Şura Meclisi'nde Yaptıkları Konuşma

04.02.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
"Sayın Başkan,
Şura Meclisi'nin Çok Değerli Üyeleri,
Sözlerime başlamadan önce sizlere sevgilerimi, muhabbetlerimi sunuyorum, Türk halkının muhabbetlerini iletiyorum. Çalışma hayatımın bir kısmını Suudi Arabistan'da geçirdim. Böyle bir ülkede Cumhurbaşkanı olarak bulunmaktan ve bu ülkeyi ziyaret ediyor olmaktan da ayrıca gurur duyuyorum. Ve büyük bir hissiyat içerisindeyim. Bu vesileyle, Şura Meclisi'nde bulunmak ve Meclis'in siz değerli üyelerine hitap etmek de benim için gerçekten ayrı bir sevinç ve kıvanç kaynağıdır. Bu gün bu ziyareti yaparken, Savunma Bakanımız, Ticaret Bakanımız, Ulaştırma Bakanımız bizimle beraber buradalar. Onlar da aynı kıvancı duyuyorlar.
Buraya geldiğimde Sayın Başkanla içeride kısa bir görüşme yaptığımızda, bana burada birçok kişinin sizlere hitap ettiğini ama, benim hitap eden ilk Müslüman ülke Cumhurbaşkanı olduğumu söyledi. Bu beni gerçekten ayrıca onurlandırdı. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Bu ziyaretimde, kardeş Suudi Arabistan halkının geleneksel ve herkesçe malum misafirperverliğini bir kez daha yaşamış oldum. Gösterilen misafirperverlik için bir kez daha teşekkür ediyorum. Bizler kendimizi Suudi Arabistan'da evimizde gibi hissediyoruz. İki kardeş devlet ve iki kardeş halk olarak birbirimize çok yakınız. Türkiye ve Suudi Arabistan güçlü tarihî, dinî, sosyal ve kültürel bağlarla birbirine bağlanmış dost ve kardeş iki ülkedir. Son yıllarda, hem devlet, hem de halk düzeyinde her alanda gelişen ilişkiler bu bağları daha da güçlendirmekte, kuvvetlendirmektedir. İlişkilerimizin daha da gelişmesinde İki Kutsal Cami'nin koruyucusu Kral Abdullah bin Abdülaziz Al Saud'un payı çok büyüktür.
Kendisinin 2006 ve 2007 yıllarında ülkemize gerçekleştirdiği ziyaretler, ilişkilerimize yeni bir yön vermiş, yeni bir ivme kazandırmıştır. Bundan dolayı kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.
Biz Türkiye olarak tarihî dostluğumuz bulunan, aynı kültürel ve dini değerleri paylaştığımız Suudi Arabistan ile ilişkilerimize büyük önem veriyoruz. Son yıllarda ülkemizden Suudi Arabistan'a gerçekleştirilen çok sayıda üst seviyedeki ziyaretler de bunun göstergesidir. Aslında bu ziyaretler karşılıklı olarak yapılmaktadır. Ve karşılıklı olarak bu dostluğun ve kardeşliğin önemini hissediyoruz ve buna değer veriyoruz. Ben de ilişkilerimizin daha da gelişmesi ve büyük saygı duyduğum İki Kutsal Cami'nin koruyucusu Kral Abdullah'ın ziyaretini iade etmek için buradayım. Çünkü gerçekten şunun farkındayım ki; Kral Abdullah'ın bir ülkeyi üst üste 2 yıl içinde 2006 ve 2007 yıllarında- ziyaret ettiği nadirdir. Bu, olağanüstü bir ziyaretti ve Türkiye'ye gösterilen olağanüstü alâkanın ve ilginin açıkça ifadesiydi. O bakımdan bu ziyareti gecikmeden iade etmek için buradayım. Son yıllarda Suudi Arabistan, İki Kutsal Cami'nin koruyucusu Kral Abdullah'ın tecrübesi ve yol göstericiliğinde muazzam bir ekonomik büyüme kaydetmiş, siyasi ve ekonomik gücünü çok üst seviyeye taşımıştır. Bunu herkes görmekte ve herkes takdir etmektedir.
Aziz Kardeşlerim,
Bu ülkede çalışmakta olan çok sayıdaki Türk vatandaşı ile Türkiye'yi -her yıl artan miktarda- ziyaret eden Suudlu kardeşlerimiz, ülkelerimiz arasındaki dostluğun pekişmesine de ayrı katkı sağlamaktadırlar. İnanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda bu ziyaretler karşılıklı olarak daha da artacaktır, daha da çoğalacaktır. Onların da katkısıyla ülkelerimizin ekonomik hamlelerine temel teşkil edecek, heyecan verici projeleri hayata geçirmek de istiyoruz. Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz diğer alanlardaki mükemmel ilişkilerimizin düzeyini yansıtacak mertebeye henüz ulaşmamıştır. Ama inanıyorum ki potansiyelin çok olduğunu sizler de görüyorsunuz, bizler de görüyoruz. Bu potansiyeli gerçekleştirmemiz gerekir. Biz liderler arasında, siz Meclis üyeleri arasında, devlet adamları arasındaki bu samimi muhabbet, bu samimi dostluk muhakkak ki ekonomik ilişkilere de yansımalı, halklarımız da karşılıklı olarak birbiriyle çok daha fazla ilişkiye girmelidir. Bunun için hukuki altyapı da tamamlanmak üzeredir. Karşılıklı vergi muafiyetleri, yatırımları koruma, ulaştırma anlaşmaları her iki taraf tarafından imzalanmış, Meclislerimizde onaylanmış ve yürürlüğe girmiştir. Bunlara eklenecek yeni ticaret anlaşması, askeri alanlardaki ilişkilerimiz, bunları da gerçekleştirmemiz gerektiği kanaatindeyim. Bu anlaşmaları inşallah en kısa süre içerisinde tamamlarız. Dün akşam yaptığımız görüşmelerde gayet olumlu, gayet faydalı kararlar aldık ve hissiyatımızı paylaştığımız gibi müşahhas atılacak adımları da paylaşmış olduk. Burada da yine Sayın Kral'ın önderliğinin altını çizmek istiyorum.
Değerli Kardeşlerim,
Aziz Meclis Üyeleri,
Türkiye ve Suudi Arabistan, bölgede barış ve istikrarın tesisi için çaba gösteren, yapıcı ve sorumluluk sahibi dış politika izleyen, bölgenin önde gelen iki ülkesidir. Bölgesel ve uluslararası konularda benzer politikalar izlediğimiz Suudi Arabistan'la çok yakın işbirliği içinde bulunmaya her zaman önem veriyoruz. Bölge konularında da daima yakın siyasi istişare içerisindeyiz. Bölgede kalıcı barış ve istikrarın tesis edilmesi, halklarımızın huzur ve refah içinde yaşaması temel önceliğimizdir. Suudi Arabistan'ın bu çerçevede öteden beri yaptığı çalışmalar ve gösterdiği gayretler son derece takdire şayandır. Suudi Arabistan, bölgemizde barış ve istikrarın tesisi için çaba gösteren, yapıcı ve sorumluluk sahibi dış politika izleyen önemli bir ülkedir. Ortadoğu'da barış için her zaman olgun ve uzlaştırıcı bir tavır sergilemektedir. Suudi Arabistan son dönemde İki Kutsal Cami'nin koruyucusu Kral Abdullah'ın basiretli liderliğinde bölgesel ve uluslararası konularda aldığı inisiyatiflerle bölgedeki ağırlığını pekiştiren önemli dış politika açılımları gerçekleştirmiştir. Bütün bunlarda Türkiye ile Suudi Arabistan'ın aynı paralelde düşünüyor olmasına çok önem veriyorum. Suudi Arabistan ve Türkiye, bölgenin iki önemli ülkesi; bizim yakınlığımız, bölgemizle ilgili konulardaki işbirliğimiz, istişaremiz, aynı paralelde düşünmemiz, birbirimizi uluslararası toplantılarda desteklememizin çok büyük işaret olduğu kanaatindeyim. Buna ben de böyle inanıyorum, Sayın Kral da böyle inanıyor. Yine bu çerçevede; Suudi Arabistan'ın, Türkiye'nin de desteklediği Arap Barış Planı ile Filistinliler arasındaki bölünmenin giderilmesi, Ortadoğu barışı için gayretleri ve Gazze'deki insanlık trajedisinin ertesinde yaraların sarılması yolunda yaptığı maddi ve manevi katkılar yol gösterici olmuştur. Ayrıca, Filistinliler arasındaki bölünmenin giderilmesi için Sayın Kral'ın Mekke'de bütün tarafları bir araya getirerek, onları barıştırma ve onların Filistin davasında beraber hareket etmelerini temin için gösterdiği gayretleri de çok destekledik ve çok takdir ettik. Eğer o verilen sözler tutulmuş olsaydı ve orada Filistinliler birbiriyle kucaklaştıkları gibi devam etselerdi, eminim ki Filistin davası bugün çok daha fazla güçlü olacaktı ve bugün çok daha iyi noktada olacaktık. Son günlerde yaşadığımız o acılar gerçekleşmeyecekti. Ümit ediyorum ki bundan sonra bu gerçekleşir. Çünkü Filistinliler arasındaki bölünme, Filistin bağımsız devletinin temeline konmuş en büyük dinamittir. İki tane ayrı Filistin devleti düşünebilir miyiz? Bunun ne büyük bir ayıp olduğunu hepimizin görmesi gerekir. O bakımdan birinci mesele; Filistinlilerin birleşmesi, bütün Arap dünyasının birleşmesi, İslam dünyasının birleşmesi ve büyük meseleler söz konusu olduğunda hep beraber hareket edebilme şuurunu ve sorumluluğunu göstermemizdir. İnanıyorum ki bunu, bütün bu acılardan sonra artık gerçekleştireceğiz. Gazze'de yaşananları hep beraber izledik. Artık bugünkü dünya eski dünya değil. Olup bitenleri canlı olarak -anında- hepimiz evimizden seyrediyoruz. Acıları hep beraber hissediyoruz. Öfkemiz, tepkimiz hep beraber ortaya çıkıyor. Ama sadece acıları seyretmekle kalmamalı; bundan sonra aynı acıları duymamak için tedbirleri almak zorundayız. İnanıyorum ki, bu konuda önemli çalışmaları hep beraber elbirliği içerisinde yapacağız. Türkiye, Suudi Arabistan'ın bu konudaki düşüncelerini desteklemektedir. Bizim düşüncelerimizi de Suudi Arabistan'ın desteklediğini görmekten büyük memnuniyet duydum.
Sayın Başkan, Şura Meclisi'nin Değerli Üyeleri,
İslam dünyasının iki önder ülkesi olarak meşgul olduğumuz bir önemli sorun da, yüce dinimizin, bazı aşırıcıların meşum eylemleri ve faaliyetleri nedeniyle yanlış anlaşılması, çarpıtılarak tanıtılması ve hak etmediği bir algılamayla karşılaşmasıdır. Maalesef bu tip örnekler ortaya çıktığında hemen dinimizle bu terör olayları beraber sunulmaya ve beraber anılmaya başlamaktadır. Bazıları bunu kötü niyetlerinden yapmakta, bazıları cahilliğinden yapmaktadır. Ama bu da tabii ki hepimizi derinden üzmektedir. Bizim dinimiz barış dinidir. Bizim dinimiz insanlara saygı gösteren bir dindir. Huzuru emretmektedir. Bizim terörle hiçbir zaman işimiz olmamıştır. Ama teröristler her dine mensup insanlardan çıkabilir, her ırka mensup insanlardan çıkabilir ve çıkmıştır da. Bundan dolayı yüce İslam diniyle terörü beraber anmanın çok büyük bir yanlış olduğunu her yerde haykırıyoruz. Ve bunun muhakkak önlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü, bu tip söylemler İslamafobia dediğimiz İslam düşmanlığını da gizli gizli maalesef dünyaya yaymaktadır. O bakımdan bu konularda da hep beraber çalışmamız gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda; İki Kutsal Cami'nin koruyucusu Kral Abdullah'ın takdir ve şayanla karşıladığımız "Dinler Arası Diyalog" toplantılarını da destekliyoruz. Türkiye de bildiğiniz gibi İspanya'yla beraber Birleşmiş Milletler'in çatısı altında bu yönde, "Medeniyetler İttifakı" adı altında bir çalışmayı yürütmektedir. Bu konuyu da Suudi Arabistan'ın desteklediğini görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bundan dolayı da şükran duygularımı ifade etmek istiyorum. Amaçları aynı olan bu girişimlerin, tarafımızdan gösterilecek kesintisiz çabalar neticesinde, bölgemizin ve uluslararası düzenin çok ihtiyaç duyduğu barış ve istikrarı sağlamasını temenni ediyorum.
Sayın Başkan,
Şura Meclisi'nin Değerli Üyeleri;
Aziz Kardeşlerim,
Sizlere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki değerli kardeşlerinizin selamlarını getirdim. İki meclis arasındaki ilişkilerin de giderek güçleniyor olması bizi çok memnun etmektedir. Sadece devlet adamlarının, bakanların değil, sizlerin de dünya meselelerini, bölge meselelerini, iki ülkenin çıkarını ilgilendiren konuları görüşüyor olmanız çok büyük memnuniyet vericidir. Bu bağlamda TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın sizi ziyaret etmesi ve burada konuşması da tabii ayrıcalıklı bir durum olmuştur. Aynı şekilde, başta Sayın Başkan olmak üzere, sizleri de Türkiye'ye bekliyoruz. En kısa zamanda bu ziyareti gerçekleştirirseniz, bundan da büyük bir mutluluk duyacağız. Aslında biraz önce Sayın Başkan'ın da ifade ettiği gibi, sizin meclisinizin kökü 1924 yılına kadar uzanmaktadır. Ama giderek Meclisinizin Suudi Arabistan'da çok daha önemli rol oynamaya başladığını görmek, itibarını görmek gerçekten hepimize büyük bir mutluluk vermektedir. Aranızda bulunan çok seçkin, değerli kişiler ülkesine hizmet etmektedir. Bunu görmekten de büyük bir memnuniyet duyuyorum. Meclisler, yasaların yapılmasındaki rolleri ve yürütmeye verdikleri danışma desteği ile önemli rol oynamaktadır. Bu itibarla da parlamentolarımızın karşılıklı olarak birbirlerini tanımalarının görüş, bilgi ve deneyimlerini paylaşmalarının yararlı olduğunu düşünüyorum. Ülkelerimiz arasında parlamentolararası ilişkiler de dahil olmak üzere, her alandaki ilişkilerin gelişmesinde sizlerin eminim ki çok büyük rolü olacaktır. Bu rolün önümüzdeki dönemde daha da belirgin olmasını temenni ediyorum.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha bana verdiğiniz bu fırsat için sizlere şükranlarımı sunuyorum Sayın Başkan. Ayrıca, burada konuşan ilk Müslüman ülke lideri olmaktan da gerçekten kıvanç duyuyorum. İlişkilerimiz karşılıklı dostluk, kardeşlik temeline dayalı olarak çok daha güçlü bir şekilde ileriye taşınacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bunun bütün bölgemize ve dünyaya çok büyük bir işaret olduğuna olan inancımı bir kez daha tekrarlıyor; hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. Bütün Suud halkına, Türk halkının sevgi ve muhabbetlerini de sizler vasıtasıyla iletiyorum.
Sağolun, var olun. Hepinizi Allah'a emanet ediyorum."
Yazdır Paylaş Yukarı