"Değerli misafirler, değerli konuklar;
Dünyanın dört bir yanından Türkiye'ye, İstanbul'a teşrif etmiş olan değerli soydaşlarımız, gönüldaşlarımız, kardeşlerimiz, işadamları;
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum ve hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Bugün sabahtan beri biliyorum ki çok yoğun programınız oldu. Ben aranızda olamadım ama değerli bakanlar ve devletimizin önemli temsilcileri, siz değerli işadamlarıyla hep beraber oldu. Ben de zaman zaman televizyon ekranlarından izledim ve gerçekten çok etkileyici, çok heyecan verici bir buluşma gerçekleşti. Aslında bu buluşmanın özeti şu: Büyük bir aileyi ve uzun yıllar, belki de uzun zamandır birbirini görmeyen aile fertlerini, bireylerini bir araya toplamış oldunuz. Dolayısıyla bu büyük aileyi, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan bu büyük aileyi İstanbul'da bu şekilde toplayanlara, herkese çok çok teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum ve sizlere de hoşgeldiniz diyorum.
Eminim ki bu buluşma, hem heyecan vermiştir, hem enerji vermiştir ve buradan da sinerji çıkacaktır. Dolayısıyla bu buluşma, dünyanın dört bir yanına dağılmış -bugün artık sizlerin vatanı olan birçok bölgedeki- Türklerin, herkesin daha çok birbirini tanımasına, işbirliği yapmasına ve bu işbirliğini ticarete, ekonomiye, müşahhas faydalara çevirmesine de etkisi olacaktır.
Bugün burada şöyle bir baktığımda -kimini görüyorum, kimini göremiyorum bu sütunlardan- Türkiye'nin hep gurur kaynağı olmuş büyük firmalarımızın, büyük müteşebbislerimizin, şirketlerimizin temsilcilerini, öncülerini; aynı zamanda -belki Türk şirketleri değil ama- dünyanın büyük şirketlerinin başına geçmiş çok değerli profesyonelleri, Türk profesyonelleri, hepimiz için onur kaynağı, gurur kaynağı olan çok değerli şahsiyetleri ve yine aynı şekilde dünyanın dört bir yanında kimsenin gidemediği yerlere giden, uğraşan, belki bugün küçük ama yarın çok büyüyecek değerli firmalarımızın temsilcilerini görüyorum. Bunların bazıları Türkiye'ye tescilli olabilir, bazıları Almanya'dadır, bazıları dünyanın çok uzak bölgelerinde; Endonezya'da, Türk dünyasında, Balkanlardadır. Dolayısıyla bu buluşma gerçekten hepimiz için gurur vericidir.
Bu toplantıyı terennüm eden, daha doğrusu bu toplantıyı en güzel şekilde ifade eden, afişlerinizde de gördüğüm "Küresel Güç Türkiye" tabiri, aslında gerçekten gerçekleşmektedir. Bu, belki bir zamanlar bizim hayal ettiğimiz bir şeydi ama bugün gerçekleşmektedir. Bir zamanlar ölçeğimiz küçüktü. Eskiden Ortadoğu'nun en büyük projesi, Balkanların en büyük kuruluşu gibi takdim edilirken, şimdi artık dünyanın en büyük projeleri, dünyanın en büyük olayları diye ifade edebileceğimiz şekilde Türkiye büyük ölçekli hareket etmektedir. O açıdan Türkiye'yi gerçekten küresel bir güç olarak, büyük bir ekonomik güç olarak görmek hayal değildir. Bu gerçektir ve bunu bizler değil, Türklerin dışında herkes söylemektedir, yazmaktadır. Bundan da tabii hepimiz büyük bir mutluluk duymaktayız.
Şunu ifade etmek istiyorum ki: Özellikle son yıllarda silahlı gücünün yanına -ki bunu en güzel şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerimiz temsil etmektedir- yeni bir güç olarak Türk ekonomisini eklemişizdir. Harcama paritesine göre 1 trilyon dolara ulaşan Gayrisafi Milli Hâsılasıyla G-20'nin içerisinde olan bir ülke, Avrupa'nın altıncı büyük ekonomisine sahip olan bir ülke ki bunu birçok istatistikleri vererek de gösterebilirsiniz. Şimdi bunun yanına Türk demokrasisinin derinleşmesini, İngilizce tabiriyle söylenen, -güzel ifade ettiği için kullanıyorum burada- "Soft Power" dedikleri gücü de eklediğinizde Türkiye gerçekten sadece bölgesinde değil, tüm dünyada dikkati çeken ve herkesin yakından takip etmeye başladığı bir ülke haline gelmektedir. Bu tabiî kolay olmamaktadır, herkes büyük bir gayret sarf etmektedir. Bir taraftan devletin yetkilileri -hükümet başta olmak üzere- bütün birimler, diğer taraftan da iş dünyası el ele bu çalışmayı yapmakta ve Türkiye köklü reformlara tâbi tutulmaktadır. Demokratik reformlar, ekonomik reformlar, bütün bunlar Türkiye'yi çok güçlü hale getirirken, öngörülebilir, yatırım yapılabilir, hesap-plan yapılabilir ve güvenilir bir ülke yapmıştır. İnsanlar milyarlarca dolarlık değerlerini, paralarını, Türkiye'nin geleceğine ve Türkiye'ye güvendikleri için, hukuk sistemine güvendikleri için getirip Türkiye'ye yatırmaya başlamışlardır. Sadece Türkiye Cumhuriyeti tapusu kâğıdına güvendikleri için milyonlarca, milyarlarca dolar bu ülkeye getirilip, bu ülkeye emanet edilebilmekte ve buraya yatırılabilmektedir. Bütün bunlar işte Türkiye'yi büyük yapan unsurlar olmuştur.
Muhakkak ki, daha yapacak çok şeyimiz vardır. Bunları hep beraber elbirliği içerisinde yapacağımıza inanıyorum. Devletin yapacakları ayrı, özel sektörün yapacakları ayrıdır. Devlet sizin önünüzü açacaktır, hükümetler sizin önünüzü açacaktır. Dış dünyayla ilişkilerinizi kolaylaştırmak için vergi muafiyeti anlaşmalarını imzalayacaktır ki, sizler dışarıda da, içeride de büyük işler yapabilesiniz ve rekabet üstünlüğünü ele geçirebilesiniz diye. Devlet yine başka ülkelerle yatırımları koruma anlaşması yapacaktır, yatırımları teşvik anlaşması yapacaktır ki sizler başka bir yere yatırım yaparken emin olasınız, herhangi bir şekilde sıkıntıya düşerseniz arkanızda sağlam anlaşmalar, garantiler olsun diye. Yine devlet başka ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları yapacaktır ki, siz mal satarken gümrük muafiyetleri bunlar olsun ve neticede yine fiyatlarda rekabet üstünlüğünüz olsun diye.
Memnuniyetle ifade etmek isterim ki, son yıllarda bu konularda çok büyük mesafeler kat edilmiştir. Yemen'den Fas'a, Suriye'den birçok komşu ülkeye kadar serbest ticaret anlaşmaları yapılmış ve sizin önünüz açılmıştır. Bunlar olmadan bile büyük işler yapan Türk işadamları, inanıyorum ki bunlar çoğaldıktan sonra, yani işiniz kolaylaştırıldıktan ve önünüzdeki bariyerler kaldırıldıktan sonra çok daha büyük işler yapacaksınız. Gittiğim ülkelerde bazı büyük projelerin, gittiğim ülkelerin iftihar ettiği projelerin, Türk müteahhitleri tarafından, Türk işadamları tarafından, Türk mühendisleri tarafından gerçekleştirildiğini görünce inanın ki, çok büyük bir gurur duyuyoruz. Bunlar bir veya iki tane değil; neredeyse artık hangi ülkeye gitsek, o ülkede bir Türk izi vardır, o ülkede sizlerin bir eseriniz vardır. Onları sizler gerçekleştiriyorsunuz ama onların hepsi Türkiye'nin onur kaynağı olmaktadır. Bunu sadece Türkiye'de olan, Türkiye'ye tescilli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak devam eden Türk kardeşlerimizin büyük başarıları için söylemiyorum. Bugünkü dünyada başka bir gerçek vardır ki; Türkiye'den kalkıp başka ülkelere yerleşen, oralarda ikinci, üçüncü jenerasyonları bugün devam eden yine çok başarı örnekleri vardır. Bundan belki 50-60 yıl önce Sirkeci'den kalkan trenlerle Hamburg'a, Frankfurt'a veya Paris'e giden, oralarda çalışmaya başlayan ama, daha sonra iş hayatına atılıp oraların çok büyük müteşebbisleri olan ve bulundukları ülkelerin de gurur duyduğu değerli işadamları çıkmıştır. Şimdi onlar bazen o ülkelerden buraya gelen devlet başkanlarının, başbakanların heyetlerinde yer almaktadır. Schröder'in, Merkel'in veya diğerlerinin heyetleriyle gelmektedirler. Bütün bunlar Türkiye'yi ve hepimizi çok güçlü yapmaktadır.
Şimdi yapılacak iş şudur: Çok daha büyük dayanışma, çok daha büyük işbirliği, çok daha büyük ortaklıklar. Bunları gerçekleştirme vakti gelmiştir. İnanıyorum ki bu tip toplantılar bunlara fırsat verecektir, sizlerin gün boyu yaptığınız görüşmelerde, tartıştığınız konularda bunlar enine boyuna hep ele alınmıştır. Bir kez daha şunu söyleyerek sözlerimi bitirmek istiyorum. Bugün artık ülkeleri güçlü yapan, o ülkelerin müteşebbisleridir, işadamlarıdır, girişimcileridir. Çünkü devletlerin bugünkü fonksiyonları bellidir. Bu fonksiyonlarını en iyi şekilde artık yerine getirmiş olmak çok büyük bir başarı da değildir. Bunlar yapılması gereken şeylerdir. Türkiye bunları yapmıştır, daha da ileriye götürme konusunda kararlıdır. Yani bununla ekonomik alandaki reformları, siyasî alandaki reformları kastediyorum. Gerisi sizlere kalmıştır, işadamlarına kalmıştır. Sizler ne kadar çok başarılı olursanız, Türkiye de o kadar çok başarılı olacaktır. Sizler ne kadar çok üretirseniz, Türkiye de o kadar büyük bir üretim merkezi olacaktır. Ne kadar çok satarsanız, ihracat rakamlarıyla devlet adamları çıkıp övünecektir. Burada verdiğimiz rakamlar, sizin başarılarınızın tekrar ifade edilmesidir. Onun için inanıyorum ki, elbirliği içerisinde çok daha büyük işler başarılacaktır.
Ben de Cumhurbaşkanı olarak -hepiniz bunu yakından görüyorsunuz- buna çok öncelik veriyorum; gerek gezilerimde olsun, gerek Türkiye içerisindeki faaliyetlerde olsun; sizleri yakından takip ediyorum ve sizlerle beraber olmaktan da daima gurur duyuyorum. Hepinize başarılar diliyorum. Sağolun, var olun."