Sayın Cumhurbaşkanı,
Saygıdeğer Hanımefendi,
Kıymetli Misafirler,
Zat-ı Devletlerini ve Muhterem Hanımefendi'yi Türkiye'de ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
Eşimle birlikte sizlere bir kez daha Türkiye'ye hoşgeldiniz diyoruz.
Avusturya ve Türkiye çok eski ve özel ilişkilere sahip iki dost ülkedir.
Ülkelerimiz arasındaki diplomatik ilişkilerin tarihi 15. yüzyıla kadar gitmektedir.
İki ülke arasında çağdaş diplomasinin kapısı ise, 1798 yılında Viyana'da ilk daimi Osmanlı Elçiliğinin kurulmasıyla açılmıştır.
Büyük imparatorluklar kuran Avusturya ve Türkiye, tarihleri boyunca çok yönlü ilişkiler içinde olmuşlardır.
İki büyük İmparatorluk, Savaş sonrasında aynı kaderi paylaşmışlardır. Ancak, Türkler ve Avusturyalılar, eskiyen yapılarını çağdaş, dinamik ve demokratik devletlere dönüştürme başarısını göstermiş bulunmaktadırlar.
Yüzyıllar içinde, iki ülkenin halkları arasındaki temaslar sonucunda kaçınılmaz olarak kültürlerarası etkileşim de gerçekleşmiştir.
Avusturya'da "lale" ve "kahve" nesilden nesile aktarılarak topluma malolmuştur. Müzik ve resim başta olmak üzere mimari ve güzel sanatlarda Türk motifleri yaygınlaşmıştır.
Türkiye'de ise, Avusturya nesillerdir estetik, kültürel ve bilimsel gelişmişliğin en ileri örneği olarak görüldü. Sanatı ve özellikle müziği ile tanındı.
Avusturyalı büyük besteci Mozart'ın Türk Marşı, iki ülke arasındaki kültürel bağların en bilinen simgesidir.
Türk toplumuna katkı sağlayan Avusturyalı bilimadamları, tarihçiler, sanatçılar, mimarlar büyük saygı gördüler. Bunlar arasında Cumhurbaşkanlığı'ndaki Pembe Köşk ve Parlamento binası gibi birçok kamu binamızın tanınmış mimarı Avusturyalı Holzmeister de vardır.
Sevinerek söylüyorum ki, bugün ülkelerimiz arasında karşılıklı saygı ve güvene dayanan dostluk ilişkileri ön planda yer almaktadır.
İki ülke, inişli-çıkışlı ortak tarihsel geçmişlerini halkları arasında dostluk bağı haline dönüştürmeyi başarmışlardır. Bu bağ, Türkiye-Avusturya ilişkilerinin her alanda daha da ileri düzeye yükseltilmesi ve derinleştirilmesi için sağlam bir temel oluşturmaktadır. Nitekim, bugün ilişkilerimiz başta Nabucco Projesi olmak üzere enerjiden sınai yatırımlara, ticaretten arkeolojiye çok yaygın ve çeşitli bir nitelik kazanmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Artık bir zamanlar olduğu gibi iki komşu devlet değiliz. Ancak Türkiye ve Avusturya, günümüzde pek çok Avrupa kurumu ve uluslararası kuruluşta somut işbirliği içinde bulunan, hukukun üstünlüğü, demokrasiye bağlılık, insan hakları, serbest piyasa ekonomisi gibi ortak idealleri savunan iki ülkedir.
Bu ortak ilkeler çerçevesinde iki ülke, ikili ve uluslararası planda hoşgörüsüzlük, etnik milliyetçilik, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, terörizm gibi sorunlara karşı mücadelede işbirliği yapmaktadır. Bu işbirliğimizin daha da ileriye götürülmesi mümkün ve gereklidir.
Aynı şekilde, Türkiye ve Avusturya uluslararası barış, refah ve istikrar projelerinde işbirliği yapmaktadır. Bu projelerin en önemlisinin Avrupa Birliği olduğunu vurgulamak isterim.
Günümüzde Türkiye, bütün Avrupa ve Batı kurum ve kuruluşları içinde yer almakta; Soğuk Savaş sonrasında da Avrupa'nın barış, refah ve istikrarına katkıda bulunmaya devam etmektedir.
AB üyeliğine aday olan Türkiye, Avusturya'nın da katkısıyla başlamış uzun bir süreç olan tam üyelik müzakerelerinin başarılı sonuçlanması halinde, reform sürecini tamamlamış, standartlarını AB düzeyine yükseltmiş bir Türkiye olacaktır.
Böyle bir Türkiye, stratejik konumu, dinamik nüfusu ve büyük ekonomik potansiyeli ile AB için siyasi, ekonomik ve sosyal açılardan büyük bir kazanç oluşturacaktır.
Bu bakımdan, AB'nin uluslararası barış, istikrar ve refaha katkıda bulunmak üzere küresel aktör olmasını arzu eden birçok Avrupalı devlet adamı, siyasetçi, düşünür ve işadamının mevcut olduğunu ve bunların dar görüşlü iç politika mülahazalarına kapılmadan Türkiye'nin üyeliğine olumlu yönden ve geniş bir perspektiften bakmakta olduklarını memnuniyetle görüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Bugün Avusturya'da sayısı 200 bine ulaşan Türk toplumu, bu dost ülkeyi kendisine ikinci vatan seçmiştir. Avusturya'daki Türk vatandaşlarının iki ülkenin de dillerini, kültürlerini en iyi şekilde öğrenerek yaşadıkları topluma daha iyi entegre olmalarını birlikte teşvik etmekteyiz.
Avusturya'daki Türk toplumu içinde sanattan bilime, ekonomiden spora ve siyasete kadar her alanda son derece başarılı olan insanlarımızın bulunduğunu görmek bizleri mutlu ediyor. Bunların bazıları bugün aramızda bulunmaktadır.
Bugün aramızda İstanbul'daki köklü eğitim kurumu Avusturya Lisesi mezunları da var.
Bu bağlamda, eğitim ve kültürün ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin önemli bir boyutunu oluşturduğunu da belirtmek isterim.
Efes kazılarıyla birlikte, ziyaretiniz sırasında açılışını yapacağınız "Artemis Sergisi"nin arkeoloji alanındaki işbirliğimizin güzel bir örneği olacağına inanıyorum.
Bu vesileyle, Haziran ayında düzenlenecek olan Avrupa Kupası'nda İsviçre ile birlikte Avusturya'nın evsahipliğinin futbol milli takımımıza şans getirmesini temenni ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Saygıdeğer Hanımefendi,
Ülkelerimiz arasındaki iyi ilişkilerin ulaştığı düzeyin göstergesi olan ziyaretinizden mutluluk duyduğumuzu tekrarlamak istiyorum.
Ziyaretinizin Türkiye'nin Avusturya'da, Avusturya'nın da Türkiye'de daha iyi anlaşılmasına önemli katkılarda bulunacağına ve ilişkilerimizin her alanda gelişmesine ivme kazandıracağına inanıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, kadehimi Zat-ı Devletleri'nin ve Saygıdeğer Eşinizin sağlık ve mutluluğuna, dost Avusturya halkının esenliğine, Türkiye-Avusturya ilişkilerinin geleceğine kaldırıyorum.