Saygıdeğer Konuklar,
Değerli Misafirler,
Ankara Ticaret Odası'nın siz değerli mensuplarıyla beraber olmaktan gerçekten büyük bir gurur duyuyorum. Ankara Ticadret Odası Cumhuriyet'le yaşıt olan Türkiye'nin en eski ticaret odalarından bir tanesi. Yine şunu çok iyi biliyoruz ki, biraz önceki sinevizyondan da gördük Türkiye o günlerden bugünlere çok büyük değişimler yaşadı, çok büyük merhaleler geçirdi, çok büyük mesafeler aldı. Bütün bu değişimleri geçirirken buna öncülük edenlerden bir bölümü de ticaret adamları müteşebisler, işadamları, girişimciler ve sizlersiniz. Şüphesiz ki devletin bütün organlarının çok büyük katkıları oldu ama sivil sektörün özel sektörün giderek çok daha artmaya başladı. Özellikle son yıllarda işadamlarımızın başarıları Türkiye sınırlarımızı aştı ve dünyanın neresine gidersek gidelim bize gurur kaynağı oldu; Türkiye'yi güçlendiren de, özgüvenini artıran da işadamlarımızın, müteşebbislerimizin, ticaret adamlarımızın, sizlerin başarısı oldu.
Bugünkü dünyada ülkeler artık sadece devletin organlarıyla değil, devletin tanıdığı imkânları en iyi şekilde değerlendiren işadamlarının müteşebbislerin başarılarıyla daha güçlü hâle geliyor. O bakımdan sizin başarılarınız, hepimizin başarılarıdır. Sizin başarılarınız, hepimizin gururudur. Aynı zamanda tabii ki, sizler bu başarıları kazanırken istihdam yapan, vergi ödeyen, ihracat yapan, Türkiye'nin esas sorunlarını çözen insanlarsınız. Daha önce devlet uğraşırdı, bunlarla, artık devlet bu işlerden kurtuluyor ve bu işler sizler vasıtasıyla yapılıyor. Sizlerin verdiğiniz vergilerle de devlet asli fonksiyonlarını görmeye çalışıyor. Dolayısıyla giderek yeniden yapılanan ve normalleşen bu düzen içerisinde en büyük sorumluluk en büyük fonksiyon işadamlarına düşmekte ve devletin görevi hükümetlerin görevi de sizin en iyi çalışabileceğiniz iklimi oluşturmak. Bu bakımdan Türkiye'de önemli mesafelerin alındığını görmekten hepimiz büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ayrıca bütün bu başarıları elde ederken vergiler ödeyerek devletin diğer hizmetlerini de finanse ediyorsunuz. O bakımdan sizleri ne kadar çok tebrik etsek azdır. Ne kadar çok teşvik etsek azdır. Onun için bugün buradayım. Sayın Başkan bu daveti yaptığında bana, "Tabii dedim, günü gelince muhakkak aranızda olmak isterim" çünkü sizlerle beraber olmak sizleri teşvik etmek, sizlere gerektiğinde problemlerin çözümünde öncülük yapmak hepimizin görevidir. Bu anlayış içerisinde hep beraber hareket edeceğiz.
Değerli arkadaşlar şu da bir gerçek ki; bir ülkeyi güçlendiren, kuvvetlendiren şey, aynı zamanda ekonomisinin sağlamlaşması refahın bütün halka yayılması, refahın bütün bölgelere yayılmasıdır. Eğer böyle olursa zorluklarla problemlerle başetmek mümkün olur. Türkiye'nin uğraştığı birçok meseleler vardır. Ama bugün en sıcak olan terördür. Terör dünyanın her tarafında var ama, bizdeki terör birazcık daha farklı bir terördür. Bu terörün üstesinden kesinlikle geleceğiz. Çünkü bizim tarihimizde geçmişimizde, bin yıllık tarihimizde aramızda etnik ayrılık yapmak gibi bir gelenek asla söz konusu değildir. Şurada aramızda, ne zaman sorarız, "Sen nerede doğdun? Sen nerelisin? Senin kökün neresi ?" diye. Böyle bir alışkanlık, böyle bir gelenek var mı aramızda? Böyle bir şey yok. Ne yazık ki son yıllarda aramıza giren bu hastalık toplumu veyahutta ülkemizin belli bir bölgesini zehirlemeye başlamıştır. Bununla mücadele topyekûn bir mücadeledir. Şüphesiz ki terörle silâ hlı mücadele olduğu gibi silâhsız mücadele de bunun kesin bir parçasıdır. Bu ülkede yaşayan herkes, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes birbirine eşittir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes seçer seçilir, her makama gelme hakkı vardır. Eğer Türkiye'de bazı problemler sözkonusu ise, bu problemler Türkiye'nin sadece bir yöresinde değil, birçok yöresinde olan problemlerdir. Bunlar ekonomi ile ilgili, eksik demokrasi ile ilgili problemlerdir. Bütün bunları görmek tabii bizim vazifemizdir. Bunların üstünü kapatma gibi bir çaba asla sözkonusu değildir. Tüm bunlar hep beraber elbirliği içerisinde hâlledilecek meselelerdir. Nitekim son yıllarda reform süreci içerisine girmiş olan Türkiye çok önemli mesafeler de katetmiştir. Onun için terörle mücadele hepimizin topyekûn asker, sivil, işadamı hepimizin ortak görevidir. Tabii bunu da yaparken şu da önemlidir; bu ülkedeki bütün vatandaşlarımızın bu ülkeye olan aidiyetini pekiştirmek, kardeşlik duygularımızı pekiştirmek, hiç kimseyi herhangi bir şekilde zan altında bırakmamak da yine hepimizin görevidir. Çünkü Kurtuluş Savaşı'nı hep beraber yaptık. Ondan önceki yılları hep beraber yaşadık. Dünyanın neresine giderseniz gidin ziyaret ettiğiniz Türk şehitliklerinde, Balkanlar'dan, Diyarbakır'dan, Orta Anadolu'dan, Doğu Anadolu'dan her yerden şehit isimlerini orada görürsünüz. Dolayısıyla bu memleket hepimizin memleketidir. Bu devlet hepimizin devletidir. Bu bayrak hepimizin bayrağıdır. Ne yazık ki hastalıklı insanlar, dünyanın her tarafında olduğu gibi burada da çıkmaktadır. O zaman yapacağımız iş bunlara karşı topyekûn bir mücadele içinde olmaktır. Burada şunun da altını çızmek isterim; bu mücedelede güçlü olmak için ne kadar çok demokrasiye önem verirsek, o kadar çok da bu mücadeleden başarılı çıkarız. Çünkü şu bir gerçek ki demokrasi terörü ve teröristleri daima izole eder, halktan izole eder. Teröristlerin taban bulmak istediği, teröristlerin yer etmek istediği, teröristlerin sempatizan kazanmak istediği tabanı tamamen onlardan izole eder. Onlar devletin milletin yanında olur ve teröristler ortada kalır. O bakımndan bu kararlı bir mücadele aynı zamanda akıllı ve ince bir mücadeledir. İnanıyorum ki bütün bunların üstesinden geleceğiz biz.
Türkiye güçlü bir ülkedir. Türk ekonomisi dünyanın 17. Büyük ekonomisidir. Avrupa'nın 6. büyük ekonomisidir. Bu sinevizyonda gördüğümüz Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki ekonomik yapımızla bugünü mukayese ettiğimizde inanılmaz farklar vardır. İnanılmaz başarılar elde edilmiştir. Aslında herkes buna gıpta etmektedir. Çevremizdeki bütün ülkeler Türkiye'deki gelişmeyi, Türkiye'deki demokrasinin kökleşmesini, ekonomik kalkınmayı, şüphesiz ki Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin gücünü büyük bir ibret takdir ve hayranlıkla takip etmektedir. Bizim de kendimize olan özgüvenimizi asla sarsmamamız gerekir. Biz büyük bir devletiz. Zaman gelmiş dünyada çok önemli roller oynamışız. Bugün de, gelecekte de çok önemli roller oynacağız. Böyle bir özgüven içerisinde problemlerimizi aşacağımıza inancım tamdır. Yeter ki hepimiz özgüvenimizi muhafaza edelim ve hepimiz problemlerle, zorluklarla sıkıntılarla mücadelede işbirliği içerisinde olalım, dayanışma içerisinde olalım ve hep beraber Türkiye'nin millî davalarında, ulusal meselelerinde birliğimizi ve beraberliğimizi muhafaza edelim.
Ben bu düşünceyle hepinize başarılar diliyorum. Özellikle burada vergi ödemede önde gelen kurumlarımızı, müteşebbislerimizi, işadamlarımızı tebrik ediyorum. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda onların arasına yenileri eklenecektir. Bu bir yarıştır, bu yarışta kim kimi geçerse devlet kazanıyor, bundan millet kazanıyor. Burdaki başarılar devletin fonksiyonlarını çok daha iyi yapmasını sağlıyor. O açıdan bu toplantının çok daha önemli olduğunu düşündüm ve aranızda bulunmaya bunun için karar verdim ve sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti, mutluluğu ve gururu bir kez daha ifade ediyorum. Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum.