Değerli Konuklar,
Türkiye Adalet Akademisi'nin yeni eğitim yılına başlaması dolayısıyla düzenlenen törene katılmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bu vesileyle hepinizi gayet samimi duygularla selâmlıyorum.
Türk yargısının temel kurumlarından olan Türkiye Adalet Akademisi, yargı mensuplarının mesleğe en iyi şekilde hazırlanması doğrultusundaki görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine getirmektedir.
Türkiye Adalet Akademisi, bir eğitim kurumu olarak çağdaş anlayışla yürüttüğü hizmetlerle, hukuk devleti ilkesinin ve demokratik değerlerin yerleşmesine çok büyük katkı sağlamaktadır.
Hukuk sisteminin etkinleştirilmesinde, devlete güvenin ve saygının korunmasında, yazılı kurallar kadar, bu kuralları uygulayan, kararlarıyla topluma adalet dağıtan yargı mensupları da önemli rol üstlenmektedir.
Bu bakımdan Türkiye Adalet Akademisi bünyesinde gerçekleştirilen eğitim çalışmalarının çok büyük önem taşıdığına samimi olarak inanıyorum.
Değerli Konuklar,
Büyük Atatürk'ün önderliğinde kurulan, hedefini muasır medeniyetler seviyesine ulaşma ve onu geçme olarak belirleyen Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, lâik, sosyal bir hukuk devletidir.
Devletimizin temel çerçevesini çizen ilkelerin bir bütün olarak korunması ve kökleştirilmesi, Türkiye'nin ve Türk milletinin dünyadaki konumunu çok daha güçlendirecektir.
Vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini koruyan, hukukun evrensel ilkelerini üstün tutan ve demokrasinin teminatı olan hukuk devleti ilkesi, çağdaş devletin en önemli yapı taşlarından biridir.
İdarenin işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetleyen, yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan hukuk devleti ilkesi, Devlet faaliyetlerinin evrensel hukuk kurallarına göre yürütülmesini de sağlamaktadır.
Gerçek anlamda bir hukuk devletinden söz edilebilmesi için, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, hukukun evrensel kurallarına saygı gösterilmesi ve adaletli bir düzenin gerçekleştirilmesi tabiiki zorunluktur.
Bu konuyla ilgili bir noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum:
Şüphesiz, temel hak ve özgürlüklerin yasalarla güvence altına alınması önemli olmakla birlikte, tek başına yeterli değildir.
Bu husustan daha önemlisi, insan haklarının hayata geçirilmesi ve bireylere hukuk güvenliğinin sağlanabilmesi için, yasalarla getirilen kuralların uygulanması ve uygulama sonuçlarının görülmesi de gerekmektedir.
Şüphesiz ki bunlar bir günlük bir gecelik, hatta bir aylık, bir yıllık işler değildir. Her şeyden önce mantalite değişikliğinin, zihniyet değişikliğinin ne kadar önemli olduğunu hepimiz çok iyi kavrıyoruz. Onun için bazen yasalar çıksa bile uygulamada karşılaşılan zorluklar, eğer çok kronik ve bilinçli bir şekilde değilse, bunu belki biraz anlayışla karşılayabiliriz. Çünkü zamana ihtiyaç var. Zihin değişikliğinin çok daha önemli olduğunu burada bilmek durumndayız. Ama çıkan kanunların uygulanması sözkonusu değilse ve uygulanmada aksaklıklar varsa o saman tabiiki çok büyük bir zafiyetin olduğunu da farketmemez gerekir. O açıdan uygulama çıkan kanunlar kadar önemlidir.
Sayın Konuklar,
Adalet, hukuk devletinin temelidir. Adaletin hâkim kılınması, adalet hizmetinin görülmesi, devletin anayasal temelinden kaynaklanan ana görevidir. Bu aynı zamanda, devletin güvenilirliğinin ve itibarının korunmasının da önde gelen şartıdır.
Adaletin yolu, insan haklarını gözetmekten, eşitlikten, herkesin hakkını vermekten geçmektedir.
Unutulmamalıdır ki, "Adalet mülkün temelidir."
Devlet vatandaşlarına hizmetlerini götürürken, adil olmak, eşit davranmak zorundadır. Adalet duygusunu zedeleyecek uygulamalardan herkesin titizlikle kaçınması gerekmektedir. Dolayısıyla verilen her kararın, her uygulamanın vicdanlarda kabul görmesi çok önemlidir.
Devlet, gücü elinde bulunduranın değil, her zaman ve her şartta, haklının yanında olmalı, eylem ve işlemlerinde adaletin gücünü tesis etmeyi amaçlamalıdır.
Ayırım yapılmaksızın ve üstünlük gözetilmeksizin herkesi kapsayan hukuk kuralları, adaletin sağlanmasının en önemli aracıdır.
Bununla birlikte kuralların da adalet ilkelerine dayanması zorunludur. Yoksa çağdaş anlamda bir hukuk devletinden söz edilmesi tabiî güçtür. Burada da iş yasayı yapana düşmektedir.
"Bu ülkede adalet yok" ya da "Yapanın yanına kâr kalıyor" gibi yanlış ve yönlendirmeye açık kanıların yerleşmesini engellemek konusunda Devlet'e, yargı kurumlarına ve toplumun tüm kesimlerine çok büyük görev düşmektedir.
Bu nedenle adalet hizmetinin en iyi şekilde yürütülmesini, yani, yargılamanın mükemmel şekilde yapılmasını sağlamak konusu üzerinde özenle, titizlikle durmak durumundayız.
Bağımsız yargı, demokrasimizin ve Cumhuriyetimizin teminatıdır. Türk milletinin yargıya olan inancı tamdır. Ülkemizin her köşesinde fedakârca görev yapan hâkimlerimiz, savcılarımız, avukatlarımız ve diğer yargı çalışanları da halkımızın bu güvenine layık olabilmek için büyük gayret göstermektedir. Bunu takdirle karşıladığımı vurgulamak istiyorum.
Bugün bağımsız bir yargıya sahip olmakla birlikte, adaletin geç dağıtılmasının yarattığı sıkıntıları da yakından biliyoruz. Bu durum hiç şüphe yok ki, toplumun yargıya güvenini haksız şekilde sarsmaktadır.
Bu nedenle, yargı bağımsızlığını güçlendirecek, adaletin zamanında tecelli etmesini sağlayacak, yurttaşların güven duygusunu pekiştirecek, mahkemelerin ağır iş yükünü azaltacak ve çağdaş standartlar getirecek bir yargı reformuna ihtiyaç olduğunu da gözardı edemeyiz. Aslında bu yönde yoğun çalışmalar, yoğun tasarılar var. Yüksek mahkemelerin çok değerli görüşleri var. Bunların kısa süre içerisinde gerçekleşeceğini ümit ediyorum.
Adalet Akademisi'nin Değerli Öğrencileri,
Bugün dünyada mesleğini cübbe giyerek icra eden üç meslek mensubu vardır. Bunlar, öğretim üyeleri, din adamları ve yargı mensuplarıdır.
Bu mesleklerde hizmet verenlerin ortak özellikleri, görevlerini diğer tüm meslek mensupları gibi yazılı kurallar doğrultusunda yapmakla birlikte, yazılı kuralların da ötesinde daha çok vicdanlarıyla hareket etmeleridir.
Ancak yargı mensupları bu konuda diğerlerinden daha dikkatli ve özenli davranmak durumundadır.
Yargı mensupları kararlarını, mevzuatla birlikte, duygularının etkisinden arınarak, tarafsızlıkla davranarak ve vicdani kanatlerine göre oluştururlar. Bu çok önemli bir husustur.
Bu durum kutsal mesleğinizi her bakımdan özel ve anlamlı kılmaktadır.
Adalet Akademisi'ndeki eğitiminizin ardından, bu saygın mesleğin seçkin temsilcileri olarak büyük sorumluluklar üstleneceksiniz, hukukun ve adaletin hizmetinde olacaksınız.
Çalışmalarınızla, kararlarınızla hukukun üstünlüğünün sağlanmasına ve hukuk devleti ilkesine işlerlik kazandırılmasına katkı yapacaksınız.
Adalet dağıtan kararlarınızla, vatandaşların devlete ve doğal olarak yargıya güven duymasını sağlayacaksınız.
Türk yargısının değerli mensupları olarak yüklendiğiniz ağır sorumlulukların bilinciyle hareket edeceğinizden hiç şüphe etmiyorum.
Sorunlarla karşılaşsanız dahi, hukukun evrensel ilkelerine bağlılıktan ayrılmayacağınıza inancım tamdır. Çabalarınız, hukuk devleti ilkesinin kökleşmesine, Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk alanında en üst seviyeye taşınmasına en büyük katkıyı yapacaktır.
Çeşitli kademelerde üstleneceğiniz tüm görevlerde adil olmak, tartışma yaratmadan hareket etmek temel sorumluluğunuzdur.
Cübbeleriniz, sizler için Türk milleti adına görev yapacağınızı gösteren birer semboldür. Bunun değerini iyi bileceğinize eminim.
Göreve başladığınızda Türk milleti adına topluma adalet dağıtacak olmanın verdiği gururla her zaman iyisini yapacağınıza inancım tamdır.
Milletimizin güvenine layık olmak, adaletin terazisinin en iyi şekilde çalışması için tüm gücünüzle çaba göstereceğinize inanıyorum.
Adalet Akademisi'nin yeni eğitim yılına başlaması dolayısıyla emeğinin karşılığını hakkıyla alarak buralara gelen sizleri tebrik ediyor, her zaman başarılı olmanızı temenni ediyorum. Sizleri yetiştiren ve bundan sonra da yetiştirecek olan hocalarınıza özellikle teşekkür ediyorum. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.