Sayın Cumhurbaşkanımızın, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat onuruna verdikleri öğle yemeğinde yaptıkları konuşma aşağıda sunulmaktadır:
"Sayın Cumhurbaşkanı,
Kıymetli Konuklar,
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk resmi yurtdışı ziyaretimi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gerçekleştirmiştim.
Bu ziyaretimi kısa süre içinde iade ediyor olmanızdan büyük mutluluk duyuyorum.
Zat-ı Alilerine ve beraberinizdeki heyete tekrar hoşgeldiniz diyorum.
Kıbrıs davasının, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkı bakımından taşıdığı önem ve öncelik herkesin malumudur. Siyasi ve stratejik boyutunun ötesinde, Kıbrıs davasının hangi makamda olursa olsun her vatandaşımızın aklında ve yüreğinde müstesna bir yeri vardır. Kıbrıs Türkü de yarım yüzyılı aşkın süredir her türlü baskıya karşı yılmadan mücadele etmiştir.
Varlığını korumayı, hakkına ve hukukuna sahip çıkmayı bilmiştir.
Türkiye ve KKTC, yeni yılda da, bir yandan Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ve güvenliğini korumak, aynı anda bölgemizin güvenlik, istikrar ve refahına katkı sağlamak için yoğun çaba içinde olacaklardır.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Değerli Konuklar,
Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması ortak hedefimizdir. Kıbrıs Türk halkı, Ada'da adil ve kalıcı bir çözüme ulaşma yönündeki iradesini ortaya koymuş bulunmaktadır. Ancak ne yazık ki, bugüne kadar diğer taraftan beklediği karşılığı alamamıştır.
Kıbrıs'ta kalıcı barışın temel parametreleri bilinmektedir. Çözüm, Ada'daki iki tarafın eşitliğine ve Kıbrıs'ta iki ayrı halkın, iki demokrasinin ve iki devletin varlığına dayanacaktır. Uzlaşma bu zemin üzerinden sağlanacaktır. Kıbrıs Türkleri'nin uzun ve zahmetli bir mücadele sonucunda elde ettikleri kendi kendilerini yönetme hakkından, eşit statü ve eşit ortaklıktan vazgeçmeleri mümkün değildir. Kıbrıs Türklerinin himaye edilen bir azınlık halinde yaşamayı kabul edebileceklerini beklemek boş bir hayaldir. Anavatan Türkiye'nin böyle bir duruma seyirci kalabileceğini beklemek de aynı şekilde boş bir hayalden ibarettir.
Türkiye, anavatan ve garantör ülke olarak Kıbrıs Adası'nın barış ve istikrara ulaşması, Kıbrıs Türkü'nün huzur ve güvenliğe kavuşması için üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz biçimde yerine getirmeye kararlı ve muktedirdir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tüm kurum ve kuruluşlarıyla güçlendirilmesi ve Kıbrıs Türkü'nün refah seviyesinin yükseltilmesi ortak ve değişmez hedefimizdir. Bu vesileyle bulunduğumuz zeminin meşruiyeti ve benimsediğimiz ilkelerin isabeti hususunda en ufak bir tereddüt dahi duymadığımızı vurgulamak istiyorum.
Öte yandan, Kıbrıs sorununun çözümü ve geleceğe yönelik işbirliği vizyonumuz Ada'da kurulacak yeni bir ortaklık devletini ve Yunanistan'ı da kapsamaktadır. Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulmasının ardından, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Adası Güneydoğu Avrupa ve Doğu Akdeniz'deki barış, istikrar ve refahın sacayağını oluşturabileceklerdir.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Kıymetli Konuklar,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kısıtlama ve ambargolara rağmen, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda önemli mesafeler katettiğini görmek bizlere gurur vermektedir. Fedakâr Kıbrıs Türk halkı, bu koşullar altında, kendine güvenen ve bölgesinde örnek teşkil eden bir demokrasi kurup yaşatmayı başarmıştır. Ekonomik ve toplumsal kalkınma hamlesini hukukun üstünlüğüne dayalı çoğulcu bir rejim içerisinde gerçekleştirebilmiştir. Bütün bunlar her türlü takdirin üzerindedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, önüne konan engellere rağmen, dış ilişkilerini geliştirmek ve uluslararası toplumla bütünleşmek konusunda da emin adımlarla ilerlemektedir. Son dönemde dünyanın farklı ülkelerinde açılan KKTC temsilcilikleri Kıbrıs Türkü'nün sesinin daha iyi duyurulması ve haklı davasının anlaşılmasına katkı sağlamaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Güvenlik Konseyi'ne sunduğu son raporda, Kıbrıs Türklerinin maruz bırakıldıkları ambargoların kaldırılması gereğine işaret etmiştir. Uluslararası camianın da bu çağrıyı dikkate alarak haksız ve ayrımcı uygulamalara son verilmesi yönünde bir an önce somut adımlar atmasını bekliyoruz. İslam Konferansı Örgütü, aynı istikamette kuvvetli çağrılarda bulunmuştur. Birçok üye ülkenin bu çağrılara olumlu karşılık verdiğini takdir ve şükranla not etmek isterim. AB'nin de bu yönde henüz hayata geçirilmemiş taahhütlerinin mevcut olduğunu bu vesileyle hatırlatırım.
Elbette mücadelemiz bitmemiştir. Önümüzde uzun ve çetin bir süreç bulunmaktadır. Adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmak için azimliyiz. Şurası muhakkak ki, umutlarımız her geçen gün güçlenecek, attığımız her adımla Kıbrıs Türkü'nün aydınlık geleceği şekillenecektir. Bu sınavdan yüzümüzün akıyla çıkmak her şeyden önce gelecek nesillere karşı görevimizdir. Bunun için bizi bugünlere taşıyan, birlik ve beraberlik ruhunu muhafaza etmemiz gerekmektedir. Başarıya olan inancımız tamdır.
Bu vesileyle ziyaretiyle bizleri onurlandıran Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat ve beraberindeki heyet mensuplarına tekrar teşekkür ediyorum. Onların aracılığıyla Kıbrıs Türk halkına en kalbi sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Yeni yıllarını içtenlikle kutluyorum.
Teşekkür ederim."