Sayın Cumhurbaşkanı, Değerli Dostum,
Zat-ı Devletlerini, Muhterem Eşinizi ve beraberinizdeki seçkin heyet üyelerini ülkemizde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
Türkiye'ye hoşgeldiniz.
Ziyaretinizin, Güney Avrupa'nın iki uç noktasında ortak demokratik değerler çevresinde birleşen dost ve müttefik ülkelerimiz ve halklarımız arasındaki köklü ilişkilerin daha da ileriye taşınmasına vesile olacağına samimiyetle inanıyorum.
Ülkelerimiz arasında esasen pek çok müşterek yön mevcuttur.
Bunların belki de en önemlisi, gerek Türkiye'nin, gerek Portekiz'in, dünya tarihine damgasını vurmuş iki imparatorluğun mirasçısı olmalarıdır.
Bu ortak özellik şüphesiz birbirimizi daha iyi anlamamıza, uluslararası sorunlar karşısında benimsediğimiz yaklaşımların benzer olmasına katkıda bulunmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Ziyaretiniz gerek küresel ölçekte, gerek bölgesel planda ülkelerimizi yakından ilgilendiren önemli gelişmelerin meydana geldiği bir döneme, bir dönüm noktasına rastlamaktadır.
Uluslararası mali ve iktisadi kriz, küreselleşen dünyamızda bütün ülkeleri etkilemiş; bizleri, ortak meselelerimize ortak çözümler geliştirme arayışına sevk etmiştir.
Bu yaklaşım çerçevesinde en üst düzeyde gerçekleştirilen G-20 buluşmaları neticesinde, mali istikrarın teminini ve güvenin yeniden tesisini sağlamak amacıyla alınan kararların, arzulanan olumlu gelişmelere vesile olması samimi temennimizdir.
İşte bu anlayışla, mali piyasalarda etik değer ve ilkelerin hakim kılınması için uluslararası toplumun birlikte hareket etmesi, küresel sorunlar karşısında herkesin sorumluluklarını adil ve hakkaniyete uygun şekilde üstlendiği küresel tedbirlerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Aynı şekilde başta Ortadoğu olmak üzere, dünyada barış ve istikrarın önünde engel olarak duran bölgesel sorunlar da acil çözüm beklemekte; yeni tehditler ortaya çıkmaktadır.
Sıcak çatışmalar, terör, kitle imha silahlarının yayılması, sınır ötesi suç şebekeleri, yasadışı göç ve giderek ciddi boyutlar kazanan çevre sorunları küresel meseleler olarak tüm devletlerin ortak çözüm çabalarını elzem kılmaktadır.
Bugün yaptığımız görüşmeler ve gerçekleştirdiğimiz ufuk turu sırasında, Zat-ı Devletlerinin engin tecrübesinden süzülen değerli görüşlerinizi büyük bir dikkat ve memnuniyetle dinledim.
Yine bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna hitaben yaptığınız konuşmada verdiğiniz geleceğe dönük önemli mesajlar için de teşekkür ve takdir duygularımı ifade ediyorum.
Türk dış politikasının öncelikli hedefi, çevresindeki sorunların çözümüne katkıda bulunmak, bölge halklarının refah içinde gelişmelerini sağlayacak barış ve istikrar ortamının oluşturulmasına yardımcı olmak, destek vermektir.
Türkiye bu hedefe ulaşmak için üzerine düşeni yapmakta kararlıdır.
Bu anlayıştan hareketle, komşularımızla mevcut güçlüklerimizin karşılıklı çıkar temelinde halli yolunda son yıllarda önemli mesafe katettik.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Avrupa Birliği üyeliği ülkemizin stratejik önceliğidir.
Avrupa Birliği'nin bir parçası olmak, Büyük Atatürk'ün işaret ettiği ve milletimizin gönülden benimsediği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma hedefimizde bir dönüm noktası teşkil edecektir.
Zira, tıpkı Avrupa Birliği gibi Türkiye de bir barış ve çağdaşlaşma fikrini simgelemektedir.
Portekiz'in Avrupa Birliği'ne girdiği dönemde ve izleyen 10 yıl boyunca Başbakan olarak görev yaptınız.
Avrupa Birliği üyeliğinin, bir ülkeye sağladığı yararların, Zat-ı Devletlerinden daha yakın bir tanığı burada herhalde yoktur.
Avrupa Birliği'nin, kuruluş ideallerine en büyük katkıda bulunan dış politika aracı genişleme olmuştur.
Genişleme, Avrupa'da yaratılan barış ve istikrar alanının; çoğulcu, demokratik, açık ve dayanışma içinde bir toplum modelinin kıta çapında yayılmasına imkan tanımıştır ve tanımaya devam etmektedir.
İnanıyoruz ki, Türkiye'nin de katılımıyla Avrupa Birliği yalnızca daha güçlü, daha müreffeh, daha güvenli bir işbirliği alanı olmakla kalmayacak, küresel bir aktör olarak erişimini ve inandırıcılığını da arttıracaktır.
Başta Zat-ı Devletleri olmak üzere, Portekiz makamlarının Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik hedefine mevcut desteği bize ilave güç vermektedir.
Sayın Cumhurbaşkanı,
İstanbul'da 19. yüzyılın ortasında faaliyet gösteren ondört diplomatik temsilcilik arasında Portekiz'in de yeralması; Cumhuriyetimizin kuruluşundan kısa bir süre sonra, 1935 yılından itibaren, Türkiye'nin Lizbon'a bir Fahri Başkonsolos ataması ilişkilerimizin zengin geçmişini yansıtan anlamlı örneklerdir.
Bugün ise, mükemmel ilişkilere sahibiz. Dostluk ve işbirliği ilişkilerimiz siyasi düzeyde hiçbir sorun barındırmamakta, uluslararası konulara ilişkin değerlendirmelerimiz örtüşmekte, yaklaşımlarımız benzeşmektedir.
Geldiğimiz noktada, ilişkilerimizin ekonomik boyutuna canlılık kazandırmak, işbirliği imkanlarını harekete geçirmek yönünde elbirliği yapmamız gerektiğini düşünüyor, ziyaretinizin bu alanda da yeni bir başlangıç oluşturmasını temenni ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Portekiz bir okyanus ülkesidir. Bununla birlikte, Portekiz'in yeralmadığı bir Akdeniz hayal etmek de mümkün değildir.
Akdeniz, tarih boyunca, Türkiye ile Portekiz'i her zaman birleştirmiştir. Büyük Portekiz şairi Luis de Camoes'in ifadesiyle "dünyaya dünyalar gösteren" Portekiz'i, Türkiye'yi daha yakından keşfetmeye, yeni ufuklara doğru birlikte yelken açmaya davet ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin yeni hamlelerle zenginleşeceği ve güçleneceğine olan güvenimi belirtiyor; kadehimi Zat-ı Devletlerinin ve Muhterem Hanımefendinin sağlık ve mutluluğuna, Portekiz halkının huzur ve refahına, Türkiye-Portekiz dostluğunun parlak geleceğine kaldırıyorum.