"Sevgili Çocuklar,
Değerli Öğretmenler,
Önce hepinize hoşgeldiniz diyorum. Sizi Cumhurbaşkanlığı’nda, Çankaya Köşkü’nde ağırlamaktan, misafir etmekten, gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum ve hemen sözümün başında da, bütün küçüklerin, hepinizin gözlerinden ayrı ayrı öpüyorum ve öğretmenlere de çok teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum.
Buraya hepiniz neşe getirdiniz, neşe saçtınız. Zaten biliyorsunuz, “23 Nisan, neşe doluyor insan” sözü, hakikaten gerçekleşiyor burada. Çok ciddi konuşmaları, Meclis’te dinledim, orada büyükler konuştular. Şimdi de burada sizlerle beraberiz. Biraz önce burada hepimize çok güzel gösteriler yapan, türküler, şarkılar, şiirler okuyan ve güzel oyunlar oynayan arkadaşlarınızı da çok tebrik ediyorum. Öğretmenlerine teşekkür ediyorum, onları çok güzel yetiştirmişler gerçekten.
23 Nisan biliyorsunuz, aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu, ama Atatürk, bu büyük günü ve bu büyük bayramı, sizlere armağan etmiş. Bu da dünyada ilk defa oluyor, ilk defa çocukların önemini kavrayan bir lider, böyle büyük bir bayramı, böyle önemli bir günü çocuklara armağan ediyor. Onun için de, “Çocuk Bayramı” da deniyor buna, biliyorsunuz. Böyle bir günde, hepinizin mutlu olması, hepinizin sevinçli olması, hepinizin huzurlu olması, bizlerin en çok arzu ettiği şeydir.
Hep hatırlarım, bir zamanlar bizler de sizler gibiydik ve sizler gibi 23 Nisanlarda öğretmenlerimiz bizi alırlardı, götürürlerdi, böyle programlar yapılırdı. Hep o zaman şunlar söylenirdi: “Türkiye’nin geleceği çocuklarındır, sizler büyüyeceksiniz, Türkiye’yi idare edeceksiniz, yöneteceksiniz.” derlerdi ve yıllar geçti, bizler büyüdük; şimdi Türkiye’yi idare ediyoruz, ben ve benim gibi Türkiye’nin diğer bütün büyükleri. Sizler de gün gelecek, inşallah büyüyeceksiniz ve Türkiye’yi idare etmeye başlayacaksınız.
Bizim bütün arzumuz, size daha güzel bir Türkiye bırakmak ve Türkiye’yi yönetmeye, idare etmeye başladığınızda, sizlerin çok daha güzel, çok daha güçlü, çok daha iyi şartlarda bu işleri yapıyor olmanızı temin etmektir.
Ben çocukluğumdaki o günün imkânları, o günün okulları, o günün şartlarıyla bugünleri karşılaştırdığımda; o günkü evlerimizle bugünkü evlerimizi, o günkü okullarımızla bugünkü okullarımızı ve sizlerin okullarınızı, o gün giydiklerimizle bugün üstümüze giydiklerimizi ve sizlerin giydiklerini, o gün bindiğimiz otomobiller ile bugün sizlerin bindiğiniz otomobilleri, o günkü yollarla bugünkü yolları, belediye otobüslerini, yani tüm imkânları karşılaştırdığımda, inanılmaz bir şekilde zenginlik var, değişim var, iyileşme var ve ileriye gitme var.
Eminim ki, siz büyüdüğünüzde, bizim gibi olduğunuzda, o zaman belki aranızdan cumhurbaşkanları çıkacak, başbakanlar çıkacak, siyasetçiler çıkacak, büyük sanatkârlar çıkacak, büyük sporcular çıkacak, büyük iş adamları çıkacak, büyük insanlar çıkacak. O zaman sizler de bugünleri kıyasladığınızda, mukayese ettiğinizde, belki sizler de, “O bizim zamanımızda şöyleydi, şimdi neler oldu” diyeceksiniz. İşte bütün bunlar olurken, hepimizin çok çalışması gerekiyor, sizlerin çok çalışmanız gerekiyor, derslerinizi çok iyi yapmanız gerekiyor, çok iyi öğrenci olmanız gerekiyor. Öğretmenlerinizin, annelerinizin, babalarınızın, büyüklerinizin sözünü çok iyi duymanız ve dinlemeniz gerekiyor. Ne kadar çok onların sözünü dinlerseniz, o kadar çok geleceğe iyi hazırlanmış olursunuz. Güçlü bir şekilde geleceğe hazırlanmış olursunuz ve o zaman da görevinizi, işinizi en iyi şekilde yapmış olursunuz.
Unutmayın ki, herkes işini en iyi şekilde yapmalı. Onun için de bugün üzerinize düşenleri iyi yaparsanız, ileride de sorumluluklarınızı daha iyi yerine getirirsiniz. Eminim size büyükleriniz, öğretmenleriniz her zaman tekrarlıyor, ama ben de şimdi Cumhurbaşkanı olarak sizlere bunları söylüyorum. Tabii sizlerin mutlu olmanız yetmez, bütün çocukların mutlu olması gerekir. Sadece Türk çocuklarının, sadece bizim çocuklarımızın mutlu olması yetmez, dünyadaki bütün çocukların mutlu olması, huzurlu olması, barış içerisinde olması, korkulardan uzak olması gerekir. İşte biz şimdi onlar için uğraşıyoruz, böyle bir dünyayı oluşturalım diye uğraşıyoruz. Böyle bir Türkiye’yi oluşturalım diye uğraşıyoruz. Ancak o zaman işin tadı olur. Yoksa sizler mutluyken, televizyon ekranlarında ağlayan çocukları görürseniz, o zaman siz de üzülürsünüz, biz de üzülürüz. Bütün dünya çocukları mutlu olsun, huzurlu olsun ve hepsi barış, kardeşlik ve dayanışma içerisinde olsunlar; en büyük arzumuz budur.
Uzaklardan gelenler var aranızda, biliyorum. Aslında hepiniz döndüğünüzde ailelerinize selamlarımı söyleyin. Sizler, okullarınızı temsilen geldiniz buraya. Bütün okullar gelemeyeceği için, sizler seçildiniz. Geçen sene de başka sınıflar, başka okullar gelmişti. Gittiğinizde de, sınıfınızdaki, okulunuzdaki bütün arkadaşlarınıza hep selamlarımı söyleyin. Hepinizin gözlerinden tekrar ayrı ayrı öpüyorum.
Öğretmenlere de çok çok teşekkür ediyorum, onların emeği büyüktür. Ben de öğretmenlerimin daima haklarını, emeklerini hiç unutmam. Siz de hiçbir zaman unutmayın.
Sağ olun, var olun çocuklar."