Değerli Dostum Sayın Cumhurbaşkanı Klaus,
Değerli Bakanlar, Türk ve Çek İş Adamları, İş Hanımları,
Hepinize önce sevgi ve muhabbetler sunmak istiyorum. 2006 yılında Sayın Cumhurbaşkanı Klaus Türkiye’ye gelmişti, 6 sene sonra tekrar ülkemizde. Dolayısıyla 6 sene içerisinde Türkiye’deki değişiklikleri mukayese edebilecek bir durumda. Havaalanından çıkıştan Ankara’nın içine gelinceye kadar da değişiklikleri görme imkânı var ama, kendisi zaten bir iyi bir ekonomist olduğu için, ülkesinin ekonomik performansına en büyük katkısı olan eski bir başbakan, daha önce bakan şimdi de Cumhurbaşkanı olduğu için, eminim ki Türkiye’deki değişiklikleri de yakından takip ediyordur. Dolayısıyla bu 6 sene içerisinde Türkiye’nin nereden nereye geldiğini en iyi bilen kişilerden birisidir.
Ayrıca da kendisiyle zaman zaman bir araya geldiğimizde hep bu konuları da tartıştığımız için ilgisini yakından bilmekteyim. Çek Cumhuriyeti’nin 2009 yılında Avrupa Birliği Dönem Başkanı olduğu sırada Prag’a yaptığım ziyarette de, yine aynen böyle burada bir arada olduğumuz gibi Prag’da bir iş forumu toplantısı yapmıştık. O toplantıya da Sayın Cumhurbaşkanı ile beraber gitmiş ve orada da sizleri çok teşvik etmiştik. Hatta o ziyaretimde Karşılıklı Yatırımları Teşvik Anlaşması’nı imzalamıştık. O günden bugüne iyi şeylerin olduğunu da görüyoruz. Her şeyden önce ticaretimiz bütün bu durgunluğa rağmen gelişiyor ve artıyor. Potansiyelin de çok büyük olduğunu biliyoruz.
Türkiye’nin aslında Çeklerle ilişkisi çok eskiye gider. Aramızda değerli sanayiciler var. Türk sanayi sektöründe Çek makine sanayinin önemini herkes bilir. 1920’li yıllarda, Cumhuriyet’in ilk yıllarında, şeker fabrikaları başta olmak üzere Türkiye’de kurulan bazı fabrikalarda Çeklerle nasıl işbirliği yaptığımızı da çok iyi bilirsiniz,. Dolayısıyla böyle bir gelenek de var. Bugün işte buna yeni bir ivme vermek için hep bir aradayız. Bizim Sayın Cumhurbaşkanı Klaus ile bir arada burada bulunmamız sizi teşvik içindir aslında.
Eminim ki gerek Çek iş adamları gerekse de Türk iş adamları her iki ülkenin ekonomik yapısını, durumunu, performansını, rakamlarını çok iyi biliyordur. Onun için burada bir kez daha işte Türkiye’nin ihracatından, ithalatından, büyümesinden veya Çek Cumhuriyeti’nin ekonomik göstergelerinden bahsetmeye gerek yok. Yeteri kadar bizden önceki konuşmacılar zaten bahsettiler. Biz burada sadece sizi teşvik etmek istiyoruz. Potansiyel çok. Özellikle Çek enerji sektörünün Avrupa’da ne kadar başarılı olduğunu, Avrupa dışında da ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Bu konuda da çok eskiye dayanan iş birliğimiz vardır. Özellikle enerji üretim tribünlerinde çok iyi bir ilişkimiz var. Bizim birçok enerji üretim tesislerinde sizin ürettiğiniz tribünler hâlâ çalışır. Dolayısıyla bu alanda yapılacak ortak çalışmaların, iş birliğinin potansiyelini görüyorsunuz. Sizi bir kez daha teşvik ediyoruz.
Bugün bazı anlaşmalar yapılacak, onu da memnuniyetle görüyorum. Türkiye’nin dışında da yine ortak yapılabilecek birçok iş var. Türk müteahhitlerinin başarısını eminim sizler de yakından takip ediyorsunuzdur. Türkiye’nin hinterlandı geniş. Ortadoğu, Orta Asya, Kafkaslar başta olmak üzere, Afrika ve daha uzak coğrafyalara Türk iş adamları gitmekte ve oralarda çok başarılı işler yapmakta.
Biraz önce söylendi, Çek Cumhuriyeti’nin ihracatının çok büyük bir kısmı, yüzde 80 civarı -yanlış hatırlamıyorsam- Avrupa Birliği üyesi ülkelerle. Bizim Avrupa Birliği’ne olan ihracatımız bir zamanlar yüzde 60’a yakındı. Ama, birçok sebepten dolayı sıkıntıları doğrusu biraz gördük ve pazarımızı genişletme ihtiyacı hissettik. Latin Amerika’dan, Orta Amerika’dan başladık, Afrika’nın neredeyse bütün ülkelerine akın akın gidiyoruz. Onları buraya hep davet ediyoruz. Orta Asya ile yine ilişkilerimizi çok daha güçlü hale getiriyoruz ve yine bugün Avrupa Birliği’ne olan ihracatımız yüzde 45’e düştü. Şüphesiz ki, Avrupa Gümrük Birliği’nin içerisinde olan bu iki ülke için, Avrupa piyasası en önemli piyasa. Siz üstelik tam üyesiniz. Her ne kadar Avrupa Birliği içerisinde Çeklerin büyük bir cesaretle ayrı bir duruşları varsa da, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konuda çok dikkati çeken ve cesur eleştirileri, kritikleri; bunlar söz konusuysa da, Avrupa hepimiz için önemli. İşte oradaki durgunluk sizin de, bizim de ihracatımızı direkt olarak etkilemekte. Nitekim büyük finans krizi yaşandığında bizim otomobil ihracatımızda çok büyük bir sıkıntı yaşadık. Öyle oldu ki otomobil fabrikalarımızı kapatmamak için veya üretimi durduğumuz sırada oradaki iş gücünü desteklemek zorunda kaldık. O açıdan Avrupa’nın önemini ihmal edemeyiz ama, ikili ilişkilerimizi veya beraber başka ülkelerdeki çalışmalarımızı da ihmal etmememiz gerekir. Bunun potansiyelinin büyük olduğunu görüyorum.
Geleneğe dayanan bir işbirliğini ileriye taşıyabilmemiz lazım. Onun için önünüz açık. Çek iş adamlarının ve Çek sanayisinin Türkiye’de çok itibarlı bir yeri vardır. Türkiye’nin dinamizminin ve Türk işadamlarının ne kadar çok başarılı olduğunu da siz yakından takip ediyorsunuz. O bakımdan oturun ortaklıklar yapın. Gerek burada gerek Çek Cumhuriyeti’nde gerek Avrupa’nın başka bir ülkesinde gerekse daha uzak coğrafyalarda el birliği içerisinde çalışın. Hem siz kazanın hem biz kazanalım. Ben bir kez daha değerli dostuma hoş geldin diyorum.
Beni sevindiren başka bir şey de şu: Sayın Cumhurbaşkanı Klaus sadece Ankara’da olmayacak. Adana ve Mersin’e gidecek ve oralardaki işadamlarıyla ve sanayicilerle de bir araya gelecek. İstanbul’u zaten biliyor, birçok vesilelerle geldi. Dolayısıyla Türkiye’nin tam bir resmini görecek. Bazıları bana “İstanbul’u biliyoruz” falan derler. Anadolu’yla ilgili de biraz böyle dokundurucu sözler söylerler. Dolayısıyla Anadolu’nun da nasıl büyük bir dinamizm içinde olduğunu, orada ne büyük hamleler yapıldığını, ne büyük şehirlerin, sanayinin olduğunu, orada ne büyük ihracat hamlelerinin gerçekleştiğini Sayın Cumhurbaşkanı gidecek ve görecek. Eminim ki bu gördüklerini de hem kendi dostlarına hem de diğer konuşmalarında anlatacaktır. Tekrar hepinize başarılar diliyorum, sağ olun.