da, başka illerde de hep iş adamlarıyla görüştüğümde, Ankara’ya gelip, iş dünyasının temsilcileri beni ziyaret ettiğinde; bu yeni teşvik düzenlemesinden herkesin çok memnun olduğunu gördüm. Biliyorsunuz ki bu yeni teşvik düzenlemesinden en çok faydalanacak illerimizden birisi de Şanlıurfa’dır. Dolayısıyla bunun en iyi şekilde değerlendirileceğine inanıyorum. Şimdi bugüne kadar ne yapıldıysa, göreceksiniz birkaç sene içerisinde bunun birkaç misli buralarda yapılacaktır. Sadece artık sizin bu bölgenin zenginleri değil, Türkiye’nin başka yerlerinin zenginleri de gelecektir ve buralara yatırımlar yapacaklardır. Paralarını, tasarruf ettikleri paralarını getirecektir. Şanlıurfa’da, burada harcayacaklardır, buralara yatıracaklardır. Bunu göreceksiniz, birkaç sene içerisinde bütün bunlar olacak.
Çok şükür, devletimiz her türlü alt yapı çalışmalarını, gayet kararlı bir şekilde yapıyor. Bugün geçerken, yine gezerken Sayın Bakanımız da bana çok bilgi verdi. Doğrusu kısa bir süre içerisinde Bursa’dan Şanlıurfa’ya gelip burayı sahiplenmesi, sizlerle iç içe olması ve sizin de bir bakanınızı bu kadar sahiplenmeniz, gerçekten çok örnek bir davranış. Bana anlattıkları projeler, Vali Bey, Sayın Belediye Başkanı, milletvekillerinden hep dinlediklerim, buranın birkaç sene içerisinde çok çok daha farklı bir il olacağına, doğrusu kesin bir şekilde inandırmıştır. Bazıları, içinde olduklarının farkında olmaz. İnsanlar evin içinde büyüyen çocuğun nasıl farkında olmazsa, sizler de belki Şanlıurfa’nın bu değişiminin çok farkında olamayabilirsiniz. Ama buraya birkaç sene arayla gidip gelenler, buradaki bu büyük değişimi çok daha rahat görmektedirler. İşte ben de bugün onlardan biri oldum. Büyük alt yapı yatırımları yapılıyor; barajlar, sulama kanalları, yollar, otobanlar, gördüğünüz gibi havaalanları. Tabii ki çok şükür, devletimiz ülkemiz güçlendikçe hizmetler de daha çok gelmektedir.
Yine hepimizin büyük bir memnuniyetle ve büyük bir mutlulukla gördüğümüz bir gerçek de vardır ki; bütün Türkiye satında bu güzel gelişmeler olmaktadır. Geçen hafta ben Çanakkale’deydim aynı şekilde. Daha önce başka illerimize gittiğimde, gerek doğu, gerek batı, Türkiye’nin dört bir yanı birbirinden kıymetlidir. Ama her yerde çok güzel gelişmeler vardır. Çünkü memleketimizde güzel bir istikrar vardır, Avrupa’da başka ülkelerde maalesef üzülerek gördüğümüz, komşularımızdaki o büyük siyasi istikrarsızlıklar, iç karışıklıklar, çok şükür ki ülkemizde yoktur. Tabii ki bizim ülkemizin de bazı problemleri vardır. Biz bunlara gözümüzü kapayacak değiliz. Ama muhakkak ki özgüven içerisinde, kararlı bir şekilde, yapıcı bir şekilde bunlara da yaklaşıp, bunların hepsini de çözeceğimize inanıyorum.
Onun için hepimizin dayanışma içinde olmamız gerekir. Memleketimizin kıymetini bilmemiz gerekir. Birbirimizin kıymetini bilmemiz gerekir. Aramızda farklı düşünceler, farklı siyasi partiler, farklı görüşler tabii ki olacaktır. Aramızda farklı inanışlar da olacaktır, bunlar da var. Biz büyük bir milletiz. Koskoca bir imparatorluğun devamıyız. Onun mirasını taşıyoruz. Dolayısıyla böyle büyük bir coğrafyada, böyle büyük bir nüfusun içinde farklı görüşler olacak, farklı hayat tarzları olacak, farklı inanışlar olacak, hatta farklı dinden insanlar olacak ki, sayıları az da olsa gayrimüslim vatandaşlarımız da var bizi,. Tabii ki etnik olarak baktığımda kökü farklı olacaktır. Bunlar gayet normaldir. Ama çok şükür ki hepimiz bu ülkenin asil vatandaşlarıyız. Hepimiz bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız ve bu ülkeden gidecek başka yerimiz de yoktur.
Dolayısıyla hepimizin bu memleketin kıymetini bilmemiz lazım. Çoluğumuz, çocuğumuzun geleceği için güzel fikirlerimiz varsa, bunları tabii ki ortaya koyacağız. Ama bunları bir çatışma unsuru yapmayacağız. Bugün Türkiye’de artık herkes düşüncesini rahatlıkla ifade edebilir. En aykırı düşünceler bile konuşulabilir. Maalesef bazı dönemlerimiz vardı ki, konuşmak bile sıkıntılıydı. Yani görüşlerinizi ifade ederken bile, düşünerek konuşmak zorundaydınız, “Acaba suç mu işlerim” diye. Hatta bazı dönemler vardı ki, konuşamazdınız da. Mesela Kürtçe konuşamazdı vatandaşlarımız. Böyle dönemler vardı. Çok şükür bütün bu dönemler bitmiştir. Tüm bu dönemler gitmiştir. Şimdi herkes düşüncesini açıkça konuşabilir, yapıcı bir şekilde ifade edebilir. Bunu anlatabilir. Ama bunun ötesinde eğer kavga, eğer şiddet, eğer terör söz konusu olursa, buna karşı da tabii hepimizin hep beraber, hayır bu yanlış diye “dur” demesini de bilmesi gerekir. Çünkü bizim kaybettiğimiz çok yıllar vardır. Bizim yapacak çok işlerimiz vardır.
Demin söylediğim gibi, memleketimizde çok işler oluyor ama, bunlar bile yetmiyor daha. Hâlâ köylerimizin, hâlâ bazı mahallelerimizin durumu ortada. Ggittiğimizde, bize “iş” diyen insanların sayısı hâlâ çok. Bugün Cuma namazından çıkarken bana yüzlerce not verdiler, kağıt verdiler. Bunların hepsini okuyacağız, bakacağız. İnanın bunların bir kısmı iş istiyor, aş istiyor. Şimdi bütün bunların olabilmesi için yeni yatırımların olması lazım. Bütün bunların olması için yeni faaliyetlerin olması gerekir. Yeni fabrikalar açılması lazım, yeni iş yerleri açılması lazım. Onun için şimdi dövüş,kavga sırası asla değil, böyle istikrarlı dönem yakalamışız. Her şehrimizin eksiğini tamamlamamız lazım. Ama bir söz vardır, “Su akarken herkes testisini doldursun” derler. Şanlıurfa da dolduracak testisini, Diyarbakır da dolduracak, Kayseri de, Bursa da, İstanbul da. Her yerin ne eksikliği varsa bunları gidermemiz gerekir.
Bugün üniversiteyi ziyaret ettim, Harran Üniversitesi’ni. Aslında dünyanın ilk üniversitelerinden birisi. Biz, dünyanın ilk üniversitesi olarak biliyoruz Harran’ı. Harran’ın üstünde de şöyle helikopterle dolaştık. Mesela oradaki kazıları, oradaki yapıları, bir kısmı harabe halinde ama, insan inanamıyor doğrusu. Yüzyıllar önce ne medeniyetler gelmiş geçmiş. Şimdi böyle bir yere kurulan üniversiteyi gördüm. Üniversiteyi görmeden önce, Harran Üniversitesi’ni uzaktan takip ediyordum ama, açıkçası burada yine bir kez daha itirafta bulunayım- böyle bir hale geldiğini, böyle güzel bir kampusunun olduğunu, bu kadar geliştiğini tahmin etmiyordum. Bundan dolayı da yine emeği geçen herkesi tebrik etmek istiyorum. Dolayısıyla yapılacak çok şey var.
Değerli Şanlıurfalılar,
Değerli Vatandaşlarım,
Değerli Misafirler,
Şimdi hepimizin işe koyulma zamanı. Hepimiz, görevimiz neyse, ben Cumhurbaşkanı olarak, hükümet hükümet olarak, bakanlar bakanlık olarak, Sayın Başbakan, herkes, siyasi partiler, milletvekilleri, sizler, kamu görevlileri, iş adamları, herkes neyi daha fazla yapabilirsek, onu yapmak durumundayız ki, kayıp olan yıllarımızı kapatalım. Buraların on yıl, yirmi yıl öncesini düşünün. Böyle bir heyecan yoktu. Bugün çok güzel bir heyecan var. Onun için hep beraber el birliği içerisinde geleceğimizi daha iyi yapmak için uğraşalım, Şanlıurfa’ya da bu yakışır.
Ben, bir kez daha hepinize sevgiler, muhabbetler sunmak istiyorum. Özellikle şehit ailelerimiz, gazilerimiz, onlara hep şükranlarımı sunmak istiyorum. Çocuklarını, vatan için, millet için, hep doğrusu feda etmişlerdir. Eminim ki bu şehir, nasıl vaktiyle kahramanlarına hep sahip çıktıysa, şimdi de şehitlerini, gazilerini her zaman el üstünde tutacaktır. Her zaman onları baş tacı yapacaktır. Bundan hiç şüphem yoktur.
Unutmadan şunu da söylemek istiyorum: Burada kendilerine plaket verdiğim değerli iş adamlarımızı da bir kez daha tekrar tebrik etmek istiyorum. Çünkü onları baskıyla, zorlamayla değil, kazançlarının bir kısmını gönüllü olarak bu ülkenin ve bu şehrin çocuklarına, geleceklerine armağan ettiler. Yapmayabilirlerdi doğrusu. Hiçbir kanuni mecburiyetiniz yok sizin. Hiçbir kimse de sizi ayıplamaz. Ama siz böyle bir sorumluluk hissediyorsunuz ve kazançlarınızdan bir kısmını ayırarak, burada kiminiz okul yapıyorsunuz, kiminiz hastane yapıyorsunuz, kiminiz bu ilin ihtiyaçlarını gideriyorsunuz. Bundan dolayı sizlere sadece bir şükran plaketi veriyoruz. Bu semboliktir. Ama yaptığınız hizmetin ve yaptığınız güzelliğin tanınması açısından da eminim ki manevi değeri, hepiniz için yüksektir. Bundan dolayı ben de Cumhurbaşkanı olarak, hepinize tekrar şükranlarımı sunmak istiyorum. Hayırda yarışmak ayrı bir güzelliktir, hayırseverlik ayrı bir şereftir doğrusu.
Tabii ki veren el alan elden daima üstündür. Bu, bizim inançlarımızda da böyledir. Herkesin veren el olmasını doğrusu arzu ederiz. Onun için işte memleketin zenginliği için, herkesin zenginleşmesi için uğraşıyoruz ki, herkes kendi nispeti için de başkalarına da vermeye başlasın. Bundan dolayı hepinize tekrar teşekkür ediyorum. Hepinize iyi akşamlar diliyorum. Sağolun.