26. İSEDAK Toplantısı Açılış Töreninde Yaptıkları Konuşma

07.10.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Genel Sekreter,

Sayın Bakanlar,

Ekselansları,

Değerli Temsilciler,

Baylar ve Bayanlar,

İSEDAK Üyesi dost ve kardeş ülke temsilcileriyle, 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’da bir kez daha birlikte olmaktan büyük memnuniyet duymaktayım.

Kıtaların buluştuğu, hoşgörü ve sevginin yeşerdiği bu kültür coğrafyasında, sizleri ağırlamak ülkem adına büyük bir kıvanç vesilesidir. Bu münasebetle hepinize Türkiye’ye hoşgeldiniz diyorum.

 

Değerli Temsilciler,

Bu yıl 26. Toplantısını düzenlediğimiz İSEDAK, kurulduğu günden itibaren, çalışmalarını aralıksız sürdürmüş ve tüm İslam ülkeleri için ekonomik ve ticari işbirliği alanında güçlü bir platform haline gelmiştir.

 

İSEDAK, İslam dünyasındaki gelişmeleri ekonomik ve insani bir bakış açısıyla yeniden yorumlayıp, sorunların çözümünde inisiyatif almakta kararlıdır. Ülkelerimiz arasında kalıcı bir işbirliğinin altyapısını oluşturmak için ekonomik bağlarımızı güçlendirmeye devam edeceğiz.

Değerli Konuklar,

Dünya hızlı bir değişimden geçmektedir. Bugün, sorunların çözümünde, ülkelerimiz arasında her zamankinden daha fazla dayanışma ihtiyacı bulunmaktadır.

 

Her bir gelişme, eş zamanlı olarak tüm ülkeleri ve ekonomileri etkileme gücüne sahiptir. Yaşadığımız son kriz, bu karşılıklı bağımlılığın ne kadar güçlü bir hale geldiğini gözler önüne sermiştir.

 

Bildiğiniz üzere, gelişmiş piyasa ekonomilerinin kendilerine has sorunlarından neşet eden küresel ekonomik kriz, neticede gelişmekte olan ve en az gelişmiş ülke ekonomilerini de derinden etkilemiştir.

 

Ancak, diğer gelişmekte olan ülkelere nazaran, İslam ülkeleri, bu krizin olumsuz etkilerine daha fazla maruz kalmıştır. Bu süreçte ülkelerimizin ekonomik performansları gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kalmıştır.

 

2009 yılının ikinci yarısından itibaren küresel ekonominin ılımlı bir toparlanma eğilimi sergilediği görülmektedir. Fakat bu ve benzeri krizlere karşı dayanıklılığımızın artması ve dünya üzerinde hak ettiğimiz yeri alabilmemiz, İslam dünyasının kronikleşen yapısal sorunlarına çözüm bulmamıza bağlıdır.

Değerli Temsilciler,

Burada İslam Dünyasının bazı önemli yapısal sorunlarının altını çizmek istiyorum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; ülkelerimizin iktisadi ve sosyal kalkınma düzeyi potansiyelin çok altında bulunmaktadır.

Zengin doğal kaynaklara sahip olan ülkelerimiz, dünya refahından yeterince pay alamamaktadır. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 22’sini oluşturan İslam ülkelerinin, 2009 yılı itibariyle dünya iktisadi hasılasından aldıkları pay maalesef yüzde 7 civarındadır. İslam ülkelerinin ortalama kişi başına gelir seviyesinin de, gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının altında seyrettiği görülmektedir.

 

İslam dünyasında yoksulluk, çare bulunması gereken en önemli sorunların başında gelmektedir.  Üye ülkelerimizden 22 tanesi en az gelişmiş ülke statüsündedir. İslam coğrafyasında cereyan eden savaşlar, şiddet olayları, doğal afetler yoksulluğun daha da artmasına neden olmaktadır.

Öte yandan, eğitim ve sağlık gibi kalkınmanın sosyal alanlarında da dünya standartlarının gerisinde bulunmaktayız. Ülkelerimizdeki okuryazar oranı dünya ortalamasının altındadır. Benzer biçimde, sağlık konusunda da insanlarımıza çağdaş ölçülerde hizmet sağlama hususunda çok eksiklerimiz bulunmaktadır.

 

Bu kapsamda bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Topyekûn ve dengeli kalkınmanın sağlanabilmesi, ancak istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir yönetimlerle mümkün olabilmektedir.

 

Bu hususta toplumsal katılımı önemseyen idari yapılara ihtiyaç bulunmaktadır. Böylece, yönetimlerimizin meşruiyet zemini genişleyecek ve halkın değerleriyle barışık istikrarlı bir hale gelmeleri mümkün olacaktır.

Değerli Bakanlar,

Değerli Konuklar,

Farklı coğrafyalarda yeralmaları, ayrıca, iktisadi ve siyasi bakımlardan büyük farklılıklar göstermelerine rağmen, Müslüman toplumlar aynı dine ve kutsal değerlere sahip olmanın sunduğu büyük bir potansiyele de sahiptirler. Bu potansiyel, ortak payda teşkil eden değerlerimiz ve sosyo-kültürel mirasımız ile gelişme ve refah arayışı içinde olan genç nüfusumuzun teşebbüs ruhundan beslenmektedir.

Küresel bir topluluk olan İslam alemi, küresel nitelikli sorunların, küresel ortak akıl ve eylemle çözülebileceğinin bilincinde olmalıdır. Bu itibarla, ülkelerimiz arasında var olan sınırlar bizi birbirimizden uzaklaştırıcı ve işbirliğimizi engelleyici bir niteliğe bürünmemelidir. 

 

İktisadi, sosyal ve kültürel gelişme için elzem olan mal, sermaye, bilgi ve insan unsurlarının bu sınırları aşarak ülkelerimiz arasında daha serbest hareket etmesi, İslam dünyası olarak küresel bir kalkınma çabasına girmemizin ilk adımını teşkil edecektir.

 

Bu dört unsurun, ekonomilerimiz arasında daha serbestçe dolaşımı yolunda atılacak adımlarla, ticaret, yatırım, teknoloji ve istihdam gibi birçok alandaki kaynakların kullanımı çok daha rasyonel bir şekilde yapılabilecektir.

 

Bu bağlamda, İSEDAK’ın gündeminde yer alan;

-Malların sınırlarımız arasında daha rahat dolaşmasını temin etmeye dönük olan Tercihli Ticaret Sistemi projesini;

-Sermaye hareketlerini kolaylaştırmayı amaçlayan finansal işbirliğini;

-Ticarete konu malların standartlarını oluşturmaya dönük İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC)’nün kuruluşunu;

-İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Helal Gıda Standartlarını;

-Mesleki bilgi ve becerilerin ülkelerimiz arasında paylaşımını ve dolaşımını sağlamaya dönük İKÖ Mesleki ve Teknik Eğitim Programı’nı (OIC-VET);

 ciddiyetle ele almamız ve bunlara en üst düzeyde destek sağlamamız gerektiğini düşünüyorum.

 

Bazı İSEDAK üyesi ülkeler arasında son dönemde vizelerin kaldırılmasını veya varış noktalarında vize itası uygulamasına başlanmasını da, ülkelerimiz arasında vatandaşlarımızın serbest dolaşımını sağlamaya dönük önemli bir adım olarak memnuniyetle karşılıyorum.

 

İSEDAK’ın yanısıra,  diğer İslam Konferansı Örgütü kuruluşları da, yukarıda değinilen unsurların ülkelerimiz arasında serbestçe dolaşımını temin edecek politika önerileri geliştirmeli ve üye ülkelere rehberlik yapmalıdır.

Değerli Konuklar,

Bu bağlamda, İSEDAK’ın 25. yıldönümü vesilesiyle geçtiğimiz yıl düzenlemiş olduğumuz ISEDAK Ekonomi Zirvesinde işbirliğimizi güçlendirmek için aldığımız bazı önemli kararlara da değinmek istiyorum.

 

Aldığımız önemli kararlardan birisi, İKÖ Eylem Planının gözden geçirilmesi ve İslam dünyasının güncel ihtiyaçlarına cevap verebilecek hale getirilmesidir. Bu kapsamda, Eylem Planının gözden geçirilmesini önemsiyorum. Ülkelerimiz arasında işbirliğinin önceliklerini iyi tanımlayan ve etkin bir uygulama mekanizması ortaya koyan bir eylem planına olan ihtiyacımızı vurgulamak istiyorum.

 

Ayrıca, hatırlayacağınız üzere, sözkonusu Zirvede tarım, ulaştırma ve turizm alanlarında işbirliğinin yeniden canlandırılmasına karar verilmişti. Bu sektörlerde işbirliğinin güçlendirilmesinin ülkelerimizin kalkınma yolundaki çabalarına önemli hizmetler sunacağını belirtmek isterim.

Sayın Delegeler,

Değerli Konuklar,

26. İSEDAK Toplantısının gündemi geçtiğimiz İzleme Toplantısında şekillendirilmiştir. Bu toplantıda ise, sizlerin de katkılarıyla, aldığımız kararların izlenmesi, mevcut gündem maddeleri ve proje önerileri üzerinde ilerlemeler sağlamayı hedefliyoruz.

 

Ticaret, İSEDAK gündeminde önemli bir yer teşkil etmektedir. Dünya ticaret hacmindeki daralmaya paralel olarak İSEDAK üyesi ülkelerin de 2009 yılında ticaret hacimleri düşmüştür. Ancak ülkelerimizin dünya ticaretinden aldıkları payın oransal olarak istikrarlı bir şekilde artmakta olduğunu memnuniyetle görmekteyiz.

 

Son dönemde İKÖ-içi ticarette gözlenen durağanlığı, ticari alanda mevcut projelerimizi hayata geçirerek aşabileceğimiz inancındayım.

 

İKÖ üyesi ülkeler arasında Tercihli Ticaret Sistemi, Menşe Kuralları anlaşmasını onaylayan mevcut ülke sayısının 9’dan 10’a ulaşmasının ardından yürürlüğe girecektir. Bu çerçevede öncelikle, TPS-OIC Anlaşmalarının imza ve onay süreçlerinin hızlandırılması gerekmektedir.

 

Ayrıca, Tercihli Ticaret Sisteminin uygulamaya başlaması için Tercihli Tarifeler Protokolü (PRETAS)’nü onaylamış üye devletlerin taviz listelerini Ticaret Müzakereleri Komitesi Sekretaryasına en kısa sürede ulaştırmalarını bekliyorum.

Bu projenin hayata geçirilmesiyle İKÖ-içi ticaret için öngördüğümüz yüzde 20 hedefimize 2015 yılında ulaşmak için önemli ve kalıcı bir katkı sağlamış olacağız. Konunun önemine binaen, Avrupa Birliği’nin blok-içi ticaretinin toplam ticaret hacminin %65’ine tekabül ettiğini hatırlatmak isterim. Bu nedenle anlaşmaya taraf ülkeleri yükümlülüklerini bir an önce yerine getirmeye davet ediyorum.

Değerli Temsilciler,

Ticaretteki hedeflerimize ulaşırken, ekonomik işbirliğini geliştirecek diğer bir konu, yatırım imkânlarının değerlendirilmesidir. Hatırlayacağınız gibi, üye ülkelere, sermaye birikimlerini kendi aralarında değerlendirme imkânlarını araştırmaları için zaman zaman çağrıda bulunuyorum. Aradan geçen kriz süreci bir kez daha göstermiştir ki, İKÖ Üyesi ülkelerdeki yatırım potansiyelleri ve sermaye birikimleri, krizin etkilerini azaltıcı niteliktedir.

 

Burada, İSEDAK gündeminde önemli yer tutan borsalararası işbirliği ve merkez bankaları işbirliği girişimlerini, yatırım imkânları çerçevesinde önemli gördüğümü belirtmek isterim. Borsalararası işbirliği çabalarımız artık belli bir olgunluğa erişmiş durumdadır. Bu aşamada, üye ülkelerimizin aktif katılımıyla bu projemizin uygulamasını güçlendirmemiz gerekmektedir.

 

Diğer yandan, merkez bankaları arasındaki işbirliği de, finans piyasalarındaki istikrarsızlık ve krizlerin etkilerinin görüşüldüğü, önleyici ve erken uyarı sistemlerinin tartışıldığı önemli bir platform konumundadır. Geçen hafta İstanbul’da yapılan toplantının sonuçlarının iyi değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu vesile ile tüm üye ülkeleri bu çalışmalara katılmaya davet ediyorum.

Değerli Misafirler,

Ekonomik ve ticari işbirliğimizi güçlendirmenin en güçlü ayaklarından birisi de kuşkusuz özel sektör faaliyetlerinin arttırılmasıdır. Bildiğiniz gibi, bu konuda İKÖ kuruluşları önemli çalışmalara imza atmaktadırlar. Kamu ile özel sektör arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi temel hedeflerimizden birisidir. Bunun için özellikle, serbest teşebbüsün güçlendirilmesi, ticaretteki engellerin kaldırılması, sermaye desteğinin sağlanması ve ticari güvencelerin getirilmesi önem taşımaktadır.

 

Bu çerçevede, bu yıl Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenmekte olan İş Forumu ve Fuarını hatırlatmak istiyorum. İşadamlarımıza önemli iş bağlantıları yapma, sorunlarını paylaşma ve yakınlaşma imkânı sunacak olan bu etkinliğe tüm değerli misafirlerimizin katılımını tavsiye ediyorum.

Kıymetli Delegeler,

Bildiğiniz gibi, uzun bir süredir çalışmalarını yürüttüğümüz İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) Tüzüğü’nün, geçtiğimiz Mayıs ayında yürürlüğe girmesiyle, sözkonusu Enstitü kurulmuştur. İlk genel kurulunu Ağustos ayı başında başarıyla gerçekleştiren SMIIC için artık somut işbirliği girişimlerine başlama zamanı gelmiştir. Bu arada, Türkiye ve Pakistan’ın da onayıyla SMIIC’in üye sayısının 12’ye ulaştığını memnuniyetle ifade etmek isterim.

 

Rekabetin arttığı, ortak uygulamaların ihtiyaç haline geldiği günümüzde, standartların geliştirilmesi ve uygulanması konusunda, yetkili bir enstitünün kurulmasını çok önemli görüyorum. Toprağa atılan bu çekirdeğin, sizlerin de gayretleriyle, kısa sürede filizlenip ağaç olmasını ve meyvelerini tüm üye ülkelerin istifadesine sunmasını diliyorum.

 

Bu konuda üstün gayretlerinden dolayı başta SMIIC Üyesi Ülkeler olmak üzere, İKÖ Genel Sekreterliği’ne, Türk Standartları Enstitüsü’ne ve İSEDAK Koordinasyon Bürosu’na teşekkürlerimi ifade ederim. Henüz imzacı ve onaycı olmayan ülkeleri de en kısa sürede bu işbirliğinin yaratacağı sinerjiden yararlanmaya davet ediyorum.

 

Bu çerçevede, iki yıldan beri çalışmalarını yürüttüğümüz helal gıda standartlarının geliştirilmesi konusuna da dikkatinizi çekmek istiyorum. Artık dünyanın her yerinde helal gıda konusu önemli bir ticari sektör haline gelmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, bu önemli konuda gerekli düzenlemeleri yaparak, dünyanın her yerindeki Müslümanların ihtiyaçlarına cevap verecek bir sistemi geliştirmemiz ve aramızdaki ticareti  daha güvenli hale getirmemiz gerekmektedir.

Bundan sonraki aşamada, gıda alanında standartların geliştirilmesi çalışmalarının, tüm İKÖ üyesi ülkelerin katılımıyla, SMIIC çatısı altında yürütülmesinin yararlı olacağını vurgulamak istiyorum.

Sayın Bakanlar,

Kıymetli Temsilciler,

Bu İSEDAK toplantısında değerli bakanlarımız, tarım ve kırsal kalkınma konusunda görüş alışverişinde bulunacaklardır. 2008 yılı itibariyle,  İslam ülkelerinde toplam nüfusun yaklaşık yüzde 38’ini tarımsal nüfus oluşturmaktadır.

 

Yine 2008 yılı itibariyle, üye ülkelerimizdeki kırsal nüfusun toplam nüfusa oranı ise yüzde 50’nin üzerindedir. Bu istatistikler, tarımın, fakirliğin azaltılması ve kırsal kalkınmanın sağlanmasında ne denli önemli bir sektör olduğunu göstermesi bakımından anlamlıdır.

 

İslam ülkeleri toplam dünya alanının yaklaşık yüzde 25’ine sahip bulunmaktadır. 2007 yılı itibariyle, bu alanın takriben yüzde 44’ü tarıma elverişli alan olarak sınıflandırılmıştır. Ancak, ülkelerimiz toplam tarım alanlarının yaklaşık yüzde 20’sini tarımsal üretimde kullanabilmektedir. Bu da, gelişmekte olan ülkeler ve dünya ortalamalarının altındadır.

 

Geçen ay katıldığım Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri (BKH) Zirvesi’nde dünya liderleri olarak, özellikle kronik açlık, gıda kıtlığı ve yoksullukla mücadele bakımından BKH (MDG) hedeflerine ulaşmaktan çok uzak olduğumuz tespitinde bulunduk. Ben bu vesileyle yaptığım çağrıda, özellikle tarım alanındaki yatırımlarda işbirliğinin arttırılması ihtiyacını vurguladım.

 

Yaşanan küresel gıda fiyatları ve finans krizleri, fakirliğin azaltılması ve kırsal kalkınmanın sağlanması hedeflerine ulaşmada, tarımın geliştirilmesi ve gıda güvenliğinin sağlanmasının hayati önemini bir kez daha göstermiştir. Bu krizlerin etkisiyle dünya açlık sınırında yaşayan insan sayısı 2009 yılı itibariyle 100 milyonluk bir artışla 1 milyar sınırını geçmiş bulunmaktadır.

 

İslam ülkelerindeki duruma baktığımızda, 2009 Küresel Açlık İndeksine göre 57 İslam ülkesinin yaklaşık yarısının, “ciddi”, “alarm verici” veya “aşırı alarm verici” kategorilerde yer aldığını görmekteyiz. Diğer bir ifadeyle, bugün İslam coğrafyasında yüz milyonlarca insan gıda kıtlığından ve yetersiz beslenmeden muzdariptir.

 

57 İslam ülkesinin yaklaşık yarısı Birleşmiş Miletlerin En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ) Listesinde yer almaktadır. Uluslararası organizasyonlar himayesinde somutlaşan çok taraflı ilişkilerin bu ülkelerin kalkınmasına yardımcı olacağına inanmaktayım. Türkiye, önemli uluslararası platformlarda bu ülkelere destek vermekte, dünyanın dikkatini anılan ülkelerin sorunlarına çekmektedir.

Bu çerçevede, Birleşmiş Milletler IV. En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansının 30 Mayıs-3 Haziran 2011 tarihlerinde, Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde İstanbul’da düzenleneceğini dikkatinize getirmek istiyorum.  Güney-Güney İşbirliğinin en iyi örneklerinden birini teşkil eden İSEDAK’a üye ülkeleri, bu vesile ile yaklaşık 6000 kişinin iştirak edeceği sözkonusu konferansa katılmaya davet ediyorum. 

  

Gıda güvenliği alanında yaşanan sorunlar ve kısa ve orta vadede bu sorunların artarak devam edeceği beklentisi, insanlığı, bu sorunun giderilmesine yönelik acil ve yapısal tedbirler almaya sevk etmektedir. İSEDAK’ın 25. yılı münasebetiyle düzenlenen Ekonomi Zirvesinde tarım alanındaki işbirliğimizle ilgili kararı hatırlatmak isterim.

 

Ayrıca, 25. İSEDAK toplantısında, İSEDAK Gıda Güvenliği Görev Gücü’nün kurulmasını da bu yönde attığımız ilk adım olarak önem veriyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı,

Sayın Bakanlar,

Sayın Genel Sekreter,

Değerli Temsilciler,

Sözlerime son vermeden önce, Pakistan’da yaşanan sel felaketinden duyduğum derin üzüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum. Tsunami ve Haiti’deki depremin toplamından daha büyük ölçekteki bu felakette hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

 

Türkiye olarak, dost ve kardeş Pakistan’a bu zor günlerinde gerek ikili düzeyde gerek ilgili tüm uluslararası teşkilatlarda destek olmaya devam edeceğiz. Ayrıca, kardeş Pakistan’a yönelik Birleşmiş Milletler yardım operasyonun başına bir Türk Büyükelçi’nin tayin edildiğini belirtmek isterim.

 

İKÖ Genel Sekreterliği’nin Pakistan’a yardım hususundaki girişimlerinden memnuniyet duydum. Bu vesileyle, tüm İKÖ üyesi ülkeleri Pakistan’da çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veren kardeşlerimize en cömert şekilde yardım eli uzatmaya çağırıyorum.

 

Değerli Temsilciler,

 

26. İSEDAK’ın çalışmalarının, ülkelerimizin sorunlarına insani ve ekonomik bir perspektifle ışık tutarak çözümleri için anlamlı ve uygulanabilir yöntemler sunacağına ilişkin güvenim tamdır.

 

 

Kıtaların ve kültürlerin buluştuğu bu tarihi şehirde geçireceğiniz günlerin her bakımdan yararlı olmasını diliyorum.

 

Bu anlayışla sözlerime son verirken, tüm üye ülkelere, İKÖ’nün tüm bağlı ve ilgili kuruluşlarının yönetici ve çalışanlarına, İSEDAK çalışmalarına yaptıkları değerli katkılardan ötürü teşekkürlerimi ifade ederim. Aramızdaki kardeşliğin ve dayanışmanın güçlenerek devam etmesini diliyor, Toplantımızın buna vesile olacağına inanıyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum. 

 

 

Yazdır Paylaş Yukarı