Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde Yaptıkları Konuşma

28.12.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Misafirler,

Değerli Konuklar,

Öncelikle hepinize hoş geldiniz, diyorum.

Bu kadar güzel ziyafetten sonra fazla konuşmaya çok gerek olmadığı kanaatindeyim. Ama sizlerin ve sizlerin şahsında, kültür ve sanat hayatımızın değerli temsilcilerine, sevgilerimi, muhabbetlerimi ve saygılarımı ifade etmek istiyorum. Çünkü sanat, kültür, fikir dünyası, çok ayrı bir alandır. Birçok konuda başarılı olabilirsiniz, çalışmalarınız olabilir ama, bu biraz ayrı bir alan, kabiliyetle ilgili, Allah vergisi, ne derseniz söyleyin. O bakımdan bugün, siz değerli şahsiyetleri, burada misafir etmekten gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum.

Cumhurbaşkanı olduğumdan beri yaptığım ilk konuşmayı hiç unutmuyorum, orada söylediğim söz şuydu: “Sanat, kültür ve bilim alanındaki faaliyetleri daima koruyacağım, onları himayeme alacağım ve daima destekleyeceğim”. Bu alanda, elimden geleni yaptığım kanaatindeyim. Cumhurbaşkanı olduktan sonra da her sene düzenli olarak bu ödülleri çok seçkin, gerçekten Türk sanat, fikir dünyasının temsilcilerine veriyoruz.

Ayrıca şunu da ifade etmek isterim ki: Devletlerin, milletlerin güvenli bir şekilde yollarına devam etmesi için, sanatkarların, fikir adamlarının, düşünürlerin, aydınların kılavuzluğuna daima ihtiyaç vardır. Zaman zaman siyasetçiler, devlet adamları, konjonktürlerden etkilenebilirler. Ama sanatçılar, kültür adamları, düşünürler, bunlar daima sağduyularıyla hareket ederler, vicdanlarıyla hareket ederler ve sonunda gerçekten doğru yönlendirmeyi hep yaparlar. Bundan dolayı biz de ülke olarak, millet olarak, daima sanatçılarımıza, yazarlarımıza, fikir adamlarımıza, en üstün değeri vermemiz gerekir.

Aslında bugün bir ödül merasimindeyiz ama, esas ödülleri sizler bu millete verdiniz. Eserlerinizle verdiniz. Eserlerinizle verdiğiniz ödülleri bizler gördüğümüz için, onlara karşı, onlara bir şükran anlamında, bu ödülleri bir şükran nişanesi olarak veriyoruz. Sizin, millete verdiğiniz bu ödüllerin daima yaşaması ve bunların daima hep gelecek nesilleri de aydınlatması için.

Şunu da ifade etmek isterim: Sanat ve kültür faaliyetleri, hayatı, siyasi ve ekonomik istikrar ve güçlenmeden sonra belli bir arayla takip ediyor. Tarihimize de baktığımızda ne zaman istikrarlı, güçlü olmuşuz, hemen onu büyük sanat ve kültür hayatı takip etmiş. Bugün çok şükür Türkiye, birçok alanda kendini ispatlamış, daha güçlü hale gelmiş vaziyette. O bakımdan bütün kaynaklarımızı, sanat ve kültür hayatına seferber etmenin zamanı geldi kanaatindeyim. Aslında bunun çok güzel örnekleri de var, devlet olarak başta Kültür Bakanlığı olmak üzere, birçok alanda faaliyetler yürütülmekte. Yine belediyelerin bu alana çok önem verdiklerini görüyorum. Yine özel sektörün çok önem verdiğini görüyorum. Birçok sivil toplum kuruluşunun bu alana çok önem verdiğini görüyorum. Ve inanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda bunların neticelerini göreceğiz.

Devlet olarak, bilim alanında, araştırma-geliştirme alanında çok büyük bir hamle yaptık. 5-10 seneye kalmaz bunun neticelerini görürüz. Kültürde de böyle bir tekrar toparlanma, bütün kaynaklarımızı koordine etmeye ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Ve inanıyorum ki, bütün asırlar boyunca, evrensel alanda, çok değerli eserler vermiş olan milletimiz, bundan sonra da yine çok değerli eserler verecektir.

Kültür sanat hayatı evrensel bir alandır. Bu alana kim ne kadar çok katkı yaparsa, milletinin de şerefini ve milletinin de itibarını o kadar çok yüceltir ve yükseltir. Bu anlayışla hareket etmemiz gerekir ve bu anlayışın da hepimizin önceliği olması gerekir.

Bugün, bu senenin değerli fikir ve sanat adamlarından Sayın Sezai Karakoç, kendisi bugün aramızda değil. Doğrusu büyük bir şair ve büyük bir mütefekkir, düşünce insanı olarak, yerini almıştır. Birçok Türk genci de kendisinden çok muhakkak ki faydalanmıştır. Ben de şahsen ta lisedeki öğrencilik yıllarımdan bu yana sadece ezberlediğim şiirleriyle değil ama, kendi fikir ve dünya görüşümün oluşmasında da en büyük katkıları olan birisidir. Kendisini, sağlık, sıhhat ve afiyetler diliyorum.

Sayın Profesör Semavi Eyice, hayat hikayesini hep beraber izledik. Gerçekten muhteşem bir bilim adamı, sanat tarihçisi. Burada söyledikleri, ümit ediyorum ki uygulayıcılar tarafından da dikkate alınır. Özellikle İstanbul gibi bizim en büyük hazinemizin değerini daha da arttıracak, başka bir ifadeyle onun değerini azaltmayacak şekilde hareket etme durumunda olan bütün uygulayıcılar, görevliler, herkes ümit ediyorum ki kendisinin sadece eserlerinden değil, burada olduğu süre içerisinde, kendisinin fikirlerinden de faydalanırlar.

Biraz önce filmde de gördük, bu konuda İstanbul ile ilgili yazdığı makaleler, kitaplar, bunların sadece başlığı bir kitaba sığıyor. Dolayısıyla kendisine de sağlık ve afiyetler diliyorum ve teşrif ettikleri için de çok teşekkür ediyorum.

Sayın Hasan Çelebi, aslında belki de yine evrensel alanda en büyük sanat alanına katkımız olan, Türk ürünü olan Hüsn-ü Hat sanatını tekrar büyük kitlelere yayan, buna önderlik eden bir şahsiyet kendisi. Kendisini birçok sergilerde de yakından tanımaktan, eşim ve ben, gerçekten de her zaman çok büyük bir onur duyuyoruz. Biraz önce konuşmasında da söylediler, sadece Türkiye’de değil öğrencileri; Amerika’dan Çin’e kadar, Afrika’dan Rusya’ya kadar her ülkede öğrencileri var. Kendisini daha önce de dinlediğim için daha geniş bir şekilde biliyorum bunu, bütün dünyaya hizmet edebilmek işte bu şekilde oluyor. O bakımdan kendisiyle de hep gurur duyuyoruz, sağlık ve afiyetler diliyoruz.

Sayın Doğan Hızlan, ben şöyle duyardım, “Edebiyatın Profesörü” diyorlardı size. Ne kadar çok kültür faaliyetlerini detaylarına kadar takip ettiğinizi ve onları eleştirerek aslında onları güçlendirdiğinizi hep biliyorum. Dolayısıyla sizin eleştirileriniz, sanat ve kültür hayatımızın daha da zenginleşmesini aslında sağlıyor. Günlük olarak, haftalık olarak ve aylık olarak, kısa-uzun periyotlu bütün çalışmalarınız, hepsi de kültür ve sanat hayatımız için çok değerlidir.

Bir kez daha hepinizi ben de devletimiz, milletimiz adına tebrik ediyorum. Ve Türk sanat ve kültür hayatının inanıyorum ki, çok daha fazla etkinliğini, önümüzdeki yıllarda hep beraber göreceğiz. Çünkü artık böyle bir dönemde hissediyoruz kendimizi ve Türkiye’nin esas zenginliği de bu olacaktır. Zaten diğer zenginliklerin süzülerek gelen kısmıdır, kültür ve sanat. Siyasi zenginlik, ekonomik zenginlik, diğer alanlarda zenginliğin hepsinin toplamının neticede bir süzülüşüdür. O bakımdan inanıyorum ki, Türkiye, sadece kendi coğrafyasında değil, bütün evrensel alanda da kültür ve sanat alanında en güzel hizmetleri yapmaya ve katkıları yapmaya devam edecektir.

Tekrar hepinize hoş geldiniz diyorum ve yine değerli kültür ve sanat adamlarımızı tebrik ediyorum. Sağ olun.

 

Yazdır Paylaş Yukarı