Değerli Konuklar,
Değerli Mardinli Vatandaşlarım,
Hepinize tekrar iyi akşamlar diliyorum, afiyet olsun. Böyle güzel bir merasimden sonra, sizlere birkaç cümle söylemek istiyorum.
Her şeyden önce, bugün Mardin’de olmaktan, eşimle beraber gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Çünkü Mardin gıyabında çok konuşulan bir şehir. Güzel bir kimliği var, güzel bir tarihi var. Ve birçok farklılıkları, büyük bir barış ve huzur içerisinde, bünyesinde toplayan bir şehrimiz. Binlerce yıl eskiye giden bir kökü var. Dolayısıyla birçok kavimler, birçok medeniyetler geçmiş, buraya birçok katkılarda bulunmuş ve Mardin bugünlere böylece gelmiş. Mardin’in bu zenginliği içerisinde, Müslümanlar, Süryaniler, diğer başka birçok farklı farklı bu toprakların insanları barış ve huzur içerisinde, hep uzun içerisinde yaşamışlar. Bundan sonra da inşallah huzur içerisinde yaşayacaklar.
Bugün Üniversitenin açılışında da söyledim; Mardin’de aslında taşı nakış işler gibi işleyen ustalar gelmiş geçmiş ve buraya çok güzel eserler bırakmışlar. Bundan dolayı Mardin’in müstesna bir kimliği var. Bu kimliği muhakkak korumak lazım ve gelecek nesillere en güzel şekilde devretmek lazım. Ne yazık ki bir zamanlar, bu kimlik neredeyse kaybolacak şekilde, kirli binalarla, kötü yapılaşmayla bozulmaya başlamıştı. Daha önceki gelişlerimde görmediğim bir şeyi bu sefer gördüm. Bu şehre sahip çıkıldığını, bu şehrin kimliğine sahip çıkıldığını, "bu şehrin bu kaybolan kimliğini tekrar kazandıralım" diye hem devlet eliyle hem de Mardinliler eliyle büyük bir şuurlanma, büyük bir gayreti gördüm. Bu gerçekten beni çok mutlu etti. Herkesi tebrik ediyorum. Sayın Valiyi, Belediye Başkanını, bütün devlet yetkililerini ve bu şehrin esas sahiplerini, sizleri, hepinizi tebrik ediyorum. İnanıyorum ki kısa süre içerisinde, gözümüze batan çirkinlikler gidecek ve bu şehir çok daha göz kamaştırır hale gelecektir.
Bir taraftan bu tarihi kimliğin kazanılması, şehre ayrı bir cazibe kazandırırken, diğer taraftan da ekonomik faaliyetler daha da hızlanacaktır. Sanayi, tarım, turizm kendiliğinden bu şehrin güzelleşmesiyle gelecek, ama diğer faaliyetler de, ticaret de, bu şehirde çok daha güçlü hale gelecektir. Çünkü burası büyük bir havzadır. Mezopotamya havzasının önemli merkezlerinden birisidir. Artık sadece Türkiye’ye, bölgemize değil, bütün çevreye büyük bir bölgeye hitap ediyorsunuz. Ticarette de, sanayide de bu böyle. Komşularımız da eskiden olduğu gibi, düşmanca bir tavır içerisinde değil. Tam tersine, herkesle dostluğa ve herkesle iyi komşuluk ilişkilerine çok önem verdiğimiz için, komşularımızın da Türkiye’ye karşı aynı anlayış ve aynı politikaları beslemeleri söz konusu oldu.
Güvenliğe çok önem veriyoruz. Güvenlik söz konusu olunca, istikrar hemen arkasından geliyor. İstikrar olunca da güven doğuyor. Ve büyük bir ekonomik işbirliği, faaliyet söz konusu oluyor. Ticaret, karşılıklı yatırımlar, ihracat, ithalat, kapıların çoğalması, karşılıklı gidiş-gelişler ve bunun üzerinden de refah oluşuyor. Refahın oluşması için, zenginliğin oluşması için, ekonomik işbirliğinin olması, onun olması için de, güvenlik ve istikrarın temin edilmesi gerekiyor. Bütün bunlar da konuşarak, karşılıklı tartışarak olacak şeylerdir. Ve bunlar da bu ülkede ve komşularıyla bu çevrede oluyor. Tabii ki bazı problemlerimiz de var. Konuşarak ya da diyalogla tartışarak bu problemlerimiz de çözülecektir.
Unutmayalım ki, biz bu ülkede büyük bir milletin parçalarıyız. Bunu unutmayalım. Hepimiz bu ülkenin en şerefli vatandaşlarıyız. Hepimizin hakları eşittir. Problemlerimiz var tabii ki. İstanbul’da da, Kayseri’de de, Diyarbakır’da da, Mardin’de de problemler var. Ama bu problemleri halletmek, çözmek, bunlar da bizim görevlerimizdir. Bunlar için açık fikirli olmak, bunlar için birbirimizi anlamak, farklılıklarımızı zenginlik gibi görmek ve hepimizin bir milletin parçaları olduğumuzu, millet olma şuuru içerisinde olduğumuzu idrak etmemiz gerekiyor.
Hepimiz bu ülkenin ortak sahipleriyiz. Ben Türkiye dışına gittiğimde, şehitliklerimize uğrarım. Oralardaki şehitlerimize bir fatiha okumak için gittiğimde, bakarım Mardin’den gelmiş, Çanakkale’den gelmiş, o zamanki coğrafyamız, Bosna’dan gelmiş, Musul’dan gelmiş insanları dünyanın dört bir yerinde, Türkiye sınırlarının dışında görürsünüz. Diyarbakır’dan gitmiş, Kayseri’den gitmiş, hepsi o zaman işte aynı milletin parçaları olarak, fertleri olarak. Bugün de biz bu anlayış içerisinde, problemlerimizi kesinlikle çözeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye, böyle bir dönemin içerisine girmiştir.
Birbirimizi diğerimizin yerine koyarak düşüneceğiz. O zaman sıkıntılarımızı, şikayetlerimizi daha rahat anlayabiliriz. Diğer yandan, ekonomik kalkınma kaçınılmaz bir şeydir. Türkiye, çok şükür ki, devamlı kalkınan, gelişen bir ülkedir. Dünyanın bir çok ülkeleri çok büyük ekonomik krizlerle kıvranırken, Türkiye görüyorsunuz, devamlı büyüyen bir ülkedir. Herkes Türkiye’ye bu açıdan gıptayla bakıyor. Biz inşallah daha çok çalışarak, daha çok kendimizi motive ederek, kurallarımızı daha düzenli hale getirerek, bunu hızlandıracağız.
Özellikle sınır bölgelerimiz, sınırla komşu olan illerimiz, çok daha avantajlı hale geliyor. Eskiden sınır illerimiz, bir çıkmaz sokak gibiydi. Çünkü komşularla güven yoktu. İlişkiler, neredeyse çok sınırlıydı. Kapılar kapalıydı. Vizeler ancak çok acil şartlarda verilirdi. Bugün ise bu çıkmaz sokaklar, tam tersine cadde ve otobana çevrilmiş vaziyette. Bakın komşularımıza vizeler kaldırılmış vaziyette. Yeni yeni kapılar açılıyor ve bu yeni kapılar, en modern kapılar haline getirilecek. Ve buralarda bürokrasi en az düzeyde olacak. Komşu ülkelerin hepsiyle serbest ticaret anlaşmaları imzaladık. Yani gümrükleri çok düşürmüş olduk. Bütün bunlar işte sınır şehirlerimizin eskiden dezavantajlıyken, şimdi sınır şehirlerimizin avantajlı hale geldiğini göstermektedir.
Eğitim, her şeyin başıdır. Burada çok güzel bir üniversite kuruldu. Bu Üniversitenin, 2010-2011 Akademik Yıl açılışını bugün yaptık. Bu Üniversite'ye hem devlet hem de siz Mardinliler sahip çıktınız. Devlet bir taraftan üstüne düşeni yaparken, bazen devlet her tarafa yetişemiyor, o zaman "biz yetişelim" dendi. Ve bu çerçeve içerisinde, çok değerli hemşehrileriniz bu Üniversiteye sahip çıktılar ve fakültelerini devletten önce yapmaya başladılar. Süleyman Bölünmez, bunlardan birisi, iki fakültesi var. Bugün Zeynel Abidin Erdem Bey, bir fakülte hediye etti, onun temelini attık, Yine Şakir Nuhoğlu, bir fakülte yapacak, o da bugün orada sözünü verdi. Ayrıca değerli hemşehrilerinizin hep yardımı var, ama Mardinli olmayıp da eğitime önem veren, yine bazı sendikalarımız ve kurumlarımız, İstanbul Menkul Değerler, ayrıca Tekstil İşveren Sendikası; onlar da yine Üniversite'ye binalar yapıyorlar. Hepsine çok çok teşekkür ediyorum ve tebrik ediyorum.
Bunun dışında, burada şimdi hepinizin huzurunda, gerçekten büyük bir gurur duyarak, kendilerine sadece sembolik değeri olan plaketler sunduğum, çok değerli hemşehrilerinize -bazıları, hemşeriniz değil ama Türkiye’nin dört bir yanına eserler kazandıran, yine değerli iş adamlarımız, değerli sanatçımız, onlara da plaketler verdim- hepsine teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum. Sizler, gönüllü olarak bu eğitim seferberliğine katıldınız. Sizler en güzel örnek oluyorsunuz. Sizleri görenler, bu kervana katılmak için yarışacaklardır. Bir noktada siz hayır işlerinde yarışıyorsunuz. Hayır işleri, yani insanlığa hizmet, eğitime hizmet için, bu ülkenin çocukları daha iyi okusunlar, onlar gelecekleri daha parlak olsun diye, kendi kazançlarınızdan ayırıyorsunuz ve gönüllü olarak buralara kazançlarınızı hibe ediyorsunuz, karşılık beklemeden. Bu gerçekten, övünülecek bir davranış şeklidir. Herkese de örnek olacak bir davranış şeklidir. Bundan dolayı bir kez daha hepinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Ve şükranlarımı sunuyorum. Çünkü bu hayır işleri, takdir edilecek ki, tekrarlansın ve yenileri gelsin.
Malum bir söz vardır, "Marifet iltifata tabidir" diye. Tabii ki sizler bu güzel işleri yaparken, "teşekkür edilsin" diye yapmıyorsunuz. İnandığınız için, gönlünüzden geldiği için bu hizmetleri yapıyorsunuz. Bunun karşılığı, muhakkak ki, verilecektir size. Ama biz de bunun farkında olur ve bu güzellikleri takdir edersek açıkça, o zaman sizi daha çok teşvik etmiş oluruz. Başkaları da örnek alır ve bunların sayısı çoğalır. O bakımdan bugün Mardin’de bulunmaktan, zaten büyük bir mutluluk duyuyorum ama bu güzel toplantının bu vesileyle yapılmasından da ayrıca, büyük bir mutluluk duydum. Bazı illerimiz var, bu konuda gerçekten yarış içindeler, yarış içindeler. Şimdi görüyorum ki bu yarış, başka illere de yansıyor ve başka iller de örnek alıyorlar. Bunların hepsini sizler de, bizler de hepimiz, büyük bir mutlulukla takip ediyoruz.
Bir kez daha bu güzel ilimizde bulunmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum ve burada olmayanlara selamlarımı, sevgilerimi, muhabbetlerimi götürmenizi rica ediyorum.
Hepinize, saygılar, sevgiler ve muhabbetler sunuyor, hayırlı geceler diliyorum, sağolun.