Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Açılışında Yaptıkları Konuşma (Londra)

09.11.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Misafirler,

Londra’ya geldiğimden bu yana, birçok faaliyetlerde, birçok temaslarda, birçok görüşmelerde bulundum. Bunların tabii ki hepsi birbirinden önemli ve değerli. Ama bugün Yunus Emre Türk Kültür Merkezi'nin Londra’daki bu merkezinin açılışına ayrıca büyük bir önem veriyorum. Ve gerçekten bu merkezin açılışını yakinen takip ettim. Şmdi açılışında hep beraber, sizlerle beraber bulunmaktan da büyük bir mutluluk duyuyorum. Her şeyden önce emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Londra’nın kalbinde, bu güzel binayı bütünüyle birlikte Yunus Emre Türk Kültür Merkezi'ne vermek, bunun sahibi olmak ve burada bu faaliyetleri yürütmek gerçekten olağanüstü bir görev.

Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinin açılışlarında bulundum. Hatırladığım kadarıyla, Astana’da bulundum, Tiran’da bulundum, Bosna'dakini, Sarajevo’dakini biliyorum, tabii Kahire’de oldu. Ve oradaki açılışlarda hep şunu söyledim: Türkiye’nin son yıllarda iki büyük atılımı oldu. Bu iki büyük atılımdan birisi Yunus Emre Türk Kültür Merkezi, diğeri de TİKA’nın faaliyetleri. Bunlar Türkiye dışında, Türkiye’nin faaliyetleri. Bu ikisini de yakından takip ediyorum. Ve ikisinin de faaliyetlerinin Türkiye’ye inanılmaz büyük bir prestij kazandırdığına ve kazandıracağına inanıyorum.

Yunus Emre Türk Kültür Merkezi, yakın süre içinde kuruldu. Burada yine büyük bir memnuniyet duyuyorum ki, bu işin fikir babası Sayın Bakanımız Atilla Koç'tur, Kültür Bakanı iken. Ben de o zaman Dışişleri Bakanıydım. Bu fikri bir defa çok ısrarlı bir şekilde takip etti; "Niye British Council gibi, Goethe Enstitisü gibi, Cervantes gibi, bizim de dışarıda kültür merkezlerimiz olmasın" diye. O zaman hep beraber çalıştık ve kanununu çıkarttık. Bugün hepimiz çok mutluyuz. Bu bir fikir olarak kalmadı veya çıkan bir kanun kadük, işe yaramaz, silik bir şekilde kalmadı. Tam tersine bugün dünyanın önemli merkezlerinde faaliyete geçti. Biraz önce Sayın Başkanı dinlerken, önümüzdeki günlerde, Şam’da, Brüksel’de; çok yakında Tokyo’da, Berlin’de bütün buralarda da merkezler açılacak. Zaten kendilerine de böyle bir hedef çizmiştik, "Buraları süratli bir şekilde açın" diye. "Balkanlar’da, Türk varlığının olduğu yerlerde, oralardaki bütün kültürümüzü ve varlığımızı, manevi varlığımızı muhafaza etmek için, her yerde açın" dedik. Ve süratli bir şekilde bu merkezler açılıyor.

İngiltere’de açılmasına, Londra’da bu merkezin açılmasına ayrıca çok önem veriyorum. Şundan dolayı: Şunu unutmayalım ki büyük devletler sadece diplomatlarıyla, büyükelçilikleriyle birbirlerinde var olmazlar. Büyük devletler, büyükelçiliklerinin, diplomatlarının yanında, diğer varlıklarını da gösterirler. İşte Londra gibi büyük bir merkezde, Avrupa’nın en önemli merkezinde büyükelçiliğimiz ta 1700’lü yıllardan beri vardır. İngiltere’nin büyükelçisi de İstanbul’da 1500’lü yıllardan beri vardı. İngiltere’nin İstanbul’da British Councill uzun yıllar gerçekten çok faydalı ve çok güzel hizmetler verdi. Ben de hatırlarım, ta öğrencilik, akademik hayatımda British Council’dan, kütüphanesinden nasıl faydalandığımı, İnanıyorum ki Yunus Emre Türk Kültür Merkezi'nden de hem İngilizler hem Türkler çok faydalanacak.

Bu merkez, İngiltere’de 400 bine ulaşan Türk sayısının bir evi olacak burası. Tabii ki Büyükelçiliğimiz hepsinin evi. Ama buralar çok daha sivil ev olacak. Buralarda sadece Türkçe öğretilmeyecek. Türk kültürü, sanat, edebiyat, sinema, sanatın bütün dalları, bilimsel faaliyetler, en güzel kütüphaneler, bütün bunlar, bu merkezin faaliyet alanı içerisinde olacak ve inanıyorum ki bu merkez sayesinde buralarda farklı farklı çalışmalar yapan bütün Türk varlıkları, bir orkestra şeklinde çalışmalarını bir istikamete sevk edebilecekler. O anlamda da bu merkezlerin çok önemli olduğuna inanıyorum.

Tekrar emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Ve buradaki çalışmaların Türkiye için çok kıymetli olduğuna inanıyorum. British Council ile Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinin yaptığı anlaşmanın da çok iyi neticeler üreteceğine inanıyorum. Arzu ederim ki, aynı anlaşmaları Almanların Goethe Enstitüsü ile İspanyollarla, diğerleriyle de kısa süre içerisinde tamamlayın ve Türk kültürünün, Türk sanatının, tarih boyunca insanlığa kattığı güzel örnekleri, bütün dünyayla paylaşın ve Türkçe'yi başka merkezlerde de sadece Türklere değil, Türklerin dışında başkalarna da en güzel şekilde öğretin.

Tekrar emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Bu binanın Yunus Emre Türk Kültür Merkezi'ne tahsisi için yine çalışanları, gayreti olanları, herkesi tebrik ediyorum. Ve buradaki çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Sağolun.

Yazdır Paylaş Yukarı