Değerli konuklar,
OSTİM'in Değerli Mensupları,
Değerli Sanayiciler,
Her şeyden önce bugün sizlerle beraber olmaktan, OSTİM'de bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bunu öncelikle paylaşmak istiyorum. Hepinizin başarılarıyla daima gurur duyuyoruz. Sadece Türkiye içerisinde değil, Türkiye dışında da ben zaman zaman OSTİM'i anlatırım. Ve OSTİM'i bir örnek olarak veririm. Ve birçok ülke "OSTİM benzeri bir sanayi bölgesini bizde de kurun" diye bizden hep yardım isterler.
Biraz önce Sayın Orhan Aydın zaten bununla ilgili örneklerden bahsetti. Ankara Türkiye'nin başkenti. Başkentimiz sadece Bakanlıkların olduğu, sadece resmi işlerin yapıldığı bir kent, şehir olmaktan çoktan çıktı. Burası aynı zamanda bir üretim merkezi de oldu. İşte buranın üretim merkezi olduğuna damgasını vuran da OSTİM, sizsiniz. O bakımdan OSTİM'i hepimiz yakından takip ediyoruz. Bazen sizin olmadığınız yerlerde de OSTİM'le -demin söylediğim gibi- övünüyoruz.
"Başkent Ankara, sadece resmi işlerin yapıldığı, Bakanlıkların olduğu bir kent değil" dedim. Üniversiteler açısından da önemli bir şehrimizdir. Çok büyük üniversitelerimizin bulunduğu, Türkiye sınırlarını aşmış, bölge çapında, dünya çapında üne sahip üniversitelerimizin olduğu, özellikle teknolojide, teknikte çok gelişen üniversitelerimizin olduğu bir şehrimizdir.
İşte böyle bir şehirde sanayi-üniversite-devlet işbirliğini en iyi şekilde gerçekleştirebiliriz. Bu bir nebze de gerçekleşiyor. Daha da iyi olabilir tabii ki. Bunun örneklerini, neler yapıldığını biraz önce sizler de söylediniz. Bundan gerçekten büyük bir gurur duyuyorum. Biraz önce yine OSTİM'in içinden, şöyle caddelerinden geçtiğimizde şu duyguyu bir kez daha hissettim. Burada 5 bin tane işletme var. Bunlar KOBİ şeklinde. KOBİ ama, bunların bazıları ileri teknoloji kullanıyor. Bunların bazıları çok hassas üretim yapıyor. Burada esas benim dikkatimi çeken şey, beni tekrar düşünceye sevk eden şey, müteşebbislik ruhu. 5 bin tane müteşebbis, yani 5 bin tane devlet memuru değil, 5 bin tane devlet organı değil, 5 bin tane devlet dairesi değil, 5 bin tane riski kendisinde olan ama, atılım yapmak için hedeflerini kendisi koyan, çalışan, elini hatta yeri geldiğinde başını taşın altına koyan, hedefi olan, gece gündüz üreten çalışan müteşebbis bu.
Gerçekten bir ülkeyi esas zengin yapan da budur. Bir ülkeyi zengin yapan o ülkenin petrolü, altını, madenleri falan değil. Onlar tabiî ki o ülkenin hanesine yazılır. Ama bir ülkeyi esas zengin yapan, esas o ülkeyi ileri götüren, kalkındıran, başarılı kılan, o ülkenin insan gücü ve bunun içerisinde tabii ki müteşebbisleridiri. İşte onun da örneklerini burada görüyoruz biz. O bakımdan Türkiye'nin geleceğinin ne kadar güvenli, ne kadar parlak olduğuna en iyi işaret buradadır.
Ben bazen dışardan gelen dostlarımız olduğunda, misafirlerim olduğunda, hep "OSTİM'le ilgili bir program yapın ve gezsin, görsün" derim. Burada herkesin, buradaki her işletmenin nasıl bir özel sektör işletmesi olduğunu ve gecesini gündüzüne katıp, nasıl çalıştığını insanlar görsün isterim. Burada çalışan insanların ayrılıp daha sonra kendi şirketlerini nasıl kurduklarını, buradaki 5 bin şirketin ileride nasıl 15 bin, 50 bin olacağını herkes görsün isterim. Bundan dolayı bugün sizlerle beraber olmaktan gerçekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Biraz önce Orhan Bey söyledi, sanayinin her dalında burada güzel işler yapılıyor. Sağlıktan enerjiye, savunma sanayiinden inşaat sektörüne kadar, makine sanayiinden ziraat ile ilgili sanayie kadar her dalda burada güzel işler yapılıyor. Bundan da büyük bir memnuniyet duyuyorum. Tabii ki üniversitelerle ne kadar çok işbirliği yaparsanız, o kadar çok başarılı olursunuz. O bakımdan söylediklerinize gerçekten çok teşekkür ediyorum. Yanınızda bir rektör oturuyor. Bu da çok önemli bir şey. Bir sanayicinin yanında rektör oluyor. Üniversitelerle ne kadar işbirliği içerisinde olduğunuzu gösteriyorsunuz. Sizin araştırma kurullarınızın içerisinde, size yön verenlerin içerisinde üniversite deneyimi olan bilim adamları var. Tanıyorum bazılarını işte. Sedat Bey'i biraz önce gördüm. Yine aranızda benim tanımadığım çok değerli muhakkak ki bilim dünyasından gelen insanlar var. Bilim dünyası ile müteşebbisi beraber buluşturduğumuzda, çalıştırdığımızda gerçekten çok şey yapılır. Artık Türkiye'nin yüksek teknolojiye geçen, teknoloji üreten bir ülke olması lazım. Sadece teknolojiyi birinden alan ve uygulayan bir ülke olmaktan çıkması lazım. Çıkıyor zaten. Gördüğünüz gibi son yıllarda hükümetler de buna çok önem veriyor. Araştırma ve geliştirmeye bütçeden önemli paylar ayrılıyor. TÜBİTAK, güçlü bir şekilde destekleniyor. Araştırma fonları güçlü bir şekilde destekleniyor. Üniversiteler, araştırma fonları yine güçlü bir şekilde destekleniyor. Ayrıca siz de destekleniyorsunuz. Araştırma-geliştirme yapan kurumlara teşvikler veriliyor. Vergi muafiyetleri getiriliyor. İnanıyorum ki, on sene sonra Türkiye'de teknoloji alanında dünyada göze çarpan üretimler olacaktır, buluşlar olacaktır.
İşte burada, ilim adamı, üniversite ve müteşebbis olarak bunu ekonomiye çevirebilme kabiliyetini de sizler gösteriyorsunuz. Onun uygulanma alanı da burasıdır. Bundan dolayı sizleri, herkesin, bütün devlet kurumlarının, Türkiye'nin bütün bankalarının, bütün bakanlıklarının desteklemesi gerekir.
Bunun da olduğunu biliyorum. Bunun daha çok olabilmesi için, sizin o kabiliyetinizi onlara sunmanız gerekir. Mesela biraz önce mayınlarla ilgili konuştuk. Bununla ilgili yasa geçti biliyorsunuz. Bu yasa aslında size çok iyi bir imkan tanıyor. Sizin bunları yapabileceğinize ben inanıyorum. Ama burada bu organizasyon kabiliyetini de göstermeniz gerekir. "Biz şunu yaparız" demek yetmiyor. Onu talep edenlere problemsiz bir şekilde yapıp sunabilmek çok önemli. Nihayetinde buralar deneme tahtası değil. Yapılacak, sorumluluk olacak. Bu alanlar insanlara açılacak. Ve buralarda insanlar ziraat yapacak, yaşayacaklar. Bu bakımdan bu işi size verirken herkesin güvenli hissetmesi lazım. Sonra problem çıkmayacak şekilde hissetmesi lazım. Onun için şimdi vakit var. NATO'yla işbirliği yapılabilir. Onların da sizinle işbirliği yapması için karşılarında güçlü bir muhatap bulmaları lazım. Şimdi siz bu organizasyonu yapın. Bu organizasyon uluslararası standartlarda nasıl yapılırsa bu şekilde yapın. Madem ki "Bu işi yapabilir" diyorsunuz, o zaman bunun organizasyon kısmını da yapın ve projenizi en güzel şekilde takdim edin. Biz de devlet olarak önceliğimizi size verdiğimizi en iyi şekilde söyleyelim. O açıdan hiç vakit geçirmemek gerekir. Bunun bir süresi var biliyorsunuz. Bu süre içerisinde bunun gerçekleşmesi gerekiyor. İhaleler ona göre yapılacaktır. Görevler ona göre verilecektir. Siz kendi tarafınızdan görevinizi bitirin, organizasyonunuzu yapın, standartları en iyi şekilde belirleyin ve bu sunuşu yapın. Arkasından bizler de ne gerekiyorsa onu yapalım.
Türkiye'nin başka şehirlerine de örnek oluyorsunuz. Özellikle kardeş, akraba olduğumuz ülkelere, Türk Cumhuriyetlerine çok örnek oluyorsunuz. O açıdan göreviniz, sorumluluğunuz büyük. Ama esas sorumluluğunuz da buradaki her firmanın, her şirketin kar etmesi, kazanması. Ülkenin ekonomik şartları altında üretimini devam ettirebilmesi, bunun tabii ki temin edilmesi. Bununla ilgili dediğim gibi devletin tüm kurumlarıyla ne kadar yakın işbirliği içerisinde olursanız onlar da size bu desteği verecektir.
Ben bir kez daha sizlerle ne kadar gurur duyduğumuzu ifade etmek isterim. Çünkü müteşebbisin değerini bilenlerdenim. Sizlere yenilerinin eklenmesini isterim. Bundan sonra ekonomi sizin lokomotifliğinizde ilerleyecektir, güçlenecektir. Türkiye'nin ihracatı da, Türkiye'nin vergi gelirleri de, Türkiye'nin istihdamı da, her şey sizin elinizdedir. Devlet bu alanlardan yavaş yavaş çekilmektedir gördüğünüz gibi. Bunları size devretmektedir. Yeter ki siz de bu boşluğu en iyi şekilde doldurun.
Burada OSTİM'in tamamı yok şüphesiz ki, ama, onların en iyi, değerli temsilcileri olarak sizler buradasınız. başta buranın Yönetim Kurulu'nun Sayın Başkanı siz olmak üzere, size destek veren herkesi tebrik ediyorum ve bu duygularımı, düşüncelerimi, bütün mensuplarınıza da iletmemizi arzu ediyorum.
Herhangi bir şekilde benim bilmem gereken bir husus olursa, bunları bilmek, sizlere her türlü desteği vermekten de büyük bir mutluluk duyarım. Bunu ifade etmek istiyorum. Hepinize başarılar diliyorum. Sağolun.