"Değerli Misafirler,
Değerli Konuklar,
Hepinize tekrar sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum.
Bugün gerçekten, Tokat’ta olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bundan bir süre önce ilinizin değerli Valisi, Belediye Başkanı, değerli milletvekilleri, şehrin ileri gelenleri, burada gördüğüm iş adamları, gelip beni davet etmişlerdi. Ben de büyük bir memnuniyetle geleceğimi söylemiştim. Zaten bir vesileyle, bütün illerimizi ziyaret ediyorum. Ziyaret edemediğim şurada belki az sayıda ilimiz kaldı. Çünkü istiyorum ki, bütün illerimiz Cumhurbaşkanlarını görsün ve Cumhurbaşkanları bütün illerde bulunsun ve illerimizi, halkımızı teşvik etsin, birlik, beraberlik duygularımızı hep pekiştirsin. Bu arzu ve anlayışla bütün illerimizi ziyaret ediyorum. Bazı illerimizin uzun süre ziyaret edilmediğini bu vesileyle görüyorum ve buna önem veriyorum. İşte bugün Tokat’tayım.
Daha önceki görevlerim gereği, hükümette bulunduğum sıralarda, siyasette bulunduğum zamanlarda, çeşitli vesilelerle Tokat’ı ziyaret etmiştim. Ama bugün şehre girerken fark ettim ki, epey bir vakit geçmiş. Çünkü çok büyük değişiklik gördüm. Nasıl, bir çocuğu uzun süre görmezseniz, daha sonra geldiğinizde çocuğun büyüdüğünü görür ve zamanın hızlı bir şekilde geçtiğini fark edersiniz. Ben de doğrusu gerçekten öyle gördüm ve itiraf edeyim, şehri gerçekten çok güzel gördüm. Daha önceki gelişlerimde, şehrin düzeni bu kadar değildi; girişi, çıkışı. Bugün gördüklerimden çok memnun oldum.
Buranın ne kadar nezih, güzel şehir olduğu zaten malumdur. Karadeniz’e yakın, ama tarım arazileri bu kadar çok olan başka bir il de yok herhalde. Karadeniz’deki illerimiz, hepsi dağlık iller ve ekecek bir yer bulamazlar. Dağlara tırmanırlar vatandaşlarımız neredeyse, oraları ekip biçmeye çalışırlar. Ama hem Karadeniz’in bir ili gibi olacak, onun güzel ikliminden faydalanacak hem de bu kadar ziraata, tarıma müsait toprakları olacak, bereketli toprakları olacak. Bu bakımdan, bu ilimizin güzel bir ayrıcalığı var. Ayrıca buranın tarihi çok önemli. Bugün doğrusu, Cuma Namazına gittiğimiz camiiye dikkat ettiğinizde, Anadolu’da ancak birkaç şehirde vardır böyle Osmanlı eseri. Orta Anadolu’da yoktur. Biliyorsunuz ben Kayseriliyim. İç Anadolu’da Selçuklu eserleri çoktur, ama böyle muhteşem eserleri çok görmezsiniz. Yine yol üstünde gördüğümüz Taşhan. Dışarıdan ne kadar görkemli bir görüntüsü var, ihtişamlı bir görüntüsü var. İçi aynı şekilde. Bu bakımdan, tarihin binlerce yıl gerisine giden, Romalılara ve daha eski devirlere giden, çok zenginliği olan bir ilimiz.
Ulaşım açısından, Türkiye’nin her tarafına açık bir ilimiz, demiryoluyla. Denizyoluna çok yakınsınız, havaalanınız çalışmaya başladı, biliyorsunuz. Ziyaret eden heyet bundan çok müştekiydi ve ben de tabii hep talimatlar verdim. Her gün uçak seferinin olduğunu, uçakların dolu inip dolu kalktığını duymak da beni ziyadesiyle mutlu etti gerçekten.
Bu ilin tarım özelliği çok önemli. Biliyorsunuz, kalkınma ajansları var. Bugün Valilikte bilgi aldım, Belediyede bilgi aldım. Kalkınma ajansları, hangi ilin özelliği nedir, neyi öne çıkartırsa daha hızlı kalkınabilir; bunu hep sizlere tavsiye ediyor. Onların da muhakkak ki ilgisi bu noktadadır. Tarım açısından, burada çok verimli toprakların en güzel değerlendirdiğini görmekten de ayrıca mutlu oluyorum. Tarımdan ayrı olarak, tarıma dayalı sanayinin de burada kurulmuş olmasından yine büyük bir memnuniyet duyuyorum ki, bunun çok eski bir tarihi var, çok güzel meyve suyu firmalarınız var. Buradakiler Türkiye çapında biliniyor. Bütün bunlar, bu şehrin tabii ki çok güzel özellikleridir.
1992 yılında kurulan Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin çok sayıda fakülte ve yüksekokulunun olduğunu öğrenmek de beni ayrıca mutlu etmiştir. Üniversite deyince, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı, YÖK Başkanı da, burada. Bir hemşehriniz biliyorsunuz Yusuf Ziya Özcan Bey. Eminim ki, kendi memleketindeki üniversiteye ayrı bir dikkati olacaktır. Bu dikkat, sadece imkânlar verme açısından değil, üniversitenin eğitiminin en iyi şekilde olması, kalitesinin en yüksek seviyede olması bakımından da gözü tamamen üstünde olacaktır. Bu da ayrı bir ayrıcalıktır tabii ki. Önemli olan, üniversiteleri açmak değil, oradan mezun olanların en iyi şekilde mezun olmasını temin etmektir.
Bu ilin başka bir özelliği de var. En çok şehiti ve gazisi olan illerimizden birisidir. Bu vesileyle, bütün şehit ve gazi ailelerimizi, gazilerimizin kendilerini, büyük bir saygıyla selamlıyorum. Onlara sahip çıkmak, hepimizin boynunun borcudur. Önce devletin muhakkak ki, ama Türk milletini esas asil yapan, Türk milletinin en asil vasıflarından birisi de şehitleriyle, gazileriyle daima onur duymasıdır. Onları daima baş tacı etmesidir. O bakımdan, biz devlet olarak muhakkak ki, en büyük sahiplenmeyi yapacağız, ama sizlerin sahiplenmesi ayrı bir anlam taşır. Her zaman şunu söylüyorum: Hangi mahallede, hangi köyde, hangi ilçede, hangi ilde şehit ve gazi varsa, o beldenin, o bölgenin, o şehrin en onurlu, en baştacı yapılacak insanları onlardır. Bunu söz olsun diye söylemiyorum. Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı olduktan sonra her sene, bütün şehitlerimizin ailelerini, gazilerimizi Çankaya’ya davet ediyorum, onlarla beraber oluyorum. Bunu sadece şunun için yapıyorum: Devletin en tepesi, Devlet Başkanı eğer bunu yapıyorsa, bütün illerde valilerimiz, belediye başkanlarımız, kaymakamlarımız ve vatandaşlarımız, aynı önemi ve ilgiyi gösterecekler diye yapıyorum. Tekrar, mekânları cennet olsun şehitlerimizin. Gazilerimize de tekrar hep şifa diliyorum ve onlar bizim onurlarımızdır.
Bu şehrin başka bir özelliğini de söylemek istiyorum; hayırseverleri. Biraz önce büyük bir gururla onlara bu sembolik hediyeleri verdik; bunlar sembolik. Onların yaptığı hizmetleri tanıma açısından, onların helal paralarıyla kazandıkları gelirlerinin bir kısmını gönül rızasıyla ayırıp, halk için, çocuklar için, eğitim için ayırmaları; bu, her türlü takdirin üstündedir. Bir kez daha hepsini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Aralarında değerli iş adamları, -büyüklü, küçüklü- değerli profesör, değerli sanatçınız, hemşehriniz, bütün Türkiye’nin sanatçısı Seda Sayan Hanım var. Hepsine çok çok teşekkür ediyorum. Çünkü bunlar güzel örnek oluyor. Biliyorsunuz, güzel örnekler de takip edilir, taklit edilir. Bazı şeylerin taklidi iyi değildir, ama güzel hareketlerin, güzel vasıfların taklidi, onların tekrarlanması da çok güzeldir, teşvik etmek gerekir. "Marifet de iltifata tabidir". Bu da bizim çok güzel bir atasözümüzdür. Eğer aramızda bu tip güzel faaliyetleri, hareketleri olanlar varsa, vasıfları olanlar varsa, onları toplum olarak tebrik etmemiz, iltifat etmemiz ve onları takdir etmemiz gerekmektedir. Bugün hep beraber bunu yapmaktan da büyük bir mutluluk duydum.
Gördüm, çoğu ilçelerde, -sizin büyük ilçeleriniz var, şehir gibi ilçeleriniz var, büyük ilçeleriniz var, gelişmiş ilçeleriniz var- eğitime yapılan katkıları tekrar şükranla anıyorum. Biraz önce duydum, Vali Bey de söylemişti. Buradaki bu tören, sadece eğitime yapılan katkılarla ilgili, ama değerli iş adamlarımızın eğitim dışında, sağlık alanında, başka alanlarda da çok güzel yine faaliyetleri, çalışmaları, katkıları, yardımları olduğunu biliyorum. Hepsine çok çok teşekkür ediyorum ve sizlere başarılar diliyorum.
Bugün meydanda da kısa bir hitapta bulundum. Baktım, bütün vatandaşlarım, hemşehrileriniz, büyük bir sevgi, muhabbet gösterdiler. Ben de onlara karşılık vermek için vilayet balkonundan seslendim. Birlik, beraberliği korumak, karşılıklı olarak birbirimize saygı ve sevgi göstermek her şeyin başıdır. Biz birbirimize saygı, sevgi göstermezsek, başkasından bunu bekleyemeyiz. Bu, ailede başlar, okulda, köyde, mahallede, ilde ve ülke çapında, karşılıklı saygı ve sevgi göstermemiz gerekir. Tabii ki ayrı düşüncelerimiz olacaktır. Türkiye büyük bir ülke, ayrı, farklı inanç şekilleri olacaktır. Hatta farklı etnik yapılar olacaktır. Bunlar hepsi, bu ülkenin zenginliğidir. Ama hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız, hepimiz en asil vatandaşlarız. Kanunlar, yasalar önünde hepimiz birbirimize eşitiz. Kim daha önde olabilir? Kim vatana, millete insanlık için daha çok hizmeti varsa, o önde olabilir açıkçası. Ama hepimiz birbirimize eşitiz yasalar önünde. O bakımdan, birliğimizi, beraberliğimizi, farklılıklarımızı koruyarak, saygı göstererek korumak; en büyük başarı budur. Bunun bilincine vardığımız kanaatindeyim. Zaman zaman belki eğitimsizlikten dolayı, bunun vaktiyle farkına varmamış olabiliriz. Ama bugün, bütün Türkiye bunun farkındadır. Doğu illerimize gittiğimde bunu görüyorum, Batı illerimize gittiğimde bunları görüyorum. Doğu’da, Batı’da, Kuzey’de, Güney’de, Orta Anadolu’da, her tarafta, bu bizim en büyük servetimiz olacaktır.
Tekrar, hepinize başarılar diliyorum. Burada olmayan bütün değerli vatandaşlarıma, hemşehrilerinize, ailelerinize, eşdostlarınıza, arkadaşlarınıza da selamlarımı iletmenizi özellikle rica ediyorum. Sağolun, var olun."