Türk-Bahreyn İş Konseyi'nde Yaptıkları Konuşma

15.04.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Dostum, Kardeşim Şeyh Muhammed Halife,
Değerli Bahreynli Bakanlar,
Türkiye'nin ve Bahreyn'in Değerli İşadamları;
Bugün sizlerle beraber olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bahreyn'e yaptığım bu ziyaret esnasında iş dünyamızın değerli simalarıyla, değerli şirketleriyle bir araya gelip buluşmak, Türkiye ile Bahreyn arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayacağına inandığım bu İş Konseyi toplantısında bulunmak gerçekten benim için önemlidir ve bundan memnuniyet duyuyorum. Sözlerime başlamadan önce hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum ve bu vesileyle sizin vasıtanızla bütün Bahreyn halkına Türk halkının muhabbetlerini yine sunuyorum.
Dün akşam değerli dostum Sayın Kral Halife ile güzel görüşmeler yaptık, Sayın Başbakan ile güzel görüşmeler yaptık. Türkiye ile Bahreyn arasındaki ilişkileri nasıl daha ileri seviyeye taşırız diye görüşmeler yaptık. Aslında Türkiye ile Bahreyn, tarihten gelen dostluk, kardeşlik bağlarıyla birbirine bağlı iki ülkedir. Bunu sadece Bahreyn için söylemek istemem, tüm Körfez ülkeleri de öyle.
Bir zamanlar hepimiz aynı milletin parçalarıydık, ortak tarihimiz vardı. Dolayısıyla bütün bunun müktesebatını bugün bu modern çağda nasıl her iki ülkenin halkının çıkarına değerlendirebiliriz, buna çalışıyoruz. Onun için iki ülke arasında en üst seviyedeki ziyaretlere çok önem veriyoruz. Bu ziyaretler sadece siyasi ve güvenlik konuları değil, aynı zamanda ekonomik konuları da kapsamaktadır.
Bizler, Devlet Başkanları, Sayın Başbakanlar, Bakanlar bir araya geldiğinde muhakkak ki siyasi konuları, bölgesel konuları, güvenlik konularını, askeri konuları detaylı bir şekilde konuşuyoruz. Ama ilişkilerin sürekli olabilmesi, ilişkilerin gerçekten elle tutulur, gözle görülür faydalar üretmesi için bunun ekonomik boyutunu da asla ihmal etmemek gerekiyor. Ekonomik boyut da yine sadece devletten devlete, hükümetten hükümete ilişkilerde sınırlı değil. Artık bugünkü dünyada ekonomik faaliyetler, büyük şirketler, büyük müteşebbisler tarafından yapıldığına göre, o zaman işadamları da birbiriyle buluşmalı, müteşebbisler bir araya gelmeli ve konuşmalıdır. Nasıl devlet başkanları bir araya gelip konuşuyor, başbakanlar bir araya gelip konuşuyorlarsa; bu tür buluşmalar sizlerin arasında da olmalı. Bizim yapacağımız şey, sizlere destek vermek, sizlerin önündeki yolları açmak, sizleri daha çok teşvik etmek. Eğer varsa karşılaştığınız problemler; bunları ayıklamak, aradan çıkartmak veya arzu ettiğiniz teşvikler varsa, bu teşvikleri vermek ve göstermek. Ama esas iş sizlere düşmekte.
Bu vesileyle şunu da söylemek isterim ki: Sizlerin daha çok ortak iş yapabilmeniz için devletlere düşen altyapıyı, hukuki altyapıyı hazırlama faaliyetleri de en üst seviyeye gelmiştir. Bunlar nedir? Biraz daha somut bir şekilde konuşmak gerekirse; anlaşmalardır. Gümrük kolaylığı anlaşmalarıdır, ulaşım kolaylığı anlaşmalarıdır, yatırımların karşılıklı korunması ve desteklenmesi anlaşmalarıdır. Yine, vergi muafiyeti anlaşmalarıdır. "Hem Türkiye'de vergi öde, hem burada vergi öde", bu sizler için iyi değil tabii ki. Sizleri teşvik edebilmemiz için ya burada vergi ödeyeceksin yeterli olacak veya Türkiye'de vergi ödeyeceksin yeterli olacak. Bütün bu konularla ilgili anlaşmalar da, hepsi de imzalanmıştır ve bunların hepsi de şu anda devrededir.
Dolayısıyla bizlere, hükümetlere düşen görevler yerine getirilmiştir. Bunların bir kısmı parlamentolarda onaylanacaktır. Ama benim bu ziyaretim vesilesiyle bu hafta sonu bunların onaylanması da bitmiş ve tamamlanmış olacaktır. Yani ondan sonra siz Türkiye'ye veya Bahreyn'e yatırım yaparken hiçbir tereddüdünüz olmayacak. Veya gümrüklerde işte kamyonların inmesi, çıkması gibi karşılaşılan çeşitli zorluklar; bunların hepsi basitleştirilmiş olacak. Bunların önemli olduğu kanaatindeyim. Bizler işte bunları yapıyoruz ve sizin yolunuzu böyle açıyoruz.
Değerli İşadamları,
Potansiyelin büyük olduğu kanaatindeyim. Potansiyele geniş vizyonla bakarsak büyük, dar vizyonla bakarsak küçük. Diyebilirsiniz ki, "Ama Bahreyn küçük bir ülke. Buranın nüfusu belli, Gayrisafi Milli Hâsılası belli." Öyle değil. Geniş vizyonla baktığınızda; burada büyük bir bankacılık sektörü var, büyük bir finans sektörü var. Bildiğim kadarıyla 300 milyar dolar civarında büyük bir bankacılık hacmi var. Merkez Bankası Başkanı burada. Burada faaliyet gösteren epey bir Türk bankası da var; bildiğim kadarıyla 10'un üzerinde. Türkiye'ye baktığınızda da biraz önce Türk işadamlarının Değerli Başkanı söyledi, "Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisi" diye. Türkiye harcama paritesine 1 trilyon dolarlık göre Gayrisafi Milli Hâsılası olan bir ülke. Çok büyük bir Pazar; sadece mal satma açısından değil, yatırım yapma açısından da. Türkiye'de bir Türk şirketiyle Bahreyn şirketi arasında hiçbir ayrım söz konusu değildir. Buradaki Türk işadamlarıyla Bahreynli işadamları, hangisinin Türkiye'de bir şirketi varsa aynıdır, aynı hukuka tâbidir. Herhangi bir şekilde başı derde girer de mahkemelik olursa, mahkeme "Bu Bahreynli mi, bu Türk mü?" diye bakmaz. O işte "Kim haklı, kim haksız" diye bakar. Türk hukuk sistemi bu noktaya getirildi. Onun için çok cazip ortam var; yani potansiyeli büyük derken bunları kastediyorum. Yeter ki bunları keşfedin. Keşfetmeniz için de bilgilendirmek gerekiyor.
Değerli İşadamları,
Türkiye tarım alanında da, enerji alanında da önemli bir ülkedir. Yatırımlarınızı oraya yapabilirsiniz. Türkiye ihracatında herhangi bir kısıtlamaya gitmemektedir. Yani tarım konusunda, gıda güvenliği konusunda; "Benim buğdaya ihtiyacım var bu sene; Türkiye'de üretilen buğday satılamaz" diye bir kuralı yoktur Türkiye'nin. Türkiye hem buğdayı satar, aynı zamanda ihtiyaç doğarsa buğdayı da satın alır. Yani buradan şuna geliyorum: Birçok Körfez ülkesi, gıda güvenliği açısından öncelikli bir konuyu çok gündeminde tutuyor ve yeni ülkeler arıyorlar ekim yapabilecekleri ve tarımda yatırım yapabilecekleri. Memnuniyetle görüyorum ki, -Tarım Bakanımız da burada- Bahreyn ile Türkiye arasında bir mutabakat anlaşması imzalandı; tarım alanında yatırım yapmakla ilgili. Yine bildiğim kadarıyla, 500 milyon dolarlık, bu konuda yatırım yapma niyetiniz var. Türkiye, bu konularda iyi bir ülke. İmkanları çok olan bir ülke. Biz altyapı yatırımlarını tarımda da yatırım yapılacak yere kadar götüren bir ülkeyiz. Yoldu, elektrikti, işte havaalanlarıydı, tüm bunları hep devlet yapmıştır ve yatırım merkezine kadar bütün bunları götürür. Bu açıdan, Türkiye'nin çok büyük bir yatırım cazibesi vardır. Yine enerji konusunda, Türkiye büyüyen bir ekonomidir. Her ne kadar, şimdi karşılaşılan dünya finansal krizi bütün ülkeleri etkilediği gibi Türkiye'yi de etkilemiş olsa bile, Türkiye bunu kolay aşacaktır. Mevcut büyümesine kaldığı yerden devam edecektir. Dolayısıyla enerjiye çok ihtiyacı olan bir ülkeyiz. Bu konuda yatırımlar yapabilirsiniz. Türkiye yatırımlara açıktır, çok açıktır. Sağlık konusunda, -Sağlık Bakanımız burada yine- Bahreyn ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmalar vardır. Sağlık konusunda işbirliği deyince sadece karşılıklı doktor göndermek, getirmek veyahut da hemşire göndermek değil. Çok daha geniş bir vizyonda düşündüğünüzde, Türkiye sağlık konusunda büyük hamleler yapmakta ve çok büyük hastaneler yapmaktadır. Ve bu hastanelerin finansı konusunda çok iyi mekanizmalar vardır. Finans enstrümanları vardır. Bu konuda yatırım yapabilirsiniz.
Yeni çıkartılan Türkiye'deki kanunlar şuna imkan vermektedir ki, biz önem verdiğimiz büyük bir hastaneyi yaparken, bunun finansmanını karşılayabilirsiniz, oraya yatırım yapabilirsiniz. Biz de sizi düzenli bir şekilde kira öder gibi yaptığı anlaşmalarla bunları karşılayabiliriz. Ve yatırımınızın karşılığı geliri kazanabilirsiniz. Onun için potansiyelin sadece nüfuslarla ya da görünen dar çerçeveyle değerlendirilmemesi lazım. Potansiyel çok büyüktür. Yeter ki, bununla ilgili her türlü hukuki düzenlemeler hazır olsun. Ben de şunu söylemek istiyorum: Bütün hukuki düzenlemeler hazırlanmıştır. Hiçbir tereddüde mahal yoktur. Boşlukta kalan hiçbir şey yoktur. O açıdan yatırımlar yapılabilir.
Yine gayrimenkul konusunda Türkiye çok yükselen bir pazardır. Özellikle AB ile müzakere sürecimiz ilerledikçe, Türkiye'deki bütün mal ve mülkün de değeri artmaktadır. Zaten, 10 seneyi geçen bir süredir, Avrupa ile Gümrük Birliği içerisindeyiz. Yani bu ne demektir? İngiltere ile Fransa ile İtalya ile Avrupa'nın en büyük sağlam endüstrisine sahip olan Almanya ile Türkiye arasında bir gümrük yoktur. Yani Türk sanayii kendine güvenmektedir. Alman sanayii ile rekabet edebilmektedir. Ve Avrupa'ya sattığımız malların başında da otomotiv gelmektedir. Bizim geçen seneki otomobil ihracatımız 30 milyar dolardır. Ve ihracatımızın yüzde 95'i sanayi ürünleridir. O açıdan, Türkiye'ye yapacağınız yatırım aynı zamanda bütün Avrupa'ya yatırım yapma anlamına da gelmektedir. Çünkü Ortadoğu'dan herhangi bir Türk şirketinin üretimi sadece 70 milyonluk Türk vatandaşlarına açık değil, bütün Avrupa piyasasına açıktır. O açıdan Türkiye ve Bahreyn arasındaki ilişkiler, ekonomik boyutu itibariyle de önemlidir ve çok geliştirilebilir. Bunun öncülüğünü sizler yapacaksınız.
Turizm alanında da dün bir mutabakat metni imzalanmıştır. Turizm konusunda Türkiye, dünyanın en başarılı ülkelerindendir. Dünya Turizm Organizasyonu, Türkiye'yi turizmde faaliyet gösteren 7. büyük ülke noktasına getirmiştir. Geçen sene turist sayısı 25 milyona yaklaşmıştır. Ve Türkiye'deki bazı oteller, Avrupa'nın en iyi otelleri seçilmektedir. Hepiniz biliyorsunuz, "Körfez'in en iyi oteli hangisi, Asya'nın en iyi oteli hangisi, Avrupa'nın en iyi oteli hangisi" diye yapılan yarışmalarda, üst üste Türkiye'deki oteller, Avrupa'nın en iyi otelleri seçilmektedir. Bunu değerli dostlarım sizler de bilirsiniz, gelip kaldınız. Bu konuda da yatırım yapılabilir, ortak yatırım yapılabilir. Beraber yatırım yapılabilir.
Turizm, Türkiye'de daha da yükselecektir. Çünkü bununla ilgili özel programlarımız vardır. 20 sene önce başlamıştır. Antalya, Akdeniz bölgemiz de, önemli, büyük turizm yatırım bölgesi ilan edilmiştir. Sadece Antalya ilimizde büyük, 270 tane beş yıldızlı otel vardır ve 15 milyona yakın da turist vardır. Tüm bunları şunun için tekrarlıyorum, belki bildiğiniz şeylerdir, bazı şeyleri teşvik etmeniz lazım. Bu ziyaretler, gerek Sayın Majeste'nin Türkiye'ye yaptığı ziyaret, gerekse benim bu ziyaretim; bunlar iyi, hoş, güzel olan ilişkilerimize ivme kazandırmalıdır, biraz daha ileriye taşımalıdır. Ve bunun böyle olacağı kanaatindeyim. Bu vesileyle siz değerli işadamlarını daha çok cesaretlendirmek, daha çok teşvik etmek istiyoruz.
Varsa karşılaştığınız herhangi bir problem, işte Şeyh Muhammed, Değerli Kardeşim, Başbakan Yardımcısı yanınızda. O aslında, Türkiye ile Bahreyn arasındaki ilişkilerin çok ilerlemesine çok büyük katkısı olan bir dostum benim, bunu biliyorum. Sayın Başbakan birçok konularda kendisi hassas. Bizde de aynı şekilde. Gerek Değerli Bakanımız burada, Maliye bakanımız ilişkilerin geliştirilmesinden sorumlu bakandır. Gerekse diğer bakanlarımız, onlar da burada. Çalarsınız kapılarımızı, "Şu konuda büyük bir mesele var, bunu halletmemiz lazım" dersiniz, bunların hepsini hallederiz.
Ben bir kez daha, Bahreyn'de bize gösterilen misafirperverliğe teşekkür ediyorum. Türkiye ile Bahreyn arasındaki ilişkilerin, eskiden olduğu gibi, yine dostane ama daha güçlü bir şekilde, daha ileriye gideceğine olan inancımı tekrar ediyorum ve hepinize başarılar diliyorum. Sağolun varolun.
Yazdır Paylaş Yukarı