Önce hepinize hayırlı akşamlar diliyorum, hepinize hoş geldiniz diyorum. Ben, eşim ve bütün heyetimiz, bugün Adana’da sizlerle beraber olmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bugün sizlerle beraber olmaktan büyük bir zevk duyuyoruz. Aslında hepinizin ayrı ayrı elini sıkmak isterdim, her masaya ayrı ayrı bir selam vermek isterdim, ama gördüğünüz gibi programımız zaten biraz gecikmeli olarak başladı. Sizleri daha fazla yemekte de bekletmemek için direkt programa geçtik. Bir kez daha hepinize sevgilerimi, muhabbetlerimi sunuyorum.
Bugün, önce Vilayette Vali beyle, sonra Büyükşehir Belediyesi'nde Sayın Belediye Başkanı'yla görüştüm. Garnizonu ve Adana’nın önemli sanayi kuruluşlarını ziyaret ettim. Ve Adana ile ilgili birçok bilgiler edindim. Yarın da yine programımız burada devam edecek. Üniversite'ye gideceğim. Ve yine sizlerle beraber olacağım. Bundan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Çünkü öğrendimki uzun süreden sonra ilk defa bir Cumhurbaşkanı ziyareti gerçekleşiyormuş, Adana’ya.
Adana’da ben daha önce diğer vasıflarımla çok bulundum. Geldim, ama Cumhurbaşkanı olarak ilk defa Adana’ya ziyaret ediyorum. Gerçekten büyük bir sevinç duyuyorum bundan. Bugün vatandaşlarımın Adana’da gösterdiği sevgi ve muhabbetten de çok hislendim. Ve bundan dolayı da sizlerin şahsında bütün Adanalılara teşekkür ediyorum. Ve sevgilerimi muhabbetlerimi sunmak istiyorum.
Bugün, beni selamlayan birçok vatandaşımın, çocukların yağmur altında olduğunu görünce üzüldüm biraz. Ve hatta programları süratle kesmek istedim. Vali Bey dedi ki, "Uzun süredir yağmur bekliyorduk" dedi. "Aslında bugün her evde, davul zurna var, yağmurdan dolayı, büyük bir sevinç var" dedi. "Rahmet de gelmiş oldu" dedi.
Çukurova deyince, tabii ki yağmurun ne olduğunu hepimiz biliriz. Bundan dolayı da ayrıca memnunun gerçekten. Türkiye’nin bazı kısımlarına çok yağmur düşmesine rağmen, bazı bölgelere yeteri kadar yağmurun düşmediğini biliyoruz.
Değerli Konuklar,
Adana büyük bir şehir. Adana aslında, Çukurova diyoruz, bütün güneyin merkezi, başkenti; büyük bir şehir. Kendine has kültürü olan, kendine has söylemi olan, kendine has çok özellikleri olan büyük bir şehir burası. Bu şehrimizin tabii ki büyük problemleri de vardır, büyük projeleri de vardır. Ama büyük şehirlerin büyük de gelecekleri olur. Buranın büyüklüğü birçok şeyle ifade edilebilir. Nüfusuyla, kültürüyle, buranın dinamizmiyle, buranın sanayiiyle, ziraatıyla, iş hayatıyla. Ama buranın büyüklüğü tarihinden geliyor. Şimdi şu arkamızdaki taş köprü, bilmeyenler, "Tabii ki güzel bir köprü, belki Osmanlı döneminden kalmıştır. Belki Selçuklu döneminden kalmıştır" diye düşünülebilir. Ama bunun 2500 yıl önceye gittiğini, Adanalılardan başka kimse bilmez herhalde. Hatta bu köprü, 3000-3500 yıl eskiye giden bir köprüymüş. Ama bu taşlar, bu temeller, 2500 yıldır ayakta ve üstünden araç geçen, insan geçen, bu kadar eski bir köprünün de olmadığını bugünkü ziyaretimde öğrendim. Bu kadar eski bir şehir, bu kadar kültürü olan, bu kadar kadim bir yerleşim yeri burası.
Tabii ki buraya Cenab-ı Allah da en güzel toprağı vermiş, güzel iklimi vermiş. Uçaktan zaten baktığınızda, hava açık olunca, buralar baklava tepsisi gibi, bütün tarlalar çok güzel gözüküyor gerçekten. Ve çok verimli, buralar çok bereketli topraklar. Bu bereketli topraklar sadece Türkiye’yi değil, sadece Adana’yı değil, birçok yeri doyuruyor aslında. Tabii ki bu kadar bereketli olunca, Adanalılar da bu kadar bereketli insanlardır. Armağan etmeyi bilirler. Daima ikram etmeyi bilirler. Bu da buranın bir kültürüdür, bununla da her zaman övünürüz gerçekten.
Adana, tabii ki bir ziraat, tarım merkezi. Tarım deyince, gelip geçmemek gerekir. Eskiden, tarımı, çiftçiliği yapanlar, kendi şartlarıyla yapıyorlardı. Ama tarım giderek, ziraat giderek dünyada çok önem kazanan bir iş. Gıda diyoruz ve gıda güvenliği diye dünyada çok tartışılan bir şey var. Sanayi ihmal edilebilir, başka şeyler ihmal edilebilir, ama tarım, gıda hiçbir zaman ihmal edilmeyecek. İnsanlar olduğu süre içinde gıdaya ihtiyacı olacak. Ve dünya da giderek zenginleştikçe, dünyanın fakir ülkeleri, daha az gelişmiş ülkeleri, daha zenginleştikçe, daha geliştikçe, gıda tüketimi bütün dünyada daha çok artacak ve daha çok arttıkça da gıdanın, tarımın, üretimin kıymeti giderek çok artacaktır. Onun için bu bölgeler, bu topraklar, nasıl eskiden, herkesi doyurduysa, bundan sonra daha çok insanı doyurmak zorunda. Onun için tarımın şekli, ziraatın şekli, buna dayalı teknoloji, buna dayalı sanayi; bütün bunlar, bu şehrin, bu bölgenin geleceğinde çok büyük roller oynayacak.
Onun için zaman zaman bazı şehirlerimizde karamsarlıklar olur. Adana’da buna hiçbir zaman yer yoktur. Adana’nın geleceği çok parlaktır. Adana, çevresine de aslında hitap etmektedir. Sadece bu şehre, etraftaki şehirlere değil, etrafındaki ülkelere de hitap eden büyük bir merkezdir. Ve bu merkez olma hüviyeti giderek çok daha güçlü olacaktır.
Bakın takip ettiğimiz dış politika sayesinde, çevre ülkelerle sınırlarımız neredeyse, artık idari sınır haline geliyor. Şehirler arası da bir sınır haline geliyor. İleride daha çok böyle olacak. İnsanlar daha çok birbirini ziyaret edecek serbestçe. Daha çok mal hareketleri olacak. Daha çok sermaye hareketleri olacak. Eminim ki, bunun neticelerini özellikle bölgeye yakın illerimiz hissetmeye başladı. Adana da bunu görmeye başlamıştır. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda burası çok daha cazip olacaktır. Sanayiii aynı şekilde.
Memnuniyetle gördüm ki, bunu uzaktan da takip ediyorduk, ama burada yeni bilgileri alınca daha çok sevindim, burası artık bir sağlık merkezi haline geliyor. Çukurova Üniversitesi zaten büyük bir üniversite. Tıp Fakültesi ve sağlık birimleri çok güzel hizmetler yapıyor. Çok güzel ünü var. Ama buradaki diğer hastaneler, özel teşebbüs, burayı bir sağlık merkezi haline getiriyor ki; bunun sadece ülkemize değil, ülkemizin dışına da muhakkak hitap etmesi gerekir. Ve eminim ki böyle olacaktır.
Bugün, Vali Beyle ve aranızdaki değerli iş adamlarıyla, Adana’nın gerçek sahipleriyle, eşrafıyla yaptığım görüşmelerde, bir noksanlığı dile getirdim. Burada bir tane üniversite olmaz. Böyle büyük bir şehirde muhakkak yüksek birkaç tane üniversitenin olması lazım, 3-4-5 üniversitenin olması gerekir. Hem devlet üniversitesi olması gerekir hem vakıf üniversitelerinin de kurulması gerekir ki, bununla ilgili teşebbüslerin de var olduğunu gördüm, onlarla da görüştüm. Ve destekledim, destekliyorum. İnşallah kısa süre içerisinde burada hem devlet üniversitesi hem vakıf üniversitelerinin sayısı da çoğalır, çoğalması da gerekir. Çünkü burası ayrıca büyük bir kültür merkezidir, burası ayrıca büyük bir düşünce merkezidir. Buradan çok önemli sanatçılar, romancılar, kültür adamları, fikir adamları, bilim adamları çıkmıştır. Bunların sayısının çoğalması gerekir. Ve Adana, üniversiteleriyle de övünmesi gerekir. Tüm bunlar takip edilecek konulardır.
Demin söylediğim gibi, büyük şehirlerin büyük meseleleri olur. Büyük gelecekleri olur. Bununla ilgili büyük düşünmek ve çok çaba göstermek gerekir. Bir taraftan burada Vali Bey, Belediye Başkanı, değerli siyasetçiler, milletvekilleri, buranın sahibi olan Adana’nın eşrafı, iş adamları, sizlere çok görev düşüyor, şehrinize sahip çıkma açısından. Üniversitenin muhakkak buraya çok büyük katkı vermesi lazım. Ve sayamadığım önemli kişiler, herkesin olağanüstü bir gayret içerisinde olması gerekir. Ve herkesin büyük bir uyum içerisinde şehrin, bu ilin geleceğini daha güçlü yapmak için, çaba içinde olması gerekir.
Biraz önce bu plaketleri vermekten büyük bir mutluluk duydum, gerçekten. Değerli iş adamlarımız, sanayicilerimiz, tüccarlarımız, sizler artık kalkınmanın motorusunuz. Artık devlet, kendisine düşen görevi alt yapıda gösteriyor. Sizin önünüzü açıyor, ama sizler esas yatırım yapıyorsunuz. Sizler üretiyorsunuz, sizler vergi ödüyorsunuz, sizler döviz getiriyorsunuz Türkiye’ye, sizler insanlara iş veriyorsunuz, istihdam sağlıyorsunuz. O bakımdan herkes sizin değerinizi ve sizin öneminizi bilmesi gerekiyor. Ve önünüzü açması gerekiyor. Ve işlerinizi kolaylaştırması gerekir ki, daha çok yatırım olsun, daha çok müteşebbisler çıksın ve daha çok iş imkanları ortaya çıksın.
Bundan da büyük bir memnuniyet duydum. Ve sizler kazandıklarınız nihayette belli bir ölçeğe geldikten sonra, artık o bütün memleketin varlığı haline geliyor. Bütün fabrikalar, büyük şirketler, sadece sahiplerinin değildir aslında. Herkesin olmaya başlıyor. Ve sizlerin birikimlerinizle, yaptığınız hayır işleri, bunlar da daima hep takdirle karşılanıyor ve hepinizi doğrusu bu yönde de çok teşvik etmek isterim. Kim daha çok hayır yaparsa, kim daha çok halka bu yönde de hizmet ederse, bu okul olur, hastane olur, sağlık ocağı olur, kültür merkezleri olur; Vilayetle, Vali Beyle, Belediye Başkanıyla işbirliği içerisinde bütün bunlar tespit edilir. İsimleriniz orada yaşar. Ailelerinizin ismi, oralarda ilelebet yaşar. Bunlar da eminim ki sizler için büyük bir mutluluk kaynağı olur.
Zaten gecikildi, daha çok geciktirmek istemiyorum. Ama bir kez daha sizlerle beraber olmaktan, Adana’da bulunmaktan, bu güzel şehrimizde vatandaşlarımla beraber olmaktan ve bu şehri daha yakından tanımaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bunu samimi olarak sizlerle paylaştıktan sonra hepinize iyi akşamlar diyorum, hepinize afiyet olsun diyorum ve hepinize başarılar diliyorum. Sağolun, iyi akşamlar.