23. İSEDAK Toplantısı Açılış Töreni'nde Yaptıkları Konuşma

16.11.2007
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Cumhurbaşkanı ve İSEDAK Başkanı Sayın Abdullah Gül'ün 23. İSEDAK Toplantısı Açılış Töreni'nde yaptığı konuşma aşağıda sunulmaktadır:


"Sayın Bakanlar,
Sayın Genel Sekreter,
Değerli Temsilciler,

İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi İSEDAK'ın 23. toplantısında İSEDAK Başkanı olarak ilk kez sizlerle birlikte bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.

Hepinizi içtenlikle selamlıyor, Türkiye'ye hoşgeldiniz diyorum.

Bu vesileyle, İSEDAK'ın başarılarında emeği geçen herkese teşekkürlerimi ifade etmek isterim. Benden önceki İSEDAK başkanlarına da üstün gayretleri ve destekleri için takdir ve şükranlarımı sunarım.

Sayın Bakanlar,
Değerli Temsilciler,

İslam ülkeleri, birçok fırsat ve tehdidin birarada bulunduğu dünyanın değişim sürecinde her zamankinden daha fazla birlik, beraberlik, dayanışma ve işbirliği ihtiyacı içerisindedir. Bu dayanışma ve işbirliği ihtiyacı, hiç şüphesiz, karşılıklı güveni, istikrarlı bir siyasi ve ekonomik ortamı gerektirmektedir.

İSEDAK'ın 23 yıllık geçmişinde bu amaca matuf somut projelerin sonuçlandırılması ve önemli bir işbirliği deneyimi kazanılması memnuniyet vericidir.

Bu süre içinde bölgesel ve küresel ekonomik işbirliği anlayışında önemli değişimler meydana gelmiştir.

Günümüzde kamu sektörünün ekonomik faaliyetler içerisindeki ağırlığı önemli ölçüde azalmıştır. Bu eğilim çok taraflı uluslararası ekonomik işbirliği girişimlerine de yansımıştır.

Yeni ekonomik işbirliği anlayışında devlet, bizzat proje üstlenmek yerine, ticaret ve yatırımların önündeki idari ve teknik engelleri kaldırmaya, işbirliği için fiziki, yasal ve kurumsal altyapıyı geliştirmeye ve özel sektör arasında işbirliğini teşvik etmeye çalışmaktadır.

Devlet artık, gerektiğinde özel sektörü bilgilendiren, yönlendiren ve destekleyen bir rol üstlenmekte, özel sektörün işbirliği yapmasını kolaylaştıracak tedbirleri almaktadır.

Yakın geçmişte güçlenen bir diğer eğilim, gelişmekte olan ülkelerin kalkınma ve yeni ticari açılımlar konusunda bölgesel işbirliği girişimlerine yönelmeleridir.

Nitekim, bölgesel ticaret anlaşmaları ve düzenlemelerinin sayısı 2007 yılı itibarıyla 300'ü aşmıştır. Bunlar arasında, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) gibi bazı üye ülkelerimiz tarafından başlatılan başarılı örnekler de bulunmaktadır.

Sözkonusu girişimlerin başarılı sonuçlar verebilmesi için tabiatıyla belirli şartlara ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, güçlü bir işbirliği iradesine sahip olmak, katma değer oluşturacak alanlara yoğunlaşarak, somut kazanımlar elde etmek, mal ve sermaye dolaşımını serbestleştirmek, insan kaynakları hareketlerini kolaylaştırmak ve karşılıklı güven ve istikrarı temin etmek önem taşımaktadır.

İSEDAK'ın faaliyet ve projelerinin yukarıda saydığım yeni eğilimlerle uyumlu olduğunu görmek memnuniyet vericidir.

Sayın Bakanlar,
Değerli Temsilciler,

Kalkınma ve kalkınmanın finansmanı için ticaret ve yatırım, olmazsa olmaz iki unsur olmaya devam etmektedir.

Bu bağlamda öncelikle, üye ülkelerde sahip olunan sermaye birikiminin üretimi destekleyecek biçimde kullanılması gerekmektedir.

İSEDAK üyelerinin ayrıca, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından izleyerek, AR-GE faaliyetlerini arttırmaları büyük önem taşımaktadır. Ülkelerimizde araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ayrılan kaynak ne yazık ki yetersizdir. Oysa, araştırma ve geliştirme, ekonomilerimizin geleceği için öncelik verilmesi gereken bir alandır. Bu anlayışla ortaya atılan, AR-GE faaliyetlerini teşvik etmek amacıyla özel bir fon ihdas edilmesi fikrini çok yararlı buluyor, hükümetlerinizin bu öneriyi hayata geçirmesini tavsiye ediyorum.

İSEDAK üyeleri olarak önem vermemiz gereken bir diğer husus, hiç şüphesiz, karşılıklı ticaret ve yatırımların artırılmasıdır.

Bunun için, öncelikle gerekli hukuki altyapı tesis edilmelidir. Bu noktada da asıl görev tabiatıyla hükümetlere düşmektedir. Hükümetlerimizin, çifte vergilendirmenin önlenmesi, yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması, ticareti kolaylaştırıcı önlemler, serbest ticaret anlaşmaları ve ticari sorunlara objektif çözümler sunabilecek profesyonel tahkim mekanizmaları gibi enstrümanları hayata geçirmesi gerekmektedir.

Sözkonusu şartlar ve hukuki altyapı bir kez kurulduğunda, özel sektör kurulan raylar üzerinde kendiliğinden harekete geçecek, kurulan sistemin somut sonuçları kısa sürede alınacaktır.

Bu çerçevede, bir İSEDAK projesi olarak başlatılan İslam Konferansı Teşkilatı Üyesi Ülkeler Arasında Tercihli Ticaret Sistemine dikkatinizi çekmek isterim.

Bildiğiniz üzere, ülkelerimiz arasında ticaretin serbestleştirilmesi yönündeki ilk kapsamlı girişim olan tercihli ticaret sisteminin 2009 yılı başında yürürlüğe girmesi hedeflenmektedir.

Bu hedef doğrultusunda Tercihli Tarifeler Protokolünün (PRETAS) ve Menşe Kuralları Belgesinin, Ankara Bakanlar Bildirisinde de yer aldığı üzere, ilgili ülkeler tarafından 2008 yılı Mart ayına kadar imzalanıp onaylanması büyük önem arzetmektedir.

Ticari ve ekonomik ilişkilerimize büyük bir ivme kazandıracak olan bu projenin 2009'da hayata geçirilmesi için çabalarımızı en üst düzeye çıkartmamız gerekmektedir.

Üye ülkelerin bu konuda gereken hassasiyeti göstereceklerine eminim.

Bu girişimi destekleyen tüm üye devletler ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlara İSEDAK Başkanı olarak teşekkürlerimi sunarım.

Pamuk Üreten İKT Üyesi Ülkelerin İşbirliğini Geliştirme Stratejisi ve Eylem Planı bu bağlamda dikkat çekmek istediğim bir başka örnektir.

Bu kapsamda, 12-13 Kasım tarihlerinde İKT Pamuk Ticareti ve Yatırım Forumunun gerçekleştirilmiş olmasını memnuniyetle karşılıyorum.

Dünya pamuk üretiminin yüzde 28'ini, pamuk ihracatının ise yüzde 36'sını gerçekleştiren ülkelerimiz için Eylem Planı'nın etkin bir şekilde uygulanması, karşılaştırmalı üstünlüklerimizin rekabet üstünlüğüne dönüştürülebilmesi bakımından önemli bir imkân oluşturmaktadır.

Bazı üye ülkelerde en önemli ihracat kalemi olan pamuk alanındaki işbirliğinin fakirlikle mücadeleye de önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.

Sayın Bakanlar,

23. İSEDAK Toplantısında da, ekonomik ve ticari işbirliğimize ivme kazandıracak önemli kararların alınacağını ümit ediyorum.

Bu çerçevede, gelişen işbirliğimizin somut bir neticesi olarak İslam ülkeleri arasındaki ticaretin son yıllarda yüzde 10'dan yüzde 15'in üzerine çıkması sevindirici bir gelişmedir. Bu oranın 2015 yılında yüzde 20'ye çıkarılması, İKT Eylem Planında da belirtildiği üzere, en önemli hedeflerimizden birisidir.

Bu vesileyle, başta İKT Genel Sekreterliği olmak üzere, ticaret ve yatırım finansmanı faaliyetleriyle ve yaptıkları çalışmalarla işbirliğimize önemli katkılar sağlayan İslam Kalkınma Bankasına, İslam Ticaret Odasına, İSEDAK Koordinasyon Bürosuna, Ankara ve Kazablanka Merkezlerine ve diğer ilgili kuruluşlara teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

Değerli misafirler,

Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedeflerinin en önemli boyutunu oluşturan yoksullukla mücadeleye İKT ve İSEDAK çatısı altında da büyük önem verilmektedir.

Bu kapsamda, İslam Kalkınma Bankası bünyesinde bir Fon oluşturulması memnuniyet vericidir.

Fakirlere yardımı ödev bilen bir medeniyetin mirasçıları olarak bu konudaki çabalarımızı daha da artırmalıyız.

Bu noktada, Afrika halklarının acil çözüm bekleyen ekonomi, sağlık ve sosyal alanlardaki sorunlarına dikkat çekmek istiyorum. Afrika'nın sorunları bizim de sorunlarımızdır. Kıta'nın boğuştuğu sorunlardan kurtarılması hepimizin sorumluluğudur.

Bu anlayışla, Türkiye olarak 2005 senesini "Afrika Yılı" ilan ettik. Önümüzdeki yıl da "Afrika Zirvesi"ne ev sahipliği yapacağız. Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı, Addis Ababa'da açtığı bölge ofisi vasıtasıyla Kıta'daki ülkelere teknik ve sosyal yardımlarını sürdürmektedir. Hiçbir karşılık beklemeden yapmakta olduğumuz bu çalışmalar artarak devam edecektir.

Afrika ile dayanışmamızın artarak sürdürülmesi hususunda tüm İKÖ üyesi ülkelere bir kez daha çağrıda bulunuyorum.

Sayın Konuklar,

Yoksullukla mücadelede dikkatlerden kaçmaması gereken önemli bir boyut da yoksulluk ile yolsuzluk arasındaki doğrudan ilişkidir.

Bu bağlamda, İSEDAK üyesi ülkelerde de, kamu yönetiminde şeffaflık, hizmet odaklı bir yapılanma, bilim ve teknolojiden de istifadeyle kaynakların akılcı kullanımı, hesap verme sorumluluğu ve iyi yönetişim gibi ilkelerin daha da yerleşmesi öncelikli hedeflerimiz arasındadır.

İslam medeniyetinin tarihi birikimine baktığımızda iyi yönetim ve yoksullukla mücadele konusunda da parlak örnekler görmekteyiz.

Öte yandan, bu yıl İSEDAK toplantıları vesilesiyle üye ülkelerde mikro-kredi finansmanı ve yoksulluğu azaltma konusu ele alınacaktır.

Özellikle kadınların ekonomik hayata daha etkin katılımında önemli bir araç olan mikro kredi uygulamaları konusunda içimizden birinin; Sayın Muhammed Yunus'un Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmesi hepimizi sevindirmiştir. Bugün sizlerle biraraya gelecek olan Sayın Yunus'un tecrübelerini dikkatle not edeceğinize eminim.

Yine tarihi birikimimizde önemli örneklerini müşahede ettiğimiz bir diğer kavram tabiat ve çevreyle dost bir hayat anlayışıdır.

Günümüzde artan çevre kirliliği ve küresel ısınma tehlikesinin önlenmesinde hepimize görev düşmektedir. Bu bağlamda, İKT Eylem Planının önemli bir işbirliği alanı olan çevre konusunda da çalışmalara hız kazandırmamız gerekmektedir.


Sayın Bakanlar,
Değerli Temsilciler,

Dört yıl önce Tahran'daki İslam Konferansı Teşkilatı Dışişleri Bakanları toplantısında yaptığım konuşmada ve o günden bu yana daha birçok uluslararası forumda ifade ettiğim görüşler malumunuzdur.

Mirasçısı olduğumuz İslam kültürü adalet, hoşgörü, merhamet ve dayanışmayı esas alan bir yönetim öngörmektedir.

Bu mirasın daha demokratik, şeffaf ve açık toplum yapısı için ilhamımızı kuvvetlendirmesi gerektiğini hep söyleyegeldim.

Konuşmalarımda, sadece iyi yönetilen toplumların kaynakların akılcı, etkin ve adil kullanımı yoluyla ekonomik ve sosyal istikrarın güvence altına alabileceğini ısrarla vurguladım.

Bu bağlamda, kendi evimize çeki-düzen verme inisiyatifini kullanmamız ve toplumsal standartlarımızı geliştirmemiz gerektiğini savundum.

Memnuniyetle görüyorum ki, İslam ülkeleri hükümetlerinde daha iyi bir yönetim oluşturma ve yetersiz yapıların ıslahı konusunda artan bir bilinç doğmakta ve adeta bir reform süreci yaşanmaktadır. Bu, içinde bulunulan sorunlara oranla tabii ki yeterli olmasa da umut vericidir.

Sayın Bakanlar,
Değerli misafirler,

Ekonomik kalkınma ve refah, tabiatıyla siyasi ortam ve gelişmelerle doğrudan irtibatlıdır. İstikrarsızlık, güvenlik sorunları ve savaşlar, zaten kıt olan kaynakların kalkınma ve refah yerine, güvenlik ihtiyacı için harcanmasına yol açmaktadır. Bu nedenle, ekonomik kalkınma için öncelikle güvenlik ve istikrarın tesisi, siyasi sorunların çözümü, barış ve huzurun temini gerekmektedir.

Bu itibarla, islam dünyasını meşgul eden ve uluslararası ölçekte yansımaları bulunan önemli siyasal sorunlara da kısaca değinmek isterim:

İslam coğrafyasında köklü ve içiçe geçmiş sorunlar maalesef varlığını sürdürmektedir.

Filistin meselesi Orta Doğu'daki sorunların merkezinde yatmakta ve çözümü ivedilik arzetmektedir.

Bu yıl içinde yaşanan bazı olumlu gelişmelere rağmen, Filistin'de yaşanan bölünmüşlük halinin Filistin davasına zarar verdiğini eminim hepiniz görmektesiniz. Bu durumun giderilmesini ve Filistin halkının birliğinin yeniden sağlanmasını temenni ediyorum ve buna çok önem veriyorum.

Filistin sorununun ilgili BM Güvenlik Konseyi kararları, Yol Haritası ve Arap Barış Planı zemininde güvenli ve tanınmış sınırlar içinde yanyana yaşayan iki devlet ilkesine bağlı olarak çözülmesini destekleyen Türkiye, bu yöndeki yapıcı katkılarını sürdürecektir.

Türkiye, bölgede istikrarsızlık sürerken, Filistin halkının maruz kaldığı ekonomik ve sosyal sıkıntıları dikkate alarak, Nisan 2005'te "Barış için Sanayi" projesini üreten Ankara Forumu'na öncülük etmiştir. Filistin halkının ekonomik ve sosyal sorunlarını hafifletmeyi hedefleyen bu girişim, Türkiye'nin sağladığı katma değerin somut bir örneğidir.

Ankara Forumu, Filistin'in ekonomik ve sosyal yapısının güçlendirilmesi ve bu suretle bölgede güvenliğin arttırılmasına yardımcı olması bakımından da örnek bir girişimdir.

Tüm üye ülkeleri, bu kapsamda kurulacak olan ve üretilen malların ABD, AB ve Körfez ülkelerine serbestçe pazarlanabileceği sözkonusu sanayi bölgelerine yatırım yapmaya davet ediyorum.

Bu vesileyle ayrıca, İslam ülkelerini Filistin halkının ekonomik ve sosyal ihtiyaçları konusunda azami duyarlılık göstermeyi sürdürmeye çağırıyorum.

Bölgesel istikrar açısından önem arzeden diğer bir konu da Lübnan'daki durumdur. Halen ülkedeki siyasi kriz sürmektedir.

Lübnan Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinin bu krizi daha da derinleştirmeden ve ülkeyi yeni bir bunalıma sürüklemeden çözülmesi samimi dileğimizdir. Bunun yolunun ise Lübnan'daki gruplar arasında uzlaşının sağlanmasından geçtiği açıktır. Bu yöndeki diyalog çalışmaları uluslararası camia tarafından da kuvvetle desteklenmelidir.

Sayın Bakanlar,
Değerli Temsilciler,

Bölgemizde acıların yaşandığı bir başka ülke Irak'tır.

İnsan gücü ve tabi kaynakları bakımından zengin nadir İslam ülkelerinden biri olan Irak, yanlış yönetim ve şahsi ihtiraslar yüzünden bugün milyonlarca insanını kaybetmiş, geniş kaynaklarını boşa harcamıştır. Potansiyeliyle dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olması gereken Irak'ın bugünkü perişan hali gerçekten ibret vericidir. Herkesin bu tablodan ders alması gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye, başından beri toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini koruyan, demokratik, huzura, istikrara ve refaha kavuşmuş, kendi halkıyla barışık, komşularıyla işbirliği yapan ve topraklarında terör örgütlerinin varlığına izin vermeyen bir Irak hedefi doğrultusunda elinden geleni yapmıştır.

Bu hedef doğrultusunda, Irak Hükümetiyle ve ayrıca Irak'taki tüm etnik ve dini gruplarla yakın bir temas halinde katkılarımızı yapmayı sürdürmekteyiz.

Ancak, Irak'taki mevcut ortam ve ülkenin kuzeyinde kendilerine hareket alanı bulan PKK terör örgütünün faaliyetleri yüzünden, Irak'a siyasi ve ekonomik alanda yapmak istediğimiz katkılar sınırlı kalmaktadır. PKK'nın ülkenin kuzeyinde güvenli bölgeler bulmasına göz yumanlar, siyasi, ekonomik ve ticari alanda daha fazla işbirliğine gidilmesini engellemektedir.

Türkiye, herhalükarda kendisine Irak'ın kuzeyinden yönelen terör belasıyla sonuna kadar mücadelede kararlıdır.

Irak'taki sorunun çözümü için İKT'ye de önemli görevler düşmektedir. İKT'nin bu konuda şimdiye kadar yaptığı girişimleri memnuniyetle karşılıyor, bu girişimlerin daha da artmasını diliyoruz.

Sayın Bakanlar,
Değerli Temsilciler,

İslam Konferansı Teşkilatı, 2004 yılından beri Kıbrıs Türk halkına uygulanan tecride son verilmesi için güçlü çağrılarda bulunmaktadır. Son olarak bu yılın Mayıs ayında İslamabad'da gerçekleştirilen Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda İKT'nin bu konudaki kararlı tutumu güçlü bir şekilde ortaya konmuştur.

İKT'nin uluslararası toplum önünde inandırıcılığının ve saygınlığının daha da güçlendirilmesi bakımından, üye devletlerin bu kararları uygulama yönünde somut adımlar atmalarını bekliyoruz. Türkiye, Kıbrıslı Türklerin dünyayla bütünleşebilmelerine bugüne kadar katkıda bulunan üye ülkelere müteşekkirdir.

Sayın Bakanlar,
Kıymetli Temsilciler,

Ekonomik ve ticari işbirliğimizi güçlendirmede Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerinde önemli ilerlemeler kaydeden Türkiye, bu konulardaki birikimlerini, diğer üye ülkelerle paylaşmaya devam edecektir.

Diğer yandan, Türkiye'nin İKT ve İSEDAK çerçevesindeki tüm işbirliği girişimlerine şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da gereken desteği vermeye devam edeceğini ifade etmek isterim.

Aramızdaki işbirliğini daha da geliştirmek için tüm üye ülkelere ve İKT kuruluşlarına önemli görevler düştüğü aşikârdır.

Bu düşüncelerle, tüm üye ülkelere, İKT'nin tüm bağlı ve ilgili kuruluşlarının yönetici ve çalışanlarına, İSEDAK çalışmalarına yaptıkları değerli katkılardan ötürü teşekkürlerimi sunuyor ve başarılar diliyorum.

Bu çerçevede, İKT Genel Sekreteri Sayın Profesör Ekmeleddin İhsanoğlu'na Teşkilata getirdiği dinamizm ve reform süreci; İslam Kalkınma Bankası Başkanı Sayın Dr. Ahmed Muhammed Ali'ye üye ülkelerin kalkınmalarına ve İKT içi ticaretin artırılmasına yönelik çabaları ve İslam Ticaret Odası Başkanı Sayın Şeyh Salih Kamil'e İslam Ülkeleri arasında özel sektör işbirliğini geliştirmek için gösterdiği üstün gayret ve dikkatle inceleyeceğinize inandığım parlak önerileri için teşekkürlerimi özellikle ifade etmek isterim.

23. İSEDAK Toplantısında yapacağınız çalışmaların ülkelerimizin barış ve refahına katkıda bulunmasını temenni ediyor, İstanbul'da iyi vakit geçirmenizi diliyorum.

Hepinize teşekkür ederim."
Yazdır Paylaş Yukarı