Değerli Misafirler,
Her şeyden önce hepinize sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum.
Bugün gerçekten çok gururluyuz. Biraz önce değerli Deniz Kuvvetleri Komutanımızı ve değerli Başbakanımızı dinleyince anlatılanlara kulak verdiğimizde hepimiz çok gururlandık gerçekten. Bugün mutlu bir günde beraberiz. Bir taraftan Preveze Deniz Zaferi’nin 473. yıldönümü, diğer taraftan da Deniz Kuvvetleri Günü. Deniz Zaferi’nin yıl dönümü vesilesiyle Deniz Kuvvetlerimizin anlamlı günü. İşte bu anlamlı günü ayrıca bizim için heyecanlı kılan ise şu arkamızda gördüğümüz savaş gemileri. Daha önce dışa bağımlı olarak satın almak durumunda olduğumuz bu gemileri bugün kendi mühendislerimiz, kendi teknisyenlerimiz, kendi işçilerimiz, emekçilerimizle beraber üretmenin gururunu yaşıyoruz. Tabii ki en önemli nokta, buna karar vermek, bunu öncelik haline getirmek ve “Bunu biz yapacağız.” demektir.
Şu bir gerçek ki: Eğer önceliklerinizi alırsanız, azimli hareket ederseniz, yapamayacağınız hiçbir şey yoktur. Dünyada bunun en çarpıcı örnekleri aslında vardır. Öyle ki, milli gelirleri en az gelişmiş ülkeler safhasında olan, fert başına düşen gelirleri bizim çok çok gerimizde olan ülkeler, rakipleri nükleer silah yaptıkları için “Biz de yapacağız” demişlerdir, o siyasi kararı aldıktan sonra yapmışlardır. Dolayısıyla, biz bu kararları almakla, gerçekten ülkemizin büyüklüğüne yakışır harekete başlamış durumdayız. Bundan dolayı, Milli Savunma Bakanlığı’nı, bundan dolayı Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nı ve her şeyden önce de hükümetimizi tebrik ediyorum.
Şu bir gerçek ki: Bir ülkenin güçlü olması, şüphesiz ki onun toplam milli gücünün güçlü olmasından geçmektedir. Milli gücünün en önemli ayaklarından birisi de onun ordusudur. Ordusunun, silahlı kuvvetlerinin güçlü olması da, onun dışa bağımlı olmamasından geçmektedir. Bizler bunun acılarını geçmişte yaşamış bir ülkeyiz. Müttefiklerimizin bile yeri geldiğinde bütün geçmişteki ilişkilerimizi unutup, silah ambargosuna maruz kalan bir ülkeyiz. Dolayısıyla, artık gururlanabiliriz. Türkiye sadece standart silahları değil, Türkiye artık ateş gücü yüksek olan, dışarıyla yarışabilen, üstün nitelikli silahlar da yapmaya başlamıştır. Kara Kuvvetlerimizde, Hava Kuvvetlerimizde olduğu gibi, Deniz Kuvvetlerimizde de bunun başlamış olmasından büyük bir gurur duyuyorum.
Ayrıca, konuşmaları dinlediğimde ve buraya gelmeden notları okuduğumda beni en çok sevindiren noktalardan birisi, özel sektörle yapılan işbirliğidir. 50’ye yakın özel sektör firmasının bu gemilerin inşaatında görev aldığını duymuş olmam, beni gerçekten ziyadesiyle mutlu etmiştir.
Şunu hepimiz biliyoruz: Sanayide, bilimde ve teknolojide çok ileri giden ülkelerde motor gücü savunma sanayi olmuştur. Türkiye’de de ekonominin, sanayinin, endüstrinin ve teknolojinin daha güçlü olmasında ve ilerlemesinde savunma sanayinin katkısı çok büyük olacaktır. Zaman zaman savunma sanayimizle ilgili tesisleri geziyorum. TAİ’yi, ASELSAN’ı, Makine Kimya’yı; bunları gezdiğimde gerçekten büyük bir gurur duyuyorum. Özlediğimiz noktaya giderek yaklaştığımızı görmekten dolayı da gerçekten çok heyecanlanıyorum.
Şu bilinen bir gerçektir ve bunu en iyi askerler bilir: Barış istiyorsanız, istikrar istiyorsanız, hak ve hukukunuzu korumaya hazırsanız, savaşa da hazır olmanız gerekir. Savaş en son tercih edilen bir olaydır. Savaşı hiç kimse tercih etmez, aslında en kötü senaryodur. Ama savaşmamak için, savaşları önlemek için, barışı yapmak için, barışa herkesi mecbur kılmak için savaşa da hazır olmak gerekir. Savaşa hazır olmanın birinci şartı da, işte yüksek ateş gücü ve en modern teknolojiye sahip olmak ve bunu kendi elinizle, kendi gücünüzle yapmaktır. Bugün gerek Heybeliada, -Donanmaya teslim ediyoruz, Deniz Kuvvetlerimize- gerekse Büyükada gemilerinin tamamen tasarımının, dizaynının, sistemlerinin, hepsinin Türk mühendisleri, Türk teknisyenleri ve Türk işçileri tarafından yapılmış olmasından gerçekten büyük bir gurur duyuyorum. İnanıyorum ki, bu başarıların arkası gelecektir, ileride çok daha büyük heyecanları hep beraber yaşayacağız. Unutmayın ki, milletimiz de bunlarla hep gurur duymaktadır.
Ben Heybeliada’nın bahtının açık olmasını ve Büyükada’nın da en kısa zamanda aynı şekilde Deniz Kuvvetleri’ne teslimini temenni ediyorum. Emeği geçen herkesi bir kez daha tebrik ediyorum. Donanmamıza, Deniz Kuvvetlerimize, Türk Silahlı Kuvvetlerimize şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum ve herkese başarılar diliyorum. Sağolun.