Değerli Basın Mensupları,
Önce, Cumhurbaşkanı Sayın Tadiç'e, değerli dostuma çok teşekkür ediyorum. Türkiye-Sırbistan-Bosna Hersek arasında geçen sene başlattığımız üçlü toplantıların ikincisini Sırbistan'da yaptık. Bize ev sahipliği yaptılar, davet ettiler, güzel bir toplantı yaptık.
Bu toplantılarda, Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Sayın Radmanoviç ve Konsey Üyeleri Sayın Komsiç ve Sayın İzetbegoviç'le de hep beraber olmaktan, büyük bir mutluluk duydum.
Bizim bütün arzumuz şu: Balkanların üç ülkesi olarak, aramızdaki işbirliğini, dayanışmayı güçlendirmek, sorunların çözümüne hep beraber yardımcı olmak, her ülkenin egemenliğine saygı göstermek, toprak bütünlüğüne saygı göstermek; içişlerine herhangi bir şekilde karışmadan ama problemlerin aşılması konusunda da karşılıklı olarak yardımcı olmak.
Bu çerçeve içerisinde, çok önem verdiğimiz konu, muhakkak ki istikrardır, refahtır; bu yönde önemli reformlara, bütün bölgenin de, hepimizin büyük ihtiyacı vardır, bunları hep kolaylaştırmaktır. İnanıyoruz ki, bunlar yapıldığı süre içerisinde, Avrupa Birliği'nin çatısı altında, daha büyük bir şemsiye altında, bütün bu bölge birleşecektir. Önemli olan, geçerli olan kuralları, prensipleri hep ülkelerimizde geçerli kılmaktır. Bunlar hep denenmiş ve neticede ülkeler de, o ülkelerin halkları da bu prensipler ve ilkeler çerçevesinde mutlu olmuştur. Bu çerçeve içerisinde inanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda daha süratli gelişmeler olacaktır.
Zaten son yıllarda çok güzel gelişmeler var. Gerek Bosna Hersek'in Avrupa Birliği'yle ilişkileri, Sırbistan'ın ilişkileri, bölgede en üst seviyede, devlet başkanlarının, Balkan ülkeleri devlet başkanlarının birbirlerini ziyaretleri; bütün bunlar hep güzel gelişmelerdir.
Biz Balkanları, Avrupa'nın bir kıyısı olarak görmüyoruz. Büyük Avrupa'ya baktığınızda, Balkanlar aslında Avrupa'nın ortasıdır, merkezidir. Belgrad bu anlamda çok kilit bir şehirdir ve Sırbistan çok kilit bir ülkedir. Geçen sene başlattığımız bu üçlü toplantıyı bugün devam ettirmekten ve çok detaylı olarak her şeyi büyük bir samimiyet ve karşılıklı anlayış içerisinde görüşmekten çok memnun oldum. Amacımız, bir zamanlar husumetlerin hâkim olduğu bu toprakları bir işbirliği alanı, dayanışma alanı ve ortak istikametlerde her alanda -siyasi, ekonomik, güvenlik- güçlü bir işbirliği alanı haline çevirmektir. Tekrar, ben Sayın Cumhurbaşkanlarına, hepsine çok teşekkür ediyorum ve Sayın Tadiç'e özellikle bu toplantıyı organize ettiği için çok teşekkür ediyorum. Herhalde önümüzdeki toplantıyı da Bosna Hersek'te yapmaktan, hepimiz büyük bir memnuniyet duyacağız.
Soru: Türkiye, Bosna Hersek'e ve Sırbistan'a Avrupa'ya entegrasyon yolunda nasıl yardımcı olabilir? Çünkü kendisi de bu yolda Avrupa ve bazı güçlü Avrupa ülkeleriyle problem yaşıyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle müzakere yapan, tam üyelik müzakeresi yapan bir ülke olduğunu biliyorsunuz. Bizim yaşadığımız problemlerin kaynağı esas olarak şu: Nüfusu ve ekonomisi büyük olan ülkelerin, Avrupa Birliği'ne tam üyeliği hep sıkıntılı olmuştur. İngiltere aynı şekilde, İspanya aynı şekilde. Baktığınızda, onların da girişleri yıllar almıştır, iki kez veto edilmiştir. İspanya 11 yıl almıştır.
Biz, tam üyelik müzakerelerine 2005 yılında başladık ve devam ediyoruz şu anda, daha sorunlar var. Onları da karşılıklı olarak aşmak için çaba sarf ediyoruz. "Türkiye'nin katkısı ne olabilir?" dediniz. Türkiye'nin birikmiş büyük bir tecrübesi var tabii. Bütün bu tecrübesini gerek Bosna Hersek gerek Sırbistan için hep paylaşabilir. "Nedir bu tecrübe?" derseniz, bir ülkenin Avrupa Birliği'ne üye olması için, kendi içerisinde önemli reformlar yapması gerekiyor; siyasi, ekonomik, hukuk alanlarda reformları yapması gerekiyor. Türkiye kendi içerisinde bu konularda çok köklü reformlar yaptı, biz onun için müzakerelere başladık. Biz 2005 yılından önce niçin başlayamadık? Bizim de yapmamız gereken birçok konular vardı. Zaman zaman onları gördük, zaman zaman siyasi atmosferimiz müsait olmadı. Nihayet, köklü değişiklikler yaptıktan sonra başladık. Bütün bu konularda, inanıyorum ki, Türkiye'nin verebileceği çok şey vardır. Ayrıca Türkiye'nin Avrupa içerisinde bu iki ülkeyle yine güçlü lobi yapması ve bunu arzu etmesi de başlı başına herhalde çok büyük destektir. Çünkü Avrupa'nın 6. büyük ekonomisiyiz. Bütün Avrupa kurumlarının kurucularındanız biz. Avrupa Konseyi'nin 1948'de kurucusuyuz. Diğer bütün Avrupa kurumlarının içindeyiz. Dolayısıyla, hem Sırbistan hem Bosna Hersek'te eminim ki yapabileceğimiz çok şey vardır. Ekonomik açıdan şüphesiz ki yatırımlar, altyapı konularındaki yine desteklerimiz; bunlar da herhalde önemli olacaktır.
Soru: Sayın Sayın Cumhurbaşkanım, Türkiye'nin Balkanlara bakışını, sizin perspektifinizi anlatır mısınız? Sırbistan ve Bosna Hersek'le, bu üçlü zirvelerle ne amaçlanıyor efendim?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Bizim Balkan vizyonumuz şu: Balkanları Avrupa'nın ortasında olarak düşünmek gerekir. Biraz kıyısında, köşesinde bir yerdeyiz biz, Avrupa'ya baktığınızda. Ve Balkanlar'da istikrar, işbirliği ne zaman oluştuysa, Balkanlar'da mutluluk ve refah olmuştur. Maalesef geçen dönem içerisinde bazı husumetler oldu, bunların acıları da çekildi. Ama acılarla hiçbir yere varılmaz. Bunları unutmamız ve tekrar işbirliğine dönmemiz gerekir. Türkiye olarak biz buna gayret sarf ediyoruz, arzumuz budur. Balkan ülkelerinin Avrupa Birliği içerisinde, Avrupa'nın diğer kurumları içerisinde, arzu edenlerin NATO içerisinde tabii ki yerlerini almasıdır açıkçası. Büyük şemsiyelerin altında Balkan ülkeleri yerini alırsa, karşılaştıkları günlük problemler, daha kolay çözülecektir. Türkiye olarak buna çok önem veriyoruz ve bu bölgeyi ne kadar istikrar unsuru haline çevirirsek, o kadar çok işbirliği olacaktır.