Sayın Cumhurbaşkanımızın Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Atatürk'ün ebediyete intikalinin 70. yıldönümü nedeniyle düzenlenen "Anma Toplantısı"nda yaptığı konuşma aşağıda sunulmaktadır.
"Saygıdeğer Konuklar,
Sözlerime başlarken sizlere sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün ebediyete intikalinin 70. yıldönümünde hepimizin aynı duygular ve hissiyatlar içerisinde olduğumuza inanıyorum.
Bugün milletçe hem Atatürk'ün aziz hatırasını saygıyla yadediyor, hem de temelini attığı Türkiye Cumhuriyeti'nin başarılarıyla iftihar ediyoruz.
Aslında bu anma toplantıları, vatanın hangi şartlar altında nasıl kurtarıldığını, ne bedeller ödendiğini, ne büyük mücadeleler verildiğini hatırlamamız ve yeni nesillere en iyi şekilde anlatmamız için güzel vesile olmuştur.
Birkaç gün önce, Atatürk'ün en büyük eserim dediği Cumhuriyetimizin 85. kuruluş yıldönümünü coşkuyla kutladık.
Milletimiz, bu özel günlerde birlik ve beraberliğini, Cumhuriyetin değerleri etrafında ne kadar sıkı kenetlendiğini en güzel şekilde göstermektedir.
Değerli konuklar, uzun savaşlardan sonra tamamen harab olmuş, tükenmiş, imkansızlıklar içerisindeki bir ülkenin, üreten, gelişen modern ve dinamik bir ülkeye dönüştürülmesi kolay bir iş olmamıştır.
Nitekim, Türkiye'nin yakın tarihini inceleyen bilimsel çalışmalar da bu hususa özel vurgu yapmaktadırlar ve Atatürk'ün liderlik vasıflarını ve başarısını takdirle ve hayranlıkla teyid etmekte ve yad etmektedirler. Gerçekten Atatürk'ün çağın ruhunu anlayan, ileri görüşlü, barışçı bir lider olduğunu bütün dünya görmüştür. O aslında imkansız gibi görünen fikirleri, büyük cesaretle hayata geçiren bir aksiyon adamıdır.
Türk milletinin tabiatına en uygun idare şekli olarak gördüğü Cumhuriyet'i kurması ve bizlere emanet etmesi bunun en güzel ispatıdır.
Onun öncülüğünde hayata geçirilen inkılap ve reformlar, demokratik, modern, hür ve müreffeh Türkiye'nin temellerini atarak büyük bir dönüşüm ve modernleşme sürecini başlatmıştır.
Cumhuriyet, donuk ve statik bir süreç değildir. Demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin gelişmesine imkan tanıyan bir yapıdır. Dinamik ve yenilikçi bir süreçtir.
Devamlı ilerlemeyi, dünyayla rekabet etmeyi ve yarış halinde olmayı gerektirir.
Atatürk bunu bizzat kendisi öngörmüş ve Cumhuriyet'i yeniliklere uyum gösterecek bir yapıda kurmuştur.
Cumhuriyetimizin kurucuları diğer taraftan da, milli egemenlik ilkesinin hayat verdiği, tüm halkı kucaklayan, eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı bir rejime ulaşmayı hedeflemişlerdir.
Esasen Meclis'in açılması da, Cumhuriyetin kurulması da, Atatürk'ün Türk milletine verdiği önemi ve duyduğu güveni ortaya koymaktadır.
Meclisimiz, savaş idare eden, başarıya ulaştıran gazi bir Meclis'tir. Bu yönüyle, dünyada özel bir yere sahiptir.
Yüce Meclisimiz milli çıkarlarımızı her zaman titizlikle savunarak, millet iradesini en iyi şekilde temsil etmiştir.
Olağanüstü şartlarda, zor görevler yürüten Atatürk, savaş ortamında bile Meclisimizin açık kalmasına özen göstermiştir.
Kararlarını Meclisimize danışarak, müzakere ederek ve tartışarak hayata geçirmiştir.
Bu da Atatürk'ün milli iradeye ve onun yegane temsilcisi olan Meclisimize ve demokrasiye inancını göstermektedir.
Değerli Konuklar,
Tarihe ve insanlığa malomuş en büyük devlet adamlarından olan Atatürk, askerliğinin yanında aynı zamanda önemli bir diplomasi dehasıdır.
Dönemi inceleyen yazarlar, tarihçiler, bilim adamları, Atatürk'ü tanıyan devlet yöneticileri, hatıralarında, kitap ve yazılarında, Onun bu vasfını hep öne çıkarmaktadırlar.
Uluslararası ilişkilerde cesaretle hareket eden ve reel politika izleyen Atatürk, hiçbir zaman maceraperest olmamıştır.
Vatanı kurtarmak için savaşmak zorunda kaldığı devletlerle bile savaşın ardından dostluk ilişkileri kurması, O'nun barışçı kimliğinin ve cesaretinin bir yansımasıdır.
Atatürk, her zaman sorunların müzakereler yoluyla aşılmasını amaçlamıştır. Türkiye, bu dönemde attığı cesur adımlarla komşularıyla ilişkilerini kurmuş ve Atatürk bize sınır problemleri bırakmayan büyük bir lider olmuş ve dünyanın takdirini kazanmıştır. Dikkat ederseniz birçok devlet kurulduktan sonra birçok sınır problemleri, komşuluk problemleri onları ileride çok yormuş ve onların önünde çok büyük engeller olmuştur. Atatürkün aslında bize en büyük armağanlarından birisi de bu olmuştur.
Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" anlayışına dayanan bu politikası Türkiye'yi bölgesinde güçlü ve özel kılmıştır ve bugün de kılmaya devam etmektedir.
Bu anlayışın temellerini oluşturduğu Türk dış politikası, barışçı ve gerçekci esaslar üzerine kurulmuştur.
Bu geleneksel çizgisini sürdüren Türkiye, bölgesel ve uluslararası planda barış, istikrar ve refahın hakim kılınmasını amaçlayan bir ülke olarak dünyada büyük bir itibar ve takdir görmektedir.
Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesi, bölgesel ve küresel sorunların çözümünde oynadığı aktif rol, bu politikanın başarısının somut tezahürlerindendir.
Değerli Konuklar,
Bugün geldiğimiz noktada, Atatürk başta olmak üzere Cumhuriyetimizin kurucularının tasavvur ettiği istikamette ilerlemenin gururunu hep beraber yaşıyoruz.
Türkiye bir güven, denge ve istikrar unsuru olarak Atatürk'ün ideallerini kararlılıkla hayata geçirmekte o gün olduğu gibi bugün de birçok ülkeye örnek olmaktadır. Atatürk'ün idealleri sadece Türkiye'nin değil birçok genç devletin de idealleri olmuştur.
Biz de Türkiye'yi bu şuurla geleceğe, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine taşımak için çalışıyoruz.
Büyük bir itinayla koruduğumuz milli ve manevi değerlerimizden güç alarak, özgüven içinde daima ileriye bakıyoruz.
Türkiye içerde ve dışarda giderek daha da güçlenmektedir. Gelişmelerde söz sahibi, önemli bir bölgesel aktör konumundadır.
Tabii ki Türkiye'nin sorunları da vardır. Ama biliyoruz ki, Türkiye'nin bunları çözecek gücü ve birikimi de vardır.
Türkiye bugüne kadar karşılaştığı tüm sorunları toplumun gücüyle, birlik ve beraberlik içinde çözebilmiş bir ülkedir.
Türkiye'nin, giderek daha güçlü bir devlet ve daha müreffeh bir toplum haline geleceğinden ve dünyada çok daha fazla ilgi ve cazibe merkezi olacağından hiçbir kuşkum yoktur.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Atatürk'ün gözü arkada kalmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti emin ellerde ve hedeflerine doğru kararlı yürüyüşünü sürdürmüştür ve sürdürmeye de devam edecektir.
Sözlerime son verirken bir memnuniyetimi dile getirmek istiyorum, biraz önce Sayın Başbakan da bahsettiler.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun bütün hazırlıklarını yürüttüğü Atatürk Ansiklopedisi'nin basım aşamasına geldiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Aslında şimdiye kadar devlet eliyle bu kadar kapsamlı, bilimsel ve herkese en doğru referans olacak bir ansiklopedinin çıkmaması gerçekten büyük bir noksanlıktır.
Bu eser, Büyük Atatürk'ün ruhunu taziz ettiği gibi, bizi de mutlu etmiştir ve gelecçek nesillere, gençiliğe, herkese en iyi şekilde kaynak olacaktır.
Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın ve Kurum Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural başta olmak üzere, Atatürk'ü en güzel şekilde anlatan bu eserin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Ebediyete intikalinin 70. yıldönümünde Cumhuriyetimizin kurucusu, milletimizin unutulmaz lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, O'nun şahsında dava ve silah arkadaşlarını, istiklal mücadelemizin tüm kahramanlarını sevgi, saygı, rahmet ve şükranla anıyorum.