Bankalar Birliğinin Kuruluşunun 50. Yılı Kutlamalarında yaptıkları açılış konuşması

04.11.2008
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Bankalar Birliğinin Kuruluşunun 50. Yılı Kutlamalarında yaptıkları açılış konuşması aşağıda sunulmaktadır:

"Değerli Konuklar,
Öncelikle Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın değerli müzisyenlerini, sayın şefini ve seçkin solistleri tebrik ederek sözlerime başlamak istiyorum. Gerçekten bizlere bir müzik şöleni verdiler, bütün hepsine teşekkür ediyorum.
Bugün Bankalar Birliği'nin 50. yıldönümü vesilesiyle buradayız. Ama aslında Türk bankacılığı elli yıllık değildir, geçmişi çok daha eskidir. Cumhuriyet'in ilk yıllarında, Türk ekonomisinin, daha doğrusu Türk insanının yeteri kadar tasarruf kabiliyeti olmadığı için, tasarruf etme mecali olmadığı için, yeteri kadar ekonomi gelişmediği için, Türk bankacılığı önce tasarrufu teşvik edip ülke tasarruflarını ekonomiye kazandırmak için çok uğraştı. Daha sonra tabii Türkiye ekonomisi gelişti ve bu gelişme süreci içerisinde bankacılık sektörü de çok büyük gelişmeler gösterdi, kendini ispatladı; bütün bunlarla büyük bir gurur duyuyoruz. O açıdan her ne kadar 50. yıl ise de, çok daha öncelere gidiyor bunun tarihi.
Bugün mutluyuz gerçekten, şu bakımdan mutluyuz: Bir sürü sıkıntıların yanında böyle bir vesileyle bir araya gelmek kolay değil. Dünyada yaşanan ekonomik krizi, daha doğrusu mali krizi, finans krizini de düşündüğümüzde bankacılığın başarılı bir şekilde bir araya gelmesi çok kolay değil. Biz devlet adamlarının bugünlerde yabancı muhataplarımızla görüştüğümüzde, konuştuğumuzda rahat bir şekilde Türk bankacılığıyla övünebilmemiz gerçekten hepimiz için gurur vericidir. O açıdan hepinizi öncelikle tebrik ediyorum.
Şu da bir gerçektir ki, ekonominin gelişmesi, büyümesi, önce tasarrufların mevduat şeklinde toplanması, sonra kredi şeklinde sanayie aktarılmasıyla mümkündür. Bankalar tabii ki burada çok önemli bir fonksiyon görüyor. Bankalar eğer sağlıklıysa, bankalar eğer güçlüyse, eğer bu işlemleri yaparken rahat hareket alanı bulurlarsa, o zaman başarılara da çok büyük katkıları vardır. Ama eğer bankalar sıkıntılı ise, - bu sıkıntı dışarıdan gelebildiği gibi- bankaların yeteri kadar düzenlemeleri iyi değilse veya bunların takip edilmesi çok düzgün yapılmıyorsa o zaman da çok büyük tabii krizlere sebep olmaktadırlar ki, bunu 2001 yılında hep beraber yaşadık, sadece bankalar değil bütün Türk ekonomisi, herkes bundan çok büyük etkilendi ve bunun maliyetini ödedik. Ama oradan ders alındığı için Türkiye yeniden yapılandırıldı, mali sektör yeniden yapılandırıldı, birçok bankalar birleşti, yeniden her şey düzgün hale getirildi ve bunun üzerine Türkiye'de ekonomi canlandı. Şüphesiz ki sadece bankacılık sektöründe değil diğer alanlarda da köklü reformlar yapılınca hepsi elbirliği içerisinde Türkiye'yi bugün güçlü bir hale getirdi, dünyanın 15. büyük ekonomisi yaptı, satın alma paritesine göre. Bütün dünya tarafından da Türkiye'deki bu çabalar çok büyük takdir gördü. IMF, Dünya Bankası, diğer finans kurumları Türkiye ile ilgili çok güzel şeyler söylediler, bunu hep beraber bizler de yaşadık.
Şimdi yeni bir sınavla karşı karşıyayız. Bu yeni sınavdan da inanıyorum ki, hep beraber güçlü bir şekilde çıkacağız. Bu sınav, bizden kaynaklanmadı, bizim dışımızdan kaynaklandı. 2001 sınavı kendi içimizden kaynaklanmıştı, ama bugün Amerika'da başlayan, Avrupa'ya yayılan, bütün dünyayı etkileyen büyük bir küresel problemle karşı karşıyayız. Her zaman söylediğim gibi, bu kürenin içinde yaşayan herkes de öyle veya bundan muhakkak ki etkilenecektir. Önemli olan bunu iyi bir şekilde atlatabilmektir. Mutluluğumuz şuradan: Bankacılık sektörümüz sağlam bir şekilde bu problemi karşıladı. Bunu içeride sadece bizler değil, dışarıdan da herkes bunu ifade ediyor. Ama bu demek değildir ki bu krizden etkilenmiyoruz. Şüphesiz ki, herkes etkilenmeye başlamıştır bundan. Onun için en iyi şekilde bunun içinden çıkmak gerekir.
Burada şunu hatırlatmak istiyorum: Aslında ekonomiye bir bütün olarak bakmak gerekiyor; tasarruf edenler, bankalar, sanayiciler, ticaret erbabı hepsine bir bakmamız gerekiyor. Böyle kriz dönemlerinde hepsi bir dayanışma içinde olursa, o zaman buradan daha kolay çıkılabilir. Ama bunların içerisinde bir kısmı kaybederek biri öne geçmeye çalışırsa, birisindeki telaş herkesi de etkileyecektir. Burada şüphesiz ki ekonomiyle ilgili bütün sorumlular başta Hükümet olmak üzere ilgili bakanlıklar, herkes olağanüstü bir dönemin içerisinden geçtiğimizin farkındalar. Böyle bir dönemde en çok ihtiyaç duyulan bir şey de, bir taraftan Hükümet, bir taraftan bankalar, iş aleminin temsilcileri, herkesin çok yakın bir diyalog, çok yakın bir işbirliği içerisinde olması ve herkesin kendi açısından problemlerini en iyi şekilde aktarabilmeleridir. Buna çok önem veriyorum, çünkü böyle olursa büyük resme daha rahat bakmış oluruz ve yapılması gerekenleri, üstüne düşeni herkes en iyi şekilde yapacaktır.
Türkiye'nin buradan güçlü bir şekilde çıkacağına inanıyorum. Birkaç sene sonra büyük fırsatlar doğacaktır, ama bugün yapılacak işleri vaktinde yapmak gerekir. Nasıl geçen 4-5 sene içerisinde köklü reformları yapmasaydık bugün içeriden ve dışarıdan gelen şoklara karşı rahat olamazdık. Dolayısıyla yapılması gerekenleri de gayet açık bir şekilde yapmamız gerekir, herkesin desteklemesi gerekir, teşvik etmesi gerekir ki, başka şoklara karşı da kendimizi en iyi şekilde koruyalım ve Türkiye'yi avantajlı bir şekilde çıkartalım. Bu konuda bankalara önemli görevler düşmektedir.
Bugün Bankalar Birliği'ne yaptığım ziyarette de değer genel müdürlerle de gayet verimli ve faydalı bir görüş alışverişinde bulundum, bundan büyük bir mutluluk duydum. Ben de şüphesiz ki Cumhurbaşkanı olarak bu süreç içerisinde üstüme düşenleri en iyi şekilde yapma gayreti içerisindeyim. Türkiye'nin bu krizden güçlü bir şekilde çıkacağına inancım tamdır. Dışarının da aslında Türkiye'ye güveni çok iyidir. Çünkü dışarıdaki birçok güçlü ülkenin mali sektörü, finans sektörü, bankacılık sektörü çok fazla hazırlıksız yakalanmıştır. Bunu herkes takdir etmektedir Türkiye açısından. Onun için şimdi ne büyük bir telaş göstermeliyiz, ne de hiçbir şey yokmuş gibi davranmalıyız. Tam tersine büyük bir bilinç içerisinde, büyük bir gayret içerisinde, ama elbirliği içerisinde hareket ederek bu süreçlerden sağlıklı bir şekilde çıkmamız gerektiğine inanıyorum.
Böyle bir günde, zannetmiyorum ki başka ülkelerde bankaların yöneticileri biraraya gelip cesur konuşmalar yapabilsinler, kendilerini gösterebilsinler. Onun için emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. BDDK, Merkez Bankası, şüphesiz ki başta Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi çıkarttığı kanunlarla ve siz bankalar ve sizin müşterileriniz tabii, herkesin katkısı vardır. Şimdi çok daha dayanışma içerisinde olmamız gereken bir vakit içerisindeyiz. Bunu da en iyi şekilde göstereceğimizden eminim.
Tekrar hepinize başarılar diliyorum, saygılar, sevgiler sunuyorum."
Yazdır Paylaş Yukarı