Değerli Konuklar,
Değerli misafirler
Çok Değerli Hataylı Vatandaşlarım,
Hepinize iyi akşamlar diliyorum, afiyet olsun diliyorum.
Bugün, sizleri biraz beklettik, ama eminim size de söylemişlerdir, Osmaniye’deki programlarımız biraz uzayınca, yoldan gelmenin gecikmesi neticesinde, sizleri biraz beklettik. Eminim ki, hepiniz anlayışla karşılamışsınızdır.
Bugün gerçekten olağanüstü bir akşam yaşıyoruz. Hatay, Türkiye’mizin, ülkemizin birçok bakımdan en zengin ili. Böyle bir masada yemek belki ilk defa yiyorum, Türkiye’de. Bugüne kadar, çok çeşitli insanlar, çok çeşitli birbirinden kıymetli vatandaşlarım, yerli-yabancı insanlar masamda hep olmuştur, ama büyük dinlerin hepsinin temsilcileri, dinlerin içindeki mezheplerin temsilcileri ve hepsi Hataylı ve Hatay’da; onlarla beraber aynı masayı paylaştım. Tabii ki Sayın Bakan, Belediye Başkanı, Vali de burada. Ama bu kadar zenginliği doğrusu nadir şehirlerde bulabiliriz. Bununla ne kadar övünsek, ne kadar gurur duysak tabii ki azdır. Onun için, bu akşam benim için unutulmayacak bir akşam olacak, bunu peşinen hepinize söylemek isterim.
Hatay tabii binlerce yıl eskiye giden tarihi olan, ta neolitik dönemlere kadar tarihi olan -kazılar yapıldığında arkeoloji bunu söylüyor- ama kadim bütün dinlerin gelip geçtiği, iz bıraktığı ve bugün de hâlâ yaşayan ve onları yaşatan bir şehrimiz. Bu anlamda Türkiye’nin nadir, ender yerleşim yerlerinden birisi. Cumhurbaşkanı olarak Hatay’ı ziyaret etmekten gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Daha önceki görevlerim gereği, gerek milletvekili olduğum dönemlerde gerekse bakan olduğum ve hükümette görev yaptığım dönemlerde, Hatay’a geldim defalarca. Ama Cumhurbaşkanı olarak ilk defa geliyorum.
Yarın gün boyu birçok ziyaretler yapacağız, birçok görüşmeler yapacağız. Bütün vatandaşlarımla, onlarla buluşacağız. Ve aklımdaki daha önceki Hatay ile bugünkü Hatay’ı mukayese edeceğim. Eminim ki, çok büyük gelişme ve ilerleme vardır. Aslında bunun en güzel göstergelerinden birisi bu oteldir, havaalanıdır. İndiğimizde çok muhteşem bir havaalanının yapıldığını gördüm. Bu otel muhteşem bir otel. Yol boyunca gelirken, büyük bir imar faaliyetinin olduğunu hep gördük.
Buralar, ziraat ve tarım açısından Türkiye’nin en mümbit topraklarını temsil ediyor, ama tarımın yanında da, çok güçlü bir sanayi de bu bölgede kendini gösteriyor ve gelişiyor. Demir-çelik sanayi başta olmak üzere sanayinin diğer kolları da yine bu bölgemizde giderek güçlü hale geliyor. Öyle ki, Türkiye’nin en güçlü şirketlerini artık bünyenizden çıkartıyorsunuz. Türkiye’nin değil, dünya pazarlarıyla yarışan şirketler artık buradan çıkıyor. Bütün bunlar şunu gösteriyor ki: Memleketimiz nasıl büyük bir gelişme içindeyse, Hatay da bundan en büyük payı almakta, kendi payına hızlı bir şekilde gelişmekte, büyümekte ve zenginleşmekte. Zenginleşmek demek refahın artması demektir. Refahın artması da tabii ki mutluluk getirecektir.
Hatay’da bütün dinlerin, farklı farklı mezheplerin ve hatta farklı farklı etnik yapıdaki bütün vatandaşlarımın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, barış içerisinde, huzur içerisinde, birbirlerine saygı ve sevgi içerisinde yaşıyor olmaları, bizim için büyük bir gurur kaynağıdır. Öyle ki, İstanbul’da ve Ankara’da bazen büyük toplantılarımız olduğunda, Hatay ilinden gelen güzel bir koro bunu en iyi şekilde temsil eder. Ve bütün dinlerin ilahilerini güzel bir şekilde seslendirir. Ve Türkiye’nin nasıl hoşgörülü, toleranslı, farklı inançlardaki insanların yüzyıllarca beraber kardeşçe yaşadığını en iyi şekilde sembolize ederler. Bugün bunu burada bizzat görüyorum. Bundan büyük bir gerçekten memnuniyet duyuyorum. Yarın yapacağımız ziyaretlerde de, orada bütün bu düşüncelerimi herkesle paylaşacağım tabii.
Kültür, turizm, bunlar da tabii ki büyük zenginliklerdir. İnanıyorum ki, imar faaliyetleriyle bu şehrin eski yapısı, tarihi dokusu, gün geçtikçe çok daha güzel bir şekilde ayağa kaldırılacak. Ve daha sonra eklenen çeşitli hoş olmayan görüntülerden hep temizlenecek. Ve burası, bütün bu bölgenin en büyük turizm bölgesi haline gelecektir. Tabiat müsait, iklim müsait; tarih boyunca, herkesin buraya eklediği ve bıraktığı izler, bütün bunlar müsait. Dolayısıyla burayı el birliği içerisinde Türkiye’nin en gözde bir ili yapmak, bölgesi yapmak da artık bize düşmektedir. Kamu görevlileri tabii ki bunun için vardır. Bunun için de gece gündüz çalışmaktadırlar.
Bugün Hatay’ımızın başka bir özelliğini de bizzat yaşadık. İşte biraz önce çok değerli hemşehrilerinize bu sembolik armağanları vererek, onların hayırseverlik özelliklerini tanımış olduk ve takdir etmiş olduk. Biz aslında burada size çok küçük, sembolik, ufak bir hediye verdik. Ama bunun anlamının büyük olduğu kanaatindeyim. Sizler kazançlarınızın bir kısmını gönüllü olarak ayırıp, bunlarla okul, sağlık kuruluşları yaptırdınız. Bunları insanlara hizmet eden güzel işlere ayırdınız. Hiç kimse sizi zorlamadı, hiç kimse size baskı yapmadı. Belki sadece teklif etmiş olabilirler, hatırlatmış olabilirler. Ama tamamen kendi kararlarınızla, kendi birikimlerinizden gönüllü şekilde ayırıp bu hizmetleri yaptınız. Bundan daha şerefli, bundan daha çok takdir edilecek bir hareket olamaz. Bundan dolayı bir kez daha hepinizi tebrik ediyorum. Ve hepinize devletim ve milletim adına takdirlerimi sunuyorum. Bu, hayırlı işlerde yarışmak, aslında gerçekten çok güzel bir hareket. Bunun takdir edilmesi gerekir ki, size yenileri eklensin veya siz yenilerini yapasınız. Aslında çok güzel örnek oluyor, bu tip hareketler. Eskiden çok uğraşılarak yardımlar toplanırdı. Ama şimdi görüyorum ki, bu bilinç, bu şuur bütün Türkiye’de güçlenmiş vaziyette. Ve insanlar, kendileri arzu ederek, sayın valilere, sayın belediye başkanlarına, sayın bakanlara, onlara söylüyorlar ve "Ben böyle bir hizmet yapmak istiyorum, bu imkanı bize tanıyın", diyorlar. Bu, Türkiye’nin ve Türk insanının ne kadar çok diğergam olduğunu, ne kadar çok insanlara hizmet etmekten mutluluk duyduklarını gösteren çok büyük bir vasıf gerçekten. Bununla da ne kadar övünsek azdır.
Bazı illerimizde görüyorum, üniversiteleri ziyaret ediyorum, fakültelerin üstünde isimler yazıyor. Bir mühendislik fakültesini, bir fen-edebiyat fakültesini, bir güzel sanatlar fakültesini, o ilimizin bir müteşebbisi, iş adamı, bir zengini yaptırmış, oraya hediye etmiş ve üstüne de onun ismi yazılmış. Bundan daha güzel örnek bir hareket olamaz, bundan daha güzel teşvik edilecek bir iş de olamaz doğrusu. İşte bunu burada da görmekten büyük bir mutluluk duydum. Bundan dolayı da hepinizi bir kez daha tebrik ediyorum. Ve Hataylıların bu hemşehrileriyle ne kadar övünseler az olduğunu da burada söylemek istiyorum.
Aslında sizleri çok beklettiğimiz için uzatmak istemem, ama söylemek istediğim özetle şu bu vesileyle: Bu ülkenin kıymetini hep beraber bilelim, hepimiz bilelim. Hepimiz bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız. Hepimiz istediğimiz yere gideriz. Hepimiz istediğimiz yerde yerleşebiliriz. İstediğimiz yerde iş, güç sahibi olabiliriz. Kanunlar önünde, Anayasa önünde hepimizin hakkı ve hukuku eşittir. Ve bu ülkenin gerçekten çok büyük kaynakları vardır; maddi, manevi çok büyük kaynakları vardır. Bizler bunları kendimizi organize ettiğimiz süre içerisinde, bu potansiyel kaynakları en iyi şekilde harekete geçirip, memleketimizin eksikliklerini gidermek, memleketimizin daha hızlı kalkınmasını temin etmek ve Türkiye’yi kalkınmış; hem ekonomik olarak kalkınmış hem demokratik olarak kalkınmış gelişmiş ülkeler sınıfına sokmamız gerekmektedir. Ki bu yönde de son yıllarda çok hızlı adımları attığımız ve bu hedeflere yaklaştığımız da açıkça görünmektedir. Onun için çok çalışması gerekmektedir. Hepimizin enerjimizi boş şeylerle değil, gerçekten elle tutulur, görülür başarılara yöneltmemiz gerekmektedir. Farklı farklı düşünceler, farklı farklı siyasi akımlar, farklı farklı dünya görüşleri, bütün bunlar olabilir. Ama bütün bunlar bu ülkeyi daha iyi yapmak için yarıştırılırsa bir anlamı vardır. Eğer bunlar kırıcı olmak kullanılırsa, bunlar ayrıştırma unsuru gibi olursa o zaman bir faydası değil, o zaman hepsinin bir zararı söz konusu olur.
Bir kez daha herkesin dikkatini çekmek istiyorum ki, bu şehrimiz, bu söylediğim vasıflara çok uygun olan bir şehrimizdir. Farklılıkların çok açık bir şekilde olmasına rağmen; caminin, kilisenin, sinegogun, havranın, hepsinin farklılıkları çok açık olmasına rağmen, herkesin barış ve huzur içerisinde yaşadığı bir şehir olduğu için, bunları büyük bir özgüven içerisinde burada söylüyorum. Bir noksanlık göstermek şeklinde değil. Bu ülkeye hepimiz sahip çıkalım. Hepimiz ülkemize, vatanımıza, milletimize faydalı olmak için yarışalım. Hepimiz çocuklarımıza daha iyi bir Türkiye bırakmak için yarışalım. Hepimiz daha iyi bir Hatay bırakmak için yarışalım. Daha iyi bir Osmaniye, Adana, Ankara, İstanbul bırakmak için yarışalım. Ve enerjimizi bu yönde sarf edelim. Göreceksiniz ki, çok kısa süre içerisinde çok büyük başarılar gerçekleşebilmektedir.
Türkiye’yi 10 sene önceyle, 20 sene önceyle, 30 sene önceyle mukayese ettiğimizde, bugün Türkiye’ye herkes büyük bir heyecanla bakmakta. Komşularımızla olan ilişkilerimize baktığınızda, onlarla her şeyi dostluk üzerine kurmaktayız. Dostluk üzerine kurulunca, nasıl ülke içerisinde dayanışmadan sinerji doğuyorsa, bölge içerisinde ülkelerin dayanışması ve işbirliğinden de yine bir sinerji doğmaktadır. Ve bunu Hatay en güzel şekilde yaşamaktadır. İşte komşumuz Suriye ile vizelerin kalkması: Karşılıklı saygı ve güven içerisinde büyük bir işbirliği ve dayanışmanın ortaya konmasının meyvelerini çok açık bir şekilde her iki ülkenin halkı ve her iki ülkenin komşu şehirleri görmeye başlamıştır. Eskiden sınır illerimiz çıkmaz sokak gibiydi. İlişkiler iyi olmayınca herkese düşman gibi bakınca, sınır ili olmak avantaj değil, dezavantajdı. Kapılar kapalı, sınırlarda karşı tarafı bir tehdit unsuru olarak görürcesine beklemek, bütün bunlar tabii ki ayrı bir psikoloji oluşturuyordu. Ama bölgede ve komşularla işbirliğine, dayanışmaya, yardımlaşmaya ve karşılıklı anlayışa dayalı bir politika söz konusu olunca, bütün bu çıkmaz sokak durumunda olan sınır illerimiz, tam tersine metropol haline dönüşmeye başladı. Herkesin buluştuğu, herkesin geldiği farklı farklı ülkelere mensup insanların, aynı pazarda, aynı çarşıda, aynı "shopping center"larda alışveriş yaptığı bir canlı ortama dönüşmeye başladı. Onun için bölgemizde, güvene, istikrara ve ekonomik işbirliğine çok önem veriyoruz, bundan refah doğsun diye.
İşte bundan, bu politikadan en çok faydalanan illerimizden birisi Hatay olacak. Ve şu anda olmuş vaziyette. Yarın bu havaalanı tamamen tamamlandığında, sadece Hataylılar veya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kullanmayacak, eminim ki komşu ülkeden, buraya yakın olan şehirlerden de herkes buraya koşarak gelecek. Ve buradan İstanbul'a ve İstanbul bağlantısıyla bütün dünyaya gitmeyi tercih edecektir.
Vizenin kalkması ticareti canlandırmıştır, turizmi canlandırmıştır. Şimdi Kurban Bayramı gelmekte, önümüzde neredeyse bir haftalık bir tatil olacaktır. Bütün bu otellerin dolup taşacağına inanıyorum. Onun için biraz önce, Sayın Bakan söyledi, yeni aynı buna benzer oteller, sıraya girmiş ve yapılacak. Bütün bunlar beklenti iyi olduğu için harekete geçiyor. İş adamları, yatırımcılar, niçin yatırım yaparlar, geleceğe bakarlar. Geleceği parlak görürlerse, geleceğin kokusunu güzel bir şekilde koklarlarsa o zaman herkes birdenbire harekete geçer ve kendisini hazırlamak için yatırım yapar, imkanlarını seferber eder. Bu bile geleceğin çok parlak olduğunu gösteren en büyük göstergedir, Hatay’a birkaç tane daha 5 yıldızlı otelin yapılmış olması.
Sözleri fazla uzatmak istemiyorum. Yarın belki aranızdaki birçok değerli vatandaşlarımla bir araya geleceğiz ve daha geniş konuşacağız. Sizlerin hepinize sevgilerimi, muhabbetlerimi sunuyorum. Burada olmayanlara aynı bu duygularımı taşımanızı sizden özellikle rica ediyorum. Ve hepinizle iyi bir akşam geçirdiğimiz kanaatinde olduğumu paylaşıyorum. Ve hepinize hayırlı geceler diliyorum.
Sağ olun, var olun, başarılar diliyorum.