Çok Saygıdeğer Şehitlerimizin Eşleri, Anneleri Babaları, Değerli Yakınları, Çocukları, Değerli Gazilerimiz ve Onların Yakınları,
Önce hepinize hoş geldiniz diyorum. Bu mübarek Ramazan günü iftarda beraber olmaktan eşim ve ben gerçekten büyük bir şeref duyuyoruz.
Sizler hepiniz, Türkiye’nin değişik vilayetlerinden –bildiğim kadarı ile 39 vilayetten- buraya teşrif ettiniz, hepiniz zahmet ettiniz. Hepinize çok şükran borçluyuz. Hepinize tekrar hoş geldiniz, sefa getirdiniz diyorum.
Cumhurbaşkanı olduğum günden itibaren şehitlerimize, gazilerimize çok özel, ayrı bir değer veriyorum ve bunu büyük bir sorumluluk olarak da hissediyorum. Ve o günden bu güne bu beşinci iftar soframız, beşinci kez şehitlerimiz ve gazilerimizin aileleri ile beraber oluyoruz. Bir kez daha bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, hepsinin mekanı cennet olsun.
Biraz önce hepinizi tek tek burada karşılarken, tokalaşırken, kucaklaşırken; hepinizin acısını bir kez daha tazeledik, ama biz de bir kez daha hepinizin acısını çok derinden duyduk ve hissettik. Bugün aslında uzun bir konuşma yapmak istemiyorum. Çünkü hepimiz büyük bir hissiyatla doluyuz. Aslında, ne sizin ne de bizim dayanacak halimiz var.
Ama bu toplantıları, bu iftarları özellikle yapıyorum ve herkese şunu göstermek istiyorum ki: Şehitlerimizin acısı sadece düştüğü yeri yakmıyor.
Şehitlerimizi sadece belli günlerde hatırlamıyoruz. Cumhurbaşkanlığı katı başta olmak üzere, devletimizin bütün katlarında şehitlerimize, gazilerimizin daima ayrı bir yeri vardır, onlara ayrı bir özen gösterilmektedir. Bizler, Türk milleti olarak şehitliğin ne olduğunu hepimiz çok iyi biliriz. Tarih boyunca vatan için, millet için, inançlarımız için daima şehit vermiş bir milletiz.
Şehitliği en güzel milli şairimiz Mehmet Akif, Çanakkale şehitlerine yazdığı destansı şiirde “Ey şehit oğlu şehit! İsteme benden makber, Sana ağuşunu açmış, duruyor Peygamber.” diyerek en veciz şekilde ifade etmiştir.
Ben buradan bütün Türk milletine, bütün milletime seslenmek istiyorum ve onlara bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Herhangi bir mahallede, herhangi bir köyde, herhangi bir ilçede, herhangi bir şehirde, nerede bir şehit ve gazi varsa ve onların aileleri varsa, onlar hepimize emanettir ve o şehrin, o beldenin, o mahallenin en şerefli, en onurlu insanları da sizlersiniz.
Her sene verdiğim iftarda şunu söylerim: “Benim en değerli misafirlerim sizsiniz” derim. Sizler vatan için, millet için en sevdiğiniz evlatlarınızı, eşlerinizi feda ettiniz. Vatan için, millet için herkes bir şey yapıyor, ama “Bunların içerisinde en onurlu olanlar sizlersiniz” derken şunun için söylüyorum: Herkes vatan, millet için elinden geldiği kadar bir şey yaparken, siz en çok sevdiklerinizi, evlatlarınızı feda ediyorsunuz, feda ettiniz. Onun için bu söylediğim sözlerin hepsi gönülden gelen ve hepsine inanarak söylediğimiz sözlerdir.
Şunu hatırlatmak isterim: Bütün kamu görevlilerimiz bilmektedirler, bütün valilerimiz, kaymakamlarımız, komutanlarımız hepsi, emniyet görevlilerimiz, müdürlerimiz ellerinden geleni yapmaktadırlar. Sizler hiçbir zaman yalnız değilsiniz. Bunu Cumhurbaşkanınız olarak ben söylüyorum ve herkes de bunu en iyi şekilde biliyor.
Şimdi “39 vilayetten geldiniz” dedim. Hepinizin masasında beni temsilen, Cumhurbaşkanlığı’nı temsilen değerli arkadaşlarım var. Hepiniz iftar yaparken, herhangi bir arzunuz varsa, herhangi bir talebiniz varsa, herhangi bir şekilde dile getirmek istediğiniz bir husus varsa hiç çekinmeden bunları masanızdaki benim temsilcilerime lütfen söyleyiniz. Bana biraz önce sizi karşılarken verdiğiniz notları, bunların hepsini çok dikkatli bir şekilde okuyup, hepsini takip edeceğiz ve size hepsi için döneceğiz. Yine bu masa etrafında söyleyeceğiniz herhangi bir talebiniz, isteğiniz olursa emin olun ki onların hepsi için de döneceğiz.
Daha önceki iftarlarımızda, buluşmalarımızda ne yaptıysak aynısını yapacağız. Bir kez daha sizlerle gurur duyuyoruz.
Sizler acı haberleri aldığınızda, acıları içinize akıttınız ve hepiniz “vatan sağ olsun” dediniz. Bu kolay bir laf değildir, ama bunları her şehit merasiminde hep duyduk.
Bize sabah erkenden bir telefon geldiğinde içimiz sızlayarak telefonu açarız, “Bugün acaba nerede bir şehidimiz var, nereden bir kara haber geliyor?” diye. Ama şu da bir gerçektir ki: Tarih boyunca vatanın birliği, bütünlüğü için, milletin selameti için, inançlarımızın korunması için bu ülke şehit vermiştir. Ümit ederiz ki, arzu ederiz ki, bu acılar tekrar yaşanmasın. Bütün devletin görevlileri, hepimiz, herkes; hükümet, komutanlarımız, emniyet müdürlerimiz herkes, bir daha acı olmasın diye uğraşmaktadır. “Bir daha acılar olmasın” diye elden gelen her türlü yollar da denenmektedir, ama terörle mücadele de kolay olmamaktadır. Verdiğiniz evlatlar vatan için verilmiştir. Onların değeri hepimizce malumdur, hepinizin yeri başımızın üstündedir.
Bu duygularla bir kez daha hepinize ayrı ayrı hoş geldiniz diyorum, küçüklerin hepsinin gözlerinden öpüyorum. Sadece burada değil, döndükten sonra da herhangi bir bize ulaştırmak istediğiniz notunuz, talebiniz olursa, kendinizi yalnız hissederseniz, bulunduğunuz yerin valisine, kaymakamına veya o da olmazsa direkt bana yazın. Bunları yakından, en büyük sorumluluk duygusu içerisinde takip ettiğimizden emin olun.
Allah kabul etsin. Hepinize bir kez daha hoş geldiniz diyorum, bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize de şifa diliyorum ve onlara da başarılar temenni ediyorum.