Sayın Cumhurbaşkanımızın Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Sleiman onuruna verdikleri akşam yemeğinde yaptıkları konuşma aşağıda sunulmaktadır:
"Sayın Cumhurbaşkanı, Aziz Kardeşim,
Zat-ı Devletlerini, muhterem eşinizi ve beraberinizdeki seçkin heyet üyelerini ülkemizde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
Türkiye'ye hoşgeldiniz.
Elli seneyi aşkın bir süre önce, 1955 yılında, 3. Cumhurbaşkanımız merhum Celal Bayar'ın Lübnan'a gidişinden bu yana, dost ve kardeş ülkelerimiz arasında Cumhurbaşkanı seviyesinde ilk kez bir resmi ziyaret düzenlenmektedir.
Türkiye ile Lübnan arasındaki dostluk, kardeşlik ve işbirliği münasebetlerinin daha da ileriye taşınması açısından bir dönüm noktası teşkil edeceğine inandığım ziyaretiniz, şüphesiz bu bakımdan da tarihi önemi haizdir.
Sayın Cumhurbaşkanı,
İsrail'in Lübnan'a saldırısından sonra, 2006 yılında Lübnan'ı ziyaretim esnasında, savaşın yolaçtığı büyük acıları ve yıkımı görmekten derin üzüntü duymuştum.
Fakat, Lübnan kısa sürede yaralarını sarmayı başarmış ve Zat-ı Devletlerinin gerek Ordu Komutanı gerek Cumhurbaşkanı olarak sergilediği yoğun çabalar sonucunda huzur ve istikrarın kalıcı ve sürdürülebilir kılınması yönünde önemli mesafe katetmiştir.
Lübnan halkı maalesef geçen sene de büyük zorluklar ve sıkıntılar yaşamıştır.
Bu sürecin taraflar arasında Doha'da sağlanan mutabakat çerçevesinde uzlaşıyla nihayete erdirilmesinden samimi bir memnuniyet duyduk.
Lübnan halkı aynı acıları yeniden yaşamamalıdır. Sürekli ihtilâf ve çatışma sürdürülebilir bir durum değildir. Birkaç yılda bir aynı vahim manzarayla karşı karşıya kalınmamalıdır.
Dolayısıyla, ilgili tüm taraflar kişisel değil, milli menfaat şuuruyla hareket etmelidir.
Son tahlilde, Lübnan'da Haziran ayında düzenlenecek genel seçimlerin en başarılı şekilde geçeceğine ve ülkenizde demokrasi, barış ve istikrarın kuvvetlenmesine önemli katkı sağlayacağına inancım tamdır.
Bu açık ve samimi ifadelerimden de anlaşılacağı üzere, Türkiye, güvenilir ve yakın bir dostunuz olarak, ülkenizin barış ve istikrarına büyük önem atfetmektedir.
Güven ve huzurun tesisi hem Lübnan hem de bölgemiz ve uluslararası camia açısından da önem ve öncelik taşımaktadır.
Bu vesileyle, UNIFIL'e olan katkılarımızın ve Lübnan'da özellikle eğitim ve sağlık sektörlerinde hayata geçirdiğimiz projelerin devam edeceğini ayrıca vurgulamak istiyorum.
Aziz Kardeşim,
Türk ve Lübnan halkları arasında yüzyıllara dayanan ortak geçmiş, kültürel yakınlık ve kardeşlik bağları bulunmaktadır.
Sağlam dostluk ve kardeşlik zemini üzerinde tesis etmiş olduğumuz ilişkilerimizin ve işbirliğimizin son yıllarda memnuniyet verici bir ivme kazanarak önemli bir merhaleye ulaştığını müşahede ediyoruz.
Bu ivmeden yararlanarak ekonomik ve ticari ilişkilerimizin daha ileri götürülmesini ve işbirliği alanlarımızın genişletilerek sahip olduğumuz büyük potansiyelin hayata geçirilmesini arzu ediyoruz.
Aynı doğrultuda Lübnan tarafında da gerekli siyasi iradenin mevcut olduğunu memnuniyetle görüyorum.
Bugün görüşbirliğine vardığımız üzere, gerekli altyapıyı en kısa sürede teşkil etmek müşterek hedefimizdir.
Neticede, ekonomik alanda yaratacağımız karşılıklı menfaat sahalarının ülkelerimizin ve bölgenin refah düzeyinin arttırılmasına katkıda bulunacağı aşikârdır.
Sayın Cumhurbaşkanı, Aziz Kardeşim,
Türkiye, bölgemizde ve dünyada barış, huzur ve istikrarın tesisi için "pozitif" bir güç olmayı hedeflemektedir.
Bu istikametteki gayretlerimizi kararlılıkla sürdürmekteyiz.
Diğer yandan, ne yazık ki bölgemizdeki sorunların inatçı mevcudiyetini de gerçekçi bir bakış açısıyla kabul etmek durumundayız.
Filistin meselesi acil çözüm beklemektedir.
Terörizm ve kitle imha silahlarının yayılması tehdidi ülkelerimiz ve bölgemiz için ortak endişe kaynağıdır.
Mevcut sorunların adil ve kalıcı çözüme kavuşturulması, risk ve tehditlerin bertaraf edilmesi için bölgemizdeki tüm aktörlerin ve uluslararası toplumun işbirliği ve dayanışma ruhu içinde hareket etmesi şarttır.
Bu bakımdan son dönemde Arap ülkeleri arasında yaşanan yakınlaşmadan memnuniyet duyuyor ve bu yakınlaşmanın bölge barışına önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
Aynı şekilde, Lübnan-Suriye ilişkilerindeki normalleşme de bölge barışı için umut vericidir.
Bu çerçevede, iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulmasını ve karşılıklı Büyükelçilerin atanmasını memnuniyetle karşıladık.
İçinde bulunduğumuz hassas dönemde karşılıklı yanlış anlama ve algılamaların giderilmesi ve hoşgörü kültürünün hâkim kılınması hedefi doğrultunda medeniyetler ittifakı inisiyatifine de özel önem veriyoruz.
6-7 Nisan 2009 tarihlerinde İstanbul'da düzenlediğimiz Medeniyetler İttifakı 2. Forumu bu hedeflerimize ulaşma yolunda önemli bir merhale teşkil etmiştir.
Farklı kültürlerin, dinlerin birarada yaşadığı Lübnan'ın da, medeniyetler ittifakına her bakımdan katkı sağlayabileceği görüşündeyiz.
Aziz Kardeşim,
Samimi kanaatim, dost ve kardeş ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin ve işbirliğinin parlak bir geleceğe sahip olduğudur.
Ziyaretinizin bu kadim dostluk ve kardeşlik münasebetlerimizi ve işbirliğimizi daha da kuvvetlendireceğine olan inancımı teyit ediyor, Zat-ı Devletlerine ve muhterem eşinize şahsım ve eşim adına sağlık ve mutluluk, dost ve kardeş Lübnan halkına huzur, refah ve esenlikler diliyorum.
Teşekkür ederim."