Sayın Devlet Sekreteri,
Değerli Bakanlar,
Değerli Milletvekilleri,
Manas Üniversitesi'nin Çok Değerli Öğretim Üyeleri ve Çok Sevgili Öğrencileri;
Bugün sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum, mutluluk duyuyorum ve bu vesileyle de size sevgilerimi, muhabbetlerimi sunuyorum. Kırgızistan bizim ata yurdumuzdur. Tanrı Dağları, Manas Destanı bizim bütün değerlerimiz oluşurken çok önemli katkılar sağlamıştır. Bugün bu ziyaretimde aslında yabancı ellerde değil, Kırgız ellerinde, ata yurdumuzdayız. Burada olduğumuz süre içerisinde kendimizi öz evimizde hissediyoruz ve bize de geldiğimiz andan itibaren büyük bir konukseverlik, misafirperverlik gösteriliyor. Bundan dolayı başta Cumhurbaşkanı Sayın Bakiyev olmak üzere, Sayın Başbakan, Sayın Devlet Sekreteri, bütün bakanlar ve bütün yetkililere, herkese çok çok teşekkür ediyorum.
Bugün dünyada aynı milletin parçalarına ait olan insanların ayrı ayrı devletleri var. Kırgızistan da bağımsızlığını kazandıktan sonra kendi ayrı devletini yönetmeye, idare etmeye başladı. O günden bu yana da Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgızistan arasında çok büyük, çok güçlü bir bağ vardır. Bu bağ, gönülden bağdır ama, önceki dönemlerde çok fiiliyata maalesef çıkamıyorduk. Ama Kırgızistan bağımsız olduktan sonra, Kırgızistan'ı ilk tanıyan, ilk büyükelçilik açan ülke Türkiye oldu. Bu iş şüphesiz ki yetişmez, yetmez, kâfi değil. "Dayanışma, işbirliği içerisinde birbirimize nasıl daha çok yardımcı olacağız; hem Kırgız halkı hem Türk halkı nasıl daha çok yücelecek", önemli olan budur. Bunun için siyasi sahada, ekonomik alanda, eğitim alanlarında işbirliği yapmak için hep karar verildi. Çok şükür ki her alanda da çok güzel işler yapılıyor. Siyasi alanda Türkiye ve Kırgızistan daima birbirini desteklemekte, birbiriyle hep dayanışma içinde olmaktadır.
Türkçe konuşan devletler olarak hep beraber hareket etmekteyiz. Sadece cumhurbaşkanları, hükümetler bir araya gelmemekte; geçen yaz aldığımız kararla Türkçe konuşan ülkelerin parlamentoları, meclisleri de bir araya gelip bir heyet oluşturdular. Bu, "Türkçe Konuşan Ülkeler Parlamentolar Asamblesi" olmuş oldu. Dolayısıyla halkın temsilcileri de bir araya geliyorlar. Bunlar güzel gelişmeler. Ekonomik alanda da güzel işbirliği yapılıyor; ticarette, yatırımlarda. Biz, Türk iş adamlarını daha çok teşvik ediyoruz Kırgızistan'a yatırım yapsınlar diye. Ben Türk ve Kırgız iş adamlarının bir araya geldiği İş Forumu toplantısına katıldım. 200 tane Kırgız firması, şirketi ve Türkiye'den gelen 90 Türk şirketi bir araya geldiler, dört saat boyunca konuştular, güzel anlaşmalar yaptılar. Ben de, Sayın Başbakan da, onlara güzel hitapta bulunduk ve onları teşvik ettik. İnanıyorum ki, bunun neticelerini önümüzdeki günlerde daha çok almaya başlayacağız. Tabii şu anda da güzel örnekler var. Türk ve Kırgız şirketleri ortaklıklar, işler yapıyorlar. Ama en çok mutlu olduğum şey, eğitim alanındaki işbirliğimizdir. Çünkü kalkınmanın, gelişmenin esas temeli eğitimde yatmaktadır. Çocuklarımız, gençlerimiz, kızlarımız, oğlanlarımız, gelecek nesillerimiz eğer iyi yetişirlerse, o zaman geleceğimiz de daha parlak olacaktır. İyi yetişmek için de önce ahlaklı olacaklar, karakterli olacaklar. Kendi vatanlarına, kendi değerlerine bağlı olacaklar ama, sonra da dünyanın bütün gelişmiş ülkelerini tanıyacaklar. Dünyanın, modern dünyanın değerlerini de bilecekler ve diğer ülkelerin gençleriyle de yarışabilecekleri kaliteli eğitim alacaklar. Çağımızın en ileri teknolojisini öğrenecekler, farklı lisanları öğrenecekler, farklı ülkelerdeki gelişmeleri yakından takip edecekler. Bunlarla donatıldığında gençlerimiz geleceği daha güzel imar edeceklerdir. Peki bu gençler nerede eğitilecekler, bu söylediğim vasıfları nerede alacaklar? İşte üniversitelerde alacaklar. Önce liselerde, ortaöğretim kurumlarında, ilkokullarda ama, esas üniversitede alacaklar. Çünkü hayata atıldıklarında yapacakları iş, edinecekleri meslek üniversitede başlıyor; üniversitede bunu seçecekler. Bunun farkına vardığımız için Türk ve Kırgız devlet adamları 1995 yılında "O zaman bir üniversite kuralım, ortak bir üniversite olsun." dediler ve Üniversitenin ismini de, destanlardan alarak Manas Üniversitesini kurdular. O günden bugüne neredeyse 15 yıl geçiyor. Bu 15 yıl içerisinde her iki ülkenin de maddi ve manevi fedakârlıklarıyla çok güzel şeyler gerçekleştirdik. Bu üniversiteden mezun olan çok güzel gençler var, onlar hayata atıldılar. Ama yapılacak daha çok şey var. Biraz önce Manas Üniversitesi'nin kampusu nasıl olacak; onun projelerini bir kez daha inceleme fırsatını buldum. Gördüm ki, daha yapılacak çok işimiz var. Ama yaptıklarımız da güzel şeyler. İnanıyorum ki, bu ziyaretimden sonra, bu yapılacaklara daha çok hız vereceğiz, daha çok önem vereceğiz, daha çok kaynak ayıracağız ve inşallah eksiklikler de kısa süre içerisinde tamamlanacaktır.
Manas Üniversitesi, işbirliğimizin güzel bir örneği. Buradan yetişen gençler Türkçe'yi ve Kırgız dilini en güzel şekilde tabii ki konuşuyorlar. Bunun yanında eminim ki, farklı yabancı dilleri de öğreniyorlardır. Kırgızistan'ın kalkınmasına çok büyük katkıları olacaktır. Hem devletin yapılanmasında, hem de özel sektörde kendi başlarına iş yapma konusunda buradan mezun olan gençlerin çok başarılı olmasını arzu ediyoruz. Sadece tabii ki Manas Üniversitesi değil, gördüğüm kadarıyla Türk ve Kırgız işbirliğiyle birçok üniversiteler var. Biraz önce buraya gelirken de Atatürk Alatoo Üniversitesi'nde bulundum. Orada da çok büyük bir memnuniyet duydum.
Birçok liseler var, meslek okulları var. Meslek okullarına özellikle önem veriyorum. Gördüğüm kadarıyla Sayın Cumhurbaşkanı Bakiyev de meslek okullarına çok önem veriyor. Bunu duydum kendisinden. Bundan çok memnun oldum. Bu konularda da çok işbirliği yapmamız gerekir. Türkiye'nin güzel tecrübeleri var. Bu tecrübeleri Kırgız kardeşlerimizle paylaşmaktan her zaman memnun oluruz. Sizin tecrübelerinizi biz öğrenmek isteriz. Bizim tecrübelerimizi de siz öğreneceksiniz. Kardeşler birbirine bildiklerini aktaracaklardır. Ve meşhur atasözümüzdür, bu hem Kırgızların hem Türklerindir: "Birlikten kuvvet doğar." Dolayısıyla beraber hareket edeceğiz, bir hareket edeceğiz ve bundan büyük bir kuvvet doğacak. Bugün buna büyük bir enerji, hatta sinerji diyorlar. Ne kadar çok yan yana olursak, ne kadar çok işbirliği yaparsak; bundan büyük bir sinerji doğacak ve bundan da halklarımız; Kırgız ve Türk halkları faydalanacaklardır.
"Özümüz, kökümüz, kültürümüz aynı." dedim. Biraz önce burada hep takip ettiğimiz güzel kültürel gösteriler, folklor gösterileri bizi hep köklerimize taşıdı. Ailelerimiz, atalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz; hep işte burada gördüğümüz gibi giyindiler, onlar gibi düşündüler, onların izinden hep beraber giderek bugünkü dünyada da işbirliğimizi en ileri seviyeye taşıyacağız.
Kırgızistan'a yaptığım bu ziyaretten bugün büyük bir mutlulukla ayrılacağım. En son Kırgızistan'a 2005 yılında gelmiştim. O günden bugüne de güzel değişiklikler gördük. O zaman da Manas Üniversitesi'ni ziyaret etmiştim. Ondan bu yana Üniversite'nin geliştiğini gördüm. İnanıyorum ki, bundan sonraki gelişlerimde de çok daha fazla ilerlemeler, çok daha fazla yenilikler görmek mümkün olacaktır. Manas Üniversitesi, Türkiye ve Kırgızistan arasındaki işbirliğinin sembolüdür. Onun için bu üniversiteye hepimiz çok sahip çıkmalıyız, hepimiz çok destek vermeliyiz ve hepimiz bu üniversitenin gelişmesi, güçlenmesiyle gurur duymalıyız. Zaten gurur da duyuyoruz.
Hepinize tekrar Türk halkının sevgi ve muhabbetlerini sunuyorum. Gençlere, öğrencilere, talebelere de başarılar diliyorum. Sağ olun, var olun.